21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fahrettin Altay’ın torunu Dr. Hasan İnsel: Başçavuş Paşa’nın silahlarına selam durdu

Fahrettin Altay Paşa’yı torunu Dr. Hasan İnsel, ilk kez Aydınlık’a anlattı. İnsel’in dedesi Fahrettin Paşa’nın madalyalarıyla oyunu, İran şahıyla seyahati, Paşa’nın silahlarına yapıla vefasızlık, 1968 gençlik hareketiyle ve Kıbrıs Barış Harekatı’yla ilgili değerlendirmesi söyleşimizde.

Fahrettin Altay’ın torunu Dr. Hasan İnsel: Başçavuş Paşa’nın silahlarına selam durdu! Fahrettin Altay kimdir?

Asker, komutan, milletvekili, diplomat, Milli Mücadele kahramanı Orgeneral Fahrettin Altay… Büyük Taarruzun kazanılması ve İzmir’in kurtuluşunda büyük rol oynayan Fahrettin Paşa’yı torunu Dr. Hasan İnsel’le konuştuk.

İlk kez Aydınlık’a konuşan Hasan İnsel’in gençliği, dedesi Fahrettin Paşa’nın yanında geçti. Paşa’nın İstiklal Madalyası’nı hala göğsünde iftiharla taşıdığını belirten İnsel, o günleri şöyle anlattı:

‘KOMUTANLARI EVE BIRAKIRDIM’

“Dedem benim çok büyük bir şansım oldu aslında. Ben Nişantaşı'nda okula gidiyordum. Dedem de yazları Teşvikiye'de kışın da Emirgan'daki yalıda yaşıyordu. Bizim ev de
Taksim'deydi. Nişantaşı'na yakın diye ben hep dedemlerde kalırdım. Ömrüm dedemle geçti.

“Sonra hep beraber Emirgan'a taşınınca hep dedemle yaşadım. Bütün paşalar bize gelirdi. Bunlar birlikte briç oynarlardı. Ben akşamları Amiral Fahri Engin'i arabayla evine bırakırdım.

Dedem her çarşamba buluşurlardı. O da başka paşaların evine giderdi. Arabayla götürürdüm. Kurtuluş Savaşı komutanı 8-10 kişiden bahsediyorum. Hepsi olağanüstü zatlardı. Hepsi çok zeki, esprili, çok kaliteli ve şık giyinen insanlardı. Birbirlerine giderken dahi şık giyinirlerdi. Hep bir Kazım Paşa’dan bahsederdi. İsmen aklımda kaldı. Tam kim olduğunu hatırlamıyorum.

Ama Orbay diye hitap ederdi. Herhalde Kazım Orbay’dı. Bize gelirdi.

TOPOĞRAFİ BİLGİSİ

“Dedem müthiş topografi bilirdi. Çanakkale'ye, Aydın'a, davet edilirdik. Benim o zaman Ford marka arabam vardı. Arabayla giderken 130 km hıza gelince dedem, ‘Kaç yazıyor en yüksek’ diye sorardı. Ben de ‘220 kilometre yazıyor’ derdim. Dedem de ‘Bassana görelim be. 220’yi hiç görmedim’ derdi. Çanakkale yollarından geçerken ara yollardan giderdik. ‘Şuradan sola gir’ dedi, girdik. Bir yerde ‘Dur burada’ dedi. ‘Bir in baksana. Aşağıda küçük bir dere var mı? Dere akıyor mu burada?’ dedi. ‘Akıyor dere’ dedim. ‘Çıkar beni arabadan’ dedi. Açtık kapıyı. Bastonu vardı, ona dayanırdı. Bastonla çıktı. ‘Bak oğlu, işte biz şurada mevzilenmiştik. 3-5 metre ileride de düşman askeri vardı. Bu harp böyleydi. Öyle kolay kazanılmadı’ dedi.

Gezerken bu şekilde hep anlatırdı.

“Çanakkale'de savaştığı yerleri gezerken tanıklık ettim. 9 bin 500 atı düşmanın arkasına çıkarmak dile kolay. Şimdi elimizde Google var, şu var, bu var. O zaman böyle bir şey yok. Dedemin eski haritaları bende. Mevziler kırmızı kalemle altı çizilmiş vs.

‘EVİNDE SADECE EKMEK VARDI’

“Dedem İzmir'e girdiği zaman karşıdan annesi onu karşılamaya geliyormuş. Annesi gelince attan inip annesinin yanına gidiyor. Birbirlerine sarılıyorlar. ‘Anne çok açım’ diyor. Eve gidiyorlar, annesi ‘Oğlum ekmekten başka bir şeyimiz yok’ diyor. Sadece ve sadece ekmek varmış. Yani düşünün koca komutanın evinde bile böyle büyük bir sıkıntı yaşanıyormuş o zamanlar.

