22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Evde Sömürülen İşçiler’ Raporu: Çalışanın hakları korunamıyor

Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin hazırladığı “Evde sömürülen işçiler” raporda evde çalışan işçilerin yaşadığı ücret ve hak kayıplarına dikkat çekildi.

‘Evde Sömürülen İşçiler’ Raporu: Çalışanın hakları korunamıyor
A+ A-
EMEK SERVİSİ

Türkiye’de işçi sömürüsünün en yoğun olduğu alanlardan birinin evlerde parça başı ücretle yaptırılan imalat işleri olduğu belirtilen raporda “Son yıllarda daha da yaygınlaşan bu uygulama, yüz binlerce işçinin, kendi haklarının farkında bile olmadan, asgari ücretin de altında ücretlerle çalıştırılmalarına dayanmaktadır” denildi.

Raporla, çağdışı ve insanlıkdışı bir sömürü yaşayan ve haklarının farkında bile olmayan çaresiz yüz binlerce insanın yaşadığı sorunlar özetlendi. Raporda evde çalışmanın biçimleri şöyle anlatıldı:

“Çocuk, yaşlı ve hasta bakımı ve evlerde temizlik işi ayrı bir sektördür. Bu sektörde geleneksel olarak tek tek kişilerin belirli bir ücret karşılığı çocuk, yaşlı veya hasta bakımını veya temizliği üstlenmesi uygulaması vardı. Ancak günümüzde bu ilişki, bu yükümlülüğü bir şirketin üstlenmesi ve bu görevi yerine getirmek üzere ücret karşılığı çalışan bir kişiyi görevlendirmesi biçiminde yaygınlaşmaktadır.

“Evde çalışmanın ikinci türü, gelişen dijital teknolojiyle birlikte, genellikle vasıflı beyaz yakalı işçilerin uzaktan çalışmasıdır. Bu uygulama, Kovid-19 salgını sonrasında yaygınlaşmıştır.”

OSMANLI’DAN BERİ

“Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden beri süregelen ve genellikle gözlerden kaçan bir uygulama ise imalat işlerinin parça başı ücret temelinde evde yapılmasıdır. Eve-iş-verme sistemi olarak isimlendirilen bu uygulama, son yıllarda iyice yaygınlaşmıştır. Bu şekilde çalıştırılan kişiler, mevzuatımıza göre iş sözleşmesiyle çalışan işçilerdir. Ancak bu haklarının farkında olmayan yüz binlerce işçi, evlerindeki çocukların ve yaşlıların da katkılarıyla, çok düşük ücretlerle üretim yapmaktadır. Son yıllarda hızla yaygınlaşan bu alanda yaşananlar gözlerden uzaktır. Bu işlerde çalışanların büyük çoğunluğu kadın olmakla birlikte, işten çıkarmaların ve işsizliğin arttığı koşullarda erkeklerin de bu işlerde çalışması yaygınlaşmıştır. Ayrıca, bir işyerinde çalışmakta olan birçok işçi, aldığı ücretin yetersizliği karşısında, ek iş olarak eve-iş-verme sisteminde çalışmaktadır.”

ASGARİNİN ALTINDA GÜVENCESİZ

2011 yılından beri yürürlükteki yasalara göre işçi sayılan yüz binlerce kişinin, sosyal güvenlik primleri ödenmeden, asgari ücretin altında ücretlerle, işverenlerin kazançları vergilendirilmeden çalıştırıldığına dikkat çekilen raporda bu işçilere fazla çalışma ücreti ödenmediği de belirtildi. İşçinin çalıştığı mekânın ısıtılması ve aydınlanması işçinin sorumluluğundayken çalışma sırasında meydana gelebilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından da işverenin sorumlu tutulmadığı vurgulandı.

Eve-iş-verme uygulaması 1980’li yıllarda yaşanan yoksullaşma sürecinde yaygınlık kazandığı kaydedilen raporda işyerinde çalışırken aldığı ücretin satınalma gücü düşünce, birçok işçinin, kendisi ve ailesinin katkısıyla, evlerde parça başı ücretle ek iş yapmaya başladığı belirtildi. Raporda özetle şu bilgilere yer verildi:

1980’li ve 1990’lı yıllarda Türkiye’de eve-iş-verme sistemi içinde çalışanların sayılarına ilişkin, hiçbir güvenilir veri yoktur. Bu yıllarda Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen Hanehalkı İşgücü Anketlerinde bu konuda yer alan veriler tamamıyla yanlıştı. On binlerce kaçak atölyenin, 4.5 milyondan fazla yerli ve 1 milyona yakın yabancı kaçak işçinin olduğu bir ülkede, eve-iş-verme sistemi içinde yapılan çalışmayı saptamak olanaklı değildi.

YÖNETMELİK YETERSİZ

Günümüzde Kovid-19 salgını sonrasında özellikle vasıflı beyaz yakalılar arasında uzaktan çalışmanın yaygınlaşmasıyla 10 Mart’ta yürürlüğe giren Uzaktan Çalışma Yönetmeliğinde, düzenlemenin amacı, “uzaktan çalışmanın yapılamayacağı işleri, verilerin korunması ve paylaşılmasına ilişkin işletme kurallarının uygulanmasını ve uzaktan çalışmanın usul ve esaslarını belirlemek” olarak ifade edildi. Yönetmeliğe göre, çalışma koşullarına ilişkin düzenlemelerin büyük bölümünün, işçi ile işveren tarafından belirleneceği ifade ediliyor. Diğer bir deyişle, uzaktan çalışan (eve-iş-verme sistemi içinde çalışanlar dahil) kişilerin haklarını açıkça koruyan düzenlemeler bulunmuyor.

Kovid-19 salgını sonrasında iyice derinleşen ekonomik kriz, yüz binlerce işçinin işsizliğine veya kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamaları nedeniyle ciddi gelir kaybına yol açtı. Bu koşullarda, eve-iş-verme sistemi içinde parça başı ücretle üretim yapma talebi arttı. Çeşitli illerde çeşitli ürünlerin evlerde üretilmesi uygulaması yaygınlaştı.

işçi emek uzaktan çalışma çalışma