Fransız darbesi, Gine’nin 'İstanbul Belediye Seçimi'
Gine, Türkiye’nin yaşadığı 'İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimleri'ne benzeri bir süreçten geçiyor. Biçim olarak, Türkiye’de 'seçim', Gine’de 'askeri cunta' şeklinde gerçekleşen, Biden tayfasının hamlesine ve 'geçici ve göreli üstünlüğüne' tanık oluyoruz.
Fransız askeri darbesi sonrasında pek çok Batı Afrika ülkesi, Gine’de hangi derslerin çıkarılması gerektiğini tartışıyorlar. Gine darbesi ve özellikle Fildişi Sahili başarısı AKP Hükümeti’ne önemli uyarılar içeriyor.
Uzmanlar, Fransa’nın hedefindeki Fildişi Sahili ve Gine’de, Fildişi başarılı olurken, Gine’deki 'geriye doğru atılmış adıma' neyin yol açtığını anlamaya çalışıyorlar.
Uzmanlara göre, Fildişi’nin en büyük başarısı, “Milli Uzlaşma” çatısı altında, toplumun en geniş kesimini birleştirerek, Fransa’ya kullanabileceği “muhalefeti” bırakmaması.
'HİZADAN ÇIKAN' AFRİKA DEVLETLERİ
Öncelikle Gine’de yaşananlar, Afrika genelinde hakim olan İkinci İstiklal Savaşı başarılarıyla çelişen, yanlış zamanda yaşanan, 'anakronik' bir durum.
Fransa merkezli Atlantik kampı, 2013 yılında başlayan “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” sürecinde Afrika devletlerinin “hizadan çıktıklarını” tespit ediyor ve çaresizlikle bu ülkeleri istikrarsızlaştırmaya çalışıyor.
Bu çerçevede, Afrika devletlerinde 'boykotlar' kışkırtılıyor, 'sivil itaatsizlik' eylem çağrıları yapılarak vatandaşlar sokağa çekilmek isteniyor, dahası darbeler tertipleniyor.
Gine Cumhurbaşkanı Alfa Konde, 2016 yılında Çin ile “stratejik ortaklık” anlaşması imzalayınca, Batı medyası, Konde’yi “şeytanlaştırmaya” başladı. 35 yıllık “demokrasi savunucusu”, “diktatör”ler kampında anılmaya başlandı.
İKİYÜZLÜLÜK
Uzmanlar, öncelikle, gelişmelerin bir iç hesaplaşma olmadığını, yabancı güçlerle Gine devleti arasında yaşandığının altını çiziyorlar: 'Gine’de Atlantik ve Asya cepheleri çarpışıyor.'
Fransız “sivil itaatsizlik” cephesinin lideri, “demokrat” Cellou Dalein Diallo, Cumhurbaşkanı Konde’yi “3. Dönem Cumhurbaşkanlığı”nda ısrar etmek ve “diktaör, baskıcı” olmakla suçlarken, Fransacı Lansane Konte’nin 24 yıllık diktatörlüğü döneminde “başbakanlık” yaptığı gerçeğinin altı çizilerek, “ikiyüzlülük”ü hatırlatılıyor.
Fransa darbesiyle 1984 yılında iktidar olan Lansane Konte, 2008 yılına kadar kesintisiz 24 yıl boyunca ülkeyi yönetmiş, Fransızlar, bırakın 3. Dönem 5. Döneme bile itiraz etmemişlerdi.
Sorun, kaç dönem veya “demokrasi” olmayıp, hangi programın savunulduğuydu.
Burkina Faso’da Fransacı Blaise Compaore, 1987’den 2014 yılına kadar 27 yıl ülkeyi baskı altında yönettiğinde Atlantik kampından itiraz gelmemişti.
Keza, Cezayir’de 1999’dan 2019 yılına kadar 20 yıl boyunca Fransa eğilimli politikalar izleyen eski Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’ya karşı da Atlantik ses çıkarmamıştı.
Afrika’da '3. Dönem Cunhurbaşkanlığı'na karşı çıkışın bir 'demokrasi' talebinden çok, 'Avrasya’yla işbirliğini engellemeye yönelik' bir girişim olduğu tespit ediliyor.
1. HATA: MİLLİ CEPHEYİ GENİŞLETMEDİ
Profesör Konde 2020 yılı Ekim ayında yapılan seçimleri %59.50 oy alarak kazandı. Ancak, karşısında yüzde 40’lık Batı’nın etkilediği cepheyi kazanmada ve etkisizleştirmede yetersiz kaldı.
Fildişi Sahili Cumhurbaşkani El Hasan Vattara’ysa 2015 yılından itibaren “Cumhurbaşkanlığı İttifakı”nın tabanını genişletti. Fildişi Komünist Partisi dahil tüm güçlere kapısını açtı.
