Fransa’da çarpıcı rapor: Her yıl 165 bin çocuk cinsel şiddete maruz kalıyor
'Ensest ve Çocuklara Yönelik Cinsel Şiddet Bağımsız Komisyonu' tarafından hazırlanan rapor Fransa’da çocukların yaşadığı cinsel şiddeti ortaya çıkardı. Her yıl 165 bin çocuk cinsel şiddet mağduru oluyor. 5,4 milyon yetişkin kadın ve çocuk, genellikle kendi aileleri içinde cinsel istismara uğradı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un talimatıyla 23 Ocak 2021 tarihinde kurulan “Ensest ve Çocuklara Yönelik Cinsel Şiddet Bağımsız Komisyonu” (CIIVISE) 3 yıllık çalışmanın sonucunda hazırladığı raporu 17 Kasım 2023’te Çocuklardan Sorumlu Devlet Bakanı Charlotte Caubel'e resmi olarak teslim etti.
Yargıç Edouard Durand ve sosyal hizmet uzmanı Nathalie Mathieu'nun eş başkanlığını yaptığı CIIVISE tarafından yürütülen devasa çalışma 600 sayfadan oluşuyor. Görevi mağdurların söyleyeceklerini dinlemek ve bu kanıtlara dayanarak kamu politikaları için tavsiyelerde bulunmak olan komisyon telefonla, yazılı olarak, online anket yoluyla ya da her ay bir Fransız kasabasında düzenlenen halka açık toplantılarda yaklaşık 30 bin kişinin tanıklığını topladı.
Raporda, komisyonun düşüncelerini geliştirmek için bu tanıklıkların yanı sıra sosyal bilim araştırmalarından ve konuyla ilgili edebi eserlerden yararlanarak, başta ensest olmak üzere çocuklara yönelik cinsel şiddet mekanizmalarını ve bunların sonuçlarını analiz ettiği belirtilmekte.
Komisyon, “toplum olarak hata yapıldığını; sanki bir erkeğin bir çocuğa, yeni doğmuş bir bebeğe, bir ergene ve yaşamın bu iki yaşı arasındaki tüm çocukluk yaşlarına cinsiyetiyle saldırması imkansızmış gibi, bu durum yokmuş gibi davranmanın daha iyi olduğunu düşündü” diyerek CIIVISE’nin, çocuklara yönelik cinsel şiddetin inkârını vurgulayan ilk kuruluş olmayacağına dikkat çekiyor. “CIIVISE, diğerleriyle birlikte, çocuklara yönelik cinsel şiddetin hem sayı hem de ciddiyet açısından ne kadar büyük boyutlara ulaştığının altını çizmiştir. Her yıl 165 bin çocuk cinsel şiddet mağduru olmaktadır. 5,4 milyon yetişkin kadın ve erkek çocukken, genellikle kendi aileleri içinde cinsel istismara uğramıştır” deniliyor.
Rapor bir tanığın şu sözleriyle başlıyor:
“Söylemek istediğim şey, ölen, kendini köprüden atıp trenin altında kalan herkes için tanıklık ettiğimdir. Deliren, hastalanan, gerçekten çıldıran herkes, hiçlik içinde yaşamaktansa ölmeyi seçen herkes için tanıklık etmek istiyorum. Kaosu bağırsaklarından atamayanların, güzel bir ölümle son bulan ama aynı zamanda ikiye bölünmüş ve harap olmuş herkesin. Hayatlarını sessizlik içinde duvarlarla örerek geçirenler. Ve hepsiyle birlikte, o sese sahip olmayan herkes için tanıklık ediyorum. Sadece ne yaşadığımızı söylemek istiyorum: dehşet, aşırı yalnızlık. Soğuk, anlaşılmaz. Her şeyin harap olduğu bir yerde insanlığın derinlikleri. Kelimesi yok, cehennem gibi. Ve bizden o kadar çok var ki. Sessizliğe ve korkuya gömülmüş durumdayız ama oradayız ve biz de insanlığın yüzlerinden biriyiz. Söylemek istediğim şey, hepimizin ışığa özlem duyduğu. Ve benim sözlerimden öte, benim sözlerim de onlar için”.
CİNSEL ŞİDDET ÇOĞUNLUKLA ENSEST İLİŞKİDİR
Komisyon raporuna göre vakaların % 81'inde fail bir aile üyesidir: % 22'sinde fail, çocuğa veya çocuğun ebeveynlerine yakın bir kişidir. % 11'inde cinsel şiddet kurumsal bir ortamda, genellikle bir yetişkin tarafından gerçekleştirilmiştir. Son olarak, cinsel şiddet vakalarının % 8'i halka açık bir yerde (sokak, toplu taşıma, vb.) bir yabancı tarafından gerçekleştirilmektedir.
