Yandex
16 Mart 2025 Pazar
İstanbul 25°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devrimci, alçakgönüllü, nazik ve cesur... Talât Paşa

Talât Paşa, 15 Mart 1921 günü, Ermeni bir katil tarafından, Berlin’de evinin bulunduğu sokakta vurularak şehit edildi. Talât Paşa’nın katledildiği haberini aldığında Atatürk’ün gözleri doluyor ve 'Memleket büyük bir evladını kaybetti' diyor.

Feyziye Özberk yazdı! Devrimci, Alçakgönüllü, Nazik ve Cesur... Talât Paşa
A+ A-
Feyziye Özberk

Paşa, şehit edildiğinde çoğu zaman yaptığı gibi tek başına korumasız yürüyor. Çevredekiler tarafından suçüstü yakalanan katil yargılanıyor. Alman yetkili makamları, katilin mutlaka cezasını göreceğini belirten demeçler veriyor. Fakat Türklerin gösterdiği savunma tanıkları dahi dinlenmeden –“Ermeni kurtuluş hareketinin” bir gösteri alanına dönüştürülen– mahkemede, katil beraat ettiriliyor.

Bu ölüm yıldönümünde Talât Paşa’nın; niteliklerini, devrimci kişiliğini anlatmak istiyorum. Paşa kişilik olarak her bakımdan örnek alınacak büyük bir değerimizdir.

AYAKLARIN BAŞ OLMASI

23 Temmuz 1908’de Hürriyet’in ilanından sonra, o tarihe kadar yalnızca İttihat ve Terakki’nin önde gelenleri arasında; Selanik ve çevresinde tanınan Talât Bey’in adı, ülke çapında duyuluyor. Aralık 1908’de Edirne milletvekili seçiliyor. 23 Aralık 1908’de 215 oydan 116’sını alarak Meclisi Mebusan’ın Birinci Reis Vekili oluyor. Birinci Reis, yine İttihatçıların adayı olan ve o günlerde daha çok tanınan Ahmet Rıza Bey’dir. Talât Bey, 1917 yılına kadar birkaç kez Dâhiliye ve Posta ve Telgraf nazırlığı yapıyor.

Tam adıyla Mehmet Talât Bey, 4 Şubat 1917’de Sadrazam oluyor ve Paşa unvanını alıyor. Osmanlı’da paşa unvanı yalnızca askerlere özgü değildir; sadrazam olanlara da paşa unvanı veriliyor. Böylece Osmanlı tarihinde ilk kez, halk tarafından seçilen bir milletvekili, bir dönem posta memuru olarak çalışmış, halktan biri, bu göreve geliyor. Yaşanan siyasal ve toplumsal bir devrimdir.

O güne kadar yaşanılanın, alışılmışın dışındaki bu gelişme, bir halk deyişiyle “ayakların baş olması,” toplumda şaşkınlık yaratıyor. Anonim birçok taşlamaya konu oluyor:

“Sen yakışmaz dersin emma kel başa şimşir tarak,

Sadrazam oldu Talât, cilve-i takdire bak.”

Halk ayaklar baş oldu derken, aslında bilgece bir anlatımla devrime işaret ediyor. Yaşanan bir altüst oluştur. Talât Bey onlardan yani halktan biridir. Nasıl olur da sadrazam olur? Onlar bu konumu kendine, kendinden birine, dolayısıyla Talât Bey’e yakıştırmıyor. Yıllar yılı bu duygu, halkın kendini aşağı görmesi, kafalara nakşedilmiştir. İttihat ve Terakki örgütü liderleri de uzun süre bizzat iktidar olmaya cesaret edemiyor. Eski devrin paşalarını yönlendirmeye, iktidarını bu yöntemle yürütmeye çaba harcıyor. Tabii amaçladıkları hedeflere bu yöntemle ulaşamıyorlar. İttihat ve Terakki’nin yaptığı en önemli hatalardan biri, belki de budur.

