F-35'te TUSAŞ'ın rolü Rheinmetall'e verildi
ABD'li Lockheed Martin ve Northrop Grumman, F-35 savaş uçağında orta gövdenin üretimi için Alman savunma sanayii devi Rheinmetall ile sözleşme imzaladı. Bu üretimi, daha önce TUSAŞ yapıyordu
ABD merkezli Lockheed Martin ve Northrop Grumman şirketleri, tank ve mühimmat üretimi ile tanınan Rheinmetall AG ile F-35 orta gövdesi için “stratejik tedarik kaynağı” olarak bir niyet mektubu imzaladı. Bu potansiyel ortaklık ile Almanya’da ikinci bir F-35 orta gövde entegre montaj hattı (IAL) kurulacak.
F-35 Programı'nın ortak üreticileri arasında yer alan Türkiye, Rusya'dan S-400 tedariki gerekçe gösterilerek 17 Temmuz 2019’da Program'dan çıkarılmıştı. Program'dan çıkarılmadan önce yaklaşık 11 Türk savunma sanayii şirketi, F-35 Lightning II savaş uçağı içni bir dizi kritik parçanın üretimini yapıyordu.
Bahsi geçen 11 şirket arasında bulunan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ), tıpkı Rheinmetall gibi Northrop Grumman’a teslim edilmek üzere F-35 uçağının orta gövdesini üretiyordu. Türkiye’nin Program'dan çıkarılmasının ardından 11 Türk şirketinin parça üretimi de sonra ermiş oldu. F-35 Programı’nın ana yüklenicisi Lockheed Martin, bir süredir Türk şirketlerinin iş paylarını diğer yerli ve yabancı şirketlere dağıtmak için çalışmalar yürütüyor.
Rheinmetall ile ABD’li şirketler arasında yapılan ve Avrupa’da ikinci bir F-35 orta gövde entegre montaj hattının kurulumunu kapsayan anlaşma, TUSAŞ’ın rolünün Alman Rheinmetall şirketine verilmesi anlamına geliyor.
UÇAĞIN MALİYETİ ARTTI
Türk şirketler, Program'dan çıkarılamdan önce F-35 projesi için 12 milyar dolarlık 800 farklı parça üretiyordu. Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Türk şirketlerin üretimine son verilmesinin programa 600 milyon dolar maliyeti olacağını, bunun yanı sıra uçak başına 7 ile 9 milyon dolar ek maliyet çıkaracağını bildirmişti. F-35 motor üreticisi Pratt & Whitney de Türkiye’nin programdan çıkarılmasının motor maliyetini yüzde 3 artıracağını açıklamıştı.
Zaten yüksek olan maliyeti nedeniyle sık sık eleştirilere maruz kalan F-35'ler için 2001 yılında belirlenen bütçe 233 milyar dolardı. Bu maliyet, 2020 yılında 398 milyar dolara, 2021’de ise 412 milyar dolara ulaştı. Şimdilerde uçağın kokpit bilgisayarına yapılan modernizasyon için ekstra maliyetler 712 milyon doları aştı ve bu da Temmuz 2023’te tamamlanması planlanan sürecin daha da uzayacağına dair öngörüleri artırıyor.
Türk firmalarının programdan çıkarılmalarının oluşturduğu negatif etkilerin, F-35 tedarik zinciri üzerinde bir süre daha devam edeceği tahmin ediliyor.
HEM UÇAĞIMIZA HEM PARAMIZA EL KOYDULAR
Türkiye, üretim ortağı olduğu F-35'lerin aynı zamanda önemli bir alıcısıydı. Program'dan çıkarılmadan önce Ankara, 116+18 adet F-35A “CTOL/Hava Kuvvetleri (geleneksel kalkma ve inme) versiyonu” siparişinde bulunmuş ve bu uçaklar için 11 milyar Amerikan doları ödeyeceğini bildirmişti. Türk Hava Kuvvetleri için üretilen 6 adet F-35A savaş uçağına, Türkiye'nin Program'dan çıkarılmasının ardından el konuldu. Bu uçaklar için ilk elden ödediğimiz 1,4 milyar dolar da gasp edildi. Şimdilerde ABD Hava Kuvvetleri depolarında muhafaza edilen bu uçakların, Yunanistan'a verilebileceği değerlendiriliyor.
KUSURLARI BİTMİYOR
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Test ve Değerlendirme Ofisi, Kasım 2019’da F-35’te 873 kusur tespit edildiğini açıklamıştı. 14 Ocak 2021’de açıklanan raporda ise F-35’lerde 871 kusur tespit edildiği belirtilmişti. Bu kusurlardan 10’u, pilotların güvenliğini tehlikeye atabilecek ve askeri operasyonların verimliliğini düşürebilecek kadar önemli.
Bugüne kadar 890’dan fazla F-35 uçağı teslim edildi ve 3 bin 300’e yakın mevcut sipariş bulunuyor.
Ancak projede çıkan sorunlar nedeniyle hem teslimat gecikmeleri yaşanıyor hem de maliyetler giderek artıyor.
'DAHA İYİSİNİ YAPARIZ'
Daha önce F-35 Programı ile ilgili görüşlerini bildiren Prof. Dr. İsmail Demir, “Daha iyisini yaparız.” demiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
“F-35 olmazsa, Milli Muharip Uçak yaparız. F-16 talebi oldu olmadı umurumda değil, biz F-16 modeli üstü yaparız. Daha iyisini de yaparız. Bu anlayışla ve özgüvenle olmak, Türkiye’yi bir yere getirdiği gibi, masada da güçlü kılıyor.
“Bugün elimizdeki sistemler, kara, hava, deniz, roketler hepsinin gelişim sürecinde yabancı bağımlılığı olmadan yürümek asıl amacımız. Bir zamanlar bize başkalarının yapamazsınız, edemezsiniz gibi yaklaşımlarının geçersiz olduğunu teker teker gösteriyoruz.”