16 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Filistin’deki son eylemlerin önemi

Son üç eylem, Filistin toplumunun on dört milyonluk üyesinin ortak hedefinin işgal altındaki Filistin topaklarının kurtarılması olduğunu kanıtladı.

Filistin’deki son eylemlerin önemi
A+ A-
MUSTAFA AYDIN / YAZAR

Bu toplumun yarısından fazlasının Filistin dışında sürgünde yaşadığı, Gazze halkının ablukaya maruz kaldığı ve Batı Şeria ile 1948’de işgal edilmiş topraklarda Filistin halkının apartheid ve ırkçılık girişimlerine maruz kaldığı günümüzde bile Filistin milleti varlık ve kimliğini korumak için çaba sarfediyor.

Son 28 yılda uzlaşma sürecinin başarısız olması ve Siyonist Rejim’in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini genişletmesi, Filistin halkının bu çözümün işe yaramadığı sonucuna varmasına neden oldu. Artık halkın ezici çoğunluğu direnişi destekliyor ve bunu işgali sona erdirmenin tek yolu olarak görüyor. 1948’de işgal edilmiş topraklar ve Batı Şeria’da yaşayan bazı kişilerin katılımıyla Birusseba, Hadera, Beni Barak ve Tel Aviv gibi bölgelerde gerçekleştirilen son operasyonlar Filistin halkı arasında direniş inancının büyüdüğünü gösteriyor.

İsrail, işgalci varlığını ilan ettikten sonra David Ben-Gurion (Siyonist Rejim’in ilk başbakanı) Filistin’de büyüklerin öleceğini, küçüklerin unutacağını ve bu toprakların kendilerine kalacağını söylemişti. Fakat durum Ben-Gurion'un tahmin ettiği gibi olmadı. Günümüzde, Filistin'in işgalinden 74 yıl geçmesine rağmen beşinci nesil Filistinliler, bu davaya babalarından daha çok bağlıdırlar. Siyonist Rejim için çalışan bir çok araştırma merkezi bu rejimin varlığının her zamankinden daha fazla tehlikeye maruz kaldığını, dört bir yandan direniş güçleriyle kuşatıldığını ve füzelerin hedefinde olduğunu ilan ediyor.

Filistin’deki son eylemlerin önemi - Resim : 1

Son eylemler şu önemli mesajları vermektedir:

1 - İşgal altındaki Filistin topraklarının güneyinde bulunan Necef Çölü'nde ABD, İsrail, Mısır, Bahreyn, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 'nin dışişleri bakanları arasında düzenlenen ve direnişe karşı ittifaklarını ilan ettikleri zirve öncesi ve sonrasında gerçekleşen bu eylemler, Filistin direnişinin hainlere tokat gibi bir yanıt verdiğini ve kendisine karşı harekete geçilmesi gereken gerçek düşmanı ortaya koyduğunu gösterdi. Söz konusu zirvenin amacı, İran'ı ve nükleer faaliyetlerini bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit olarak sunmaktı; ancak Filistinli mücahidler, bu operasyonlarla gerçek düşmana karşı cihad ilan ettiler.

2 - Tel Aviv’deki eylemin kahramanı "Ziya Hamarişte" Mahmud Abbas liderliğindeki Fetih Hareketi’nden biridir. Oysaki Fetih Hareketi silahlı mücadeleyi resmen reddeder. Bu Filistinli mücahidin eylemi, direnişin Filistin işgaline son vermenin tek yolu olduğunu ve bu inancın sözde laik örgütler arasında bile yayıldığını gösteriyor. Eğer Fetih’in siyasi liderleri Siyonist Rejim’le güvenlik işbirliğinden vazgeçip rejime karşı mücadele sürecine katılmazlarsa Filistin halkı arasında artık bir yerleri olmayacak.

4 - Son üç eylem coğrafi olarak Batı Şeria'da değil, Siyonist Rejim’in gaspçı varlığını ilan ettiği ve güvenlik durumunun çok güçlü olduğu 1948’de işgal edilmiş topraklarda yapıldı. Böyle bir konumda operasyonlar yürütmek, işgal altındaki Filistin'de direnişin elinin açık olduğunu ve herhangi bir hedefe ulaşabileceğini ortaya koyuyor.

Filistin’deki son eylemlerin önemi - Resim : 2

VARLIK MESELESİ

4 - Burada dikkat çeken çok önemli bir konu, "Birusseba" ve "Haifa" eylemlerinin"Umm Al-Fahm"da büyüyen, bu rejimin vatandaşı sayılan ve sosyal haklar açısından abluka altındaki Gazze halkı veya işgal altındaki Batı Şeria halkından daha iyi sosyal ve ekonomik duruma sahip olan Filistinliler tarafından yapılmasıdır. Bu olay, Filistin halkının temel meselesinin bireysel ve sosyal haklar ve geçim sıkıntısı değil, varlık ve kimlik olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle, işgalci İsrail’de yaşayan ve diğer bölgelerdeki Filistinlilerden daha yüksek bir yaşam standardına sahip olan 1.8 milyon Filistinli, kendilerini hiçbir zaman Siyonist toplumun bir parçası olarak hissetmediler. Aksine onlar kendilerini düşman tarafından işgal edilen toprakların sahipleri olarak görüyorlar.

5 - Son eylemlerin mücahidlerinden bazıları, daha önce İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan kişilerdir. Bu konu, Siyonist Rejim’in baskı, hapsetme ve işkence politikalarının Filistinli mücahitlerin iradesini kıramayacağını gösteriyor. Filistinliler için artık direniş üniversitesi niteliğini taşıyan korkunç rejim hapishanelerinden çıkanlar Siyonist Rejim’in direniş ve savaştan başka bir dilden anlamadığına inanıyorlar.

6 - Son üç eylem, Filistin toplumunun on dört milyonluk üyesinin ortak hedefinin işgal altındaki Filistin topaklarının kurtarılması olduğunu kanıtladı. Bu toplumun yarısından fazlasının Filistin dışında sürgünde yaşadığı, Gazze halkının ablukaya maruz kaldığı ve Batı Şeria ile 1948’de işgal edilmiş topraklarda Filistin halkının apartheid ve ırkçılık girişimlerine maruz kaldığı günümüzde bile Filistin milleti varlık ve kimliğini korumak için çaba sarfediyor. Düşmanın düşüncesinin aksine, Filistinliler bırakın işgal baskısı altında kendilerini unutmayı hala mücadele vermek düşüncesiyle bu toprakların kurtarılmasını istiyorlar.

7 - Siyonist Rejim güvenlik merkezleri, bu yıl daha fazla güvenlik sorunuyla karşı karşıya kalacakları kanatindeler. Filistinli Müslümanların kimlik duygusu genellikle mübarek Ramazan ayı boyunca yükselir ve Dünya Kudüs Günü'nde doruğa ulaşır. Mescid-i Aksa'da Cuma namazına katılmak neredeyse tüm Filistinliler için dini ve siyasi bir görev haline gelir ve bu da Siyonist Rejim’e karşı cihada açılan yol demektir. Özellikle Filistinliler artık bazı Arap yöneticilerin kardeşlerini desteklemek yerine Siyonist Rejim’le normalleşerek ve bu rejimi destekleyerek Filistin davasına ihanet ettiklerini ve kendilerinin yalnız bırakıldıklarını düşünüyorlar. Filistin halkı Allah Teala’ya tevekkül ederek ve kendi milletine ve direniş eksenine güvenerek cihad yoluna girmeli ve bu duruma son vermelidir.

Filistin Gazze işgalci israil mescid-i aksa siyonist rejim filistin toprakları