Ezilme belirgesi (Crush sendromu) nedir? Crush sendromu tanısı
Deprem nedeni ile göçük altında kalan insanlarda, trafik kazasında araç içi sıkışmalarda gözlenen bozukluklara verilen addır.
Crush sendromu (aynı zamanda ezilme sendromu, travmatik rabdomiyoliz veya Bywaters sendromu), iskelet kasında ezilme yaralanmasından sonra büyük şok ve böbrek yetmezliği ile belirlenen tıbbi durumdur. Ezilme yaralanması, vücudun etkilenen bölgelerinde kas şişmesine ve/veya nörolojik rahatsızlıklara neden olan kolların, bacakların veya vücudun diğer kısımlarının sıkışması iken, crush sendromu sistemik belirtilerle birlikte lokalize ezilme yaralanmasıdır. Olgular genellikle deprem gibi felaketlerde, devrilen duvarların altında kalan kişilerde görülür.
Ezilme hasarı olan kişiler saha tıbbında en büyük zorluklardan bazılarını teşkil eder ve yaralanmalarının olduğu yerde bir doktorun ilgisine ihtiyaç duyabilirler. Yaralının uygun fizyolojik hazırlığı zorunludur. Hastayı ampütasyon yapmadan kurtarmak mümkün olabilir; ancak ciddi durumlarda saha ampütasyonları gerekli olabilir. Japon bir doktor olan Seigo Minami, ezilme sendromunu ilk kez 1923 yılında bildirdi. Birinci Dünya Savaşı'nda böbrek yetmezliği nedeniyle ölen üç askerin patolojisini incelemişti. Böbrek değişiklikleri, oksijen eksikliği nedeniyle kasların tahrip olmasından kaynaklanan aşırı miyoglobin birikiminden kaynaklanıyordu. İlerleyici akut böbrek yetmezliği akut tübüler nekrozdan kaynaklanmaktadır. Bu belirge İngiliz doktor Eric Bywaters tarafından 1941 yılında Londra'nın savaş zamanında bombalanması (The Blitz) sırasında tanımlandı. Ezilme basıncının ortadan kalkmasından yani serbest bırakılmasından sonra ortaya çıkan bir reperfüzyon (duran kan akımının yeniden başlaması) hasarıdır. Mekanizmanın, rabdomiyoliz (iskemik koşullar nedeniyle hasar gören iskelet kasının parçalanması) ürünleri olan kas yıkım ürünlerinin (özellikle miyoglobin, potasyum ve fosfor) kan dolaşımına salınması olduğuna inanılmaktadır. Böbrekler üzerindeki etkisi tam olarak anlaşılamamıştır, ancak kısmen miyoglobinin nefrotoksik metabolitlerine bağlı olabilir.
GÜLÜMSEYEN ÖLÜM
En yıkıcı sistemik etkiler, hasta uygun şekilde hazırlanmadan ezilme basıncı aniden serbest bırakıldığında ortaya çıkabilir ve reperfüzyon sendromuna neden olabilir. Ezilme mekanizmasına doğrudan maruz kalan dokuya ek olarak, doku daha sonra uzuvlarda ve ekstremitelerde ani reoksijenasyona maruz kalır. Uygun hazırlık yapılmadığında, hasta ağrı kontrolü ile iyileşmeden önce neşeli olabilir, ancak kısa bir süre sonra ölebilir. Bu ani başarısızlık "gülümseyen ölüm" olarak adlandırılır.
Hemen tedavi edilmeyen crush sendromu ölümüne ciddi kafa yaralanması, karın organlarının hasar gördüğü gövde yaralanması ve asfiksi (aşırı oksijen kaybı) neden olur. Erken tedavi edilmemiş crush sendromu ölümüne hiperkalemi ve hipovolemik şok neden olur. Geç tedavi edilmemiş crush sendromu ölümüne böbrek yetmezliği, koagülopati ve kanama ile sepsis neden olur.
Hastayı hipotansiyon, böbrek yetmezliği, asidoz, hiperkalemi ve hipokalsemiye karşı korumalıdır. Tercihen travma tıbbında deneyimli bir yoğun bakım ünitesine kabul edilmesi uygun olabilir; iyi görünen hastaların bile gözlemlenmesi gerekir. Açık yaralar debridman, antibiyotik ve tetanoz aşısı ile cerrahi olarak uygun şekilde tedavi edilmeli; yaralı bölgelere buz uygulanmalıdır. Solunum ve dolaşım kontrol edilmeli ve uygunsa hastaya oksijen verilmelidir. Ezilme belirgesi olan hastalarda özellikle böbrek işlevleri ve sıvı elektrolit durumu düzenlenmelidir.
CUSHİNG SENDROMU
Vücutta aşırı miktarda kortizol hormonu üretimi sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Kortizol, böbrek üstü bezleri tarafından yapılan bir hormondur ve yaşam için gereklidir. Bu hormon, hastalık gibi stresli durumlara vücudun yanıt vermesini sağlar ve hemen hemen bütün dokular üzerinde etkisi bulunur. Vücutta çok fazla kortizol üretilmesi, nedenine bakılmaksızın Cushing sendromu olarak adlandırılır.
