Federasyoncular atakta Türkiye kahve molasında
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın GKRY Lideri Hristodulidis’le kahve içtiği görüntülere tepki yağdı. KKTC’de önümüzdeki yıl yapılacak seçimlere dikkat çeken Denktaş’ın Gezici Büyükelçisi Hüseyin Macit Yusuf, Türkiye’nin elini çabuk tutarak seçimlerden önce KKTC’yi tanıtma hamlesi yapması gerektiğini söyledi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Budapeşte'de GKRY Cumhurbaşkanı Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Mitsotakis ile kahve içtiği görüntüleri değerlendiren Rauf Denktaş’ın Gezici Büyükelçisi Hüseyin Macit Yusuf, KKTC’de önümüzdeki yıl yapılacak seçimlere dikkati çekerek, Ersin Tatar’ın karşısında yer alan federasyoncu Tufan Erhürman kazanırsa Türkiye’nin işinin biraz daha zorlaşacağını belirtti. Macit Yusuf, yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle Erhürman’ın şansı olabileceği, Türkiye’nin elini çabuk tutması ve KKTC seçimlerinden önce tanıtma hamlesi yapması gerektiğinin altını kalın çizgilerle çizdi.
Ada ile ilgili son birkaç haftadır gelişmeler peş peşe geldi. BM Genel Sekreteri Guterres’in girişimleriyle KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve GKRY Cumhurbaşkanı Hristodulidis’i özel bir yemekte bir araya getirildi. Önceki gün de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi'ne katılmak üzere gittiği Budapeşte'de Hristodulidis ve Yunanistan Başbakanı Mitsotakis ile kahve içtiği görüntüler kamuoyuna yansıdı. Rum Cumhurbaşkanı Hristodulidis, ‘Erdoğan'a Kıbrıs'ta çözüm için federasyon olması gerektiğini söylediğini, karşılığında ise Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine yardımcı olmaya hazır olduğunu’ ifade etti. Rum basınında yer alan habere göre ise, ‘BM Genel Sekreteri'nin kasım sonu ile aralık başı arasında Kıbrıs’la ilgili gayrı resmi çok taraflı bir toplantı girişiminde bulunması bekleniyor.’
Bir gelişme de, Türk Devletleri Teşkilatı’nda (TDT) yaşandı. Yeni 8 köşeli TDT bayrağının sekizinci köşesinde KKTC yer aldı. Bütün bunlarla ilgili değerlendirmelerine başvurduğumuz uzmanlar, KKTC’nin tanınması için şartların çok uygun olduğuna vurgu yaptı.
‘ERDOĞAN- HRİSTODULİDİS GÖRÜŞMESİ PLANLI DEĞİLDİ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Hristodulidis’in Budapeşte’deki görüşmesinin planlanmış bir görüşme olmadığını dile getiren KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Gezici Büyükelçisi Hüseyin Macit Yusuf şu önemli değerlendirmelerde bulundu:
“Zirvenin esas yer alacağı salonun girişindeki kafeteryada önceden planlanmamış bir şekilde ayaküstü denecek şekilde oturdular ama yani böyle kısa bir kahvelik bir toplantıdır o. Türkiye'nin muhatabı değildir Hristodulidis. Daha önceki Cumhurbaşkanı Anastasiadis de böyle kaçamak görüşmeler yaptı hatırlarsanız. Belirli toplantılara girişte çıkışta resepsiyonlarda Erdoğan'ın yanına gidip birkaç fotoğraf çekip kendi iç kamuoyuna mesajlar vermeye çalıştılar geçmişte de. Bunlar Türk-Yunan ikilisinin hep kendi tezlerinde kullandıkları şeylerdir bunlar, olaylardır.
