Esnafın gözü Meclis’te

Esnaf sanatkarların güç şartlar altında faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) Başkanı Yalçın Ata, TBMM’den öncelikli olarak çıkarılmasını bekledikleri yasal düzenlemelere dikkat çekti.

‘9 BİN İŞ GÜNÜ TAMAMLAMAK ZORUNDA’

Meclis’ten büyük mağazaların çalışmasına ilişkin yasanın güncellenmesi ile Bağ-Kur sigortalılarına ilişkin emeklilik gün sayısını düzenleyecek yasal düzenlemelerin bir an önce çıkarılmasını isteyen Ata, “Sayın Cumhurbaşkanımız seçim öncesi esnaf sanatkarların emeklilik gün sayısına ilişkin yaşanan dengesizliğin giderileceğini müjdelemişti. Meclis’in çalışmalarında bu konuya öncelik vermesini bekliyoruz.” dedi.

Esnaf sanatkarların emeklilik için diğer sosyal güvenlik kurumu sigortalılarından çok daha fazla güne ihtiyaç duyduğunu kaydeden İESOB Başkanı Yalçın Ata, şunları söyledi:

“Üç güvenlik kurumu arasında norm birliği sağlanarak aynı çatı altında toplanması planlandığı halde, üyelerimiz aleyhine olumsuzluklar yaşanmaktadır. Diğer kurum sigortalıları 7200 işgünü ile emekliliğe hak kazanırken, Bağ-Kur sigortalısı 9 bin işgünü ile emekli olabilmektedir.

“Esnaf sanatkarlar üretimleri ve hizmetleri ile ekonomiye katkı koymakta, vergisini ve diğer tüm yasal vecibelerini yerine getirmektedirler. İş kuruyor, tüm riskleri üstlenerek sermayesini, emeğini, alın terini ortaya koyuyor, istihdam yaratıyor. Ancak esnafın yanında çalıştırdığı elemanı 7200 günle emekliliğe hak kazanırken, tüm sorumluluğu ve riskleri üstlenen üyelerimiz, 9 bin işgününü tamamlamak zorunda kalıyor. Burada sosyal adalet duygusunu da zedelenmektedir.”

‘AVM YASASI GÜNCELLENMELİ’

Perakende sektörünü düzenleyecek yasaya yönelik çalışmanın da gündemde olduğunu hatırlatan Ata, “Biz büyük marketlerin çalışmasına karşı değiliz. Ancak bu faaliyetlerin gelişmiş ülkelerdeki gibi belirli kurallar çerçevesinde yapılması ve haksız rekabet ortamına fırsat verilmemesi gerektiğine inanıyoruz.” diye konuştu.

Büyük mağazalarda satılan ürünlere de dikkat çeken İESOB Başkanı Ata sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu mağazaların raflarında satılan ürünlere de bir standart getirilmeli. Aynı markette gıda ürünlerinin yanında kimyasallar barındıran temizlik maddelerinin, hatta cila, boya, tiner, pas sökücü gibi tehlikeli maddelerin bile satıldığını görüyoruz. Toplum sağlığı açısından da son derece sakıncalı durumlar yaratan bu ürün satış sistemine bir çeki düzen verilmelidir. Öte yandan maliyeti düşürmek adına kalitesine bakmaksızın raflarını ithal ürünlerle dolduran büyük marketler, yerli üreticileri mağdur ederken, sıcak paranın yurt dışına çıkışını hızlandırmakta, bütçe açığını da körüklemektedir.”