Cinsel şiddetin çok erken yaşlarda başladığının belirtildiği raporda, şiddet başladığında mağdurların ortalama 8,5 yaşında olduğu, cinsel şiddetin ensest olduğu durumlarda da ilk eylemler gerçekleştiğinde mağdurların 7,5 yaşında olduğu ifade edilmektedir. Mağdurların % 22'si, yani vakaların neredeyse dörtte biri için, ilk tecavüzler veya cinsel saldırılar 5 yaşından küçükken başlamıştır.
Cinsel şiddet birkaç yıl boyunca tekrarlanmaktadır. Mağdurların % 64'ü bir veya daha fazla cinsel saldırıya, % 38'i ise bir veya daha fazla tecavüze maruz kaldığını bildirmiştir. Vakaların % 86'sında mağdurlar birden fazla tecavüze veya cinsel saldırıya maruz kalmıştır. Her iki mağdurdan biri için şiddet bir yıldan fazla sürmüştür. Her 4 mağdurdan biri için şiddet 5 yıldan fazla sürmüştür. Ve her 10 mağdurdan biri için şiddet 10 yıldan fazla sürmüştür.
Vakaların % 97'sinde saldırganın erkek ve 18 yaşından büyük olduğu belirtilmekte. Raporda “Pedofili suçluları çoğunlukla aile üyeleri, iş arkadaşları gibi günlük hayatımızda temas ettiğimiz erkeklerdir” denmekte ve bunların “Ortak noktaları, istismar ettikleri çocuklara yaş, yetki, statü ve cinsiyet açısından hâkim olmalarıdır. En yaygın failler babalar (%27), erkek kardeşler (%19), amcalar (%13), ebeveynlerin arkadaşları (%8) veya aile komşuları (%5)” olduğu ifade edilmektedir.
ENSEST HOŞ GÖRÜLMEKTE
Raporda, 1950 yılında Claude Levi-Strauss, Fransız antropolojisinin kurucu eseri olan “Les structures élémentaires de la parenté” (Akrabalığın Temel Yapıları) adlı kitabında "ensest yasağı, tüm toplumsal kurallar arasında tek başına evrensel bir karaktere sahip olan bir kuraldır " diye yazdığı belirtilmekte, bunun “teorik olarak yaygın kabul görüldüğü ve aynı aile grubunun üyeleri arasındaki cinsel ilişkilerin mutlak yasağı her medeni toplumun temelini oluşturduğu” ifade edilmekte. Fakat “ensest evrensel olarak yasaklanmış olabilir, ancak her şeyden önce evrensel olarak uygulanmakta ve hoş görülmektedir” denmekte.
Komisyon raporunda “18 ila 75 yaş ve üzeri kadınların %14,5'i ve erkeklerin %6,4'ü 18 yaşından önce cinsel saldırıya uğradıklarını belirtmiştir. Vakaların büyük çoğunluğunda şiddet 10 yaşından önce başlamıştır. Yani 5,4 milyon yetişkin daha cinselliklerini geliştiremeden tecavüze ve/veya cinsel saldırıya uğramıştır. Ve her yıl 165 bin çocuk benzer eylemlere maruz kalmaktadır” deniyor.
Rapor, durumun vahameti ve boyutuna dikkat çekiyor: “Etrafımızda, akrabalarımız, iş arkadaşlarımız, dostlarımız ve komşularımız arasında tecavüz ve cinsel saldırı mağduru insanlar var. Uzun süre görünmez kaldılar, travmalarını yalnızlıklarına gömdüler ve etraflarında onları dinleyecek, anlayacak veya destekleyecek kimseyi bulamadılar. Dahası, toplum bu gerçeğin boyutunu ve ciddiyetini en aza indirdi. Bazı şeyler değişti. Tanıkların cesareti, feminist derneklerin azmi, edebiyatın gücü, sosyal ağların etkisi ve Kilisede Cinsel İstismar Bağımsız Komisyonu'nun (ICSAE) çalışmaları, çocuklara yönelik cinsel şiddetle mücadeleyi yavaş yavaş bir kamu düzeni ve kamu sağlığı meselesi haline getirdi. CIIVISE işte bu ortamda kurulmuştur. Komisyonun sloganı: birlikte sessizliği bozalım”.