04 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erkeksiz yenidünyalar: Akaş'ın 'Y' romanı ve Gilman'ın 'Kadınlar Ülkesi'-1: Yeni Auschwitz

Akaş’ın ‘Y’ romanındaki toplum yapısı yeni bir Auschwitz’dir. Akaş’ın kadın toplumunun, Hitler’in arî ırktan olmayanları gaz odalarına tıktığı, yüksek ısılı fırınlarda yakıldığı, erkek türünün yok edildiği ve tek bayram olarak kutlanan Rektifikasyon sonrası toplumundan bir ayrımı yoktur.

Erkeksiz yenidünyalar: Akaş'ın 'Y' romanı ve Gilman'ın 'Kadınlar Ülkesi'-1: Yeni Auschwitz
Marx ve Engels,‘Yazın ve Sanat Üzeri’de zihinsel üretim ile maddi üretim arasındaki ilişkilerin belirli tarihsel biçim içinde kavrayarak değerlendirilmesi gerektiğini yazar.
HALİT PAYZA

Cem Akaş’ın ‘Y’(1) adlı romanı bugüne değin Türk yazını içindeki en kısa adı taşıyor. Georges Perec’in metninde hiç ‘e’ harfi bulunmayan ‘Kayboluş’ romanının aksine, Akaş’ın ‘Y’ romanının adı tek harfli. Kabul etmek gerekir ki her iki yöntem de bugüne değin hiç denenmemiş, biri metinsel diğeri roman için seçilen adıyla deneysel nitelikli.

ZİHİNSEL ÜRETİM İLE MADDİ ÜRETİM ARASINDAKİ İLİŞKİLER

Marx ve Engels,‘Yazın ve Sanat Üzeri’de zihinsel üretim ile maddi üretim arasındaki ilişkilerin belirli tarihsel biçim içinde kavrayarak değerlendirilmesi gerektiğini yazar: “Zihinsel üretim ile maddi üretim arasındaki ilişkileri incelemek için her şeyden önce, maddi üretimi genel bir kategori olarak değil ama belirli tarihsel bir biçim içinde kavramak gereklidir. Öyleyse örneğin, kapitalist üretim tarzına ve Orta Çağ'ın üretim tarzına farklı zihinsel üretim türleri tekabül eder. Eğer maddi üretim kendi özgül tarihsel biçimi içinde kavranmazsa, ona tekabül eden zihinsel üretimde neyin özgül olduğunu ve birinin ötekine karşı etkisini anlamak olanaksızlaşır. Yoksa zırvalamanın ötesine geçilemez.” der. Öyleyse sanat yapıtlarını da bu bağlam içerisinde değerlendirmek gerekir. Akaş’ın ‘Y’si bu bağlamda okunmalı. Akaş’ın romanı kapitalist üretim tarzına’ uygun örneklerden biri. Yayıncının bunda ‘dahli’ olduğu düşünülemez ama eşyanın tabiatına uygun olarak nihai erekler arasında bu vardır.

Erkeksiz yenidünyalar: Akaş'ın 'Y' romanı ve Gilman'ın 'Kadınlar Ülkesi'-1: Yeni Auschwitz - Resim : 1
Akaş’ın tarihlendirmesiyle yüz seksen dokuz yıl önce İzlanda’da son erkek türünden sonraki kırk yedi yılda yok olması durumunda devasa bir sperm bankası söz konusu değilse memeli türünün varlığını sürdürebilmesi olası değil.

MÜKEMMELLİYETÇİ TOPLUMDA ÇETE OLUR MU?

Akaş’ın romanı, çiçek desenli pastel renkli, sentetik, ucuz bir sepetin içinde Arendi ile İliada’nın birlikte yaşadıkları evin kapısı önünde terk edilen adını Constantine verecekleri erkek bebeğin bulunmasıyla başlıyor. Rektifikasyon Dönemi’nden sonra topluluk içinde erkek türünün varlığı ütopik ya da distopik toplum için kabul edilemez bir gerçeklik. Rektifikasyon, Astrolojide kullanılan bir kavram. Doğum haritalarının düzeltilmesi, kişinin gerçek doğum anının yeniden belirlemesini içeriyor. Romanın geçtiği süreç, tarih verilmese de günümüzden çok ileride sadece kadın türünün yaşadığı Rektifikasyon sonrası toplum. Son erkek -Constantine hariç-  yüz seksen dokuz yıl önce İzlanda’da doğmuş, erkek türü -eşcinseller dâhil- bu doğumu izleyen kırk yedi yıl içinde doğal ve doğal olmayan yöntemlerle ortadan kalkmış/kaldırılmıştır. Yaşama hakkı salt kadın türüne aittir. Nitekim romanın adı da yok olan erkeklik kromozomuna verilen simgeden geliyor. Akaş, erkek türünün yok oluşunu doğal ve doğal almayan yöntemlerle ortadan kalktığını/kaldırıldığını belirtiyor. Erkek spermlerindeki Y kromozomu bir virüs salgını sonucu yok olmuş, erkeklik hormonu ortadan kalkınca, yaşayan tek tür kadın cinsiyetini belirleyen X kromozomu olmuştur. Akaş bununla yetinmiyor, sistem ve kayıt dışı yaşayan erkeklerin de kadın türü tarafından doğal olmayan yöntemlerle isteyerek yok edildiğini yazıyor. Burada apaçık bir çelişki var. Kadın türü, erkek türünü yok edecek ve yaşam hakkı salt kadınlara tanınacaksa ve virüs salt Y kromozomunu hedef aldıysa, toplum niye tür olarak erkek soykırımı yapsın? Üstelik Akaş, bu toplum yapısını ‘erkek egemen ideolojiye’ indirgeyerek, yok oluşla kadın türünün ya da aynı anlama gelmek üzere ‘kadın egemen toplum’un erkekleri yok ediş gerekçesini ilerlemenin ve gelişmenin önündeki engel olarak gösteriyor. Erkek türü yok olunca Akaş, varolan toplumsal yapıyı ‘ilerlemeci, gelişmiş, kusursuz’ bir toplum yapısı olarak kurguluyor. Akaş ‘bütün kötülüklerin, savaşların gerekçesini erkek türe yüklüyor. Gerçekten öyleyse bu toplum neden varoluş gerekçesi olan erkek türünü doğal olmanın ötesinde, doğal olmayan yöntemlerle -katlederek, zorbalıkla- yok ediyor? Üstelik bu toplum yapısının anlatıldığı kadar uygar olmadığını, erkek egemen toplumun güç hastalığını içinde barındırdığını da görüyoruz. Rektifikasyon sonrası kadın egemen toplumda serseri kadınlar, kadın sokak çeteleri, hemcinslerini dolandıran kadın bireylerin varlığı Akaş’ın erkek sonrası ‘mükemmeliyetçi’, ‘ilerlemeci’, ‘gelişmeci’ toplum yapısına uymuyor. Akaşın ütopik ya da distopik kadın egemen toplumu da erkek egemen toplumdan insan varlığını tehdit eden niteliklerle aynı biçimde sakatlandığı görülüyor. Öyleyse kadın egemen toplum da mükemmel ve ilerlemeci bir toplum olarak çizilemez. Bu düşünce temelde Kantçı ahlak felsefeye karşıdır.

Cem Akaş’ın ‘Y’de kurguladığı ütopik ya da distopik toplum yargısı Marx ve Engels’in ‘Yazın ve Sanat Üzeri”de belirttiği kapitalist üretim tarzı ve Orta Çağ'ın üretim tarzından daha geri. Bir türün ortadan kaldırılması, Adarno’nun “Bir mezbahanın önünden geçerken öldürülen hayvanlara bakıp da karşı çıkmıyorsanız bir yeni Auschwitz’e neden olmuşsunuz demektir.” sözünün kanıtı olarak düşünülebilir. Akaş’ın ‘Y’ romanındaki toplum yapısı yeni bir Auschwitz’dir. Akaş’ın kadın toplumunun, Hitler’in arî ırktan olmayanları gaz odalarına tıktığı, yüksek ısılı fırınlarda yakıldığı faşist toplumla, erkek türünün yok edildiği ve tek bayram olarak kutlanan Rektifikasyon sonrası toplumundan herhangi bir ayrımı yoktur. Sorun Akaş’ın tarihe bakış yönteminden kaynaklanıyor. Akaş, sorunu erkek egemen toplum/ adın egemen toplum yapısında değil toplum yapısının kendisinde aramaktan kaçınıyor.

