Fransa’nın resmi dili Fransızcadır! Fransa azınlık ve etnik dilleri kabul etmez
Bugün Fransa, etnik bir parçalanma tehlikesi olmadığı halde ulusal birliğini ve dilini tehdit ettiğini düşündüğü uluslararası anlaşmalara karşı direnirken, kendi ülkesinde azınlık grupları kabul etmezken, bizden ‘etnik ve dinsel azınlıklara özgürlük’ vermemizi istemektedir


PKK terör örgütünün en önemli taleplerinden biri “anadilde eğitim.” MHP’nin başını çektiği yeniden açılım sürecinde bu talep yoğun bir şekilde gündeme getiriliyor. Daha da ileri giderek DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek, Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi ve Türkiye'deki diğer dillerin de hukuki güvenceye kavuşturulması için Meclis’e bir kanun teklifi sundu.
DEM Parti’nin ikiz kardeşi HÜDA PAR da Batman’da Kürtçenin resmi dil olması için yürüyüş düzenledi. HÜDA PAR Batman İl Başkanı Davut Şahin, “Kürt milletine ve ebeveynlerine çağrıda bulunuyoruz: Ortaokullarda özellikle Kürtçe derslerini seçiyoruz. Amacımız bu dilin bu ülkenin ikinci resmi dili olmasıdır.” dedi. DEVA, Gelecek Partisi de bu kervana katıldı. CHP çevreleri yıllardır Kürtçe anadilde eğitimi savunan açıklamalarda bulunuyor.
Peki, Avrupa’da PKK’nın en büyük destekçileri olan ve terör örgütünü “temel müttefiki“ ve “silah arkadaşı” olarak gören Fransa, kendi ülkesinde azınlık dillerini ve bu dillerde eğitimi nasıl görmektedir?
Fransa, devlet-ulus düşüncesini evrenselleştiren ve ideolojik çerçevesini çizen 1789 burjuva devrimi süresince, içinde barındırdığı birçok etnik grup ve kavmi ulusal birlik altında birleştirerek güçlü bir merkezi ulusal devlet yaratmıştır. Bu sürecin çimentosu dil olmuştur. Fransızcanın, 500 yıllık ülkenin tek resmi dili olmasının tarihi, aynı zamanda diğer dil ve lehçelerin bastırılmasının tarihidir.
FRANSA’DA FRANSIZCANIN RESMİ DİL OLMA SÜRECİ
Fransa tarihinde ilk defa, Fransızcanın idari ve hukuki dil olarak kullanılması 1539’da Kral 1. François’nın imzaladığı “Villers-Cotterêts Kararnamesi” ile başladı. Kararname, bütün idari ve hukuksal işlemlerin bundan böyle Latince değil, Fransızca yapılması ve yazılmasını emrediyordu. Böylece Fransızcanın “resmi dil” olma süreci de başlamış oldu.
Bu dönemde Fransızca konuşanların oranı sadece yüzde 1 oranındadır ve Paris civarında aristokratların konuştuğu bir dildir. Halkın yüzde 90’ının köylülerden oluştuğu feodalite döneminde Bretonya’da Bretonca, kuzeydoğuda Flamanca, Savoie’da Savoyarca, Roussillon’da Katalanca, Brearn’da Bask dili konuşuluyordu.
18. yüzyıl Fransa’sı Avrupa Aydınlanma Hareketi’nin merkezi durumuna geldi. Bir taraftan aydınlanma düşüncesinin yayılması, diğer taraftan karayollarının ve ticaretin gelişmesi Fransızcanın gelişmesinin önünü açtı. Büyük Fransız Devrimi’ne yol gösteren ideolojinin dili Fransızcaydı. 1789 Fransız Devrimi’yle, dil konusunda da köklü bir dönüşüm başladı. Artık dil, bir devlet işiydi. Eski Rejim (l’Ancienne Regime) döneminde başlayan tek bir devlet dili yaratma süreci uluslaşmayla birlikte daha da hız kazandı. Böylece ulus ile dil arasında kopmaz bir bağ oluştu. Bir burjuva devrimi olan Fransız Devrimi ulusal iç pazarın oluşturulması ve geliştirilmesinin ancak ulusal ve tek bir dille mümkün olacağı gerçeğinden hareket etti.
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Teori dergisinin Mart 1996 tarihli sayındaki “Ulusal Kültür, Uluslararası Kültür” başlıklı yazısında, ulusal dilin oluşumunu şöyle izah eder:
“Ulusal dilin çeşitli dilleri ve ağızları sindirmesinde devlet belirleyici rol oynar. Ulusal devlet, ‘ulusal kültür’ aracılığıyla bir etnik grubun diğerlerini özümlemesini veya etnik grupların yeni bir bileşim içinde kaynaşmasını sağlar. İngiliz, Fransız, Alman veya İtalyan uluslarının karnını açtığımız zaman, içinden çeşitli kavimler ve çeşitli diller çıkar.”