EN YAYGIN BELİRTİSİ KİLO
Cushing sendromu belirtileri, her hastada hafiften ağıra kadar geniş bir yelpazede kendini gösterir. Yetişkinlerde görülen en yaygın belirti kilo artışı olup özellikle üst gövdede belirgindir. Diğer sık görülen belirtiler hipertansiyon, hafıza problemleri, dikkat ve konsantrasyon kaybı olarak sıralanabilir.
Kortizol hormonundaki aşırı yükselme, vücut dokularında protein kaybına neden olur. Protein kaybı ise kaslarda zayıflıkla sonuçlanır. Vücudun çeşitli yerlerinde yağ dokusu birikintileri görülür. Özellikle yüzde birikmesi sonucu aydede yüzü ve omuzlar arasında birikmesi sonucu ise bufalo kamburu denilen durumlar ortaya çıkar. Cushing sendromunda gözlenebilecek huzursuzluk, uykusuzluk, halsizlik, baş ağrısı, depresif ruh hali, duygusal kontrol kaybı, sivilcelerde artış, yüzde kızarıklık, kemik erimesi, kemiklerde kolay kırılma, aşırı susama, sık idrara çıkma, kan şekeri seviyelerinde yükseklik, aşırı kilo artışı neticesinde obezite, tekrarlayan enfeksiyonlar, ciltte incelme ve kolay morarma, karın ve kalçalar ile göğüsler ve kollarda pembe veya mor renkte çatlaklar, yara ve enfeksiyonların iyileşmesinde gecikme, kadınlarda aşırı tüylenme, adet düzensizliği, cinsel istekte azalma, erkeklerde erektil fonksiyon kaybı, çocuklarda büyümede yavaşlama gibi diğer belirtiler, sistemik etkilenmeyi göstermesi bakımından önemlidir.
NEDENİ KORTİZON İLAÇLARI
Cushing sendromunun en yaygın nedeni, steroid (kortizon) içeren ilaçların uzun süre ve yüksek dozlarda kullanılmasıdır. Bu ilaçların organ nakillerinden sonra ya da lupus, romatoid artrit gibi rahatsızlıkların tedavisinde uzun süre yüksek dozlarda kullanılması gerekebilir. Astımda solunum rahatlatıcı etkisi nedeniyle kullanılan inhaler ya da ürtiker için kullanılan krem formdaki steroidler düşük dozlarda olduğundan Cushing sendromuna neden olmazlar. Hastalığın diğer nedenleri arasında yüksek miktarda ACTH hormonu üretimine neden olan beyindeki hipofiz bezinin tümörleri; akciğer, pankreas ve tiroid bezinin bazı tümörleri, böbrek üstü bezinin fazla çalışması ya da tümörleri şeklinde sıralanabilir.
Hipofiz bezinin ürettiği bir hormon olan adrenokortikotropik hormon (ACTH), normal koşullarda böbrek üstü bezlerinin kortizol üretmesini sağlar. Bazı hipofiz tümörlerinin varlığında ise, ACTH'ın fazla üretimi, aşırı derecede kortizol salgılanmasına neden olur. Bunun sonucunda Cushing hastalığı olarak adlandırılan durum ortaya çıkar. Hipofiz tümörleri çoğunlukla iyi huyludur ve genellikle kötü huylu tümörlere dönüşmezler. Bazı bireylerde genetik olarak Cushing sendromuna neden olan tümöral oluşumlara yatkınlık bulunur.
KESİN TESPİT İÇİN İKİ TEST
Ortaya çıkan klinik bulgular nedeniyle Cushing sendromundan kuşkulanıldığında, kesin tanı için hastaya bir takım testler uygulanır. Bunlardan ilkinde hastadan 24 saat boyunca idrarını biriktirmesi istenir ve bu idrardaki serbest kortizol düzeyi ölçülür. Bir diğer testte hastanın gece saat 23.00'de deksametazon (kortizon) içeren bir hap alması istenir ve ertesi sabah kan kortizol düzeyine bakılır (deksametazon baskılama testi). Yine gece yarısı yapılan bir başka testte, tükürük içindeki kortizol seviyesine bakılır.
Cushing sendromu için uygulanan tedavilerde hedef, vücudunuzdaki yüksek kortizol seviyelerini düşürmektir. Kortikosteroid ilaçların uzun süreli kullanılması ise, doktor bir süre ilacın dozajını azaltabilir. Tümörden kaynaklanıyorsa cerrahi tedavi değerlendirilir. Eğer tümöral doku cerrahi olarak tamamen çıkarılamazsa radyoterapi uygulanır. Radyoterapi de yeterli olmazsa kortizol üretimini baskılayan ilaçlar kullanılır.