2020 yılı Eylül ayı seçimlerinden sonra da “sivil itaatsizlik” cephesinin liderliğine “ötelenen” eski Cumhurbaşkanı Henri Konan Bedi’yi önce tarafsızlaştırdı.
2021 yılının Şubat ayından itibaren de 2000-2011 yılları arasında iç savaşta karşı karşıya geldiği kanlısı Loren Bagbo’yla barıştı ve kucaklaştı.
Fransızlara kala kala, gladyo şefi teröristbaşı Giyom Soro kaldı.
Vattara, Fransa’ya Fildişi’nde kullanacağı “muhalefet” bırakmama başarısını gösterdi.
2. HATA: BATI İŞBİRLİKÇİLERİNE 'SESSİZ KALMA'
Uzmanlar, Gine Cumhurbaşkanı’nın ülkedeki Fransız işbirlikçilerine karşı gerekli tavrı almakta yetersiz kaldığına işaret ediyorlar.
Çok değil 2021 yılı başında yaptığı, 'kendisine aşırı güven içeren' ifadeleri sosyal medyada paylaşılarak, 'uyanıklılık'ı zayıf tutan “zaafiyeti” hatırlatılıyor.
Dahası, “sokak gösterilerinden” sonuç alamayan Fransa’nın darbeye kalkışacağı dile getirilirken ve de 5 Eylül günü darbeyi yapan ekip hakkında kendisine 'bilgi ulaşmışken', gerekeni yapmamasına dikkat çekiliyor.
Mayıs ayında darbe şefi Mamadi Domboya’nın Savunma Bakanlığı’na çağırıp uyarıyla yetinmek yerine gerekli önlem alınsaydı darbenin önlenebileceği ifade ediliyor.
Oysa Fildisi Sahili, Eylul 2020’de darbe girişimini önceden öğrenerek “tertip aşaması”nda bastırdı. 2017’de bastırdığı ama vaktiyle Batı’yla arasını açmamak niyetiyle kaynağını acıkça söylemediği darbenin Fransa merkezli olduğunu deşifre etti.
Tehdidin doğru tanımlanması ve kamuoyuyla paylaşılması, alınan önlemlerin halk tarafından desteklenmesini sağladı. Vattara 2020 seçimlerini oyların yüzde 95’ini alarak ikinci turda değil ilk turda kazandı.
Türkiye’nin HDP’yi kapatma sürecindeki tereddütler, sadece terörle mücadeleyi olumsuz etkilemiyor, Biden tayfası koalisyonunun varlığına zemin yaratıyor.
3. HATA: KORONA EKONOMİSİNE KARŞI SOSYAL POLİTİKALAR İZLENMEDİ
Korona sürecinde ekonomilerde yaşanan küçülme ve durgunluğun pek çok ülkede yönetimlere karşı huzursuzluğu artırdığı biliniyor.
Bu süreçte, Konde yönetiminin sosyal huzursuzluğu azaltacak önlemler almada yetersiz kaldığına dikkat çekiliyor.
Dahası, Fransa’nın darbe tezgahladığı ortamda Temmuz ayında ek vergiler uygulamaya konuldu. Bunlar içinde benzine yapılan yüzde 22’lik zam taksiciler başta olmak üzere ulaşım sektörünün grevlere gitmesine yol açtı. Memur ve özellikle Ordu mensuplarınca beklenen zammın yapılmaması korona sürecinde sorunları daha da ağırlaştırdı.
Öte yandan, Fildişi Sahili korona sürecine hazırlıklı girdi.
Kakao üretiminde yüzde 40 payla dünya birincisi olan Fildişi, 2019 yılında komşusu Gana’yla işbirliği yaparak, ülkenin en önemli geliri kakao borsasında fiyatları belirleme hamlesini yaptı. Fildişi Sahili, Gana ve Kamerun dünya kakao ihtiyacının yüzde yetmişini karşılamasına rağmen, İsviçrelerde kakao borsaları oluşturuluyordu.
Bu hamleyle elde edilen kazançla çiftçilerin refahına önemli rahatlama sağlandı; köylülerden ürünlerinin yüzde 21 daha yüksek fiyattan alimi başladı.
Kakaonun yanısıra kahve üretiminde geçmişte dünyanın üç büyük üreticisinden birisi olan Fildişi, devlet tarım ofislerini canlandırma yoluna gitti ve planlamaya geçildi. Çiftçilerin ihtiyaç duyduğu tarımsal altyapı yatırımlarına öncelik verildi.
Bu girişimler sayesinde 2011 yılında yüzde 51 olan yoksulluk oranı yüzde 25’e düşürüldü. Aynı dönemde milli gelir yüzde 36 arttı.
1993 yılında kurucu lider Boigny öldüğünde, yoksulluk yüzde 10 idi. Fransa’nın kışkırttığı içsavaş döneminde yoksulluk yüzde 10’dan 50’lere çıkmıştı.