06 Kasım 2024 Çarşamba
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erkan Yücel'in oğlu yazar Doğu Yücel: ‘Romancı yakın tarihi belgelemeli'

'Konak Sineması hınca hınç doluydu. Aziz Nesin konuşmasında yukarıya seslenerek; '70 yaşında beni alacakken niye 40 yaşındaki Erkan'ı aldın?' dedi. Kara komediyi o zamandan beri severim

Erkan Yücel'in oğlu yazar Doğu Yücel: ‘Romancı yakın tarihi belgelemeli'
A+ A-

ROZERİN DOĞAN

Doğu Yücel, ilk kitabını 20 yaşında yayımlamış, çağdaş edebiyatımızın genç, kendini kanıtlamış ve gelecek vâdeden bir yazar. Can Yayınları tarafından yayınlanan “Beter Ol Mitat Karaman!”, yazarın yedinci kitabı. Senaryoları da bulunan yazarın, 2017’de okurla buluşan, “Kimdir Bu Mitat Karaman?’ kitabı sinema filmine uyarlandı.

Düşler Kâbuslar ve Gelecek Masalları, Hayalet Kitap, Vârolmayanlar, Güneş Hırsızları, Öldüğünü Google’dan Öğrenen Adam yazarın diğer kitapları. Yücel, İstanbul’da doğdu, ama gençliği İzmir’de geçti. Doğu Yücel, Türkiye’nin büyük sanatçılarından Erkan Yücel’in iki oğlundan biri. Doğu Yücel’e babası Erkan Yücel’i ve son kitabı “Beter Ol Mitat Karaman!” üzerine söyleştik.

  • İzninizle şöyle başlamak istiyorum. Okurumuz babanız Erkan Yücel’i yakından tanır. Biliriz ki, babanız traktör römorklarında köylere tiyatro götürmüş, başarısını en büyük ödüllerle taçlandırmış önemli bir sanatçıydı. Ne yazık ki zamansız ve çok genç yaşta kaybettik. Babanızı kaybettiğinizde kaç yaşındaydınız? O günlere dair neler anlatırsınız?

Sekiz yaşındaydım. Kardeşim Fırat ise altı yaşındaydı. Hatırlaması bile zor bir anı ve dönem. Belki ileride anlatmaya cesaret edebilirim. Ama sonrasındaki anma törenini anlatabilirim. İstanbul Konak Sineması hınca hınç doluydu. Anma töreninin sunuculuğunu yapan Müjdat Gezen beni kucaklayıp sahneye çıkardı. Babam Nasreddin Hoca fıkrası anlatıyordu. İlk orada dinledim o ses kayıtlarını. Hüzünlü seyirciler bir anda kahkahalarla gülmeye başladılar. Babam da öyle isterdi. Aziz Nesin konuşmasında yukarıya seslendi "70 yaşında beni alacakken niye 40 yaşındaki Erkan'ı aldın?" dedi. Kara komediyi o zamandan beri severim.

  • Çok iyi bir sanatçı, iyi bir devrimci, memleketini seven bir insandı. Baba olarak nasıldı? Neler söylersiniz? Sizde nasıl bir iz bıraktı?

Çocukla çocuk olmayı bilirdi, belki içindeki çocuğu en çok bizimleyken çıkarırdı, bir de sahnede tabii. Misal; “Çocuklarla dinozor avlamaya gidiyoruz” derdi ve biz bir yerlerde dinozor aramaya başlardık. Hiç bulamadık, ama epey aradık.

Çok şakacıydı. Bir gün elimi tutmuş yürüyorduk, elimi bıraktı, ben sonra birinin elini tuttum, meğer diğer tarafa geçip başkasının elini tutmamı beklemiş! Onun bu şakacı, çocuksu, hayalperest tavrı bize geçti tabii, kitaplarımdaki büyülü-gerçekçi unsurların kökeni muhtemelen o oyunlarımıza dayanıyor. Onun dışında çok büyük bir miras ve sorumluluk duygusu bıraktı bize. İlk kitaplarımdan beri hikayelerimdeki protest temalarda onun ödün vermeyen tavrının izi vardır mutlaka. Her kitabımda da o duruşun arttığını fark ediyorum.

