Fiskobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar: Müdahale alımını biz yapmalıyız
‘Bu alanda tekelleşmiş güçlü yabancı firmalar var. Üreticimiz çok dağınık. Üreticiyi, piyasadaki devler karşısında yalnız bırakmak doğru olmaz. FİSKOBİRLİK’i değerlendirelim.’
Dünya fındık ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayan Türkiye’nin en büyük fındık üretici birliği olan FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Bayraktar, müdahale alımının FİSKOBİRLİK tarafından yapılması gerektiğini belirtti. Üretimde bir numara olmamıza rağmen dünyada güçlü rakipler olduğunu ifade eden Bayraktar’la fındık üretimi ve sorunlarını konuştuk.
- Türkiye’de ve dünyada fındık üretiminin durumu nedir?
Dünyanın 1 milyon ton fındığa ihtiyacı var. Üretimde önemli ülkeler var ama dünyadaki fındığın yaklaşık yüzde 70’ini Türkiye üretiyor. Tüketim alanında aslında alınacak çok yol var. Dünyanın büyük bir kısmı fındıktan bir haber. Ana üretici ülke, Türkiye. Dolayısıyla fındığın tüketiminin artırılması, yan mamullerin yapılması, markalaşmaya gidilmesi Türkiye’nin sorunu. Maalesef Türkiye, yıllarca fındığı alan, aldığı gibi satan ülke konumuna düşmüş.
Özellikle katma değerli ürünler üretme anlamında uzun yıllar endüstri dışarda olmuş. Son 10-15 yıldan bu yana endüstriyi nihai mamul anlamında işletmeye başladık, bu konuda ciddi bir çabamız var ama sonuçta yine de fındığın büyük bir kısmı işlenmemiş olarak yurtdışına gidiyor. Bu yolda alınacak daha çok mesafe var. Dünya piyasasında yerleşmiş bir düzen var ve güçlü rakipler var. Dolayısıyla Türkiye, fındıkla ilgili sektördeki aktörlerin katma değerli ürünler üretme ve bunu yurtdışına pazarlama çabasına biraz daha destek vermeli.
DEVLET KONTROLÜ BIRAKMAMALI
- FİSKOBİRLİK fındığın neresinde?
FİSKOBİRLİK 1938 yılında kurulmuş, potansiyel ve ortak sayısı olarak Türkiye’nin en büyük üretici birliği, dünyanın da en büyük fındık üretici birliği. Uzun yıllar devlet, FİSKOBİRLİK’i müdahale kurumu gibi görevlendirmiş ve fiili olarak 2004 yılına kadar FİSKOBİRLİK devlet adına üreticiden fındığı alan, depolayan ve hükümetin tavsiyeleri doğrultusunda bazen satan, bazen yağ yapan aslında stok kurumu olarak kullanılmış.
Devletin piyasayı kontrol mekanizmasını çok da kendi haline bırakmaması lazım. Yaklaşık 600 bin ton üretimimiz var ve bir numarayız, iki numaradaki ülke olan İtalya’nın 100 bin ton üretimi var. Fındık, Türkiye için önemli bir tarım ürünü. Üretimde tekel olduğumuz, geniş kitlelerin uğraştığı bir meseleyi çok da kendi haline bırakamazsınız dünya piyasalarında. Çünkü bu alanda tekelleşmiş 3-5 tane ülke, güçlü yabancı firmalar var. Bizim üreticimiz çok dağınık. Üreticiyi, o piyasadaki devler karşısında yalnız bırakmak aslında çok da doğru olmaz. Bu anlamda piyasayı kontrol etmeye çalışması doğru bir yaklaşımdır ama bunu ne kadar başarıyor? FİSKOBİRLİK, 2004 yılına kadar bu şekilde çalışmış.
800-1000 arası personelimiz var. Sadece Giresun’daki entegre tesisimizde 450-500 kişi çalışıyor. Sadece istihdama değil kayıtlı ekonomi ve istihdama katkı sunuyoruz. Özel sektör, maliyetleri düşürme anlamında personelden kısıyor, SSK’dan kısıyor ama FİSKOBİRLİK’in böyle bir şeyi yok. Biz Giresun’da her yıl vergide de sigortada da dereceye gireriz.
FINDIĞIN HER AŞAMASINDA VARIZ
- 2004 yılından sonra ne oldu?
