Financial Times itiraf etti: Bağımsız merkez bankaları bir efsane!
Financial Times’ta, merkez bankalarının bağımsızlığıyla ilgili dikkat çeken bir yazı yayımlandı. Yazıda, her kriz döneminde hükümetlerin belirlediği ekonomi politikalarında merkez bankalarının etkin rolü, ABD, Avrupa, Çin, Türkiye ve Japonya örnekleri ile açıklanıyor
Merkez bankalarının bağımsız olması-olmaması, sadece Türkiye’de değil dünyada da tartışma konusu. Geçen günlerde küresel finans çevrelerinin sözcüsü ünlü İngiliz gazete Financial Times (FT)’ta konuyla ilgili itiraf niteliğinde bir analiz yer aldı. Yazıda, hükümetlerin 2008 mali krizi ve Kovid-19 pandemisinin ekonomiye getirdiği yüklere karşı Merkez Bankası (MB) aracılığıyla piyasaya müdahale edilerek mücadele verildiği gerçeği dile getiriliyor.
John Redwood imzalı yazı “Pandemi ile savrulan bu dünyada yatırımları doğru şekilde yapmak, büyük merkez bankalarının politikalarının dikkatli bir şekilde incelenmesini gerektiriyor.” ifadeleri ile başlıyor ve şöyle devam ediyor:
ÇÖKÜŞE KARŞI MÜCADELEYE ÖNCÜLÜK ETTİLER
“ABD Merkez Bankası, Mart 2020’deki Kovid-19 temelli ‘çökme’den kurtulmaya öncülük etti. Japonya Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası (ECB), finansal piyasalara ve ekonomiye önemli ölçüde destek oldu.
“Çin Bankası, durgunluktan kaçınırken diğerlerinden daha sert bir politika izlemiştir. Çin hisseleri, beklediğimiz gibi, daha sıkı para ve mülk gibi sektörlerdeki aşırılıklara yönelik saldırılarla körüklendi. Tahvil alımı ve düşük kur, sabit getirisi olan menkul kıymetleri artırdı ve insanları tahvillerdeki zayıf getirisi olanlara kıyasla ucuz görünen daha yüksek getirisi olan hisselere itti.”
‘PİYASALAR MB’LERE ÇOK ŞEY BORÇLU’
“Günümüzün yükselen hisse fiyatları, varlık piyasalarını nakitle çalkalamak ve daha uzun vadeli borçlanma oranlarını düşük tutmak amacıyla faiz oranlarını düşürmek için merkez bankası kararlarına çok şey borçludur.
“Fed’in kararında beni ikna eden şey, en azından tüm hisse senedi piyasalarında keskin bir toparlanma beklentisiyle; 2020 yazından itibaren pandemiye karşı ‘karantina kara deliğini’ dengelemeye çalışmak için 3 trilyon dolarlık yatırım yapılması iradesiydi.
ENFLASYONUN ESAS SORUMLUSU: PİYASALAR
“Bu yıl sona ererken, asıl soru, besledikleri enflasyonu kontrol altına almaya çalıştıkları için uyaran piyasalar için yapılan teşvikleri geri çekip çekmeyecekleri (...) Piyasalar büyük merkez bankalarının bağımsız olduğuna ve bunun iyi bir şey olduğuna inanmaya başladı. Avrupa Merkez Bankası, kısmen Bundesbank’ta, bağımsız uzmanların enf- lasyonu düşük tutmak amacıyla kısa faiz oranları belirlemesi fikri üzerine modellendi. Japonya Merkez Bankası ve Fed’in de yüzde 2 enflasyon hedefi var.”
‘PİYASA DENGEYİ SAĞLAR’ SAFSATASI
“Bağımsız merkez bankalarının disiplin sağlama fikri, bu yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Teoriye göre MB’ler, ekonomileri ve piyasaları çok iyi anlayan bilge, tarafsız insanlar tarafından yönetilecekler ki, enflasyonu yüzde 2 civarında tutmak için para ve krediyi ne zaman genişleteceklerini ve faiz oranlarını değiştirerek ne zaman daralacağı önceden bilinecekti.
