Faylar dünyamızı gençleştiriyor mu?
Depremlere yol açan fayların yararlarından söz edeceğiz… Prof. Dr. Doğan Perinçek anlattı: Kıta hareketleri ve faylar olmasaydı, dünyamız giderek aşınacak ve düz bir hale gelecekti. Belki de kara alanlarının büyük bölümü suların işgaline uğrayacaktı. Bu güzellikleri yaratan da faylar...

Faylar korkulu rüyamız haline geldi, özellikle de 6 Şubat depremlerinden sonra. Onları durdurmak da mümkün değil, çıkarıp atmak veya onlardan kaçıp bir yere sığınmak da. Ama fayların yol açtığı felaketi önlemenin yolu var. Yeter ki onlarla yaşamayı öğrenelim, yönetenlerimiz ve halkımız sağlam yere sağlam bina yapmak zorunda olduğumuzu kavrasın.
Perinçek ile yaptığımız söyleşide fayların yararlarından söz edeceğiz. Bu sayfada gördüğünüz bütün güzellikleri yapan, faylar. Madenlerimizin, maden sularımızın, verimli ovalarımızın, şelalelerimizin, muhteşem koylarımızın önemli bir bölümünü de faylar yapıyor. Nasıl mı? Yer bilimleri uzmanlarının duayeni Prof. Dr. Doğan Perinçek özetledi:

ÖNCE DAĞLAR OLUŞUYOR
“Bir kere, kıta hareketleri ve onunla bağlantılı oluşan faylar bütün dünyamızı gençleştiriyor. Bu bir gerçek. Eğer o kıta hareketleri ve faylar olmasaydı, dünyamız milyonlarca yıl içinde giderek aşınacak ve düz bir hale gelecekti. Okyanuslar dünyamızda karalara göre daha büyük alanları işgal ettiği için, denizler aşınan ve düzleşen karaları örtecek, belki de önemli oranda kara alanları azalacaktı. Suların işgaline uğrayacaktık, özellikle buzların eridiği dönemde deniz suları daha fazla kara alanını örtecekti.
“Levha hareketleri sonucu kıtalar çarpışıyor ve çarpışma alanlarında dağlar oluşuyor, bölge yükseliyor. Toros Dağları, Karadeniz kıyıları boyunca yer alan dağlar kıtaların çarpışması sonrası oluştu. Bu dağların oluşmasına neden olan kıtalar; güneyden kuzeye Arabistan-Afrika Kıtası, Anadolu Kıtası ve Asya Kıtası’dır. Dünyanın en yüksek dağı olan Himalayalar da Hindistan Kıtası ile Asya Kıtası’nın çarpışmasıyla yükseldi. Levha (kıta hareketleri) sonrası aşamada da faylar oluşuyor. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı, bu kıta çarpışmasından sonra oluşan faylarımız. Batı Anadolu’da bulunan faylar ise Anadolu’nun Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fayları kontrolünde batı yönünde hareket etmesi sonucu meydana gelmiştir. Japonya'nın doğusunda ve Girit Adası'nın güneyinde ise kıtaların çarpışmasıyla ilgili olan depremler var. Bunları bu konuşmamızda ayrı tutuyoruz.
“Biz daha çok Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu Fayı ve Ege bölgesindeki Menderes ve Gediz grabenlerinin (her iki tarafında yüksek dağlar ve faylar bulunan alanın ortasının çökmesiyle oluşan alçalım alanları) olduğu yerdeki faylardan etkilenen bir ülkeyiz. Zaman zaman da Girit Adası'nda olan depremler de bizleri etkiliyor.”

Prof. Dr. Perinçek sorularımızı yanıtladı:
SULAR ALTINDA KALIRDIK
l Dünyamızın gençleşmesi ne demek?
Eğer kıta hareketleri ve faylar olmasaydı yüksek dağlar olmayacaktı. Dağlar kıta hareketleri ile yükseliyor, faylar oluşuyor. Fayların arasında kalan bazı alanlar çöküyor. Böylece dünyamız gençleşiyor.
l Faylar gezegenimizin sağlığının yerinde olduğunun da bir göstergesidir diye bir ifadeye rastlamıştım...
Gençleşme sayesinde, dünyamız sağlıklı bir evre yaşıyor diyebiliriz. Mesela ağacı budayınca çok daha verimli oluyor. Faylar veya depremler veya kıta çarpışmaları da dünyamızı gençleştiriyor. Yani dünyamızın sağlığını yerine getiriyor. Eğer onlar olmasaydı milyonlarca yıl süren aşınma nedeniyle kıtalar dümdüz olacaktı ve belki de sular altında kalacaktık. İnsanların yaşama alanı daralacaktı ve sadece belki denizlerde yaşam olacaktı. Bilindiği gibi hayat denizlerde başladı ve kıtalar sularla işgal edilince, biz insanlar ve karada yaşayanlar tekrar evrim geçirip denizlerde yaşayan canlılara dönüşecektik. Belki de suda yaşamak daha keyifli olacaktı. Karada yaşayan canlıların suda yüzme eğilimi, suyu sevmesi bu nedenle gelişmiş bir ön sezgi olabilir mi?
FAYLAR BAŞKA NELER YAPIYOR?
l Faylar başka neler yapıyor?
Faylar boyunca maden yatakları oluşuyor. Bütün maden yatakları faylarla ilgili değil, başka nedenler de var. Volkanizma ve magmatizmayla (Yerin derinliklerinde bulunan magmanın, yer kabuğundaki çatlak, kırık gibi zayıf kısımlardan yeryüzüne çıkması) ilgili olanlar da var.
İkincisi, insanlar için çok önemli olan ovalar... Ovalar, faylar sayesinde, fayların kontrolünde oluşuyor. Mesela ilk örnek, Denizli'den Aydın-Söke'ye kadar uzanan Büyük Menderes Vadisi-Ovası. Büyük Menderes Nehri’nin kuzeyinde ve güneyinde olan faylar nedeniyle, fayların kontrolünde; fayların arasında kalan alan çöküyor ve orada Büyük Menderes Nehri'nin getirdiği alüvyon (kil, kum, çakıl) çöküntü alanında biriktiği için ovalar oluşuyor.
Erzincan Ovası, çok geniş, faylar sayesinde var. Birkaçını daha sayalım: Ölü Deniz Fayı ve Doğu Anadolu Fayı etki alanındaki-arasındaki Hassa Grabeni ve Amik Ovası, ülkemizin en verimli ovalarının kuzeyden güneye uzandığı bölgede yer alıyor. Çanakkale Ezine Ovası, Tuz Gölü Ovası, Beypazarı-Kızılcahamam Ovası, Adıyaman güneybatısındaki ova, Malatya Ovası, Karlıova-Bingöl Ovası veya Muş Ovası, o da çok büyük. Şanlıurfa’daki Harran ve Suruç ovaları, Hakkari'deki Yüksekova ve Başkale ovaları, bunların da oluşma nedeni faylar.
Bizim yerleşim yeri seçerken özellikle bu ova alanlarında uzak durmamız gerekiyor. Alüvyon zemin depremin yıkıcı etkisini artıran ve zemin sıvılaşmasının olduğu alanlar. Ayrıca ovalara yerleşim yaygınlaşınca besin kaynağı tarım alanlarını da kaybediyoruz. Ovalar yakınında faylardan uzak sağlam zeminleri seçerek yerleşimleri buralara kaydırmak akıllıca bir eylem olarak öneriliyor.
Faylar arasında veya fayın bir yanında göl ve çöküntü alanları oluşuyor, o alanlarda nehirlerin getirdiği alüvyon yani kum, çakıl, kil, çöküntü alanlarını, gölleri dolduruyor. Bu alanlarda tarıma daha uygun, verimli toprak birikiyor.

