FETÖ, yabancı yatırımcı algısını bozmayı amaçladı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin, ülke ekonomisine faturası ağır oldu, yabancı yatırımcı algısı başta olmak üzere iktisadi performans olumsuz etkilendi.
Akademisyenler, 15 Temmuz darbe girişiminin ülke ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, 15 Temmuz'un Türkiye'nin makro ekonomik görünümü açısından önemli bir tarih olduğunu belirtti.
Bu olaydan sonra Türkiye'ye yönelik algının değişmesiyle uluslararası kuruluşların not indirimlerinin arka arkaya geldiğini ve bunun sonucunda sermaye girişlerinin yavaşladığını hatırlatan Kara, para politikasına yönelik kısıtlar ve risk primindeki artış nedeniyle ülkenin enflasyonla mücadelede etkin politikalar izleyemediğini söyledi.
"15 Temmuz ve sonrasında yaşanan dinamikler, Türkiye'nin iktisadi performansını önemli ölçüde olumsuz etkiledi." diyen Kara, darbe girişiminin, ABD Merkez Bankasının parasal genişleme politikasına son vereceğini açıkladığı bir dönemin ardından yaşanmasının, ekonomide öncesinde başlayan zorlukları hızlandırıcı bir olumsuz etki yarattığını sözlerine ekledi.
'İLK OLUMSUZ ETKİ KURLAR ÜZERİNDE OLDU'
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İclal Attila da konuyla ilgili yapılan akademik çalışmalarda darbe dönemlerinde ekonominin olumsuz etkilendiği ve küçüldüğü sonucuna ulaşıldığını belirtti. Attila, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İlk olumsuz etki kurlar üzerinde oldu. Darbe girişiminin yarattığı riskli yapı uluslararası piyasalarda dolar/Türk lirası paritesinin 2,90 seviyelerinden hemen 3 lirayı aşmasına yol açmıştır. Darbe girişiminden sonraki geçen beş yılda dolar kuru 3 lira seviyelerindeyken bugün 8,67 lirayı aşmış durumda. 2016 sonunda dolar/TL 3,50 civarında iken daha sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürmesi, ABD ile yaşanan gerilimler, sınır ötesi operasyon, Merkez Bankası rezervleriyle ilgili tartışmalar, enflasyon ve faiz tartışmaları ve zaman zaman güvenlik endişelerinin de etkisiyle kurlar bugünkü yüksek seviyelere gelmiş durumda."
'YABANCI YATIRIMCI ÇIKIŞINA SEBEP OLDU'
Darbe girişiminin ardından kredi notunun düşürülmesinin, ülkeye doğrudan ve dolaylı sermaye girişini ciddi biçimde etkilediğini, borsadan yabancı yatırımcı çıkışına da zemin hazırlandığını vurgulayan Attila, şunları kaydetti:
"Risk seviyesindeki artışı ifade eden not düşüşü yabancı yatırımların Türkiye'ye akışının kesilmesine yol açmıştır ve bu da borçlanma maliyetlerinin yükselmesine neden olmuştur. Bu süreçte ortaya çıkan doğrudan yabancı sermaye girişindeki ve portföy yatırımlarındaki azalma ekonominin dengesini bozmuş ve kurların yükselmesine zemin hazırlamıştır. Artan kurlar ithal ürünlerin maliyetinde ciddi artışlara neden olmuş ve bu da enflasyonun yüksek seyretmesine sebep olmuştur. Liradan kaçışı, yani dolarizasyonu kırmak için faiz artışına gidilmiş bu da büyüme hızını olumsuz etkileyerek işsizliğin artmasına yol açmıştır. Diğer olumsuz etkinin Merkez Bankası döviz rezervleri üzerinde olduğu görülmektedir. Ayrıca dış borçların maliyetindeki artışlar bütçe ve borç stoku üzerinde de olumsuz etki yaratmıştır."
'15 TEMMUZ'UN EKONOMİYE OLUMSUZ ETKİLERİ HALA DEVAM EDİYOR'
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener de 2013'te Gezi olaylarıyla başlayan sürecin, 17-25 Aralık ile devam ettiğini ve 15 Temmuz'da zirveye çıktığını vurguladı.
Darbe girişimiyle kişi başına gelirin 10 bin doların altına gerilediğini, politika faizlerinin yüzde 24 seviyelerine yükseldiğini ve enflasyonun yüzde 19'ları aştığını belirten Şener, "15 Temmuz darbesinin ekonomi üzerindeki negatif etkisi tartışma götürmeyecek kadar açıktır. Darbe girişimi her vatandaşın gelirinde 2 bin doları aşan bir düşüşü beraberinde getirdi. Bunun ülke ekonomisine doğrudan maliyeti yaklaşık 158 milyar doları aşarken, dolaylı maliyeti 350 milyar doları buldu." ifadelerini kullandı.
Şener, kredi derecelendirme kuruluşlarının objektif olmayan not indirimlerinin, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye bakışını da değiştirdiğini ifade etti. 15 Temmuz günü, 216 düzeyinde olan Türkiye'nin ülke risk priminin (CDS) 5 gün içinde 277 seviyesine, 2016 yılı sonu itibarıyla ise 300 seviyelerine yükseldiğine dikkati çeken Şener, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ülke risk primlerinin yüksek olması doğrudan yabancı yatırımlar üzerinde negatif etkiye sahiptir. 15 Temmuz sonrası süreç, genel yönetim borç stokunun GSYİH'ye oranını da artırmıştır. Her ne kadar hala Avrupa Birliği ülkelerinin tamamına göre daha iyi durumda olan Türkiye'nin AB tanımlı borç stoku 15 Temmuz öncesi yüzde 28 seviyesinde iken izleyen süreçte yüzde 40'a kadar ulaşmıştır. Bütün bu rakamlar darbe girişiminin Türkiye ekonomisine oldukça yüksek düzeyde negatif etkilerinin bulunduğunun göstergesidir. Küresel çaplı gelişmeler, ticaret savaşları ve salgın süreci de eklendiğinde Türkiye'nin makro ekonomik verilerinde 15 Temmuz'un etkilerinin, aradan geçen 5 yıla rağmen hala devam ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır."