Fahrettin Altun’a ‘AİHM zaferini değerlendirme’ çağrısı: Neden en güçlü silahımızı kullanmıyorsunuz?
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, 1915 konulu konferansta AİHM'nin Perinçek-İsviçre kararına değinmedi. Türkiye'nin elini güçlendiren AİHM zaferinin, devlet yetkilileri tarafından değerlendirilmemesi eleştiriliyor.
Fahrettin Altun’un 1915 Olayları Konferansı’nda, emperyalizmin 'Ermeni soykırımı' yalanını mahkûm eden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen Perinçek-İsviçre kararını anmaması eleştirilere neden oldu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, dün Ankara'da düzenlenen “Uluslararası Hukuk ve Tarih Perspektifinden 1915 Olayları Konferansı”nda konuştu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen etkinlikte Altun, sözde Ermeni soykırımı iddialarını kesin bir dille reddetti. “Soykırım gibi bir olay asla yaşanmamıştır.” ifadelerini kullanan Altun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de taraf olduğu AİHM Perinçek-İsviçre Davası kararını ise anmadı. Tarihi gerçeklerin dar çıkarlar için kullanılmaması çağrısı yapan Altun, Türkiye’nin hakikati savunmaya devam edeceğini vurguladı.
Altun’un 'Ermeni Soykırımı' iddialarını hukuken tarihe gömen ve Türkiye’nin önünü açan AİHM Perinçek Kararı’na değinmemesine Talat Paşa Komitesi (TPK) Başkanı Hasan Korkmazcan ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in AİHM'deki avukatı Mehmet Cengiz tepki gösterdi. İki isim de ABD’nin soykırım iddialarını eğitim müfredatına sokmaya hazırlandığını hatırlatarak Altun’un konuşmasını ‘çekingen’ olarak değerlendirdiler, “ABD’nin yalanları eğitim müfredatına sokmasını Perinçek kararı olmadan nasıl engelleyeceğiz?” diye sordular.
‘KAPI GİBİ HUKUK METİNLERİ’
TPK Başkanı ve eski TBMM Başkanvekili Hasan Korkmazcan AİHM'nin Perinçek kararını dayanak yapmayan bir duruşun yetersiz ve anlamsız olduğunu belirtti: “Bu yalana sarılanların tarih, demokrasi, insan hakları ve hukuk namına savunabilecekleri hiçbir şey bulunmamaktadır. Türkiye’nin elinde uzun ve kararlı mücadelelerin sonucunda elde edilmiş kapı gibi kararlar, hukuk metinleri bulunmaktadır.”
Korkmazcan, 'Ermeni soykırımı' yalanının, emperyalist odakların Türkiye’ye yönelttiği saldırıların bir parçası olduğunu kaydetti ve şöyle sürdürdü:
“AİHM’de Perinçek-İsviçre Davası ile 'Ermeni soykırımı' yalanlarını bitirdik. Mahkeme, kararında 1915 Olayları'nın Yahudi Soykırımı ile aynı sınıflama içine girmeyeceğini tespit etmiştir. Hal böyleyken Türkiye’nin öncelikle devlet eliyle kazanılmış bu mevziyi, tarihe not düşürdüğümüz bu kararı her yerde vurgulaması gerekmektedir. Türkiye’ye yönelen emperyalist saldırılar bu kararlılıkla savunulur. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı’nın 1915 Olayları üzerine düzenledikleri etkinlikte AİHM’nin Perinçek-İsviçre Kararı’na değinmemesi hatanın da ötesindedir.”
‘KARAR VARKEN KARŞI SAHADA UĞRAŞ ANLAMSIZ’
Korkmazcan, kararın kimseye söz hakkı bırakmadığının altını çizdi. Devletin, kararın tarafı olmasına rağmen kararı hakkıyla savunamamasını eleştirdi. Korkmazcan şöyle devam etti:
“AİHM’nin kararından bugüne Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarının bu kararı dünya kamuoyunun gerçeği arayan odaklarına hakkıyla ulaştıramadığı, bu etkinlikte bir kere daha ortaya çıktı. Hukukun karara bağladığı ve özellikle yetkili yargı organları dışında kimseye söz hakkı bırakmadığı bir gelişme ortadayken hala sözde soykırım olayını emperyalist amaçlar için kullananların sahasında uğraş vermek anlamsızdır. Esas yapılacak olan gecikmiş de olsa Türkiye Cumhuriyeti makamlarının nefret suçu teşkil eden bu girişimlere karşı hukuk alanında etkili bir mücadeleye girişmesidir. Ders kitaplarında masum çocukların zihinlerini zehirleyen ibarelerden başlayarak yetkisiz mercilerin ve ABD Başkanı Biden’ın geçen yıl aldığı iftira kararın ortadan kaldırılması öncelikli milli görevdir.”
