22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erkan Yücel'le Mamak günleri: Her yer bir sahne herkes birer oyuncu

Mamak Cezaevi günlerimiz baskı ve zorbalık altında geçiyordu.1972 yılbaşı geldi. Yücel, ‘Bir kutlama yapalım’ dedi. Tiyatro oyunu hazırladık. Cezaevi İdaresi'nin, askerlerin, gardiyanların zulmünü ve buna karşı biz tutukluların direnişini oynadık. Pencerelerde toplanan askerler kahkahalarla seyretti

Erkan Yücel'le Mamak günleri: Her yer bir sahne herkes birer oyuncu
A+ A-
FERİT İLSEVER

Çok değerli kardeşim Erkan Yücel'i ölüm yıldönümünde özlemle anıyorum. Geçen gün bir anma yazısında, O'nun "Her yer bir sahne, herkes birer oyuncu" sözlerini görünce, Mamak Cezaevi'nde birlikte geçirdiğimiz günler aklıma geldi.

12 Mart 1971 Darbesi'nden sonra Mamak Askeri Cezaevi'ne tıkıldık. Hepimizin buluşacağı arka hücrelerden önce, kısa bir süre 2 No'lu Cezaevi'nde kaldık. Biz, Erkan Yücel'le birlikte 5-6 Aydınlık'çı, Sadun Aren'le birlikte 7-8 Türkiye İşçi Parti'li ve 8-10 kişi de diğer tutuklular... Bunların içinde Abdullah Öcalan'ı özellikle anımsıyorum. SBF'de öğrenciyken, Şafak Gazetesi'ni dağıtmaktan gözaltına alınmış ve tutuklanmış.

Cezaevi'nde günlerimiz idarenin baskı ve zorbalığı altında geçiyordu. Askeri Cezaevi olduğu için, biz tutuklular "Er" konumunda sayılıyormuşuz. Askerlikte ere yapılan muamelenin kat kat fazlasıyla dayaklar ve zorbalık. "Düzgün sıraya girmedin" dayak. "Rahat, hazırol, düzgün durmadın" dayak. "İtiraz ettin" dayak.

Öte yandan, biz Aydınlık'çılar, TİP'liler ve Öcalan hariç, diğer tutuklularla tam bir güçbirliği, dayanışma ve paylaşma ortamında geçiriyorduk günlerimizi. Yeme, içme, temizlik, spor vb. her alanda tam bir işbirliği.

1972 yılbaşı geldi. Erkan Yücel, "Bir kutlama yapalım" dedi. Nasıl yapacağız? Önce bir pasta. Ekmeklerden, şeker vb. karıştırarak, pasta benzeri bir şey yaptık. Ve bir oyun. Tiyatro oyunu. Senaryoyu Erkan hazırlayacak. Oyuncular; başta O olmak üzere, biz tutuklular. Tabii, TİP'liler ve Öcalan hariç. Kabul etmezler böyle bir etkinliği. Ve sahne; 2 No'lu Koğuş'un orta yeri. "Her yer bir sahne, herkes birer oyuncu" dememiş mi, işte onu uyguluyor cezaevinde.

Gece 12.00'ye doğru oyuna başladık. Cezaevi İdaresi'nin, askerlerin, gardiyanların zulmünü örnekleriyle oynuyoruz. Ve buna karşı biz tutukluların direnişini. Ama bu zulmü yapanların yarın hesap vereceği sahneler de var oyunda. Verdiler de gerçekten.

Baskı, zulüm ve direniş. Ama komedi türünde bir oyun. Yani 12 Mart zulmüyle dalga geçiyor ve zulme karşı direnişi örnekliyor Erkan. Erkan Yücel işte bu. Cezaevi pencerelerine toplanan askerler kahkahalarla seyrediyorlar oyunu. Onlar için müthiş bir eğitim. Sonraki yıllarda tanıştığım bir vatandaşımızın, askerliğini 12 Mart döneminde Mamak'ta yaparken, bizlerin mücadelesine hayranlıkla tanık olduğunu ve çok şey öğrendiğini söylediğini hatırlıyorum.

Oyunun en önemli bölümü, TİP'lilerin ve Öcalan'ın, cezaevi idaresinin baskılarına karşı korkak, pısırık tutumlarını eleştiren sahnelerdi. Bunlar biz dayak yerken de kahkahalarla gülüyor ve alkışlıyorlardı, bunları oynarken de.

Saat gece 12.00 oldu. "Pasta" masaya kondu. Üzerinde "Bağımsız Türkiye" yazısı. Biz de "Bağımsız Türkiye pastası"nı alkışlarla paylaştık. Tabii, burada da TİP'liler ve Öcalan yok.

Cezaevinden çıktıktan sonra bir gün karşılaştığım TİP'li Turgut Kazan'la bu günleri konuştuk. Kendisinin de Sadun Aren'lerin tavrından pek memnun olmadığını gördüm. Ama, unutamayacağım tabloyu, 1992 yılında Bekaa Vadisi'nde Abdullah Öcalan'la görüşmemde yaşadım. PKK bu yıl serhildan (ayaklanma) kararı almıştı. Ben MKK'muzun görevlendirmesiyle, Bekaa Vadisi'ne gittim. Öcalan ve elemanlarına, bu kararın ABD Emperyalizmi'nin Türkiye'yi ve bölgemizi bölme stratejisine hizmet edeceğini ve vazgeçilmesi gerektiğini anlattım. Öcalan ertesi gün dünya basınına bu karardan vazgeçtiklerini açıkladı. Yaklaşık üç yüz kişilik PKK'lı gruba yaptığım konuşmada, Öcalan'la Mamak Cezaevi'ndeki günlerimize de kısaca değindim. Zulme karşı direnişimizi nasıl seyrettiğini de anlattım. Liderlerini tanısınlar diye. Adam yirmi yıl önce yaptığı gibi, bu konuşmama da kahkahalarla alkışlayarak cevap verdi.

Mamak Cezaevi'ndeki zulme ve 12 Mart'a direnen tek parti bizdik. Yıktık, bitirdik. Önce 12 Mart'ı, daha sonra 12 Eylül'leri, 15-16 Temmuz'ları. Bu işin sırrı, Erkan Yücel'in Mamak Cezaevi'ndeki o bir saatlik oyunundadır. Eşitlik, dayanışma, paylaşma ve öncü tutum. Erkan Yücel o oyunla, partimizin bu ilkeleriyle, hepimize yarınki Türkiye'yi ve insanlığı yaşattı.

Ve O, bugün bu ilkelerle zafere yürüyen partimizin mücadelesinde yaşamaya devam ediyor.

Erkan Yücel Tiyatro mamak cezaevi