Erkan Yücel'in oğlu yazar Doğu Yücel: ‘Romancı yakın tarihi belgelemeli' - Resim : 1
Erkan Yücel, eşi Şükran Yücel, çocukları Doğu ve Fırat ile Yorgun Savaşçı setinde

ÜNLEM TEHLİKENİN İŞARETİ

  • Gelelim son kitabınıza. Neden “Beter Ol Mitat Karaman!” ismini seçtiniz? İnsan beddua gibi algılıyor.

Evet, beddua zaten (Gülüyor). Mitat karakterini anlattığım ilk kitabın adı soru işaretiyle bitiyordu, bu ikinci kitap ünlem işaretiyle bitmeli diye en baştan bir karar almıştım. Ünlem işareti tehlikenin sinyali ve günümüz tedirginliğinin bir karşılığı olacaktı. Roman kurgusunda bir kadın karakter Mitat’a bu şekilde sövünce aradığım başlığı buldum.

Aslında başlık, kadın karakterin öfkesi kadar bireyin kendine duyduğu öfkeyi de yansıtıyor. Bu kitabın özellikle ilk bölümü bireyin karar alma sürecini, doğru kararı almadığında yaşadığı öfkeyi ve pişmanlığı anlatıyor. Bir de o klasik, romantik, aforizma kokan başlıklardan bir yazar olarak da bir okur olarak da bıktım. Dinamik bir başlık olsun istedim.

  • Bir önceki kitabınız, “Kimdir Bu Mitat Karaman?”ın sinema filmi de çekildi. Bununla ilgili neler söylersiniz? Film ne durumda?

Film çekildi, şu an kurgusu ve postprodüksiyonu devam ediyor. Süleyman Arda Eminçe yönetti, Kadir Doğulu Mitat’ı oynadı. Sinan Albayrak, İpek Filiz Yazıcı, Beyti Engin, Bülent Çolak, Dilek Serbest gibi isimler de kadroda. Pandemiden dolayı vizyon tarihiyle ilgili belirsizlikler var, ama bu sene içinde seyredeceğimiz kesin. Ben kaba kurgusunu seyrettim. Kara mizah ve polisiyeyi buluşturan farklı bir ana akım filmi çıktı diyebilirim. Romana da fazlasıyla sâdık.

MİTAT SOSYOFOBİK BİR KARAKTER

  • “Beter Ol Mitat Karaman!”, “Kimdir Bu Mitat Karaman?”ın devamı. Karakteriniz son kitapta bir değişime uğradı mı?

İlk kitabın başlarında tam anlamıyla beceriksiz ve sosyofobik bir karaktere sahipti Mitat. Hayatın içinde bir figüran iken yavaş yavaş başrole soyundu ve o polisiye vakâyı çözen, tehlikeli olaylarla baş eden bir kahramana dönüştü. Özgüveni arttı böylece, ikinci kitapta artık sosyalleşebiliyor, kadınlarla flörtleşebiliyor… Ama buna rağmen kendini daha yalnız hissediyor. İlk kitap tek başına kalmanın, bir sevgili veya arkadaş bulamamayla gelen yalnızlığı anlatıyorsa, bu kitap “kalabalıklar içindeki yalnızlık halini” anlatıyor diyebilirim.

  • Peki isim ve soyadındaki “h” harfi neden yok? Özel bir nedeni var mı?

Adındaki eksik harfle lânetlenmiş ve kahramanlaşamamış gibi bir harf oyunu yaptım. Bu harf oyununun üzerine ikinci kitapta daha çok gittim. Her yerde “H” harfi görmeye başlıyor Mitat. Boğaz köprüsünün ayaklarında, rüyasında gördüğü giyotinde…

  • Malum sosyal medya hayatımızın tam ortasında. Mitat bir bölümde yeni bir hashtag açıyor. Kimsenin desteklemeyeceği, sonsuza kadar tek başına kalacak bir hashtag:#MitatKaramanYalnızdır. Bu bir mesaj mı?

