İlaçta millileşme atılımı yapalım
İş insanı Ethem Sancak, ilaçta 10 milyar dolar doğrudan ithalat yaptığımızı söyledi. Sancak, 'Eczacıdan doktoruna kadar çok uluslu ilaç tekellerine hep birlikte hamallık yapıyoruz. Millî ilaç stratejisi geliştirmeli.’ dedi
Dışa bağımlılık ilaca erişimi zorlaştırıyor. Tansiyon, kanser, tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar piyasada zor bulunuyor. İş insanı Ethem Sancak, ilaçta çözümün milli ilaç stratejisi geliştirilmesi olduğunu söyledi. Eczacılar da hükümet, yerli ilaç sanayi ve üniversitelerin iş birliği halinde AR-GE çalışmaları ile ilaç sorununu çözebileceğini ifade etti. İş insanı Ethem Sancak, 14 Mayıs Eczacılar Günü nedeniyle düzenlenen Sancak Ecza Deposu Ankara Şube Açılış Günü’ne katıldı. Sancak, şunları söyledi:
"10 milyar dolar doğrudan ithalat yapıyoruz. Neredeyse ilaç sektörünün yüzde yüzü dışa bağımlı ve biz eczacıdan doktoruna kadar çok uluslu ilaç tekellerine hep birlikte hamallık yapıyoruz."
‘YENİ MOLEKÜLLER BULALIM’
Ethem Sancak, milli ilaç sanayi atılımı konusunda Ulusal Kanal'a özel açıklamalar yaptı. Sancak, "Çözüm ilacı millileştirmek. Milli ilaç politikasıyla molekül bulmak. Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma sanayide yaptığı gibi bir milli ilaç stratejisi geliştirmesi lazım. Bunun için gerekli insan kaynağımız var." dedi.
Ülkemizde satılan her yüz ilaçtan 80’i Türkiye’de üretiliyor. İleri teknoloji gerektiren ve daha maliyetli ve süreğen hastalıklar gibi uzun süreli kullanılan ilaçların ise çoğu ithal. Eczacı Ömür Çakmak, bu tür ilaçların az da olsa bir kısmının Türkiye’de üretildiğini ancak onların da hammaddesinin yurt dışından geldiğini söyledi. Çakmak, “Yüzde 80 yerli ama değer bazında baktığınızda hem pahalı hem de sık kullanılan ilaçlar ithal bu yüzden dışa bağımlılık oranı çok daha yüksek. Türkiye’nin kaynakları dışarı gidiyor. İlaç yokluğunun da temel nedeni bu” diye konuştu.
ECZACILAR DESTEKLEDİ
Eczacılar, Türkiye’nin AR-GE çalışmalarına ağırlık vererek yeni moleküller keşfetmesi ile birçok sorunun üstesinden gelebileceği görüşünde. Çakmak şunları söyledi: “Tıpkı savunma sanayisinde olduğu gibi ilaç da ekmek gibi su gibi yakıcı, stratejik bir ürün. Siyasi irade harekete geçmeli, yerli ilaç sanayisine teşvik verilmeli, akademi de bu çalışmalara odaklanmalı. Sanayi eczacıları da yanına alarak bu çalışmaların içinde yer almalı. TÜBİTAK’ın bu yönde çalışmaları var, bunlar çeşitlendirilmeli. Kamu bizzat kendi birimlerini kurarak bu işe eğilmeli. Kovid-19 aşısında yaptığımız gibi biz bunu başarabiliriz. Birikimimiz var, esas olan irade.”
BAZI İLAÇLARA ERİŞİM ZORLAŞTI
İlaçta dışa bağımlılık bir yandan kaynakların yurt dışına akmasına neden olurken vatandaş da pahalı ilaçla karşı karşıya kalıyor. Eczacı Çetin Öğütçüoğlu, “Yurt dışından gelen vitaminin ilacının satışı 298 lira, eczacı bunun üzerinden 1 lira kâr etmiyor. Vatandaş da buradan eczacının para kazandığını sanıyor. Ama hiç de öyle değil” dedi.
