Eski TBMM Başkan vekili Hasan Korkmazcan anlattı: Saddam ve Kaddafi dersleri
'ABD hedef aldığı Saddam ve Kaddafi'yi yıkmak için hem tavize SÜRÜKLEYEREK halk desteğini zayıflattı hem de uluslararası müttefiklerinden ayırarak yalnızlaştırdı'
Türkiye Parlamanterler Birliği Onursal Başkanı ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile Libya Devlet Başkanı Kaddafi’nin başına gelen olayları anlattı. Korkmazcan, ABD’nin, hedef aldığı Saddam ve Kaddafi'yi yıkmak için hem tavize sürükleyerek halk desteğini zayıflattığına hem de uluslararası müttefiklerinden ayırarak yalnızlaştırdığına dikkat çekti.
Hasan Korkmazcan, son dönemde yaşanan gelişmeleri Aydınlık’a değerlendirdi. Türkiye'nin son 20 yılın en belirleyici süreçlerinden birini yaşadığını kaydeden Korkmazcan, “Güvenlik, dış politika ve ekonomi alanlarındaki gelişmeler iç içe geçmiş olarak birbirlerini anlık şekilde etkilemektedir. İç ve dış siyasi mevzilenmelerdeki kırılganlık olağanüstü derecede artmıştır. Süreç, ülkemiz yönünden her adımın stratejik düzlemde ve stratejik hedefler doğrultusunda atılmasını zorunlu kılmaktadır.” dedi.
'TARİHİ SÜREÇTEYİZ KARARSIZLIK OLMAZ'
Türkiye'nin dünya düzeninin yeniden inşası dönemine potansiyelinin çok altında olmakla birlikte avantajlı olarak girmekte olduğunu vurgulayan Korkmazcan, “Türkiye dönemin kaybeden güçlerinden kopmakta, yükselen güçler coğrafyasında öncü bir unsur olarak belirmektedir. Bu tarihi dönemeç, hepimizden milli hedeflerimize topyekün kilitlenmeyi öngörmektedir. Kararsız, ayak sürüyen ve güvensizliğe sebep olan görüntü vermekten kaçınmak gerekiyor.” diye konuştu.
TÜRK-ABD İLİŞKİLERİ
Biden ABD’sinin kaybeden güç olduğunun artık iyice açığa çıktığını ifade eden Korkmazcan, Türk-ABD ilişkileri konusunda şu görüşleri dile getirdi:
“Düşüşe geçenler kendi hasarlarını azaltmak için zararı önce müttefiklerin sırtına yükler. Buna direnenleri ise günah keçisi ilan eder. Sürecin sonunda gücü yeterse etkisizleştirir. Türk-ABD ilişkileri hele 15 Temmuz İşgal Girişiminden sonra tam düşmanlık çizgisine oturmuştur. ABD Türkiye’nin ülkesiyle milletiyle bölünmez bütünlüğünü ABD’nin devlet olma haysiyetini de çiğneyerek hedef almaktadır. Türk tarihine, inançlarına, değerlerine saldırmaktadır. En önemlisi Türkiye’nin bölgesinde ve dünyadaki değerlere dayalı ittifak potansiyelini kırmaya yönelmektedir. ABD’nin satranç tahtasında Türkiye’nin düşman güç pozisyonu sabitlenmiştir. Türkiye’ye biçilecek en dostane konum kaos içinde bir ülke konumudur.”
'MUHALEFET GELECEĞİNİ ABD’YE BAĞLADI'
Bu gerçekler ortada iken muhalefetin istikbal ve ikbalini ABD küreselcilerine bağladığını belirten Korkmazcan, “Böyle bir muhalefet odaklarına sahip olmak milletimizin güncel şanssızlığıdır. ABD’nin elastik zamkıyla bir araya getirilen bu odakların terör ve 5. kol etkinlikleriyle ilişkileri deşifre olmaktadır. Etkilerini yitireceklerdir.” diye konuştu.
IRAK VE LİBYA’DA YAŞANANLAR
Asıl tehlikenin milli güçlerin azim ve kararlılıklarına kuşku gölgesi düşmesi olduğunu kaydeden Korkmazcan, şunları söyledi:
“ABD şimdi kendi düşüş sürecini uzatmak için Türkiye’nin güvenlikte ve ekonomide beka sorunu bakış açısıyla yürütmesi gereken 2. Kurtuluş Savaşı'nı geciktirmeye çalışmaktadır. Namlularını Türklüğe çevirmekten vazgeçmeden taktiksel tuzaklarla bizim hataya, kararsızlığa, zaman kaybına düşmemizi beklemektedir. ABD merkezli taktiklerin iktidara yakın çevrelerde de zaman zaman etkili olduğu görülmektedir. Emperyalizm genel olarak, kendisine direnen güçlere son darbeyi vurmadan önce dostluk gösterir. Buna yakın tarihimizde defalarca tanık olduk. İran-Irak Savaşı'ndan sonra Irak Devleti'ne karşı izlenen politika ortadadır. Irak güçleri Kuveyt tuzağına düşürülmüş, sonra da bu olay saldırının gerekçesi yapılmıştır. Libya’da ise önce İtalyan ve Sarkozy gibi ABD elemanlarının kullanıldığı dostluk gösterileri sahneye konulmuş, iş Lockerbie tazminatlarının ödenmesi tavizine kadar getirilmiştir. Libya’da tarafların anlaşmaya vardığı gece ilk kurşunu Sarkozy’nin Cumhurbaşkanı olduğu Fransa atmıştır. Bu iki facia sadece Irak ve Libya halklarının değil bütün bölge halklarının acılar çekmesine ve insanlık değerlerinin tahrip edilmesine yol açmıştır. ABD hedef aldığı Saddam ve Kaddafi'yi yıkmak için hem tavize sürükleyerek halk desteğini zayıflattı hem de uluslararası müttefiklerinden ayırarak yalnızlaştırdı. Sonra da son darbeyi vurdu.”
ABD’nin elverişli şartları bulduğunda en yakın müttefiklerine yaptığı sözüm ona dostluk için son İran Şahı Pehlevi’nin ve Amerikancı Vietnam Cumhurbaşkanının, Afganistan’da uçağın tekerleklerine sarılanların akıbetlerini hatırlatan Korkmazcan, “ABD’nin yıkıcı projeleriyle ancak her alanda direnerek mücadele edilebilir. Milli direniş güçlerinin tavizkar olabileceği görüntüleri hem saldırganların cüretini artırır. Hem de dost mevzideki güçlerin güvenini sarsar.” dedi.