Adalet sisteminin çöktüğü bir çağda yaşıyoruz, malum. Her gün haksızlıklar, hukuksuzluklar, tutuksuz yargılanmalar… Ve bunları sosyal medyadan izliyoruz. Özellikle pandemide bu konularda yapabileceğimiz tek hareket, haksızlığa uğrayan kişi için Twitter’da “Ali / Ayşe Yalnız Değildir” hashtag’i açmak oldu.

Biraz bu çaresizliğimizin ironik resmini anlatan bir bölüm orası. Mitat düşünüyor, bir gün bir haksızlığa uğrasa ne olur diye… Sonuçta yapayalnız o, pek bir arkadaşı yok, hiçbir politik fraksiyona veya bir lobiye ait değil, kimse ona sahip çıkmaz ki. O yüzden kendisi durduk yere “Mitat Karaman Yalnızdır” hashtag’i açıyor.

Erkan Yücel'in oğlu yazar Doğu Yücel: ‘Romancı yakın tarihi belgelemeli' - Resim : 2
Doğu, Fırat ve Erkan Yücel

İLLEGAL AİLE ÖRGÜTÜ

  • Kitapta bir aile örgütü var. Bunun sizdeki karışlığı nedir? Çevrimizi saran ve bizi evliliğe zorlayan görünmez bir örgüt var mı hepimizin hayatında?

Çocukluğumuzdan itibaren bizi baş göz etmeye ant içmiş akrabalar vardır ya, onun komediyle ve gizemcilikle abartılmış hali diyebiliriz Mitat serisindeki aile örgütü için. Aslında medeni kanunun açıklarından faydalanan bir tür saadet zinciri bu. Bir de var mı yok mu belli değil, çünkü arkalarında hiçbir kanıt bırakmıyorlar. Evlilik için hep kutsal müessese denir ya, benim de kutsallarla aram iyi değil, bu mevzuyu biraz eşelemek istedim. Bir de aileyi sadece evlilik etrafındaki bir organizasyon gibi düşünmedim, çünkü artık markalar, şirketler, kişisel gelişim kurumları, yaşam koçları da bu mottoyu kullanıyorlar, “Aileyiz biz” diyerek müşterilerinin sadakatlerini sağlamlaştırıyorlar. Bunun gibi bireyi kuklası eden her kurumun sembolü diyebiliriz aile için.

  • Kitap aidiyet meselesini de işliyor. Ne dersiniz aidiyet insan için bir gereklilik midir?

Bu konu öykülerimde işlemeyi sevdiğim, hep tartışmaya açtığım bir konu. Şahsen vardığım sonuç şu: Sorgulayamadığımız tüm aidiyetlerimiz o aidiyetin de ötesine geçip bağımlılığa dönüşüyor, bağımlılıklarımız da bizi tek tipleştiriyor. Sorgulayabildiğimiz, arada bir kaçıp geri dönebildiğimiz aidiyetler ise hayatımıza bir anlam veya renk katabilir.

TARİH İNSAN PSİKOLOJİSİNİ VERMEZ

  • Kitaptaki olayların 2016 ve 2017’de geçiyor oluşu ilginç. 2016’da yaşananları özetlediğiniz bir bölüm de var kitapta. Bu tarih seçiminin arkasında ne var?

Tabii, hikâyenin kendisi zamanlamasını kendiliğinden yapıyor ama 2016 ve 2017’yi anlatmak konusunda da istekliydim. Bence romancının görevlerinden biri de yakın tarihi belgelemek olmalı. Örnek aldığım birçok yazar, oyun yazarı hep böyle yaptı, babamın da çok etkilendiği Brecht mesela.

Ama edebiyatımızın bazı güncel konulardan kaçtığını görüyorum. 2017’de “Kimdir Bu Mitat Karaman?”ı yazdığımda 15 Temmuz’dan bahsedişimi yadırgayanlar olmuştu, “Çok taze” demişlerdi, ama kaç yıl geçti anlatan çıkmadı. Gezi Parkı da tam anlatılamadı, diğer tarihi olaylar da. Anlatılmayınca unutuluyor. Kitapta dediğim gibi şahit olduğumuz her vahim olay, 24 saatte kaybolan bir Instagram story’si gibi kayboluyor. Ben bu seride 2016 ve 2017’de yaşadıklarımızı anlatarak hepsini akışa kaydetmek istedim.

