Eşek Adası kışkırtması

Yunanistan’ın ilk kadın Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu, egemenliği Türkiye'ye ait, ancak Yunanistan'ın işgalinde bulunan Eşek Adası’na geldi. Sakelaropulu helikopterle geldiği adada Ulusal Hapishane, okul ve belediye başkanını ziyaret etti.

'Egemenliği tartışmalı' yada 'aidiyeti belli olmayan' adalardan olmayan Eşek Adası, 500 yıl önce Osmanlı mülkiyetine geçen ve egemenliği herhangi bir şekilde Yunanistan'a hiç bir zaman devredilmemiş müstakil bir ada. 1923 Lozan Antlaşması’na taraf olan İngiltere tarafından 1943 yılında yayınlanan haritada ve 1947 Paris Antlaşması’na taraf olan ABD tarafından 1951 yılında yayınlanan haritada, Eşek Adası’nın 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türkiye’ye ait olduğu açıkça gösterilmişti. Ada’nın ismi de Türkçe yazılmıştı. Ancak Eşek Adası 16 yıldır Yunanistan işgali altında. Aydın Eşek Adası’nda konuşlu Yunan Kara Üssü, Deniz Üssü ve Helikopter Üssü’nde yüzlerce silahlı Yunan askeri görev yapıyor.

Eski Milli Savunma Bakanı Barlas Doğu’nun imzasıyla Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu, AB Frontex Ajansı ve Letonya Büyükelçiliği’ne 10 Mart 2015’de gönderilen bir mektupta, Aydın Eşek Adası’nın Yunan işgali altında olduğu belirtilerek adada görevli olan AB Frontex-Letonya Sahil Güvenlik Botlarının geri çekilmesi talep edilmiş, AB Delegasyonu mektuba resmi yanıt vermemiş, ancak Temmuz 2015 itibarıyla Aydın Eşek Adası’ndaki FRONTEX Sahil Güvenlik Botlarını geri çekerek işgali gayri resmi kabul etmişti.

'YARAYI TIRNAKLAMAKTIR'

Yunanistan Cumhurbaşkanı'nın ziyaretini değerlendiren eski Milli Savunma Bakanı Barlas Doğu, “Bu ziyareti açıktan açığa ilan etmek , duyurusunu yapmak bazı şeyleri provoke etmektir. Gereksiz yere Doğu Akdeniz'de gerginliği artırmaktır. Bu tamamen yarayı tırnaklamaktır. Bizim gayet tabi fırsat vermememiz lazım ve provokasyona gelmememiz lazım” dedi.

'İSTİKRARA ASLA KATKI SAĞLAMAYACAK BİR MANİPÜLASYON'

Amiral Cem Gürdeniz de Doğu Akdeniz ve Libya'da bu kadar önemli bir sürecin yaşandığı ortamda, Yunanistan Cumhurbaşkanı'nın ziyaretini son derece “kışkırtıcı” bulduğunu belirtti. Gürdeniz, bu ziyaretin turizm sezonunun devam ettiği şu günlerde Ege'de barış ve istikrara asla katkı sağlamayacak bir manipülasyon olduğunun altını çizdi. Gürdeniz şöyle devam etti: “Eşek Adası statüsünde egemenliği Yunanistan’a anlaşmalarla devredilmemiş 153 ada,adacık ve kayalığın varlığından kaynaklı egemenlik sorununun hukuki veya silahlı çatışma dışında bir başka çözüm yolu olmadığını bildiği halde, Yunanistan bu sorunu kışkırtma ve inkâr politikasıyla yönetmeye devam ediyor.”

“Sorunun, devletler hukuku ve özelde halefiyet hukuku zemininde silahlı çatışmaya gidilmeden çözülmesi, bölgesel barış ve istikrar için en uygun çözümdür. Türkiye’nin 1996 ve 1997 Milli Güvenlik Kurulu kararları ile bugüne kadar Kardak bölgesindeki devlet uygulamaları Türkiye’nin bu soruna yaklaşımında kışkırtmayı ve askeri tırmanma yolunu seçmediğini gösteriyor. İstikşafi görüşmelerde bu konunun gündeme gelmesi bile Türkiye’nin sorunu barış ve hukuk içinde çözme isteğinin bir göstergesidir.”

'EN KÖTÜ BARIŞ BİLE SAVAŞTAN İYİDİR'

“Yunanistan'ın bu ve benzer kışkırtmalar yerine bu konuyu hukuki yollarla çözüme götürmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki en kötü barış bile savaştan iyidir. Maalesef bu kışkırtmalar sonucunda süreç, çatışmaya varacak duruma gelebilir.

Yunanistan’ın öncelikle bu krizin yönetim paradigmasını değiştirmesi gerekir. Kışkırtmalarla ve Türkiye’yi açık tahriklerle hiçbir yere varamayacağını öğrenmesi gerekir. Diğer bir deyişle Yunanistan'ın konjonktürel durumunu göz önüne alırsak, Türkiye'yi bu şekilde kışkırtması intiharla eşdeğer bir davranıştır. Yunanistan’ın akil bir tutumla bu sorun barış ve hukukla çözülene kadar kışkırtmalarına son vermesi, konuyu diplomatik mecrada çözmek için süreci başlatması gerekir.

Türkiye'nin de artık uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak gerek silahsızlandırılmış statüdeki adaları gerekse egemenliği Türkiye'de olan, Yunanistan'a anlaşmalarla devredilmemiş ada,adacık ve kayalıklar sorununu dış politika gündemine getirerek hukuki hamlelerde bulunması gerekir.”