‘YUNANİSTAN İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ YUMUŞAMA SAHTE’
“Dışişleri Bakanı Fidan, dün Yunan Tanea gazetesine Federasyon ve yeniden birleşme olmayacağını, birleşmenin artık mümkün olmadığını, Kıbrıs'ta iki devletin varlığını ve bu varlık çerçevesinde bir çözümün bulunması gerektiğini açıkladı. Yani Yunanistan ile Türkiye arasındaki yumuşama sahte bir yumuşamadır. Türkiye büyük devlettir, eminim ki bunu biliyordur. Masayı terk edenler hep Rumlar olmuştur. Şimdi ikide bir de pişirip pişirip aynı şeyi önümüze koymalardır.
‘TÜRKİYE’NİN GERİ ADIM ATACAĞINI AKLIMDAN GEÇİREMEM’
“Benim anladığım kadarıyla Türkiye'nin AB'yle ilgili bir yumuşama siyaseti var. Bunun için de Yunanistan'la da iyi gitmesi lazım. Bildiğiniz gibi ekonomimiz Türkiye'de iyi değildir. Avrupa'nın ve ABD’nin belirli kaynakları var bildiğiniz gibi, para kaynakları var. Eğer Türkiye'nin bunca tecrübeden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç kez Birleşmiş Milletler'de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması çağrısından sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni Türk Devletleri Teşkilatı'nın içerisine gözlemci dahi olsa üye yaptıktan sonra, federasyon öldü diye defalarca beyanatlar verdikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin makamlarının en üst düzeydeki makamlarının geri adım atabileceğini aklımdan dahi geçiremiyorum. Yani böyle bir şey ihanet olur. BM Güvenlik Konseyinin çizdiği çerçeve eskidir, çağ dışıdır, adaletsiz bir çerçevedir. Dolayısıyla hiçbir zaman Kıbrıs türkünü de bağlamaz.
‘ERDOĞAN 2 GÜNÜNÜ AYIRSA TANIYACAK ÇOK ÜLKE ÇIKAR’
“Bizim istediğimiz Türkiye'den, 3 kez BM kürsüsünden söylenen, yüzlerce kez çeşitli beyanatlarda söylenen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasının somut bir şekilde, fiilen yapılması için bununla ilgili adımlar atılması gerekiyor. Lafta kalmamalı. Nasıl adımlar söyleyeyim: Tüm ekonomik sıkıntılara rağmen güçlü bir devlettir. Türkiye'yi dinleyen ülkeler, gerçek dostları vardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan iki gününü ayırsa sabahtan akşama kadar iki gün bu dost dediğimiz devletlerin cumhurbaşkanlarıyla başbakanlarıyla en üst düzeyde söylese KKTC’yi tanıyacak çok ülke çıkar.
‘KKTC’DE ERHÜRMAN EN AZILI FEDERASYONCU’
“Özellikle bizim Kıbrıs'ta vardır bunlar. Bildiğiniz gibi muhalefet KKTC'nin tanınacağına inanmıyor. Devletlerine inanmıyorlar. Anavatana da inanmıyorlar. Dolayısıyla böyle çatlak sesler vardır ama eğer gerçekten Sayın Erdoğan KKTC'nin tanınmasını isterse tanınır. Ve bunun yapılması gerekmektedir. Çünkü bildiğin gibi önümüzdeki sene Kuzey Kıbrıs Kürt Cumhuriyeti'nde Cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Tatar'ın tek rakibi ana muhalefet lideri Erhürman'dır büyük bir ihtimal. Er Hürman azılı bir federasyoncudur. Güney Kıbrıs'taki AKEL Partisi ile işbirliği içerisinde olan biridir. Rum tezlerine yakındır. Eğer biz seçime Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmadan girersek onun federasyon tezleri ağırlık kazanabilir. Bu konu siyasi bir konu değil şu anda Kıbrıs'ın gündeminde. Maalesef ülkedeki ekonomik sıkıntılar insanları bir nevi isyana ve mevcut liderliğe karşı tepkisel bir davranış içerisine soktu. Çok önemlidir bu. O yüzden, Sayın Erdoğan tanıtacaksa Kıbrıs'ı Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce tanıtmalıdır. Dolayısıyla karşındaki adamın yani muhalefet lideri Erdoğan'ın elindeki en büyük söylemi elinden almış olacağız. En azından 20-30 ülke bizi tanısa seçimden evvel bu yeterlidir ve buna Erdoğan ve Türkiye muktedirdir. Yeter ki Sayın Erdoğan bunu istesin.