Tansiyon ilaçları, bazı çocuk şurupları, tüp bebek tedavisinde kullanılan, kanser ilaçları, diyaliz ürünlerine erişimin zorlaştığını belirten Öğütçüoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bunlar geliyor ama azar azar geliyor. Doktor 4 tane yazmış, bende iki tane var. 15 gün sonra yenisi gelecek. Firmalar ilacı getirmiyorum diyemiyor çünkü getirmezse ruhsatı iptal olacak. Azar azar getiriyor. İHA’larda SİHA’larda yaptığımız gibi ilaçta da yerli üretime gitmeliyiz. İlaçta etken madde yurt dışında, burada ambalajlıyoruz. Patenti bizde değil. Savaş olsa bize göndermeyebilir. Yerli ilaç devlerimiz var. Onların AR-GE’ye yoğunlaşması gerekiyor. Hükümet, eczacılar ve üniversiteler de bu işin diğer ayağında olmalı. Başlarsak çorap söküğü gibi gelir.”
SALGIN SÜRECİ ÖĞRETTİ
Salgın döneminde Türkiye, 24 yıl sonra kendi aşısını üretti. Kovid-19’a karşı Erciyes Üniversitesi tarafından yapılan çalışmalarla hazırlanan aşı seri üretilerek yaygın uygulandı. İlaçta yerli üretim çalışmaları için TÜBİTAK’ın ve Sağlık Bakanlığı’nın iki ayrı tesisi inşa halinde.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen ay Türkiye’de insülin üretileceğini açıklamıştı.
İLAÇ ENDÜSTRİSİ TEŞVİK İSTİYOR
İlaç üreticileri, 2022’nin Şubat ayında 6,2925 TL olarak açıklanan ilaç Avro kurunda değişiklik bekliyor. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Savaş Malkoç yaptığı açıklamada şunları söyledi: “6,2925 TL güncel Avro kurunun sadece yüzde 40’ına karşılık geliyor ve bu oran tüm zamanların en düşük seviyesinde. Bu, sektörün kur riskine karşı tamamen korumasız kalmasına neden oluyor. Endüstrimizin büyük kayıplar vermemesi ve toplumun ilerleyen süreçte ilaca erişiminde daha fazla sorun yaşamaması adına bu seneden başlamak üzere ilaç kurunda yıl içinde birden fazla güncelleme yapılması gerekli. Artık kronikleşen fiyat sorununu çözüme kavuşturarak endüstrimizin geleceğine, biyobenzer ilaç alanındaki gelişimimize odaklanmalıyız. Biyobenzer ilaçta küresel bir güç olmaya hazırız. Kamu otoritelerimiz tarafından bu ilaçlar alanında gelişiminin önünü açacak yönde bir iradenin ortaya koyulmasını, ülkemizde geliştirilen ve üretilen biyobenzer ilaçların mevzuat, geri ödeme ve uygun teşvik politikalarıyla desteklenmesini bekliyoruz.”
‘İHTİYAÇ ODAKLI DESTEKLERE YÖNELİYORUZ’
Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Erhan Akdoğan, olası salgınlara hazırlıklı olmak için yeni çalışmalar yürüteceklerini bildirdi.
Akdoğan, "Salgın süreci bize sağlık endüstrisinde yerlileşmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu konuda proje desteklerimizin yanı sıra sağlık ekosistemindeki diğer paydaşlarla beraber tam bir eşgüdüm içerisinde belirlenen stratejilere uygun olarak yol alıyoruz." dedi. TÜSEB'in bu yıl A, B, C ve D grubu olarak isimlendirilen yeni AR-GE destek programlarını devreye aldığını da anımsatan Akdoğan, "Özellikle ülkemizin sağlık endüstrisinin yerlileşmesinde ihtiyaç odaklı desteklerin verilmesine odaklanıyoruz." diye konuştu.
TURKOVAC’TA YAN ETKİ YOK
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en geniş kapsamlı klinik çalışmasının 28 ilde, 50'nin üzerinde merkezde TURKOVAC için yürütüldüğüne dikkati çeken Akdoğan, "Sağlık Bakanlığımızla sahada yaygın aşılamadan alınan sonuçlar ve aşı olanların verilerini takip ediyoruz. Ne mutlu ki TURKOVAC'ın yaygın aşılamasında da herhangi bir ciddi yan etki gelişmedi" dedi.
Yerli aşının güvenlik ve etkinliğinin kanıtlandığının altını çizen Akdoğan, Azerbaycan'da da TURKOVAC'ın hatırlatma dozunun (rapel doz) Faz-3 klinik çalışmasının devam ettiğini söyledi.