Fransız uzmandan 'Yunanistan' önerisi: Türkiye haklı
Fransa'da, Arap ve Müslüman Dünyası Çalışmaları Enstitüsü Merkezi (IREMAM) Araştırma Direktörü ve siyaset bilimci François Burgat, "Fransa'nın, yüzlerce Yunan adasının münhasır ekonomik bölgelerini belirleyen kuralların yeniden müzakere edilmesine yönelmesi gerekiyor." dedi.
Burgat, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Lübnan, Libya ve Doğu Akdeniz'e ilişkin politikalarını AA muhabirine değerlendirdi.
"Trablus ve Ankara arasında yapılan anlaşmadan sonra Akdeniz'de münhasır ekonomik bölgelerin belirlenmesine ilişkin yaşanan kriz, Fransızların çeşitli nedenlerle Türkiye'nin büyük bölgesel güçlerin arasına dönmesine karşı çıkma eğilimini doğruladı." değerlendirmesinde bulunan Burgat, Türkiye'nin Akdeniz'e kıyısı en fazla olan ülke olduğunu vurguladı.
Burgat, "Yunanistan'ın münhasır ekonomik bölgesini belirleyen harita, Türkiye'nin mantıklı olarak uymayı reddettiği uluslararası hukukun bu kısmının yeniden müzakere edilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir." ifadelerini kullandı.
Macron'un tek taraflı olarak Türkiye'nin taleplerine karşı çıkmaması gerektiğini vurgulayan Burgat, "Fransa'nın, yüzlerce Yunan adasının münhasır ekonomik bölgelerini belirleyen kuralların yeniden müzakere edilmesine yönelmesi gerekiyor. Maalesef, Türkiye'ye ayrımcılık yapmak Cumhurbaşkanı Macron'un seçim ajandasının bir parçası gibi görünüyor. Fransız toplumunu bölen İslamofobinin tüm yönlerinin kullanılması, Macron'un seçim ajandasında sefil şekilde merkezi yer alıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Burgat, Macron'un seçim telaşında bir kez daha aklın, Fransa ve Türkiye ile diğer Akdeniz ülkelerinin çıkarlarının önüne geçmemesini umulduklarını belirtti.
"LÜBNAN'DA İLK DIŞ MÜDAHALE, FRANSIZLARDAN GELDİ"
"Teorik olarak Macron'un Lübnan'daki tahribatı, bariz bir dış müdahale gibi görünüyor." ifadelerini kullanan Burgat, Lübnan'a dışardan müdahale edilmesinin bu ülkenin bir gerçeği olduğunu söyledi.
Burgat, "Lübnan'da ilk dış müdahale, Fransızlardan geldi. Fransızların Hristiyanların siyasi temsilinin hüküm sürmesini sağlamak için 1920'de ülkenin kurulmasında kurucu rolleri bulunuyor. Dış müdahale daha sonra Suriyeliler, Suudlular, İranlılar ve İsraillilerden geldi. Hepsi geçen on yıllar boyunca askeri varlık yoluyla da dahil olmak üzere, bu ülkenin egemenliğini ele geçirdiler." dedi.
Fransa'nın gözünde Lübnan'a müdahale etmemenin, bu ülkenin egemenliğine saygı göstermemek ve diğer aktörlerin müdahalesine izin vermek anlamına geldiğini ifade eden Burgat, Lübnan'daki güç dengesinin Şiilere ve Hizbullah'a yönelmesiyle Fransa ve Suudi Arabistan için ülkedeki siyasi yapının sorunlu hale gelmeye başladığını belirterek, "Fransa'nın bugün istediği şey, kendisinin kurduğu ve artık kontrol edemediği din temeline dayalı siyasi sistemin son bulması." diye konuştu.
"MACRON'UN ORTADOĞU POLİTİKASI BAE-SUUDİ ARABİSTAN-İSRAİL EKSENLİ"
Burgat, Macron'un son 3 yılda ortaya koyduğu politikaların Orta Doğu ajandasını ortaya çıkardığını belirterek, "Macron, Lübnan'da İsrail yanlıların tepkilerine rağmen Hizbullah'ı siyasi sürece dahil ederek doğru yolda adım attı. Gerçek şu ki, Macron'un Orta Doğu ajandası hakkında bildiğimiz şey, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)-Suudi Arabistan-İsrail ekseninde oluşmaktadır. Macron buna yakından ilişkili." ifadelerini kullandı.
Bu eksenin, Arap Baharı isimli sürece karşı olduğunu anlatan Burgat, "Benim gözümde daha ağır olan, Macron her şeyden önce fiili olarak BAE ve Mısır'ın bölgede herhangi demokratik açılım dinamiğine karşı mücadeleye ortaktır. Bu çerçevede BAE ve Suudi Arabistan'ın milyonlarca dolarla savunduğu ve uyguladığı 'siyasal İslam' ile amansız mücadeleye bağlılığı Macron'u kuşatıyor." değerlendirmesinde bulundu.