Et ve süt üreticileri burnundan soluyor: 400 hayvanım vardı 7 tane kaldı
‘Girdiler arttığı için et fiyatları artıyor. Besici para kazanması gerekiyor ki hayvancılığı yapsın. Yemin torbası olmuş 600-650 lira. 30-40 bin liraya çoban bulamıyoruz. Maliyetler arttığı için vatandaş elinde hayvan tutamıyor… Marketler de süt fiyatlarını baskılıyor.
Ramazan ayıyla birlikte et fiyatları yine yükselmeye başladı. Fiyat artışına “baronların/spekülatörlerin” olduğu ileri sürülüyor. Üreticiler ise bunu kabul etmiyor. Aslı meselenin yem fiyatlarındaki anormal artış olduğunu gösteriyorlar. Hayvancılığa köklü çözüm bulunmazsa hayvan sayısının daha da düşeceğini belirten üreticiler, süt fiyatlarının arması halinde besicilerin hayvancılıktan vazgeçmeyeceğini ve üretime devam edeceğini kaydediyorlar. Ziraat odaları başkanları ve süt üreticileri birliği Başkanlarıyla konuyu konuştuk. İşte sorun, işte çözüm önerileri:
‘400 HAYVANDAN 7 TANE KALDI’
Bayramiç Süt Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Arslan: “Şu anda işletmelerde besi bölümlerinin yüzde 65’i boş. Üreticilerin elinde hayvan yok. Tüketici tüketmedikten sonra baronlar 500 dese ne olacak? İşletmeleri bitirdiler; işletmelerde hayvan kalmadı. Büyük besici de yok. Baronlar fiyat yükseltiyor, diyorlar. Onlar ne yapar? İthal getirir… Babam 50 yıl dana besledi, derdi ki: Bir kadın yevmiyesi bir kilo kıyma alır. Şu anda bir kadın yevmiyesi 600 lira. Bayramiç’te 2018 yılına göre küçükbaşta yüzde 40, büyükbaşta yüzde 60 azaldı. İşletmeler para kazanmalı ki hayvan sayımız artsın. Fiyatlar ancak öyle düşer. Devlet üreticinin sesini duymalı. Üretici hayvanını satmayıp ne yapacak? Yeme para veriyor, o hayvanı her gün nasıl besleyecek, bir çuval yem fiyatı 600 lira oldu. Büyükbaş işletmemde 400 hayvan vardı 7 tane kaldı. Doğum yapınca bunları da satacağım.”
‘YEM FİYATLARI ARTIYOR’
Ezine Ziraat Odası Başkanı Serkan Zehir: “Fiyat yükselten yok. İki yıldır hayvan işletmeleri çok büyük zarar etti. Kapasiteler yüzde 40’a düşürüldü. Anaç hayvanların çoğu kesildi. Şu anda İlçe Tarım verilerine göre 10 bin hayvan gözüküyor burada ama gerçek değil; 5 bin tane ancak var. İlçe Tarım, hayvan varlığının düştüğünün farkında değil. Hiçbir işletme artışa gitmedi, yüzde 50 azalmaya gitti. Sabit bir tüketim var, üretim azaldığı için fiyatlar yükseliyor. Fiyatlar aslında yüksek değil. Üretici kılı kılına fiyatı ortalıyor. Stokçuluk olmaz üreticide. Bir kuzu 50 kilogram olunca bu bekletemezsin, satmak zorundasın. 50 kilogramdan sonra o koyuna girer. Dana 400 kilo et yaptıktan sonra satmak zorundasın. Stok yapamaz. Yem veriyor. Fiyat farkları da var. 1 kilo kıymanın maliyeti var, 500’den aşağı kıymayı satamazsın. Büyük markette 350 diyorlar. Ağırlıklı yağ koyuyorlar, maliyeti aşağı çekiyorlar. Acilen destekler artırılmalı. Çiftliklerin girdileri azaltılmalı. Yeme önlem alınmıyor, ete alınmaya çalışılıyor. Anaç hayvan desteklerin artırılması lazım.”