FAYLAR KIYILARIMIZA GÜZELLİK KATIYOR
Faylar, kıyılarımıza güzellik katıyor. Dilek Yarımadası'nın olduğu yerdeki koy, fay sayesinde oluşmuş. Gideros, Karadeniz kıyısında, Cide yakınında, nefis bir koy. Habbele Koyu; Bozcaada'da bulunuyor, koyun hem güneyinde hem de kuzeyinde, karadan gelip denize doğru uzanan faylar var. Fayların güzelleştirdiği kıyılarımızdaki koyları saymakla bitiremeyiz.
Kıyılarımızda ve kara alanları içinde yüzlerce şelalemiz var. İlk akla gelen Manavgat Nehri üzerindeki Manavgat Şelalesi ve denize döküldüğü yerde ise Düden Şelalesi, kısmen faylar kontrolünde gelişmiş şelaleler. Kara alnında vereceğimiz iki örnek; Gökçeada'da Marmaros Şelalesi ve Kastamonu Horma Kanyonu’nun kuzeyindeki Ilıca Şelalesi. Faylar sayesinde oluşan çok şelale var, hepsini yazmak mümkün değil. Ülkemizdeki şelalelerin en az yüzde 50-60’ı faylar sayesinde oluşmuş, belki dünyada da böyledir. Nehir suyu fayın yükselen bloğundan, alçalan bloğuna çağlayarak akar.
l Daha çok yer altı suları mı bunlar?
Hayır, sözünü ettiğimiz şelalelerden akan yer üstü suları. Yer altı sularıyla ilgili zengin kaynaklarımız da var. Önce gölleri söyleyelim. Elazığ güneyinde bulunan Hazar Gölü, Doğu Anadolu Fay Zonu’nun fayları fay doğrultusunda yer değiştirmesi nedeniyle (Jeolojide fay sıçraması terimi kullanıyoruz). Bursa’daki Kuş Gölü (Manyas Gölü) ve Uluabat Gölü’nün oluşma nedeni faylar. Beyşehir ve Eğirdir Gölü’nün önemli oranda faylar kontrolünde oluştuğunu, faylar ile kesildiğini ve faylar kontrolünde büyüdüğünü biliyoruz. Sonraki aşamalarda bu tip göller civar dağlardan akarsularla taşınan alüvyon ile dolup küçülebiliyor. Tuz Gölü’nün oluşma nedeni binlerce yıl aktif kalabilen gölün doğusundaki faylar (Tuz Gölü Fayı). Marmara Denizi'nin büyümesinin nedeni de faylar. Kuzey Anadolu Fayı Marmara Denizi ortasından geçiyor ve onun ortasındaki çukurluklar faylar sayesinde oluşmuş.
YARIN: ANADOLU DA BİR GÜN YAŞLANACAK MI?
Japonya gibi yapacağız
l Sonuç olarak, faylarla barışık mı yaşamamız lazım?
Evet. Güvenli bir hayat yaşamak için evlerimizi sağlam yapacağız, depremde herhangi bir kaybımız olmayacak. Japonya bu noktaya nasıl geldi? Sürekli depremler yaşadılar ve binalarını sağlam yaptılar. Depreme uygun zeminler üzerinde, aktif faylardan uzak yerlere yaptılar. Orada tsunami felaketi hariç depremde neredeyse hiç can kaybı olmuyor, kimse ölmüyor artık. Gökdelenlerde korkusuzca yaşıyorlar. Tahminlerinden yıkıcı olan son tsunami sonrası, ek tedbirler aldılar, bir sonraki tsunami olayında daha az can kaybı verecekler.