19 Eylül 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erol Toy’un ardından

Dün cenazesi kaldırılan usta yazar, 2012 yılında Aydınlık Kitap’ın ilk sayısına verdiği röportajda kültür/sanat ile üretimin ilişkisini tarihte ahiliği örnek göstererek anlatmıştı

Erol Toy’un ardından
A+ A-

85 yaşında hayatını kaybeden, edebiyatımızın büyük ustalarından Erol Toy, dün öğle namazı sonrasında çok sevdiği Gündoğan / Bodrum kabristanında toprağa verildi.

Toplumcu gerçekçi edebiyatın önde gelen isimlerinden birisi olan Erol Toy, Anadolu insanını tarihsel perspektif içinde ele almasıyla tanınıyordu. Resmi tarihin söylemediklerini edebiyatının temel unsuru haline getirmesiyle “halkın tarihçisi” olarak da bilinen yazar, Bank-İş sendikasının kurucuları arasında yer almış ve YAZKO (Yazarlar ve Çevirmenler Kooperatifi) Yönetim Kurulu başkanlığı yapmıştı.

Aydınlık Günlük Gazete’nin 8 Temmuz 1980 tarihli sayısında, Doğan Kemancı’nın kendisiyle yaptığı söyleşide “Iğrıp” adlı kitabının farklı bir üsluba sahip olduğunu belirten Toy; “ insan psikolojisinin derinliği, anlık algılamaların çağrışımları ve bu çağrışımların insan davranışındaki etkilerini Türkçe’nin olanakları içinde yazabilmek ve sonuçta dilimizin hiç de yoksul olmadığını kanıtlayabilmek” ifadelerini kullanmıştı.

İlk romanı “Toprak Acıkınca” ile Kurtuluş Savaşı’nı bir halk hareketi olarak ele alan yazar, “Azap Ortakları” adlı romanı ile Şeyh Bedreddin’e odaklanarak, Osmanlı’nın genişleme ve yükselme dönemlerine eğildi. “İmparator” adlı romanı ile geniş bir kitleye ulaşan Erol Toy’un öykü, roman, deneme ve eleştiri yazılarının dışında sahnelenmiş tiyatro oyunları da bulunuyor.

TARİHİMİZİN NESNEL YAZARI EROL TOY

Yazar Veysel Boğatepe, Erol Toy ile ilgili Aydınlık’a değerlendirmelerde bulundu:

Sınıf kökenli, toplumcu gerçekçi Erol Toy, cumhuriyet döneminin eğitim ve öğretim sisteminden geçmiş, kendi kuşağına yaraşır eserler vermiştir. Cumhuriyet devrimlerine, çok partili sisteme geçişe tanıklık etmiş, dönemin iktidar partilerinin politik uygulamalarına da tanıklık etmiştir. Osmanlı’nın yıkılışından cumhuriyet devrimine ve günümüze kadar geçen 142 tarihsel gerçeğin öyküsünü Erol Toy’un kaleminden okumuştuk. Yeni kuşağın yalan yapıldak dizilerden öğrendiği Muhteşem Süleyman (Kanuni Süleyman) döneminde Edremit, Ayvalık ahalisinin yoksulluk ve açlıktan hayvanlar gibi çayırlarda, meralarda otladığı gerçeği elbette ki Erol Toy gibi cumhuriyetçi yazarların kaleminden çıkacaktır.

Toplumcu yapımızın temelini irdeleyen Erol Toy, tüm eserlerinde ülkenin toplumsal, ekonomik ve politik sorunlarını toplumcu-gerçekçi çizgisinden ödün vermeden bir yazar sorumluluğu ve duyarlılığında işlemiş, örgütlü mücadelenin içindeki yerini almıştır. Fırıncılık, sigortacılık gibi işlerde çalışarak emek üretimine katkı sunmakla kalmamış, emek sermaye çelişkisini eserlerinde işlemiştir. Toprağın acıktığını, paranın acı olduğunu, farelerin cumhuriyet kurduğunu Erol Toy’un öykü, roman ve tiyatro dalında arşivlerimizde özenle sakladığımız eserlerinden öğrenmiştik. Yaşamla tüm bağlarını kopartarak aramızdan ayrılan Erol Toy da diğer değerlerimiz gibi yaşamsal ve toplumsal gerçekleri imbiğinden damıtarak ürettiği eserleriyle yaşamaya devam edecektir.

ÜRETİMİN ASIL HAMMADDESİ KÜLTÜR

2012 yılında yayın hayatına başlayan Aydınlık Kitap’ın ilk sayısında Gülsen Arslan’a verdiği röportajda, “Ben aslında başından beri tek bir roman yazıyorum, Türkiye’yi yazmaya uğraşıyorum” diyen Erol Toy, tarihte Ahi örgütünün yok olmasıyla üretimin de kaybedildiğini, kültür ve sanatın üretimle olan doğrudan ilişkisini şu sözlerle dile getirmişti:

“Eğer bir toplum yavaş yavaş dünya rekabetine çıkıyorsa, çıkabiliyorsa, ortak değer yargılarından söz edilebilir. Türkiye artık bugün yılda 125-130 milyar dolar dış satım yapabiliyorsa dünya rekabetinin içinde demektir, içinde olmak zorundadır. Bunun için de ürettiğini satacaktır. “Kuzgunlar ve Leşler” adlı romanımda bunu anlatmaya çalıştım; Ahi örgütünün yok oluşu Türkiye’nin üretim gücünü yok etmiştir. Ahilikten sonra üretim gücü genellikle azınlıkların, gayri müslimlerin eline geçmişti. Sonunda ne oldu... Tehcirle Ermeni ustalar gitti, mübadeleyle Rum ustalar gitti, İsrail’in kuruluşuyla Yahudi ustalar gitti. Almanya’nın yeniden inşası sırasında da gayri müslimlerin yetiştirdiği Türk ustalar gitti. Ve Türkiye üretim gücünü bir kez daha kendisi üretmek zorunda kaldı. İlk defa 1980’li yıllara gelindiğinde yapmayı ve satmayı öğrendi yeniden. Yapmayı ve satmayı öğrendikten sonraki evreler geliştikçe de dünyaya karşı ister istemez ‘benim malım daha iyi, daha güzel, daha sağlam, daha kullanışlı ve ucuz’ demek zorunda. Bunu derken neye dayanacak? ‘Benim bir geçmişim, bir kültürüm var’ diyecek. Yani kültür, sanat ve bilim yavaş yavaş endüstrinin hammaddesi haline gelecek.”

Son Dakika Haberleri erol toy