FETÖ konulu zirvede mücadele edenler yoktu
15 Temmuz özelinde darbeleri anlamak için Kocaeli Kartepe’de üç günlük sempozyum düzenlendi
Adına ‘Kartepe Zirvesi, Uluslarararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu’ denildi. AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘zirve’, coğrafi anlamda gerçekti: Kocaeli’nin en yüksek noktasında, Samanlı Dağlarında, bin 600 yükseklikteki oteldeydi. 26 ülkeden 187 konuşmacının katıldığı oturumlarda konuşmalar genellikle yüzeysel kaldı. AKP bakış açısının dışına çıkılamadı. FETÖ’nün bir ihanet girişimi olduğu, TSK’da örgütlendiği, 30 yıl önceden başlayarak devlete sızdığı, dış bağlantıları, dini kullandığı anlatıldı. Ancak terör örgütünün 2002-2013’te devleti ele geçirdiği, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla orduyu çökerttiği, FETÖ’nün Nurculuğun bir kolu olduğu, Amerika’nın siyasal İslamı kullandığı gibi başlıklar konuşulmadı.
İSLAMCILAR KÜÇÜK SALONLARDA
Sempozyumda konuşmacı olarak FETÖ ile yıllarca mücadele etmiş Kemalistler yoktu. Yurtiçinden konuşmacılar nadiren liberal, genellikle İslamcılardı. İslamcı konuşmacılar küçük salonlardaydı. Sempozyumdaki büyük salon, yurtdışından gelen ya da liberal hatiplere ayrılmıştı. Yurtdışından konuşmacılar, başka ülkelerdeki darbeleri ya da 15 Temmuz’ın kendi medyalarındaki yansımalarını anlattı. Liberaller arasında laikliğin önemini öne çıkaran da vardı Kemalizme saldıran da...
Dikkat çekici konuşmaları ise İslamcılar yaptı. Küçük salonlarda konuşan İslamcılar arasında özeleştiri yapanlar az da olsa yok değildi. Bazı konuşmalarda ‘Kendimizi sorgulamalıyız’, ‘Bugün olsa yine kandırılabiliriz’, ‘Altadanın var da aldananın suçu yok mu’, ‘Din anlayışımızı değiştirmeliyiz, dünyevileşmeliyiz’ gibi yaklaşımlar öne çıktı. Bu gibi konuşmaları dinleyen muhafazakarlar, İslamcılık eleştirilerine itiraz etmedi. Sordukları sorular ‘Dünyevileşmekten kastınız nedir’ türündendi.
FETÖ’cü bir subayın ‘Ahiretini kaybetmemek için konuşmadığı’ yönündeki sözlerini aktaran bir hatibi dinleyen türbanlı genç bir kadın, o sözlere çok şaşırdı. Ağzından hayret ifadeleri çıktı. Belki de muhafazakarların alışkın olduğu ‘Ahiretini kaybetmemek’ gibi bir düşünce ona ilk kez yabancı, hatta saçma göründü.
