Yandex
22 Nisan 2025 Salı
İstanbul 18°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

F-47 tasarımı muhakemesi

Trump geçenlerde açıkladı. F-47 isimli nur topu gibi yeni bir savaş uçağı yapacaklarmış. işi Boeing firmasına vermişler. Trump, malum ABD'nin 47. başkanı, ne tesadüf ki uçağın ismi de F-47 oluvermiş

F-47 tasarımı muhakemesi
METİN AKGERMAN

Trump, uçağın zamanının ötesinde, her açıdan süper-düper bir uçak olacağı ile ilgili güzellemeler yaptı. Trump’ı dinlerken insanın aklına MFÖ'nün (Ayhan Sicimoğlu için yazdıkları) 'Sen neymişsin be abi' şarkısı geliyor doğrusu. Uçak en uzağa gidecekmiş, en çabuk dönecekmiş, hiç görünmeyecekmiş filan... Yersen...

Geçende, Fransız emekli savaş pilotu ve YouTuber Pierre Henri Chouet, F-47'nin basına servis edilen görüntüsünden, uçağın özelliklerine ve muhtemel kullanım şekline yönelik değerlendirme yaptı. Pierre'in güçlü muhakeme yeteneği olduğunu önceki paylaşımlarından biliyoruz bu yüzden analizi kanımca yüksek doğruluk içermektedir ve TUSAŞ ekibimize ileriki tasarımları veya model revizyonları için fikir verebilir.

Pierre'in ilk tespiti uçağın kanatlarının V şeklinde olması. Bizim savaş uçaklarında alışık olduğumuz kanat şeklinde kanat uçları yukarı değil aşağıya bakar veya nispeten yataydır, ama bunda kanatlar yukarı bakıyor. Pierre'e göre bu kanat şekli manevra kabiliyetini azaltıyor ama denge katıyor. Yani uçak yüksek dengeye göre tasarlanmış.

F-47 tasarımı muhakemesi - Resim : 1

İkinci tespit kanatların inceliği. Pierre diyor ki, kanatların bu derece ince olması bize bu uçağın kanatlarda pek mühimmat veya faydalı yük taşımayacağının göstergesi. Neden? Çünkü uçağın altına elektro-optik iletişim sensörü takılacak ve bu sensörün geniş alanı taraması için kanatların boş olması gerekiyor. Böylece kanattaki yükler sensörün optik görüşünü kesmiyor ve geniş bir açıyla ve minimum kör nokta ile sensör çalışacak. Unutmayalım ki bu uçağın ana görevi, beraber uçtuğu SİHA'ları komuta etmek. F-47 bir savaş uçağı değil, insanlı bir komuta uçağı. Cephaneyi taşıyacak ve savaşacak olan etrafındaki SİHA'lar olacak. F-47'nin ise SİHA'ları mümkün olduğunca güçlü şekilde, uzaktan, radar sinyali yaymadan kontrol edebilmesi gerekiyor. F-47 buna göre tasarlanmış. İnce kanatlar ayrıca 'kanatlarda acaba 'çok miktarda yakıt depolanmayacak mı?' sorusunu akla getiriyor.

Diğer önemli konu burunda tek radar değil, sırt sırta iki radar olması. İki radar sanki uçağın yanakları gibi önde, yan yana. Bunun açıklaması da radarların iki yan tarafta uçan SİHA'ları kontrol etmesi, hedef aydınlatmasını veya füze güdümlemesini daha uzun süre ve uzaktan yapabilmesi. Uçağın hedefine yani tehlikeli bölgeye doğru uçması istenmiyor. Hedefe yaklaşmadan, paralel uçarken, hatta uzaklaşırken dahi radarın ve SİHA'larının hedef(ler) ile ilgilenmesi amaçlanıyor.

Pierre'in diğer yorumu, uçağın ön tekerlerinin tek ve küçük olması. Pierre bunun uçağın cephane taşımamasına ve hafif olmasına bağlıyor. Uçağın F-22'den büyük olmayacağını, ya aynı boyutta veya biraz daha küçük olacağını tahmin ediyor.

F-47 tasarımı muhakemesi - Resim : 2

Uçağın kokpit kısmı ile ilgili yorumu ise iki pilotun tandem (önlü arkalı) oturacağı. Pierre, bu konuyu uçağın çok yüksekten uçabilecek şekilde tasarlanacağına bağlıyor. Uçağın çok yüksekten uçabilecek şekilde tasarlanma sebebi, bu durumda uçağın elektro-optik sensörleri ile çevresindeki SİHA'ları kontrol edebildiği menzilin artması. Bu da uçağın tehlike bölgesine yaklaşmadan işini halletmesi ve güvende kalması anlamına geliyor.

Yükseklik konusunda Pierre'in değindiği diğer konu ise Armstrong Limiti (AL) konusu. Çeşitli parametrelere göre değişmekle beraber yaklaşık 19 Km yükseklikte A.L. sınırı mevcut. Bu sınırın üzerinde, basınç düşüklüğünden dolayı 37 derecedeki su kaynamaya başlıyor yani pilotların kan ve diğer vücut sıvılarının etkilenmesi söz konusu. Bu sınır üzerinde özel uzay kıyafetlerinin giyilmesi gerekiyor. F-22'ler bu sınırın az üzerine çıkabiliyor. U2, SR-71 gibi casus uçaklar da bu seviyenin üzerinde (25 Km civarı) uçmak için zamanında tasarlanmışlar. F-47'nin de bu seviyenin üzerine çıkacak şekilde tasarlanması muhtemel.