Başkanlık referandumu, darbe girişimleri, bomba ihbarlarıyla geçen günlerimiz… Tarih kitapları bunları yazabilir, ama hem taraflı yazarlar hem de vatandaşların bu dönemde nasıl bir psikolojiden geçtiklerine yer vermezler, ama edebiyat bu açığı kapatabilir.

  • Kitapta Aile’nin karşısına “İkinci Sen” isimli farklı bir örgütü koymuşsunuz. Narsisizmi normalleştiren ilginç bir topluluk onlar da. Neden onlar?

İlk kitapta Ceylan karakterinin bahsettiği bir kişisel gelişim kurumu vardı, oradaki olaylar neticesinde o kurumu işleyememiştim. Hatta bir işlevi olmadığı için silmeyi düşünmüştüm, ama sonra içgüdüsel bir şekilde bıraktım. İyi ki bırakmışım, çünkü bu kitapta orayı geliştirme şansı buldum. Aile gibi bireyi küçülten bir örgütün karşısına ancak bireyi dev aynasında gösteren narsisistleri koyabilirim, diye düşündüm.

Kişisel gelişim hikâyelerinde de hep bir narsisizm damarı görmüşümdür… Tüm o evrene mesaj yollamalar, kendini dünyanın merkezinde sanma halleri… Bu Mitat’ın çelişkilerine de çok güzel dokunacaktı. Aile ile narsisistleri çarpıştırdım. Mitat zavallım kendini bu savaşın ortasında buluyor.

YALNIZLIĞIMIZIN FARKINA VARDIK

  • Peki ya kitap boyunca karşımıza çıkan, gerçek hayattan gelen yazarlar? Hakan Bıçakcı, Nermin Yıldırım ve bir sürpriz yazarı daha görüyoruz sayfalarda…

Mitat ilk romanda intihar girişiminde bulunmadan hemen önce bir intihar mektubu yazıyordu. Bir cümlelik bir intihar notu aslında. Fakat onu yazarken bile bu yazma eylemi çok hoşuna gidiyordu. Hatta intiharından sonra bu notla ardında ölümsüz bir eser bırakabileceği gibi bir hayale kapılıyordu.

Mitat gibi içine kapanık, insanlardan köşe bucak kaçan karakterlerde bir yazarlık olduğunu düşünmüşümdür hep. O yüzden Mitat yazarlığa sarıyor bu kitapta. Yaratıcı yazarlık atölyelerine gidiyor. Kitap da bir noktada kitap içinde kitap, hatta bir tür yazarlık atölyesine dönüşüyor.

  • Pandemide hepimiz biraz yalnızlaştık mı, ne dersiniz?

Eskisinden daha da yalnız değiliz, ama yalnızlığımızın daha fazla farkına vardık bence. Pandemi de bunda etkiliydi. İki ay boyunca apartmanda gezinen kedi ve bakkalım dışında bir canlı görmedim ben. Hepimizin benzer bir hikâyesi var. Yine de atlattık bu dönemi. Kitaplarla, filmlerle, hayvanlarla da arkadaşlık kurabileceğimizi fark ettik.

Özellikle bazı kitaplar, şarkılar size yalnız olmadığınızı söyler. “Beter Ol Mitat Karaman!”böyle bir dönemde yazıldı ve bakmayın #MitatKaramanYalnızdır dediğime, aslında bu kitap kendinizi ne kadar yalnız, anormal, tuhaf veya anlaşılmaz hissederseniz hissedin, bir yerlerde sizi anlayabilecek, sizin gibi biri var, diyor, nihâyetinde dediği şu: #YalnızDeğilsiniz.

Erkan Yücel Doğu Yücel Kitap Roman beter ol mitat karaman