‘TDT’DA KKTC’YE KARŞI ÇATLAKLAR VAR’
“Türk Devletleri Teşkilatı'nda (TDT) çatlaklar vardır KKTC’ye karşı. Bunun başını özellikle Kazakistan çekmektedir. Şimdi Kazakistan'da geçtiğimiz yıl yapılan zirveye KKTC davet edilmedi. Ve maalesef Kazakistan’da özellikle Fransa ve ABD direktifleri konusunda hareket eden Tokayev yönetimi var. Bir yere kadar kendisine hak verebiliriz. Çünkü ekonomik olarak Fransa'ya bağımlılığı vardır. Uranyum üretmektedir ve en büyük alıcısı da şu anda nükleer santralları çok olan Fransızlardır. Ve Astana'daki zirve öncesi Macron orayı ziyaret etti. Dolayısıyla TDT içerisinde bu çatlak var, birlik beraberlik maalesef yok.
“Bişkek toplantısı oldu birkaç gün evvel. Tabii tepkiler vardı ‘Tatar davet edilmesin’ diye. Birkaç gün kala Sayın Tatar'ın daveti gerçekleşti. Tatar'ın Bişkek'e vardığı gün Türkiye'nin Kırgızistan'dan alacağı 62 milyon dolarlık alacağı silindi. İster istemez ‘acaba 62 milyonluk borç silinince mi davet edildi’ diye akıllara geliyor. Bu arada Türk Devletleri Teşkilatına üye olan ülkelerin Dışişleri Bakanları toplantısı da yapıldı Bişkek'te. Maalesef KKTC Dışişleri Bakanı buna davet edilmedi. Yani birlik beraberlik yok bunların içerisinde. Bunu Türkiye zaman içerisinde toparlayacaktır muhakkak. Türkiye'nin Teşkilat içerisinde gücü belli.
‘GKRY AB VETO KARTINI SALLIYOR’
“Avrupa Birliği Temsilcisi Borel, ‘KKTC'nin gayrimeşru bir devlet olduğunu’ söyleyen beyanlarda bulundu. Dolayısıyla gördüğünüz gibi mevcut konjektürde bir taraftan Hristodulidis elinde Türkiye'nin tam üyelik meselesinde Avrupa Birliği'nin veto kartını bize sallamaktadır. Eğer federal bir çözüm hedefiyle müzakereler başlamazsa Türkiye'nin üyelik sürecini tıkayacağını açık açık söylemektedir. Türkiye'nin de buna cevabı vardır. Türkiye'de de demiştir ki ‘hiçbir şekilde hiçbir zaman Avrupa Birliği'ne üye olacağız diye Kıbrıs'tan, milli davamızdan ödün vermeyeceğiz.’
KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDEN ÖNCE OLMALI’
“Şimdi ilk kez Türkiye'nin bir cumhurbaşkanı üç kez tanınma istedi. Umarız ki yakın zamanda KKTC'nin fiilen tanınması için somut adımlar atılma vakti gelmiştir. Bu adımlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki gelecek yıl yapılacak olan cumhurbaşkanının seçiminden de önce olmalıdır. Konjonktürü artık büyüklerimiz, bizi idare eden, yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan belirleyecektir ama bu süreçte daralmaktadır gitgide. KKTC’de federasyoncu bir cumhurbaşkanı göreve gelirse geriye gitmiş olacağız. Türkiye acaba o federasyoncu cumhurbaşkanıyla iş birliği yapabilir mi?