Hazine desteği olmadan fındık gibi bir üründe müdahale alımı yapmak dünyada hiçbir kurumun yapabileceği iş değil. Hazine desteği lazım bu anlamda. Kendi şartlarını oluşturuyorlar, kendi kurumlarını güçlendiriyorlar, kendi kurumlarını piyasaya salıyorlar sonra diyorlar ki bunların hepsi özerk, özel kurum, siz de böyle yapın, diyorlar. Halbuki siz daha yerleşmemişsiniz, kurumsallaşmamışsınız, ticarette o kadar güçlü firmalarınız yok. Yani serbest piyasa adı altında sizin zayıf firmanızı o güçlü firmalarla karşı karşıya getiriyorlar ve tabiri caizse size ringde sürekli dayak atıyorlar. Sonuçta FİSKOBİRLİK, çok ciddi bir borç batağına sürüklendi. Tam o anda biz geldik göreve. Borçları ödedikten sonra bir karar aşamasına geldik? Ya mevcut düzen gibi elimizden geldiği ölçüde fındığı alıp, kırıp veya kabuklu satan bir kurum olacağız. O zaman sirkülasyonumuz çok olacak, ‘FİSKOBİRLİK çok fındık aldı’ diyecek kamuoyu. Ama bunun kamuoyuna, üreticiye, piyasaya hiçbir katkısı olmayacak. Ya da dünyadaki büyük devlere rağmen az da olsa üreticiden fındığı alan, entegre tesisinde işleyen katma değerli ürünler üreterek hem içerde pazardan pay almaya çalışan hem de dünyadaki pazardan pay almaya çalışacaktık.
- Ortalama ne kadar fındık işliyorsunuz?
Yaklaşık 20 bin tona yakın fındık işleyerek Türkiye’ye ve dünyaya satıyoruz. Belki bu 20 bin ton, kamuoyu nezdinde 600 bin tonluk üretimin yanında az gibi görülebilir ama 4-5 yıl önce 500 ton fındık dahi işleyemeyen bir kurum için önemlidir. Ben hep şunu söylüyorum; FİSKOBİRLİK eğer markalaşmaya, katma değerli ürün üretmeye, bu anlamda da üreticiye katkı sunmak gibi bir zorlu yolu tercih etmemiş olsa al sat yapsak biz de piyasadan bu yıl 100 bin ton fındık alıp satacağız. Bu gücümüz var bizim.
- Neler üretiyorsunuz? Nerelerde varsınız?
20 ana kalemde yaklaşık 100’ün üzerinde fındıklı nihai mamulümüz var. Fındık genelde tüm dünyada kakaolu krema dediğimiz kremada tüketilen bir ürün. Türkiye pazarında lider olan ürünlerimiz var. Ürünlerimizin birçoğu önde yarışıyor. Fındığın kullanıldığı bütün mamulleri yapmaya çalışıyoruz ve pazarda varız. Türkiye’de 42 tane bayimiz var. Yaklaşık 50’nin üzerinde pazarlama elemanımız var. Bütün ulusal zincirlerde, bütün yerel marketlerde FİSKOBİRLİK’in birkaç tane ürünü var. Sadece kendi mağazalarımızla sınırlı değiliz. Geçen yılki ihracatımız 100 milyon lira civarında. 100 milyon, FİSKOBİRLİK gibi bir kurum için hiçbir şey değil ama daha 3 yıl önce 1 milyon lira bile ihracatı olmayan bir kurum için önemli bir şey.
ZOR ama üreticiye katkısı olan ikinci yolu tercih ettik. Şu anda üreticiden fındığı alıyoruz aynı zamanda bir üreticiyiz, aldığımız ürünü entegre tesisimize getiriyoruz aynı zamanda bir sanayiciyiz, entegre tesisimizde ürettiğimiz ürünü Türkiye ve dünyada satmaya çalışıyoruz aynı zamanda bir pazarlamacıyız ve dağıtımcıyız. Fındığın her aşamasında varız.
100 YILLIK TECRÜBEMİZ VAR
- Müdahale alımını kim yapmalı?
Hükümet, TMO’ya yaptırıyor. Peki TMO’nun asli görevi midir bu? Değildir. Eksikliklerine rağmen o arkadaşların çabalarını görmezden gelmiyorum. Onlar da çok ciddi bir iş yapıyorlar ama burada da tecrübe var. FİSKOBİRLİK’in müdahale alımı yapmasına kanuni bir engel yok. Çok uzun zaman özerkleşme süreciyle FİSKOBİRLİK’in böyle bir kanuni hakkı olmadığından bahsedildi, bu doğru değil. Hazine TMO’ya veriyor, TMO da bize veriyor. Biz diyoruz ki TMO’nun yapığından daha uygun maliyette alımı yaparız. Bölge insanına sorsanız müdahale alımını ‘TMO mu FİSKOBİRLİK mi yapsın?’ diye. Yüzde 70 FİSKOBİRLİK der. Biz bunu bir türlü beceremedik. Yerleşik bir düzen var burada, tesis var, işgücü var, fabrika var. Kaldı ki FİSKOBİRLİK tarihinde en fazla bu dönem hazır. Neden? Çünkü son 10 yılda aynı zamanda üretmeyi ve satmayı da öğrendi. Üretici de daha mutlu olur. Bu kurumun 100 yıllık tecrübesi var. Bütün siyasiler, STK’lar ‘FİSKOBİRLİK var’ demeli. Üretici güçlü olmak için kurumuna sahip çıkmalı. Devlet de müdahale alımı yapacaksa mutlaka bu işte uzmanlaşmış olan ve bölgede konuşlanmış olan FİSKOBİRLİK ile yapmalı. Bunun için de STK’lar ve siyasi partiler bu konuda kamuoyu oluşmasına katkı sunmalı ki fındıkta var olan sorunların çözümüne katkı sunulsun.