F-47'nin burun tarafında iki küçük kanatçık mevcut. Bu kanatçık konusu biraz tartışmalı. Kanatçık normalde manevra yeteneğini artırır ama radar görünürlüğünü de artırır. F-47 için zaten manevra kabiliyeti istenmiyor, bu durumda bu kanatçıklar neden konmuş? Pierre'e göre bu kanatçıklar bir aldatmaca olabilir ve ileriki revizyonlarda kaldırılabilir veya uçağın tepesindeki motor hava giriş deliklerinin radarda görünmesini azaltmak için kullanılması mümkün olabilirmiş.

F-47 tasarımı muhakemesi - Resim : 3

Uçakta kuyruk olmayacakmış, bu yan kanatçıklar kuyruğun sağladığı görevi sağlayabilirlermiş. Kuyruğun olmama sebebi ise radara görünürlüğünü azaltmakmış. Her durumda bu kanatçıklar, ya sabit veya çok yavaş hareket edebilen yapıda olurlarmış.

F-47'nin F-22'den ucuz olması ve maliyet-etkin olması hedefleniyor.

Pierre'e göre bu uçak ile uçacak olan ve tatbikat yapacak olan pilotlar büyük ölçüde simülasyon ile tatbikat yapacaklar. Yani eğitim ve hazırlık uçuşlarında uçak tek başına SİHA'lar olmadan havalanacak ve uçaktaki simülasyon uygulamaları ile pilotlara savaş senaryoları yaratılacak ve simülasyon modunda pilotlar savaş eğitimlerini yapacaklar.

F-47'nin tek motorlu mu çift motorlu mu olacağı henüz açıklanmadı. Gerekli gücü tek motorla sağlamayı becerebilirler ise ağırlıktan kazanırlar, daha yüksek yakıt ekonomisi yani menzile erişebilirler. Daha muhtemel senaryo ise daha güvenli olan çift motor seçeneği.

Özetleyecek olursak, altıncı nesil olacak olan ABD'nin bu yeni savaş uçağı çok yüksekten uçacak, silah taşımayacak, düşük görünürlükte olacak, uzun menzile sahip olacak, savaş sahasına yaklaşmadan görev yapacak, uzaktan kumanda ettiği SİHA'lar vasıtası ile savaşacak. Cephaneyi taşıyıp füze/bomba atacak olan SİHA'lara görev verecek.

F-47'nin ilk uçuşunu 2029'da Trump döneminde yapması hedefleniyor ve hizmete girmesi 2030'ların ilk yarısında olacak gibi.

Türk askeri havacılık sanayisi, bu gelişmeler karşısında nasıl konum alabilir? Türkiye'nin temel savaş uçağının beşinci nesil 'Kaan' uçağı olması hedefleniyor. Kaan'da SİHA kontrol edebilecek fakat çok yönlü bir uçak olacak. Mükemmel bir SİHA komuta uçağı olacak şekilde optimize edilmiyor. Bu da ihtiyaçlarımız ile ilgili. Diğer taraftan, burundaki çiftli radar konusu, şimdiden yeni Kaan prototiplerinde denenebilir. Daha uzun vadede ise Kaan platformu temel alınarak, V kanatlı olan, çok yüksekten uçabilen, silahsız, F-47'ye benzer 'komuta' için optimize edilmiş bir versiyonu geliştirilebilir.

Simülasyon uygulamaları konusunda Pierre'in vurgusu önemli. Askeri havacılık simülasyonları konusunda daha çok geliştirme yapmayı ve bu işleri pilot eğitimlerine entegre etmeyi değerlendirmeliyiz.

Türkiye için diğer kritik konu ise hava sahamızı koruyacak füze sistemlerini geliştirmek. Alçak irtifa füze koruma sistemlerinde bir miktar mesafe kat ettik. Bu sistemleri 30 km irtifaya kadar etkili hale getirebilir, hız ve menzillerini artırabilirsek, F-47 dahil olmak üzere yeni nesil savaş uçaklarına karşı koruma sağlayabiliriz. Birçok askeri uzmana göre havadan gelen tehditlere karşı koyacak, hava sahası koruyan yer konuşlu koruma sistemlerinin gelişimi çok hızlı ve havadan gelen tehditleri büyük ölçüde durdurabilecek seviyede. Malum yerdeki radarlar ağ yapılanması ile kapsama alanlarını artırabiliyorlar, ağırlık kısıtları uçaktaki gibi yok ve yüksek enerji kullanabiliyorlar. Uydu, bulut yansımalı sinyal gibi teknolojiler ile görünmez denen uçakları da pekâlâ görebiliyorlar.

Dünyanın bugün geldiği tehdit ve hukuk tanımamazlık seviyesinde, akşam kafasını yastığa en rahat koyup uyuyabilen, beka sorunu yaşamayan ülkeler, her şeye rağmen nükleer caydırıcılığa sahip olanlardır.

Savaş Uçağı