‘RUM YÖNETİMİNİN ACELESİ TANINMA KORKUSU’
Yunanistan ve Rum Yönetimi’nin en büyük korkusu KKTC'nin tanınmasıdır. O yüzden son dönemde tanınmaması için girişimlerde bulunuyor ve Birleşmiş Milletleri devreye sokuyorlar tekrar. 60 yıldır görüştük, görüşülmedik hiçbir konu kalmamıştır. Rumlar kendilerinin hegemonyasında bir federasyon istiyorlar. Birileri eşit olarak görmediklerini defalarca zikrettiler.
TÜMA. KUTLUK: TÜRKİYE TANITIM İÇİN OLDUKÇA GEÇ KALDI
KKTC’nin geleceğinin iki devletli bir yapı olduğunu, tanıtılması için uluslararası şartları uygun olduğunu, Türkiye’nin tanıtım için oldukça geç kaldığını belirten Emekli Tümamiral Dr. Deniz Kutluk ise, kamuoyuna yansıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve GKRY Cumhurbaşkanı Hristodulidis fotoğrafının Türkiye’nin pozisyonu için bir anlam ifade etmediğini söyleyerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’nin aklını başına alması zaman aldı. 2018-19 yıllarında Türkiye’nin aldığı siyasi hedefler kapsamında şu anda bu yönde. Türkiye, iki devletli çözümler dışında kapalıdır. Dünya konjektürü de aslında tanıtmaya çok elverişli. Bir sürü çatışma, alma verme egzersizleri kapsamında tanıtma için koşullar elverişli. KKTC’nin tanıtılması evet önemli bir adımdır. Maraş’ın açılması ekonomik açıdan önemlidir.
“Son görüşmeler ise bağımsız ele alınmalı. BM Genel Kurulu’nda ya da AB toplantılarında ayak üstü yapılan görüşmeleri çok fazla öne çıkarmak makul değil. Bunlar tesadüfi şeyler. Herhangi bir sorunu çözme kabiliyeti yok. Bunları ciddiye almamak lazım.”
PERİNÇEK: CUMHURBAŞKANI NEDEN KKTC ÇAĞRISI YAPMIYOR?
Salı akşamı katıldığı Ulusal Kanal yayınında konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin’i tanıma çağrıları yanında KKTC ile ilgili çağrı yapmamasını eleştirerek şu değerlendirmede bulunmuştu:
"İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın konuşmasını dinledim. Filistin Devleti'nin tanınması için dünyaya çağrıda bulunuyoruz.' diyor. Tamam güzel. Peki Sayın Cumhurbaşkanımız neden dünyaya hitap etme şansını değerlendirerek 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyın.' çağrısında bulunmuyor. KKTC Müslüman değil mi? Gazze'nin tepesine yağdırılan bombalar nereden gidiyor? Güney Kıbrıs'tan... İsrail'in karşısında olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ve Akdeniz'de Kıbrıs'ı Amerika'ya ve İngiltere'ye ve İsrail'e vererek siz hangi sorununuzu çözeceksiniz? Cumhurbaşkanımızın o konuşmalarını yazanlar bunu görmüyor mu? Cumhurbaşkanımız 'Arkadaşlar niye buraya Kuzey Kıbrıs'ı yazmadınız!' demiyor."
FİDAN: FEDERASYON MODELİNİN GEÇERLİ OLMADIĞI İSPATLANMIŞTIR
Bu gelişmelerin yanında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis, Yunanistan’ın başkenti Atina'da bir görüşme gerçekleştirdi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de 'hakça paylaşım' yaklaşımını savunmaya devam ettiğini belirten Fidan, "Ayrıca Kıbrıs meselesini de görüştük. Bu konuda Türkiye'nin tutumu belli... Federasyon modelinin artık adada geçerli olmadığı zaman içinde ispatlanmıştır" dedi.