‘2 YIL İÇİNDE ÇÖZÜLÜR’
Aydın Süt Üreticileri Birliği Başkanı Servet Başkaya, et fiyatlarının süt fiyatlarıyla ilgili olduğunu belirterek, “Süt para ederse hayvancılık yapılır. Bu da et fiyatlarını dengede tutar.” dedi. Başkaya şunları söyledi: “Hayvancılığın kurtulması için ilk yapılacak iş, süt üreten insanların para kazanmasıdır! Para kazanması için de maliyetlerinin düşmesi lazım. Sütçü para kazanırsa 2 yılın içerisinde Türkiye hayvan ithal etmekten kurtulur. Ben yıllardan beri ithalatın karşısındayım, fakat her nedense bizim bazı birliklerimiz de dahil olmak üzere kolaylıkla para kazanmak isteyen birileri bu işin içinde! Pek çok Damızlık Birliği hayvan ithal ediyor, Süt Birlikleri hayvan ithal ediyor, kooperatifler hayvan ithal ediyor! Devlet zaten Et Süt Kurumu vasıtasıyla hayvan ithal ediyor. Bu ithalatın durması lazım.” Başkaya, et pahalılığını da bu dengesizlik içinde şöyle açıklıyor:
“Bu işin başlangıcı son beş yıldır kesilen hayvanlardır. Sütçü para kazanmadığı için devamlı surette hayvan kesildi. Bugün etteki sıkıntı ve fiyat yükselişlerinin sebebi budur. Sütçü kazanamadığı için hayvancılık yapar.” Başkaya, “et baronları” konusunda ise şunları söyledi:
“Bu durumu ben de tahmin ediyorum. Hatta geçmişte Aydın Milletvekili Rıza Posacı’ya ‘Tarım Bakanlığı’nı et lobisi teslim aldı’ demiştim. Buna et mafyası diyeceksin. Onun hakkından gelemiyorlar. Bu konuda da var. İstediği gibi oynuyorlar. Adamın 10 bin baş hayvanlık besin çiftliği var, istediği gibi fiyatlarla oynuyor. İthalat lobisi de var. İstiyorlar ki onlar ithal etsin para kazansın… Bu da sorunu çözmüyor. İşin özü: Sütçü para kazanacak, hayvanı iyi besleyecek; süt ve buzağı verimi artacak. Süt üreten insanların para kazanması önemli. Zarar ettiği için yem veremiyor. 30 kilo süt alması gerekirken 18-20 kg süt alabiliyor. Desteklerin oranı artacak. Üretici o desteği alacağım diye belge alacak. Kayda girecek. Kayıtsız olmayacak. Mezbahalar ve hayvan pazarları iyi kontrol edilecek. Kayıtsızlık her kesime yansıyor. Mezbahalarda kesilenlerin yüzde 25’i kayıt dışı... Hepsine fiş kesmiyorlar. Bunun da önüne geçmek gerekiyor.”
‘MARKETÇİ BÜYÜYOR ÇİFTÇİ KÜÇÜLÜYOR’
Kiraz İğdeli Süt Kooperatifi Başkanı Süleyman Top:
“Girdiler arttığı için et fiyatları artıyor. Besici para kazanması gerekiyor ki hayvancılığı yapsın. Yemin torbası olmuş 600-650 lira. 30-40 bin liraya çoban bulamıyoruz. Maliyetler arttığı için vatandaş elinde hayvan tutamıyor… Marketler süt fiyatlarını baskılıyor. Marketler yüzde 40 kâr ediyor. Her şey marketlerde bitiyor. Marketçi büyüyor çiftçi küçülüyor. Et süt pahalı değil. Hayvana bakana bir yerinde izlesinler. Bu iş çok zahmetli. Üretimin önünün açılması gerekiyor. Bir ağacın kökünü kurutursanız dalları da kurur. Sonra meyvesini yiyemezsiniz. Şu an çok kişi bunun farkında değil. Hayvancılığın desteklenmesini bekliyoruz.”
