22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eşcinselliği savunan CHP’ye tarihinden ders: Atatürk’ün CHP’si aileyi korurdu!

Atatürk, 7 Ocak 1925'te bazı İstanbul gazetelerine vaziyet hakkında verdiği notta şunları söylüyor: Bilerek veya bilmeyerek yabancı kaynakların ilhamına kapılanlar vardır. Bunlar fikirleriyle, kalemleriyle, sözleriyle toplumsal birliğimizi zaafa düşürebilecek faaliyette bulunuyorlar

Eşcinselliği savunan CHP’ye tarihinden ders: Atatürk’ün CHP’si aileyi korurdu!
A+ A-
ERCAN DOLAPÇI

CHP bölücülükten sonra eşcinselliğe de el attı ve bunu desteklediğini afişlerle ilan etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imzasıyla yurdun dört bir yanında ilan panolarına asılan “Etnik köken, inanç, engellilik, cinsel yönelim yasayla dezavantaj olmaktan çıkarılacak” şeklindeki sözler büyük tepki çekti. CHP’nin geldiği yer, Atatürk döneminin aileyi ve Türk kültürünü koruyan uygulamalarını akla getirdi. Cumhuriyet’in ilanından sonra devletin önemli bir vazifesi de toplumu korumak, çocukların sağlıklı gelişmesini temin etmek ve bunun için kurumların seferber olmasını sağlamaktı. CHP programlarında da aile ve çocuğun beden ve ruh sağlığı öncelikli vazifeydi. Türk kültürünün yüceltilmesi ve bunun toplumun her kesimine özümsetilmesi vazgeçilmez vazifeydi.

Eşcinselliği savunan CHP’ye tarihinden ders: Atatürk’ün CHP’si aileyi korurdu! - Resim: 1

Atatürk, “Milletin kaynağı, toplumsal hayatın esası olan kadın, ancak faziletkâr olursa vazifesini yerine getirebilir.” der.

CHP PROGRAMINDA AİLE VE TOPLUM

Bugün CHP’lilerin unuttuğu kökleri büyük ders niteliğinde! Atatürk döneminde her alanda yapılanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin tunç kanunları! Bugün de yol gösteriyor ve sağlıklı gelişmemizin vazgeçilmez ilkeleri niteliğinde. Yeni kurulan Türk devletinin her alanda sağlıklı ve kendine güvenle gelişmesini sağlama siyaseti öncelikli programdı. 13-14 Mayıs 1931 tarihleri arasında Ankara’da yapılan Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) Kongresi’ne sunulan programdaki şu satırlar, bugün CHP’nin geldiği yere ışık tutması açısından ayrı bir ibretlik belge değerinde:

  • Vatan hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir bütündür. (…) Hâkimiyet birdir, kayıtsız, şartsız milletindir. (…) (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.25, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2009, s.153.)
  • Kanunlar önünde mutlak bir eşitlik kabul eden ve hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir sınıfa, hiçbir cemaate imtiyaz tanımayan fertleri halktan ve halkçı olarak kabul ederiz. (Age, s.154.)
  • Din anlayışı vicdani olduğundan, Fırka, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin muasır ilerlemede başlıca muvaffakiyet etkeni gördü. (Age, s.154.)
  • Kuvvetli, Cumhuriyetçi ve laik vatandaş yetiştirmek tahsilin her derecesi için mecburi ihtimam noktasıdır. (Age, s.156.)
  • Türk toplumsal hayatında ailenin korunmuşluğu esastır. (Age, s.157.)
  • Vatan müdafaası, milli vazifelerin en mukaddesidir. (Age, s.158.)

Eşcinselliği savunan CHP’ye tarihinden ders: Atatürk’ün CHP’si aileyi korurdu! - Resim: 2

Atatürk'ün 20 Kasım 1930'da Sivas Kız Muallim Mektebi'ne yaptığı ziyaret.

ATATÜRK’ÜN BUGÜNE IŞIK TUTAN SÖZLERİ

7 Ocak 1925; Bazı İstanbul gazetelerine vaziyet hakkında not: "Bilerek veya bilmeyerek yabancı kaynakların ilhamına kapılanlar vardır. Bunlar fikirleriyle, kalemleriyle, sözleriyle toplumsal birliğimizi zaafa düşürebilecek faaliyette bulunuyorlar. (...) Ankara hükümet merkezidir ve ebediyen hükümet merkezi kalacaktır." (ATABE, c.17, s.152.)

13 Haziran 1921; Franklin Bouıllon’e: “Tam bağımsızlık; bizim bugün üstlendiğimiz vazifenin asli ruhudur. (...) Tam bağımsızlık denildiği zaman, bittabi siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel vb. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbesti demektir.” (ATABE, C.11, s.204.)

23 Ocak 1923; The New York Herald gazetesi muhabiriyle mülakat:

“En ciddi emelim, Türkiye’nin kendi milli kültürü ile uygun düştüğü derecede Batı medeniyetinden ve Batı ilmi ve ticari ilerlemesinden faydalanmasıdır. (…) Avrupa devlet adamlarının entrikaları eski Türk uygarlığının ilerlemesini engelledi. Fakat, şimdi bu engeller bir bir ortadan kaldırılıyor ve Türkiye, Batı’nın asri medeniyetinde ne varsa kabul ederek kendi eski kültürünü mükemmelleştirmek konusunda hür olacaktır.” (ATABE, C.15, 2005, s.22.)

26 Nisan 1926; Türk Ocakları Kurultayı’na katılan delegelere: “Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk camiasıdır. Bu camianın fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa o camiaya dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.18, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2006, s.181.)

18/19 Temmuz 1936; Lise öğrencisi Mustafa Kemal Gürer’e: “Türk çocuklarının nasibi her muvaffakiyetli hamleden hep sevinç veren neticeler almaktır. Türk çocukları! Yürüdünüz, yürüyorsunuz, Yürüyünüz! Yaptığınız hamleler sizi yüksek ülküye ulaştırmak üzeredir. Durmayın, yürüyün… Saadet, refah, sevinç ve hepsinden sonra dünyaya karşı yüksek bir gurur seni bekliyor.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.28, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010, s.232.)

“Bu sözlerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin bilhassa bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum. Eğer bugün Batı nihayet teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk çocuğu, o kabahat da senin değil, senden evvelkilerin affolunmaz ihmalinin bir neticesidir. Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte, bu böyleydi. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Fakat zekânı unut! Daha çalışkan ol!” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.28, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2010, s.233.)

KADIN VE AİLE

13 Ekim 1925; İzmir Kız Muallim Mektebi talebelerine sorulan sorulara cevap: “Milli mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlatlarıdır. Millet analarıyla, babalarıyla, hemşireleriyle mücadeleyi kendisine mefkûre kabul etti. (…) Milli mücadelede şahsi hırs değil, milli mefkûre, milli izzetinefis hakiki saik olmuştur. Türk kadını nasıl olmalıdır? Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletkâr ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır, sıklette değil, ahlakta, fazilette ağır, vakur bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü zihniyetiyle, pazısıyla, azmiyle muhafaza ve müdafaaya kadir nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, toplumsal hayatın esası olan kadın, ancak faziletkâr olursa vazifesini yerine getirebilir. Her halde kadın çok yüksek olmalıdır. Burada Fikret merhumun herkesçe malum olan bir sözünü hatırlatırım: “Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.18, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2006, s.69-70.)

Eşcinsellik CHP Atatürk aile