‘HELİKOPTER KULLANMAYI ÖĞREN’

Fahrettin Altay’ın torunu Dr. Hasan İnsel: Başçavuş Paşa’nın silahlarına selam durdu - Resim : 1
Türk ordusu için üretilen Altay tankının ismi Fahrettin Altay’dan geliyor

“İnanılmaz bir savaş kazanılmış. Bir memleket kurtarıyorlar. Dedem süvari kolorduları komutanı olduğu için yapılan Türk tankına da Altay adına verdiler. Çok hoş… Eğer hissediyor, görüyorsa çok mutlu olmuştur. Çünkü çok severdi. Hep derdi ki, ‘Oğlum her şeyi bilip kullanacaksın. Kullanmayı bileceksin, gerektiğinde kullanırsın.’ Mesela helikopter geçerdi. ‘Sen helikopter kullanmayı biliyor musun?’ derdi. Dede ben nereden bileceğim? ‘Git öğren oğlum. Git öğren. Bir gün lazım olur.’ derdi.

EN AĞIR GÖREV

Fahrettin Altay’ın torunu Dr. Hasan İnsel: Başçavuş Paşa’nın silahlarına selam durdu - Resim : 2
Fahrettin Altay: “Bana en ağır gelen Atatürk’ün cenaze komutanı olmaktı.”

“Çok önemli adamlarmış bunlar. Çok büyük hizmetler yapmışlar. Atatürk’ü anlatırken hep gözleri doluyordu. Gittiğimiz yerlerde Atatürk'ün büstünü görürse dayanamaz, gider sarılıp hüngür hüngür ağlardı. İnanılmaz bir sevgisi vardı. ‘Bana en acı gelen şey Atatürk'ün cenaze komutanı olmak’ derdi.

‘MADALYALARIYLA OYNARDIK’

Fahrettin Altay’ın torunu Dr. Hasan İnsel: Başçavuş Paşa’nın silahlarına selam durdu - Resim : 3
Fahrettin Altay’ın İstiklal madalyası

“Ben hiç sinirlendiğini görmedim. Çok esprili insandı. Kendi eşyalarıyla oynamamıza izin verirdi. Bizim Emirgan'daki evin bahçesinde onun silahlarıyla atış yapardım. Gördüğü zaman ‘At oğlum, vur. Sağ elinle… İki gözünü kapatma. Gözlerin açık olacak ki düşmanı göresin.’ derdi.

“Emirgan'da bütün Emirganlı çocuklarla dedemin nişanlarını, madalyalarını alır bahçede takıp askercilik oynardık. İzin veriyordu, kızmıyordu. Evdekilerin de hatası. Sen ne veriyorsun çocuğun eline? Hiç hayır demezlerdi böyle şeylere. Dedem de ‘Sıkmayın çocukları’ derdi.

“Dedemin İstiklal Madalyası şimdi bende. Her 29 Ekim’de iftiharla takarım. Bu 29 Ekim’de de takacağım.

Fahrettin Altay’ın torunu Dr. Hasan İnsel: Başçavuş Paşa’nın silahlarına selam durdu - Resim : 4
Atatürk’ün Fahrettin Altay’a hediye ettiği kama

‘HER ŞEYİ ZAMANINDA YAP’ DERDİ

“Biz Profesör Ergin Bengisu'yla sınıf arkadaşıydık. İmtihandan çaktık Tıbbiye’de. Yani yazın üç ay bekleyeceğiz. Üç ay sonra gideceğiz okula. Eve geldik. Dedem de evde. ‘Ne oldu imtihan’ dedi. ‘Çaktık dede’ dedim. ‘Çakınca ne oluyor?’ dedi. ‘Üç ay bekleyeceğiz’ dedim. ‘Ne demek beklemek’ dedi. ‘Yani üç ay okula gitmeyeceğiz’ dedim. ‘O zaman serbestsiniz, gezeceksiniz öyle mi?’ dedi. ‘Dede ne gezmesi, ders çalışacağız’ dedim. O da bunun üzerine ‘Ne ders çalışması yahu, gidin gezin. Bir daha bu zamanı nereden bulacaksınız. Altınızda araba, cebinizde para var. Hayatta bu üç ay bir daha geri gelir mi. Bak bunu unutma, her şeyi zamanında yapacaksınız. Bu size verilmiş bir lütuf. Tadını çıkarın. Tabii arada çalışın. Ama gezerseniz daha iyi çalışırsınız’ dedi. O hayata bu şekilde bakıyor.

‘TALEBE HAREKETİNDEN ZARAR GELMEZ’

“‘Bak oğlum Cumhuriyet’i sizler koruyacaksınız. Sağdan, soldan bu memlekete kimseye zarar gelmez. Korkacağın cehalettir. Din kisvesinin arkasına gizlenenlerden korkacaksın. Her yerde okulların açılmasını önemserdi. Ama cami açılmasını da isterdi. ‘Okul da olacak cami de olacak. Cennete gitmek istiyorsan okul yap’ derdi.