‘ELİNDEKİ SİLAHI KULLANMAKTAN ÇEKİNİYOR’
Doğu Perinçek’in avukatı ve Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Cengiz de Altun’un konuşmasını dikkatle okuduğunu ve çekingen bulduğunu dile getirdi. “Sayın Altun’un, bulunduğu konum itibariyle elinde bulunan silahı kullanmaktan çekindiği anlaşılıyor. Konu ‘uluslararası hukuk perspektifiyle’ ele alındığında, altı çizilecek, ısrarla üstünde durulacak olan, AİHM’nin 'Perinçek-İsviçre' davasında verdiği ‘1915 olayları soykırım değil’ kararıdır.” ifadelerini kullandı. Cengiz şöyle devam etti:
“Soykırım yalanlarına son noktayı koyan bu karar es geçilerek, bu yalanlarla mücadele edilemez. Bu kararı göz ardı eden, içeriğini boşaltmaya çalışan emperyalistlerin, bu yalanı ısrarla gündeme getirme çabası ortada. Bir tarafta 'Ermeni soykırımı' yalanını dayatırken, öte yanda Türkiye’nin emperyalist saldırılara boyun eğmesini, Mehmetçiğin bölücü teröre karşı mücadelesini durdurmasını istiyorlar. Bunun için AİHM kararını yok sayıyorlar. Oysa, AİHM, Avrupa Konseyi’nin en üst yargı organıdır. Kararları, 47 Avrupa Konseyi üyesi devleti doğrudan, diğer devletleri ise uluslararası bir içtihat olarak bağlar. Aksine davranış, yani bu karara rağmen ‘soykırım’ yalanında ısrar etmek, AİHM kararlarına göre ‘nefret suçu’dur.”
‘KARARLI MÜCADELEYE DAVET'
Cengiz hükümet yetkililerini uyardı. Kararlı mücadeleye davet etti. ABD’nin soykırım eğitimi kalkışmasına karşı Perinçek kararının en büyük silah olduğunu bildirdi. Cengiz sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye, emperyalist dayatmalara karşı kararlı bir duruş sergilemek zorundadır. Geçen günlerde tartışılan ve 24 Nisan’da ABD Temsilciler Meclisi’nde görüşüleceği açıklanan, okullarda ‘Ermeni soykırımı’ eğitimi verilmesi öngörülen ‘Ermeni Soykırımı Eğitimi Yasa Tasarısı’na salt tarih tartışmalarıyla karşı çıkılamaz.”
'BAŞTA ÇEKİNSEYDİK KARAR ELİMİZDE OLMAZDI'
“Biz, bu çekingen yaklaşımları AİHM’ye başvuruda bulunurken de yaşadık. O zaman Dışişleri Bakanlığı yetkilileri bizi arayarak, başvuruda bulunmamamızı istediler. Biz kararlı davranıp başvuruda bulunduktan sonra, hukuken olumlu sonuç alabileceğimizi görünce, davaya katıldılar. Eğer biz de bu çekinceye uysaydık, bugün Türkiye’nin elinde böylesine güçlü bir silah olmayacaktı. Hükümet yetkililerini uyarıyor, tekraren tezgahlanmaya çalışılan bu ‘soykırım’ oyunlarına karşı, AİHM kararlarını da değerlendirerek gerekli tepkiyi göstermeye ve kararlılıkla mücadele etmeye çağırıyoruz.”
'BATI SİYASİ BASKI ARACI OLARAK KULLANIYOR'
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Uluslararası Hukuk ve Tarih Perspektifinden 1915 Olayları Konferansı"nda yaptığı konuşmada, Batı'nın konuyu baskı aracı olarak kullandığını söyledi. Altun şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle birçok batılı devletin siyasi bir baskı aracı olarak bu olayları gündeme getirmeleri, dış politikada etkili bir enstrüman olarak kullanma istekleri, ülkemize karşı dayatmacı ve zorba bir düşüncenin yansıması olarak kendisini göstermiştir.1915 olayları tarihin ve bilimin konusu olması gerekirken; bugün üzerinden 100 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, hala siyasetin konusu olmaktan kurtulamamıştır. Bu konu, tarihî ya da bilimsel bir tartışmanın konusu olmayı bir tarafa bırakalım; lobilerin, seçim kampanyalarının bir malzemesi olmaktan, siyasetçiler için bir istikbal, bir geçim kaynağı olmaktan öteye gidememiştir. 1915 olayları, bir tarihsel vakanın gerçeklikle bağının nasıl koparılabildiğinin ve türlü çarpıtmalarla birlikte Türk toplumuna ve devletine düşmanlık için nasıl kullanıldığının ispatı niteliğindedir. Birçok ülke parlamentosunun Türkiye aleyhine almış olduğu 1915 olaylarına ilişkin kararlar, bilimsel veriler ışığında da, uluslararası hukuk nezdinde de yok hükmündedir. Uydurma bir tarih algısı, hem tarihe hem de insanlığın bütününe karşı yapılmış bir ihanettir.”