Estetik ameliyatındaki ölümle ilgili ihlal kararı
M.B. isimli kişi özel bir hastanede estetik ameliyatında uygulanan anesteziden sonra hayatını kaybetti. Anayasa mahkemesine bireysel başvuruda bulunan aileye hak ihlali kararı verildi
Anayasa Mahkemesi, özel bir hastanede estetik ameliyatı nedeniyle uygulanan anesteziden hemen sonra hayatını kaybeden kişinin ailesinin başvurusunda hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme ayrıca aileye 200 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
M.B. isimli kişi, burunda şekil bozukluğu ve deviasyona yönelik septorinoplasti ameliyatı olmak için Samsun'da özel bir hastaneye başvurdu. 1 Haziran 2004 tarihinde ameliyata alınan M.B., anestezi uygulanır uygulanmaz kötüleşti ve yapılan müdahalelere rağmen solunum ve dolaşım durması sonucu vefat etti.
Aile tarafından, ölümde kusurları olduğu iddiasıyla hastane ile doktorlar Ş.K. ve O.Y. aleyhine İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi talebiyle dava açıldı. Mahkeme 14 Mayıs 2013 tarihinde davanın reddine karar verdi.
BİREYSEL BAŞVURU YAPTILAR
Ailenin yaptığı temyiz başvurusunun ardından yerel mahkeme kararı bozuldu. Bunun üzerine yeniden görülen davada 6 Aralık 2019 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar veren mahkeme davacılara 25 bin TL maddi, 40 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Bu karar kesinleşirken M.B.'nin ailesi de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.
MANEVİ TAZMİNAT ÖDENECEK
Başvuruyu inceleyen AYM İkinci Bölümü, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme ayrıca başvuruyu yapan M.B.'nin ailesine 200 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Kararın gerekçesinde şöyle denildi:
"Başvuruya konu davanın karmaşık nitelikte olmaması ve başvurucunun davanın uzamasına yol açmaması gibi hususlar dikkate alındığında on altı yılı aşkın bir sürede sonlandırılan yargılamanın -yakınlarını kaybeden başvurucuların davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği dikkate alındığında- başlı başına özelde başvurucuların, genel olarak da toplumdaki diğer bireylerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı görünümü verilmesinin engellenmesi açısından makul bir özen ve süratle yürütülmediği sonucuna ulaşılmıştır."