“Sağ sol davaları oldu. ‘Talebe hareketlerinden bir şey çıkmaz. Talebe onlar, evlatlar. Vatan için çarpışıyorlar. Bu memleket çok güçlü’ derdi.”

SİLAHLARI ‘HURDA OLDU’ GEREKÇESİYLE ERİTİLDİ

Dedemin çok güzel silahları vardı. Bir tane Ruslar hediye etmişti. Fahrettin Paşa yazıyordu.
Bir tane mavzer vardı. Bir tane 6.35 mavzer tabanca. Bir tane 6.35 Walter Pepe. Altın kaplamaydı. Mareşal Fevzi Çakmak hediye etmiş. 12 Eylül ihtilali olunca dedim ki bunları orduya teslim edelim. Çünkü silahları topluyorlardı.

“Eve gelseler, bulsalar, bunların ruhsatı yok. Başımıza iş gelir. Fahrettin Paşa'nın evinde silah bulundu derler. Arabaya koydum, Beşiktaş'taki askeriyeye götürdüm, teslim ettim. Orada bir başçavuş vardı. Teslim alırken silahlara selam durdu. “Aradan biraz zaman geçti. Sanırım 1982 yılıydı. İhtilalde toplanan silahlar geri veriliyordu. Biz de geri istedik. Ama bulamadılar. Üstüne gittik. Tanıdık paşaları araya soktuk. Neticede bir yazı geldi. ‘Silahlar hurda olduğu için Çorum'da eritilerek imha edilmiştir.’ denildi.

“Emirgan'da bizim evin oradaki otobüs durağının adı Altay Durağı'ydı. Değiştirip Emirgan Durağı yaptılar. Sağ olsun, İzmirliler çok ilgi gösteriyorlar! Allah razı olsun. O insanların hatıraların böyle yapılmamalı. Hatırlanmazlarsa kaybolup giderler. Allah'tan sizler varsınız. Allah'tan hatırlanıyor.”

İRAN ŞAHIYLA ANISI

“İlkokula giderken İran Şahı'yla prenses Süreyya Türkiye’ye geldi. Dedemi de çağırmışlar. Birlikte gittik. Üzerimde lacivert ceket, gri pantolon. Dedemin yanında duruyorum. Arabaya bindik. Bir tarafımda sağımda İran şahı, solumda prenses Süreyya, ben de ortada. Arabayla o zamanki Emlak Caddesi, şimdiki Abdi İpekçi Caddesinde yukarı doğru çıktık. Nereye gittiğimizi tam hatırlamıyorum. 8-9 yaşlarındaydım.”

‘KIBRIS’I TAMAMEN ALMALIYDIK’

“1974’te Kıbrıs Barış Harekatı oldu. ‘Çok yazık ettiler. Yarım alınmaz. Ya hiç almayacaklardı ya da tamamını alacaklardı.’ dedi. Bana da şunu dedi: Bak oğlum bunu yaz bir yere, ömür boyu Kıbrıs bizim başımıza bela olur böyle kalırsa.”

FAHRETTİN PAŞA KİMDİR?

Kurtuluş Savaşı’nda 5. Süvari Kolordusu Komutanlığını yapan Fahrettin Altay, Büyük Taarruz’un kazanılmasında önemli mücadele verdi. İzmir’e giren ilk Türk birliklerinin başında olan Altay Paşa, Cumhuriyet döneminde İran ve Afganistan’la kurulan iyi ilişkilerde de rol oynadı. 1934 yılında Kızıl Ordu manevralarına davetli tek ülke olan Türkiye'den gidecek askeri heyetin başkanlığını yaptı. 1945 yılında, Yüksek Askerî Şûra üyeliği sırasında yaş haddinden emekliye ayrıldı. 1946-1950 yılları arasında CHP'den Burdur milletvekilliği yaptı. 1950'den sonra siyasi hayattan da çekilerek İstanbul'a yerleşti. 25 Ekim 1974'te hayatını kaybetti. Aşiyan Mezarlığı'na defnedilen naaşı, 1988'de Ankara'daki Devlet Mezarlığı'na nakledildi.

(Aydınlık 100. Yıl Özel Eki'nde yayımlanmıştır.)

100. YIL ÖZEL EKİNE BAYİLERDEN YA DA E-AYDINLIK'TAN ULAŞABİLİRSİNİZ

https://egazete.aydinlik.com.tr/

Kurtuluş Savaşı Cumhuriyet'in 100. yılı fahrettin altay Mustafa Kemal Dr. Hasan İnsel milli mücadele