Fransa ABD'nin Yemen saldırısına katılmadı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Yemen'deki Husilerin eylemlerine karşı Kızıldeniz'de kurulan ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyona, gerilimin tırmandırılmasını istemedikleri için katılmadıklarını söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Elysee Sarayı'nda yaklaşık 200 gazetecinin önünde düzenlediği ve 8 televizyonda canlı yayınlanan ve 2,5 saat süren basın toplantısında, Yemen'deki Husilerin eylemlerine karşı Kızıldeniz'de kurulan ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyona, gerilimin tırmandırılmasını istemedikleri için katılmadıklarını söyledi.
ASKERİ DEĞİL DİPLOMATİK ÇÖZÜM
Macron, bir gazetecinin sorusu üzerine İsrail'in Gazze’ye saldırıları sonrası Kızıldeniz'de yükselen tansiyona ilişkin değerlendirmede bulundu: "Herhangi bir tırmanmadan kaçınmayı amaçlayan bir pozisyonumuz var” ifadesini kullanarak “konunun askeri değil, diplomatik açıdan ele alınması gerektiğine” işaret etti. “Ancak seyrüsefer özgürlüğünü korumak için buradayız" diyen Macron, Fransa'nın kendi ve müttefiklerinin ekipmanlarını korumak için adımlar attığını da vurguladı.
Washington yönetimi, geçen hafta ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun Yemen'e yönelik ilk saldırılarını duyurduğu açıklamada, koalisyonda yer alan 10'a yakın ülkenin içinde Fransa yoktu.
ÇOK SAYIDA GEMİCİLİK ŞİRKETİ KIZILDENİZ'DEKİ SEFERLERİNİ DURDURDU
İran'la ittifak halinde olan Husilerin Ensarullah hareketi, Gazze'deki savaşın eşiğinde Filistinlilere desteğini göstermek için Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılarını arttırdı ve herhangi bir İsrail gemisinin ya da İsrail limanlarına giden bir geminin hedef alınabileceği uyarısında bulunmuştu. Husilerin, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına karşılık ticari gemilere yönelik eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi Kızıldeniz'deki seferlerini durdurma kararı almıştı.
ABD VE İNGİLTERE KOALİSYONU YEMEN’E SALDIRDI
Buna karşılık ABD aralık ayında bölgedeki deniz taşımacılığını güvence altına almak için uluslararası bir operasyon oluşturdu ve Yemen'in büyük bölümünü kontrol eden Husilerle bağlantılı hedeflere saldırılar düzenledi.
Husilerin saldırıları, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı oluşturan ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12'sinin yapıldığı Süveyş Kanalı'ndan geçişleri tehlikeye atarken Kızıldeniz'de ticari gemilerin uğradığı saldırılar ve şirketlerin pes peşe aldığı kararlar, küresel ekonomide yeni bir "tedarik zinciri krizi “nin başlayacağına ilişkin endişeleri artırmıştı.
ABD, İNGİLTERE, AVRUPA VE İSRAİL'İN KAYBEDECEK ÇOK DAHA FAZLA ŞEYİ VAR.
Husilerin artık gemilere ateş etmesine bile gerek yok; Husilerin ya da koalisyonun sadece füze tehdidi bile Kızıldeniz gemiciliğini sekteye uğratmaya yetiyor. ABD-İngiliz koalisyonu bu saldırıyla durumu daha da tehlikeli seviyelere tırmandırdı. Aslında askeri ve ekonomik açıdan ABD ve Avrupa Husilerden çok daha savunmasız durumda. Basitçe söylemek gerekirse, ekonomik ve askerî açıdan ABD, İngiltere, Avrupa ve İsrail'in kaybedecek çok daha fazla şeyi var.
Diğer taraftan Husiler yalnız değiller. Dünyanın en etkili savaş güçlerinden biri olarak kabul edilen Hizbullah'ın Lübnan'da yaklaşık 100 bin yüksek eğitimli ve iyi silahlanmış askeri var ve İsrail ile halihazırda (ilan edilmemiş ama fiilen) savaş halinde ve muhtemelen önümüzdeki günlerde bu savaş daha da şiddetlenecek.