Talât Paşa da bu hatayı kabul ediyor. Le Temps’in muhabiri M. Jean Rodes’e verdiği demeçte bunu belirtiyor: “Yalnız bir şeye yeriniyorum. O da, vaktiyle işlerin yönetimini ele almamızdır. Çünkü böyle yapsaydık, irtica olayı yapılmayacaktı. (31 Mart gerici ayaklanması) Ama dünyaya karşı kendimizin bir çıkar düşüncesiyle hareket etmediğimizi göstermek istiyorduk.” Hatalarının temelinde yatan duygu bile yanlış anlaşılmamak isteği…

İttihat ve Terakki’nin 1908-1918 toplam on yıllık iktidar döneminden, (üstelik tam bir ittihatçı hâkimiyetinden de söz edilemezken), denilebilir ki “yüz yıllık tarih” ve siyaset çıkmıştır. Çünkü bu on yıl, hem dünyanın hem de Osmanlı’nın altüst olduğu yıllardır.

VATANIN TALAT'I

Cemiyet’in Merkez-i Umumi üyeleri gizli çalışma nedeniyle açıklanmadığı için 1908’in sonbaharında Talât Paşa, İstanbul için yeni ve bilinmeyen bir isimdir. Meclisi Mebusan’da, ilk Meclis Reisleri seçileceği gün Mektebi Hukuk’ta “İlmi-i Servet” (ekonomi) hocası olan Cavit Bey, Tanin gazetesi Başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın’a: “Talât’a oy ver” der. “Kim Talât?” sorusuna, Cavit Bey’in verdiği yanıt: “Bizim Talât” olur. Hüseyin Cahit Yalçın, bu sözden hareketle şunları yazıyor: “İşte bu ‘bizim Talât’, yavaş yavaş sadece kendi saf ve samimi hizmetleri, yararlılıkları sayesinde hepimizin Talât’ı oldu, memleketin Talât’ı oldu, vatanın Talât’ı oldu.”

Talât Paşa’nın daima muhafazakâr ve ileri unsurlar arasında uzlaşma adımlarıyla yürüdüğünü yazan Hüseyin Cahit Yalçın, Paşa’nın vatanseverliğini ve cesaretini vurguluyor: “Vatanı için hayatını feda etmek lüzumu ile karşılaşsa idi katiyen eminim ki bu cezri hareketi memnuniyetle, tereddütsüz göze alırdı. Fakat siyasi hareketlerde onu radikal, cüretkâr ve çok ileri adımlara sevk etmek kabil değildi.”

Bu açıklama biraz eleştiri koksa da bize Paşa’nın içinde bulunduğu kitleyi kucakladığını ondan kopmamaya çalıştığını da gösteriyor. Ayrıca Paşa’nın, vatanın kaderi söz konusu olduğunda Bâb-ı Âli Baskını gibi radikal, çok cesur bir harekete önderlik ettiğini de biliyoruz.

Kendi de İttihat Terakki üyesi olan İsmet İnönü, 1969 yılında bir söyleşisinde Talât Paşa’yı Meşruiyetin ilanından evvel tanıdığını belirtiyor ve kusursuz denebilecek kişiliğine dikkat çekiyor: “Vaktiyle posta memuru oluşunun hatırlatılması rakiplerinin kendisinde kolay kolay kusur bulamayışlarındandır. Talât Paşa siyasi kariyerine ufak bir memur olarak başlamış, on sene zarfında siyasi hayatın en yüksek kademesine Sadrazamlığa kadar ilerlemiştir, daha önemlisi İttihat Terakkinin fikriyatını, politikasını nihayetine kadar sadakatle ve sebatla takip eden zümreye örnek olmuştur.”

Hasan Babacan, Paşa’nın önder ve etkin kişiliğini belirtiyor: “Talât Paşa, son dönem Osmanlı devlet adamları arasında, üzerinde müspet veya menfi olarak çok şey yazılan ve söylenen bir devlet adamıdır. Çünkü o, kurucuları arasında bulunduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin faaliyetleriyle ki en önemli faaliyeti II. Meşrutiyetin ilanıdır, 23 Temmuz 1908’den 30 Ekim 1918’e kadar geçen on yıllık bir dönemin hâkimi durumundaki kişidir. Üzerinde çok şey yazılan ve konuşulan böyle bir dönem…”

Onu bir yabancı gözüyle tahlil eden Bernard Lewis de, Talât Paşa’nın şahsiyetini takdir ederek, “Triomviranın üçüncüsü ve hepsinin çok ötesinde daha yetenekli olan Talât Paşa, süratli ve nüfuz edici bir zekâ sahibi, gerektiği zaman şiddetli fakat hiçbir zaman fanatik ve kindar olmayan bir adamdı. Çağdaş bir Avrupalı gözlemciye göre Türk Devriminin Danton’uydu” diyor.

