Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan arasında 'manşet' tartışması devam ediyor: 'Sevgili Ahmet tavsiyene uydum...'
Erdoğan'ın siyasi yasak cezasıyla ilgili 'Muhtar bile olamaz' manşetini atan Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan'a seslenerek İmamoğlu'nun siyasi yasak davasıyla ilgili manşet önerisinde bulunmuştu. Özkök'ün önerisinin ardından başlayan 'manşet' polemiği karşılıklı köşe yazılarıyla devam ediyor.
Hürriyet Gazetesi'nin geçmiş ve şu an ki genel yayın yönetmenleri arasında "manşet" polemiği devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasak cezası aldığı dönemde "Siyasi hayatı bitti, muhtar bile olamaz" manşetini atan dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, köşe yazısında Ahmet Hakan'a seslenmişti.
Özkök, “Hukuken doğru bir manşetti. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan da siyasi olarak bizi eleştirme hakkına sahipti. Bol bol da eleştirdi. Galiba şimdi sıra İmamoğlu’na geliyor… Amaaa... Ahmet Hakan’a bana uyup mizahi zekâsını göstermesini hiç tavsiye etmem” diye yazmıştı.
Hürriyet Gazetesi'nin şu an ki genel yayın yönetmeni Ahmet Hakan ise, "Ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım" başlıklı köşe yazısında Özkök'e yanıt verdi. Hakan, yazısında şunları kaydetti:
“Madem Ertuğrul Özkök beni kendi yerine koyarak yazmış. O zaman ben de kendimi onun yerine koyarak yazayım: Ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım, yani dönemin tüm egemen güçlerini arkama alarak medyadaki konumumu Tayyip Erdoğan’ın önünün kesilmesi için harcamış olsaydım ve elde ettiğim zaferin ardından da kaba saba bir alaycılıkla “Muhtar bile olamaz” diye sevinç çığlığı atsaydım öncelikle şu durumda olurdum: Utanırdım, sıkılırdım, mahcup olurdum
Konunun üzerine üzerine gidiyormuş gibi yaparak durumdan sıyrılma çabası içine girmeye asla tenezzül etmezdim. “Biz o zaman öyle yaptık. Şimdi de bakalım Ahmet Hakan ne yapacak” türü kurnazlıklara hiç gerek duymazdım. “Yalan mı kardeşim? Verilen karar öyle değil miydi? Muhtar bile olamaz demiyor muydu karar” diyerek ayıbımı hafifletmeye kalkışmazdım. Tabii ki insanız. Tabii ki hepimizin zaafları var.
Bazen gerekçesiz bir özgüvenle kişisel fiyaskolarımızın üstesinden kolayca gelebileceğimizi sanırız. Bazen önümüze müthiş bir fırsat çıktığını sanarak skoru eşitleyebileceğimizi düşünürüz. Bazen fırlamaca çıkışlarla kişisel tarihimizin utanç verici durumlarından şak diye sıyrılabileceğimize inanırız. Bunları anlayabiliyorum. Ama ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım malum konununun kıyısından, köşesinden bile geçmezdim. En azından bunu yapmayı denerdim yani.”
ÖZKÖK'TEN HAKAN' YANIT
Hakan'ın köşe yazısına ise Özkök'ten yanıt geldi. Hakan'a "Sevgili Ahmet Tavsiyene Uydum ve O Sabahki Yazıma Doğru Başlığı Buldum" başlıklı yazısıyla yanıt veren Özkök'ün ifadeleri şöyle:
"Samimi söylüyorum ne iğnelemek ne dokundurmak istemiştim. Sadece keyifli ve esprili bir muhabbet olsun diye yazmıştım. Ahmet Hakan’a “Eğer Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası verilirse, sakın ‘Muhtar bile olamaz’ başlığı atma” dedim. Ben 25 yıl önce attım, hâlâ ceremesini çekiyorum.
Gerçi o başlığı atarsa yanlış bir şey söylemiş olmaz. O ceza gelirse, İmamoğlu gerçekten de muhtar bile olma hakkını kaybeder. Ama siyasetçiler kendi açılarından bakınca tabi ki bambaşka bir şey görüyorlar. O sanki benim tavsiye alınmış ama ben onunkine alınmadım, tam aksine ciddiye aldım, dostça bir tavsiye gibi gördüm. Çok haklı. “Muhtar bile olamaz” başlığı çok gereksiz ve özellikle benim bunu hiç ağzıma almamam lazım. O zaman bu ceza kesinleşirse Ahmet de ben de yazılarımıza ne başlık atacağız? Düşündüm ve buldum.
O da ben de o sabah hiç risk almadan şu başlığa atabiliriz. Evet o ceza gelirse İmamoğlu muhtar bile olamaz… Ama… “Cumhurbaşkanı bile olabilir…” İşte hem risksiz hem de doğru başlık bu… “Cumhurbaşkanı bile olabilir…” Hatta tezi olur… Öyle ya… Dün, 28 Şubat rejiminin, seçimle gelmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’a verdiği hapis cezası ona Külliye’nin yolunu açtıysa… Bugün de 28 Mayıs rejiminin, aynı koltukta ikinci defa seçimle oturan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na vereceği hapis cezası da ona Cumhurbaşkanlığı yolunu açmaz mı… Bak istişare olunca ve zekamızı çalıştırınca nasıl risksiz ve doğru başlığı buluyoruz. Yani teşekkürler Ahmet…. İkimizi de muhtemel bir yanlıştan kurtardın."