Filistin Sanatı: Halkının muhtaç olduğu kudret kaynağı
Ezilen ulusları doğrudan hedef alan emperyalist işgal ve şiddete karşı direnme dışında ulusal varlığın korunması olanaksız. Filistin halkı, ABD destekli İsrail Siyonizm’ine karşı bütün olanaklarıyla direniyor
Bütün Filistin halkı aylardır, kara, hava ve denizden yöneltilen saldırılara karşı ayakta, direniyor. Filistin halkının uyuma, dinlenme, sofra kurma, sıcak içecek hazırlama, temizlenme, elbise değiştirme, olmadı, kısa bir süreliğine Gazze şeridinin mavi denizinde yüzme gibi en doğal gereksinimleri elinden alındı. Yağmur gibi yağan mermiler, durmadan patlayan bombalar, büyük gürültüyle yıkılan evler, okullar, hastaneler ve camiler... Arkasından mavi gökyüzünü yükselen, bütün Gazze’yi kaplayan kül rengi toz bulutlar altında yükselen çığlıklar... Kan ve gözyaşları.
En vahşi saldırı altında yaşayan halkın kendi içinde ayrım yapması düşünülebilir mi? Vahşet karşısında Filistin halkını var eden ortak değerler dışında birleştirici olan ne olabilir? Zorluklar karşısında, ekmek, su, direnmek için her türlü araç aranır. Ama hiçbir halk ve ezilen ulus vahşi, yıkıcı saldırı altında “yeni değerler” arayışına girmez. Var olan bütün ortak değerler daha fazla özümsenir. Filistin halkını birleştiren “muhtaç olduğu kudret” o var olan değerleridir.
ULUSLAR DEĞERLERİYLE DİRENİR
ABD emperyalizmine karşı Afgan halkını da “muhtaç olduğu kudret” birleştirdi ve zafere ulaştırdı. Bir halk, bir ulus biriktirdiği değerleriyle emperyalist işgal ve saldırılara karşı birleşir ve direnir. Filistin halkı kendi değerler birikiminden aldığı güçle direniyor ve yaşamaya çalışıyor. Yıkıntıların altında çıkan, yaralarını saran Filistin halkı ölülerini gömmeden önce Gazze kumsalında teyemmüm edip cenaze namazına duruyor. Susuzluğunu, açlığını gidermeye çalışan Filistin halkının ibadetini savsaklaması düşünülemez.
Yıkıntıların arasından elleri yüzleri kanlı, çığlık çığlığa koşan, sargılı çocuklar oyun da oynuyor. Gazze’nin yıkıntıları arasında zafer şarkıları söylüyor Filistin gençliği. Cehennemin yaşandığı sokaklarda Filistinli ressamlar tuval üzerine daha renkli, daha güzel, coşku dolu Gazze resimleri yapıyor. Akdeniz sıcağından daha sıcak renklerin hâkim olduğu renkli evler ve manzaralar çiziliyor. Filistinli ressamların tablolarında yalnız Gazze resimleri var. Sanki bütün dünya Gazze. Filistin resim sanatında genişleyen, büyüyen Gazze resimleri var. Gazze dünyadan daha büyük, daha güzel, daha sıcak, canlı ve çekici.
Gazzeli sanatçılar abartılı, gerçeküstü bir dünyada yaşamadıklarının bilincinde. Bütün dünya Gazze oldu! Daha şimdiden ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizm’inin yaşayabileceği bir avuçluk alan kalmadı. Yenildiler bir kez daha. Filistinli ressamlar tuvale dünyanın gerçekleri yansıtıyor. Filistin dünya direnişinin öznesi ve öncüsü. Filistin halkı kurtuluşun vahisini aldı, ayağa kalktı! O çok küçük, hesaba katılmayan halk büyüdü, dünyayı döndüren bir güce dönüştü.
Bu yazıda o büyük gücün öncüsü, dünyayı çeviren bir kadından, ressamdan, İsrail bombaları altında yanan ve külleri göğe savrulan bir anneyi yazmak istedim. O kahraman kadın, anne, ressam; Heba Zagout.
ÖZGÜRLÜĞÜN HAYALİNİ KURAN RESSAM: HEBA ZAGOUT
Filistinli sanatçı Heba Zagout tuvale boya sürüldüğünde özgürlüğün hayalini kurduğu anlatılır. Gazze'de, 13 Ekim’de evinin bombalanması sonucu iki çocuğuyla birlikte yaşamını yitirdi. Zagout öldüğünde 39 yaşındaydı. Heba Zagout’un kız kardeşi, “iki çocuğu ve eşinin sağ” olduğunu açıklamış. Onun kısa yaşamından geriye resimlerinde hayal ettiği özgür Filistin ve renkli resimler kaldı.
Gazze'de Al Bureij mülteci kampında doğan Zagout, 1948'de İsrail'in kurulmasından sonra, ailesinin yaşadığı şehirden sürülmüş. 1995 yılında Gazze'de doğmuş. Topraklarından sürülen Filistinli ailelerin anlattıkları öykülerle büyümüş. Kız kardeşi Maysaa Ghazi'ye göre Heba Zagout resim yapmaya küçük yaşlarda başlamış. 2003’de grafik tasarım alanında diploma almış. Sonra Gazze'deki El Aksa Üniversitesi güzel sanatlar bölümünden mezun olmuş. Kısa bir süre Gazze'de bir ilkokulda resim öğretmenliği yapmış.