Halil Menteşe’nin kitabında Paşa’nın bir yönetici olarak, hayati durumlarda çalışma arkadaşlarına nasıl davrandığını yansıtan hoş bir anı var. Sakız ve Midilli adalarının iade edilmemesi, Kasım 1913 barış anlaşmasına rağmen, İstanbul için savaş anlamına geliyor. Bu nedenle donanmayı güçlendirmek için büyük gayret sarf ediliyor. Bir Fransız bankasından kötü şartlarda alınan kredi sayesinde Brezilya üzerinden İngiliz yapımı bir zırhlı geminin satın alınması mümkün oluyor. Halil Bey’in aktardığına göre Maliye Nazırı Rıfat kredi anlaşmasını imzalamakta tereddüt edince, “Talât Bey onu kucaklayıp, ‘Beyim adaları alacağız, santim düşünecek zamanda değiliz’ diye bağırdı. Onu okşayıp sakalını öpmek suretiyle tatlılıkla baskı uyguladı. Kendisini bankacının beklediği odaya götürdü ve imzalamaya mecbur etti.”

ÖRGÜT USTASI BİR LİDER

Talât Paşa usta bir örgüt lideridir. O aynı zamanda iktidar mücadelesinin en önemli aracının siyasal bir örgüt olduğunu (parti) bilen, buna inanan bir önderdir. Siyasi yaşamında örgütlü olmaya ve örgütüne büyük bir özen göstermiştir.

İttihat ve Terakki, çok karışık ve nazik bir örgüttür. Ömer Nâci’nin ifadesiyle “kırk türlü ‘mecnun’dan mürekkep” bir kuruluştur, İttihat ve Terakki… Aralarında eşitlik var. Liderliği reddediyorlar. Hepsi “kardeş.” İtaat edecek olanlar, bu itaatin gerekliliğine ikna olmalılar. “Vatan sevgisi” konusunda anlaşıyorlar. Ancak hükümet biçiminden yönetim tarzına, sosyal önlemlere kadar herkes farklı düşünüyor. Aralarında çok büyük ayrılıklar var. Bu durum dikkate alındığında, örgütte bir uyumsuzluk olmadan işleri yürütebilmek için faal, yumuşak, insan duygularını ve ihtiraslarını ölçebilmekte usta bir zekâ ve kişiliğe gereksinim var. Talât Paşa da bu tekniğin en büyük ustası. Alçakgönüllü, nazik ve cesur... Ona göre küçük ve sıradan entrikalar, yalan ve iftiralar düşmana karşı bile bir silah olarak kullanılmaz. En büyük düşmanına bile açıktan, cepheden hücum edebiliyor. Çıkarcı değil. Seviliyor, sayılıyor, sözü dinleniyor. Daima çevresindekileri sabırla dinlemeyi ciddiye alıyor. Merkezi Umumi ile ilişkilerini hep sıcak tutuyor.

Tekrarlarsak İttihat Terakki örgütünde, liderliği doğru bulmayan bir anlayış egemen… Bu anlayışa karşın, zorluklar karşısında sürekli çözüm arayan, gelecekte ulaşılacak başarıya olan inancında ısrarlı, umudunu hiç kaybetmeyen, mücadeleci ve esnek kişiliği, Talât Paşa’nın liderliğini tartışmasız kılıyor. Cavid Bey, Talât Paşa’nın vazgeçmeyen yapısını şöyle tanımlıyor: “Bugün kazanamadığımı yârin kazanırım, der ve işe başlar.”

Doğu Perinçek, Talât Paşa’nın “öncelikle büyük bir devrimci” olduğunu vurguluyor. “Büyük teşkilatçıdır. İttihat Terakki, Türk devrim tarihinin çok önemli kök teşkilatıdır. Hatta dünya devrim tarihinde yeri olan bir partidir. Talât Paşa işte o partinin önderidir. Büyük bir ahlak ve fedakârlık örneğidir. Büyük devlet adamlarımızdandır.”

Talât Paşa’yı bu kıymetli devrimci önderi saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.

Kaynak:

Feyziye Özberk, Talât Paşa İttihat Terakki Tarihi/Posta Memurluğundan Devrim Önderliğine, Kırmızı Kedi Yayınevi, Ekim 2021, İstanbul.

Talat Paşa