‘FİYAT ARTIŞININ SORUMLUSU KASAP DEĞİL’
Türkiye Kasaplar, Besiciler Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı’ya ilk olarak son günlerde gündeme gelen “et baronları” meselesini sorduk. Bu konuda spekülatörlerin olduğunu, asıl meselenin hayvancılıkta köklü çözümler bulunması gerektiğin belirterek şunları söyledi:
“Et baronları değil de buna spekülatörler diyelim. Onlar da etkili. Ancak asıl mesele maliyet artışları. Elektriğin, yemin pahalı olduğu yerde besiciler ne yapacak? En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz, sanki Türkiye’de ekonomiyi sadece et belirliyor. Başka şeylerde ses yok. Peynir 300 lira olmuş, baklavalık fıstık 700 lira, baklava bin lira olmuş. Varsa yoksa bir tek et! Yetkililer de araştırdı. Aslında en az zam gelen yine et. Bu ara belediye seçimlerinden daha çok et konuşuluyor. Kasaba vuran kim? Et Süt Kurumu, zincir marketler, AVM’ler et satıyor mu? Ankara Büyükşehir Belediyesi sokaklara et araçları koymuş vatandaşa et satıyor. Biz de vatandaş ucuz et yesin istiyoruz. Birileri zarar ediyor da biz mi kâr ediyoruz. Kasaplarda et satışı düştü. Eskiden 100 kg satarken şimdi 50 kg satıyor. Biz de isteriz et ucuz olsun bol bol vatandaşa satalım o da yesin. Ama bizim elimizde değil ki. Bizi küçümsemesinler, 55 bin üyemiz var. Üretim olmayan yerde tüketim olursa böyle olur. Şu an Avrupa’dan et geliyor. Fiyatlar yine ucuzlamıyor. Ramazan’dan 25 gün önce anormal zam geldi. Maliyetler artıyor. Bu sorunun çözümü hayvancılığın desteklenmesidir. Sütün bir litresi coladan bile düşük. Devlet süte 15 lira versin. 10 TL de teşvik versin. Bak bu sorun nasıl çözülüyor. Devlet nelere teşvik vermiyor ki... En büyük çözüm bu. Eskiden her evin altında 8-10 inek vardı. Şimdi kalmadı. Süt para etmeyince hayvanlar satıldı. Köylerde bile kimse hayvan bakmıyor. İthalatla bu iş çözülmez. Bakanımıza da söyledim. Besi hayvanlarının kesilmemesi gerekiyor Aile besiciliği canlandırılmalı. Vatandaş şehirden köye göçsün. Her aileye 10 gebe düve verilsin. Gebe düveyi belli süre kesmesin. Hayvancılık böyle çözülür. Aile işletmeciliği özendirilmeli. Başka çaresi yok. Et maliyeti düşük olursa biz de ucuza eti satarız.”
BESİCİ ÖMER ASLAN: PAZARLARDA HAYVAN YOK
Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde 15 yıldır besicilik yapan Ömer Aslan Aydınlık’a sorunu şöyle özetledi:
“Ben de size daha net bilgiler vermek için ufak bir araştırma yaptım. Örnek, Trakya’da herkesçe bilinen Havsa hayvan pazarı vardır. Cumartesi günleri olur. Bu alanda birkaç sene öncesine kadar binlerce canlı hayvan gelir ve satılırdı.15 gün önce burada 40 civarı büyük baş hayvan olduğu söylendi. Şunu ifade edeyim ki, canlı hayvanın çoğalması anaç hayvanın çoğalması demektir. Anaç hayvan beslemek için de gerekli olan yemlerin uygun fiyattan satılması ve üretilen sütün de gerçek değerde satılması gerekir. Ülkemizde maalesef bu dengeyi kuramıyoruz. Sonuç, anaçların çoğalması için ürettikleri sütün mutlaka değerinde satılması gerekir.”