Erkeksiz yenidünyalar: Akaş'ın 'Y' romanı ve Gilman'ın 'Kadınlar Ülkesi'-1: Yeni Auschwitz - Resim : 2

Y YOKSA X DE YOK

Y kromozomu cinsiyeti belirleyen kromozomdur. Memeliler X ve Y olarak iki tür kromozom yapısına sahip. Dişilerde iki X kromozomu bulunurken, erkeklerde X ve Y bulunur. Her iki kromozom da otozomların evrimleşerek cinsiyet belirlemeye evrilmesi üç yüz milyon yıl önce oluşmuştur. Y kromozomu kurgudaki gibi bir gerekçeyle, yine Akaş’ın tarihlendirmesiyle yüz seksen dokuz yıl önce İzlanda’da son erkek türünden sonraki kırk yedi yılda yok olması durumunda devasa bir sperm bankası söz konusu değilse memeli türünün varlığını sürdürebilmesi olası değil. Akaş, Marx ve Engels’in aksine maddi üretimi genel bir kategori olarak değil ama belirli tarihsel bir biçim içinde kavramayı yok sayıyor. Söylendiği gibi “Eğer maddi üretim kendi özgül tarihsel biçimi içinde kavranmazsa, ona tekabül eden zihinsel üretimde neyin özgül olduğunu ve birinin ötekine karşı etkisini anlamak olanaksızlaşır. Yoksa zırvalamanın ötesine geçilemez.”

‘Y’de bunun dışında da çelişkiler var. Örnek olsun, üremenin durmuş olması gereken bir toplumda nasıl kız çocukları doğabiliyor? Musiki okulundaki ergen olmayan kız çocukların varlığı nasıl açıklanabilir? Constantine’yi bulan Arendi “Biraz daha genç olsak ikinci çocuğu düşünecek durumdaydık. Constantine de kardeş isteyip duruyordu, bayılırdı ama kalkışamazdık. Bunu hiç söze dökmemiştim ama sanırım dikkatimin ve gücümün dağılmasını istemiyordum…” diye anlatıyor. Arendi beyaz bir kadın ve birlikte yaşadıkları İliada da siyahîbir kadın, ikisi de dişil. Bu durumda Arendi ikinci çocuğu nasıl düşünecek, nasıl edinecek? Romanda buna ilişkin tek satır yok. Üstelik gelişmeye açık kadın egemen toplumda Akaş niye o topluluk yapısı içinde müzik yarışmasında bugüne kadar hiç nasip olmamış üç dalda birinciliği tek erkek çocuk olan Constantine bahşedebiliyor? Bu yeğleme erkek egemenliğin de övgüsü ve yüceltilmesi olarak düşünülemez mi? Sorular çoğaltılabilir ve ‘Y’de bu soruların somut yanıtları yok.  Bilimkurguda, ütopik ya da distopik bir romanda kurgunun hiç değilse mantıklı ve açıklanabilir somut gerçeklere dayanması gerekir. ‘Y’de böyle bir dayanak yok. Akaş’ın Batı tipi ütopik/distopik ya da bilimkurgusu ‘zihinsel maddi gücü’ tarihsel biçim içinde kavramadığından, ‘Y’ türü adına kısa devre yapmış bir roman olarak okunuyor. n

DEVAMI YARIN

DİPNOTLAR:
(1) 1.  Cem Akaş, ‘Y’, Can Yayınları

Son Dakika Haberleri