23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eşitliğin Teminatı: Medeni Kanun

Tanzimatçı kafaların mücadelenin gerisine ittiği kadınlarımız özellikle Meşrutiyet Devrimleri ile beraber vatan, emek ve hak mücadelesinin en ön saflarında mevzilenmişlerdir. Gerek kurulan dernekler gerek çıkarılan yayınlarla topraklarımızda kadın mücadelesi vatan mücadelesi ile paralel ilerlemiştir

Eşitliğin Teminatı: Medeni Kanun
A+ A-
ÖZGE YAREN ENÇ

CUMHURİYET DEVRİMİNİN KAZANDIRDIKLARI

Topraklarımızın emperyalist saldırılardan kurtarılması sonrasında Cumhuriyet kadroları “az zamanda çok ve büyük işler başarma” şiarıyla harekete geçmiştir. Cumhuriyetin en büyük kazanımlarından biri de kadın ve erkek arasındaki ayrımları ortadan kaldırarak her yurttaşa eşit haklar tanımasıdır. Bu bağlamda 17 Şubat 1926 tarihi Türk kadını için en önemli tarihlerdendir. Çünkü bu tarihte, “Kıta Avrupası ülkelerinin medenî kanunları incelendikten sonra en basit dilli, yeni tarihli ve hâkime geniş takdir yetkisi veren İsviçre Medenî Kanunu Borçlar Kanunu ile birlikte tercüme edilerek 1926 yılında yürürlüğe girdi.” Mahmut Esat Bozkurt tarafından “laik, ilerici, halkçı, inkılapçı” bir kanun olarak tanımlanan Türk Medeni Kanunu beraberinde kadın-erkek eşitliği bakımından çağ açan yenilikler getirmiştir. Bu kanunla, her insanın hak ehliyeti düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Evlilik yaşına da bu kanunla sınır getirilerek kadın-erkek arasındaki ayrım ortadan kaldırılmıştır. Kadınların boşanma-miras-şahitlik gibi konularda erkeklerle yasalar önünde eşit konuma gelmesi sağlanmıştır. Resmi nikah zorunluluğu ve tek eşliliğin yasalarca zorunlu kılınması kadının aile kurumundaki değerini hak ettiği yere taşımıştır.

Medeni Kanun, zaman içerisinde uğradığı değişikliklerle Türk kadınının taleplerine cevap vermeye devam etmektedir.1994’te Medeni Kanun’un değişikliği yönündeki tasarı DYP-SHP koalisyonunca meclise sunulmuş, 98’de mecliste görüşülmeye başlansa da sonuca varılamamıştır. Kanundaki çağın gerisinde kalmış belli başlı maddeler 2001’de yeniden gündeme getirilmiş ve 22 Kasım 2001’de değişiklikler kabul edilerek 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girmiştir.

Bugün, bu kanunun “milli olmadığı” yönünde yapılan “eleştiriler” içi boş eleştirilerdir. Medeni Kanun, nereden alınırsa alınsın milli bir kanundur, insanlık adına hazırlanmış çağdaş bir kanundur. Bu kanunu korumak ve yükseltmek bütün kadınların en önemli vazifelerindendir.

'CUMHURİYETTEN' RAHATSIZ OLANLAR

Günümüzde özellikle sosyal medya mecralarında şöyle bir gezindiğimizde sıklıkla “kadın hakları aktivistlerine” rastlamaktayız. Peki kim bu “cevval” kadınlar? Batı’dan adeta “mor hediye paketleri” içinde bizlere ithal edilen feminizmi Cumhuriyet kazanımlarına üstün görenler, Milli Meclis’te masa sandalye yumruklayarak “devleti ve polisi katil” ilan edenler, hiçbir işçi eyleminde “meydana çıkmayıp” sadece takvimler 8 Mart’ı gösterdiğinde “zıplamayan bizden değildir!” diyenler, Medeni Kanun’un kazanımlarını “beğenmeyip” emperyalistlerin sözleşmelerinden medet umanlar, her fırsatta “Mustafa Kemal tek adamdı, kadınımız kendi hakkını kendi kazandı” diyenler, koskoca bir tarihi kör gözlerle okuyanlar, bize ait ne varsa “tü kaka” deyip ABD ne sunsa iştahla avuç açanlar…

Türk kadınını bugün bu güruh değil, Diyarbakır’da PKK’nın dağa kaçırdığı evlatları için nöbet tutarken “Başlarım sizin Kürdistan davanıza!” diyen analar, her grevde omuz omuza ezilen kadınlarla mücadele edenler, Kemalist Devrime teşekkürü bir borç bilenler, bu toprakların ABD emperyalizmi ve onun yerli taşeronlarına teslim olmayacağını haykıranlar temsil etmektedir. Vatansever Türk kadınları olarak Cumhuriyet Devriminin ışığında kazandığımız haklarımızla, Kemalist Türkiye mücadelesinin en önünde savaşmaya devam ediyoruz! Medeni Kanun’un kabulünün 95. yılında şanlı mücadelemiz zaferlere gebedir. Kutlu olsun!

Cumhuriyet Kadın feminizm Medeni Kanun EŞİTLİK