“İnsanların buna neden inandığını bilmek zor. Ne de olsa, ekonomiler, merkez bankalarının ticari bankaların kredilerini genişletmelerine ve varlık değerlerini şişirmelerine izin verdiği, sadece 2008’de çok ani bir şekilde durdurmalarına ve bankaların çökmesine neden olmalarının yanı sıra piyasalarda büyük bir düşüşü ve büyük bir durgunluğu tetiklediği bankacılık patlaması nedeniyle kötü bir şekilde yaralandı. MB’ler, balonun patlamasındaki rollerini düzgün bir şekilde kabul etmeden, aşırılıklardan ticari bankaları sorumlu tuttular.”
HÜKÜMETLERİN DOĞRUDAN MÜDAHALESİ
“Bunu iyi adlandırabilecek ve büyük sıkıntılardan kaçınabilecek bu eşsiz anlayışlı insanları bulmak artık gittikçe zor. MB Başkanları genellikle, izledikleri politikalara yakın olan, maliye bakanlarının yardımıyla cumhurbaşkanı veya başbakanlar tarafından atanırlar. Bu yıl, çok sayıda büyük merkez bankası, enflasyonun ortaya çıktığından çok daha düşük olacağını tahmin ediyor.
“Bu efsanevi ‘bağımsızlık’ söylemi döneminde bile tam bağımsız bir merkez bankası belirlemek zordur. Bugün hükümetlerin daha açık bir etkiye sahip olduğunu görebiliyoruz.
ERDOĞAN VE Xİ’NİN UYGULAMALARI
“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyon oranı veya kurdaki baskı ne olursa olsun, faizi düşük tutacak veya azaltacak bir merkez bankası başkanını atama yetkisini kullandı. Çin Halk Bankası, görevini Cumhurbaşkanı Xi Jinping ve Komünist Parti’nin fikir ve politikalarını uygulamak olarak gördüğünü hemen tüm açıklamalarında gösteriyor.
FED HÜKÜMETİ ESAS ALIR
“Fed’in kendisi uzun zamandır enflasyonu düşük tutmak ve iyi bir büyüme sağlamak için ikili bir yetkiye sahipti. İki amaç arasında bir çelişki olduğunda, Fed bir karar vermek zorundadır ve genellikle yönetimin görüşlerini dinler.
“(....)ABD başkanı Biden, yönetim kuruluna atama yapmak için yetkilerini kullanarak Fed’i yeniden şekillendirmeye başladı. Görevdeki başkan Jay Powell ile yeni atanan başkan yardımcısı Lael Brainard arasında Demokratların politikalarına uygun yeni Fed için bir politika platformu müzakere etmiş gibi görünüyor.
“Yeni Fed, net sıfır karbon emisyonu ve sosyal politikalar konusundaki görevlerini daha ciddiye alacak ve düzenleyici olarak bankacılık faaliyetlerine karşı daha sert bir seyir izleyebilecektir. Hem Cumhuriyetçi eğilimli başkan hem de Demokrat başkan yardımcısı, ekonomiyi piyasaların izin verdiği ölçüde sert yönetmek, daha güçlü ve daha uzun bir toparlanma arayışı içinde olmak istiyor.
MB VE HÜKÜMET İŞ BİRLİĞİ
“Piyasaların daha fazla şekilde siyasileşen merkez bankasına uyum sağlaması gerekiyor. Meksika, hükümetin içinden yeni bir merkez bankası başkanı görevlendiriyor. Avrupa MB, AB projesinin bekçisidir ve ekonomik, parasal ve siyasi birliği ilerletmek için gerekenleri her zaman dikkate alacaktır. Piyasalara güven vermek için gereken şey, herhangi bir merkez bankasının hükümetiyle iyi çalışması ve aralarında sorumlu ama piyasa dostu bir bakış açısına sahip olmalarıdır.
“2021’in sonuna yaklaşırken, Fed’in teşvikleri ne ölçüde hızla geri çekmesi gerekeceği ve enflasyonun ne kadar süre yüksek kalacağı konusunda daha fazla endişe var. Bununla birlikte, dünya ekonomisi, Japonya Merkez Bankası ve ECB’den gelen sıfır faiz oranı ve bol miktarda sıcak para ile desteklenmeye devam edecek gibi görünüyor. Çin Halk Bankası bir durgunluğu tetiklemek istemiyor, ancak hükümetin özel mülk kontrollerinde, özel sektörün piyasa bozucu rolüne karşı mücadelesine yardımcı oluyor.”