Cumhuriyet ideolojisinin ülkenin en ücra köşesine kadar yayılmasında dil en önemli araç olmuştur. 1794’te 83 bölgenin sadece 15’i yani 25 milyon Fransız’ın yalnızca 3 milyonu Fransızca konuşmaktaydı. Kasım 1793’te “Sadece Fransızcanın kullanıldığı, devlet ilkokulları kurulur ve eğitim sadece Fransızca olarak yapılmaya” başlanır. Bir dizi yasa çıkarılır. Fransızca dışında konuşulan diğer dillere artık tolerans tanınmaz. Bu diller “fanatizm ve federalizmi gündeme getiren karşıdevrimcilerin dilidir.”
Ulusal dil bu mücadele içinde gelişmiş ve bu mücadelenin en önemli araçlarından biri olmuştur. Büyük Fransız Devrimi, Orta Çağ kalıntısı tüm etnik grup ve kavimleri bir potada eriterek ortak bir dil ve kültür yaratmıştır. Ulusal dil bir devrimle taçlandırılmış. Ne zaman ki devrim kesintiye uğramış ve tekrar monarşiye dönülmüş (Napoleon Bonaparte ile başlayıp III. Cumhuriyet’e kadar olan süreç) Orta Çağ’ın tüm unsurları tekrar birer birer ortaya çıkmış. Kiliseler, etnik grup ve kavimler yeniden boy göstermiş, ulusal dil bir kenara bırakılmış, etnik grup ve kavimlerin dilleri yeniden sahneye çıkmıştır. Gelişen kapitalizmle birlikte güçlenen burjuvazi, bu gelişmenin önünde engel olan unsurları yok ederek burjuva devrimini tamamlamıştır. Artık Fransa’nın ülkesinin birliğini tehdit edecek ulusal bir sorunu yoktur.
19. yüzyılın ortalarında Latince tamamen yok olmuştur. Fransızca tek ve ortak dildir. Tüm baskılara rağmen diğer dillerin bölge insanları arasında konuşulması engellenememiştir. Bu dil ve lehçeler köylülerin kendi arasında konuştuğu dil ve lehçeler olarak günümüze kadar gelmiştir.
AZINLIK DİLLERİ DEĞİL BÖLGESEL DİLLER
Bernard Poignant’nın 1998’de hazırladığı raporda, on temel bölgesel dilden bahsediliyor: Alsace, Bask, Breton, Katalan, Korsika, Oksidan, Flaman, Oil, Franco-Provençal ve Fransa’nın denizaşırı ülkelerinin dilleri. Bu diller kendi içinde homojen bir yapıya sahip değiller. Fransa’nın denizaşırı ülkelerini de içine alan bu on bölgede 75 dil konuşuluyor. Metropol Fransa’sında ise 24 dil ve lehçe konuşuluyor. 1951 yılında çıkarılan Deixonne Kanunu’nda “Bölgesel diller Fransa’nın ortak mirasına dâhildir.” denir.
Fransa’da “ulusal azınlıklar” veya “azınlık dilleri” terimleri resmi terminolojide kullanılmaz. Fransa’da konuşulan Fransızca dışındaki diller için “bölgesel diller” terimi kullanılır. Fransızca diğerlerinden ayrı bir grubun dili değil tüm Fransız vatandaşlarının dilidir. Bundan dolayı Fransa azınlıkların varlığını kabul etmez.
Bugün bölgesel dillerin öğrenimi ile ilgili hukuksal bir zorunluluk yoktur. Tamamen öğrencilerin ve öğretmenlerin gönüllülüğüne bağlıdır. Yeter sayıda öğrenci bulunmalıdır. Bu dillerin konuşulduğu bölgelerdeki özel okullarda (dernek statüsündeki okullar), Fransızca zorunlu olmak kaydıyla iki dilde eğitim yapılabiliyor. Bu dillerin öğrenilmesi “bireysel haklar” çerçevesinde ele alınmıştır.
FRANSA AB’NİN ‘BÖLGESEL VE AZINLIK DİLLERİ SÖZLEŞMESİ’Nİ KABUL ETMEZ
Fransa’da “azınlıklar ve dil sorunu” ile ilgili esas deprem, Avrupa Konseyi tarafından 1992 yılında kabul edilen “Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi” ve 1998 yılında yürürlüğe giren “Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi” ile yaşanır. 24 Eylül 1996’da Başbakan Alain Juppé, “Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi”nin kabulü için Anayasa Konseyi’ne başvurur. Konsey “Cumhuriyet’in dili Fransızcadır!” diyerek başvuruyu reddeder.
Bunun üzerine Fransa anında tepki göstererek 25 Haziran 1992’de bir anayasa değişikliği yapar ve 2. maddesine şu eki koyar: “Cumhuriyet’in dili Fransızcadır.” Bizim Anayasamızın 3. maddesi, Fransız Anayasası ile tam bir paralellik içindedir: “Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.”
Bugün Fransa, etnik bir parçalanma tehlikesi olmadığı halde ulusal birliğini ve dilini tehdit ettiğini düşündüğü uluslararası anlaşmalara karşı direnirken, kendi ülkesinde azınlık grupları kabul etmezken, bizden “etnik ve dinsel azınlıklara özgürlük” vermemizi istemektedir. Demokrasi, insan hakları ve özgürlük sözcüklerini ağzından düşürmeyen emperyalist ülkeler ikiyüzlüdür.
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.