Filistinli kadın ressam Zagout’un yaşamı ile Filistin tarihi mirası iç içe. Bir eğitimci ve sanatçı olan Heba Zagout İsrail’in yıkıp silmeye çalıştığı Gazze’nin insanı ve doğasını renkli resimleriyle ölümsüzleştirilmiş. Hiçbir saldırın yok edemeyeceği, direnen, Filistin halkının ruhunu yansıtan resimler bıraktı Heba Zagout.
Akdeniz'in maviliği boyunca sıralanan Filistinlilerin evlerini, portakal bahçelerini, tepelerin yamaçlarını süsleyen yıllanmış zeytin ağaçlarının ölümsüzlüğünü ve Mescidi Aksa’nın tarihi aydınlığını resimlemiş. Yüzyıllardır zorluklara ve siyonist işgale karşı direnen Filistin halkının baş eğmeyen kimliğini yansıtmış.
Bir tablosunu anlatırken "Mülteci sözcüğünü taşıyarak büyüdüm. Memleketimi hiç görmedim. Ama teyzem, büyük babamın topraklarını, sevgi ve hayat dolu evini, portakal bahçelerini ve köylerini anlatırdı... Geçmiş günleri bize anlatan teyzemin gözlerinde bir an önce geri dönme özlemini gördüm.” demiş.
İki yıl önce tanıştığını söyleyen Filistin'in Uluslararası sağlık temsilcisi Chris Whitman-Abdelkarim, Zagout'un “dünya çapında izleyici kitlesi olan bir sanatçı” olduğunu söylemiş. Abdulkerim “Filistinli olmanın anlamını, kalbini ve ruhunu sanatına yansıttığını” anlatmış. Heba Zagout’un nitelikleri arasında "hayatını çocuklarına ve öğrencilerine adadı ve uyanık olduğu her anı, Gazze'deki son derece zorlu yaşamla başa çıkabilmeleri için çocukların korunmasında sanatı kullandığını” vurgulamış.
Çalışmalarını yakından izleyen, öldürülmeden iki gün önce konuştuğunu söyleyen Filistin asıllı Amerikalı gazeteci Laura Albast, "deneyimlerine bağlı, Gazze'de yaşayan Filistinli bir kadındı...Sadece evi ve çocukları bombalanmadı, aynı zamanda yaratıcılığının izlerini de” silmeye çalışıldığını anlatmış. Albast, Zagout'un çalışmalarını izleyenler, sanatının sadece parlak, cesur, sıcak ve coşkulu” olmakla birlikte, Filistin tarihinin ve yaşam deneyiminin tam bir yansıması olduğunu” söylemiş.
Zagout, 2021'de Kovid-19 salgını sırasındaki hayata odaklanan "Karantinadaki Çocuklarım" başlıklı kişisel bir sergi düzenlemiş.
"Heba Zagout, güzellikle bezenmiş, sevdiği toprakları canlı renkler ve özgürlük hayalini yüklediği muhteşem tablolarında, İsrail kuşatmasına, şiddete, çirkinliğe izin vermeyen bir ruh yansır. Hawai Üniversitesinden bir tanıdığı İsrail işgali için "abluka zihni ve vizyonuda işgal ediyor" derken, bir anlamda Heba Zagout’un resimlerinin işgale meydan okuyan önemli bir yönüne dikkat çekiyor. Resimlerdeki derinliği gözlemleyen bir başka izleyici, “güçlü, kararlı ve gururlu bir Filistinli kadının tablosunda, kendi portresine benzer bir tablo” çizdiğini “o tabloda Filistinli kadınlar ailelerinin ve evlerinin anahtarını ellerinde” tuttuğuna dikkat çekiyor.
Yine Hawai Üniversitesi'nden bir tanıyanı, "İsrail devletinin bu sanatçıyı ve çocuklarını öldürmesi insanlık dışı olmanın mutlak bir göstergesidir. Öldüremeyecekleri şey onun insanlığı, hayal gücü ve sanatıydı" demiş. Aynı izleyici sözlerinin devamında "Onun sanatı yaşamaya devam ederken, Filistin dışında bu sanatı sevenler ve onun aracılığıyla, Gazze'de yaşanan soykırımı durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapmamıza ilham verdiğini” eklemiş.
Filistin halkına yönelik saldırılar soykırım boyutuna erişti. Sömürgeciliğin ve ırkçılığın acısını derinden yaşayan Güney Afrika Cumhuriyeti BM Soykırım Suçlarına bakan Adalet Divanı'na dava açtı. Yüksek mahkeme, İsrail askerlerine “soykırımı önle” çağrısı yaptığı anda, emperyalist işgal ve siyonist yayılmacılık ağır bir darbe yemiş oldu.
ABD ve İsrail’in “iyi günleri” geride kaldı. Emperyalist kamp dışında kalan bütün dünya birlik halinde. Dünya ölçeğinde görülmeye başlayan “derleniş” daha yeni başladı. Filistin halkı büyük acılar çekiyor. Filistin halkı dünyanın fedaileri durumunda. Yüz elli yıla yaklaşan emperyalist egemenliğin yıkıldığı bir dünyanın doğuşunun o kadar kolay olmadığını yaşayarak anlıyoruz.