Futbolda şiddet ve stadyum güvenliği stratejisi
Stadyumlarda görevlendirilen özel güvenlik görevlileri ve kolluk güçleri eğitilmelidir. Futbol kulüplerine, yönetici, sporcu, teknik heyete ve taraftara yönelik eğitici ve bilinçlendirici çalışmalar yapılmalıdır. Medya daha da duyarlı ve bilinçli davranarak şiddete karşı tavır almalıdır
Dünya'da ve ülkemizde en çok seyirci kitlesine sahip bu spor dalında yaşanabilecek olası şiddet olaylarına ve risklere karşı önceden hazırlıklı olmak ve alınması gereken tüm önlemleri ivedilikle planlamak gerekiyor. Barış, sevgi, toplumsal duyarlılık ve sağlıklı yaşamın oluşmasında önemli bir rol oynayan futboldaki olası güvenlik sorunlarını irdelemek ve yönetsel çözümler bulmak açısından gerçekçi bir stratejik bakışa ihtiyaç bulunuyor.
Stadyumlarda görevlendirilen güvenlik görevlileri, yasalara uygun olarak görevlerini yerine getirmekte iseler de bu çok paydaşlı ve küresel sorun karşısında yetersiz kaldıkları görülüyor.
NİÇİN BU ALANDA SORUNLAR YAŞIYORUZ?
Spor bireylerin bedensel, zihinsel ve psikolojik olarak sağlıklı ve dengeli olmalarını sağlayan en önemli aktivitedir. Sağlıklı ve güvenli bir toplum olmamız için bu alanda yaşanan şiddeti önleyerek hoşgörü ve centilmenliğin egemen olduğu bir rekabet ortamını sağlamamız gerekiyor.
Her sezonunda yaşanabilecek olası şiddet olaylarının detaylı olarak incelenmesi, güvenlik risk ve tehlikelerinin belirlenerek bilimsel yöntemler ve yasalar ışığında değerlendirilmesi, öngörülen önlemlerin planlanması ve etkinlikle uygulanması bir yöntem ve zorunluluk olarak karşımızda duruyor.
Rekabet duygusuyla düşmanlığa dönen taraftarlık, kulüp yöneticileri başta olmak üzere; sporcu, teknik heyet ve medyanın sert söylem ve tavırları şiddeti artıran önemli nedenlerdendir. Stadyumların uygun olmayan mimari yapıları, ergonomisi ve alt yapı eksiklikleri de önlemlerin planlanmasında güçlük yaratmaktadır. Stadlarda görev alan gerçek ve tüzel kişilerin sorumluluklarını yerine getirmekte gecikmeleri ya da yetersiz kalmaları ise, sorunu daha da karmaşık bir hale dönüştürmektedir.
YASAL DÜZENLEMELERE BAKIŞ
2011 yılında seyirci sayısının artması ve müsabaka düzeninin fanatik ve holigan taraftar gruplarınca bozulması nedeniyle 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe konulmuştur. Diğerlerinden farklı olarak bu kanunla adli yaptırım öngörülmüştür.
6222 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 2011 yılından bu yana, profesyonel futbol liginde meydana gelen olaylar incelendiğinde; 2010-2011 sezonunda 227, 2011-2012 sezonunda 265 ve 2012-2013 sezonunda ise 304 olayın meydana geldiği ve bu olayların yüzde 83'ünün stad içinde, yüzde 17'sinin de stad dışında olduğu görülmektedir. Bu dönemde, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 4 bin 400 kişi hakkında yasal işlem yapıldığı anlaşılmıştır. 2013 yılında derbi maçlarında yaşanan ve belleklere kazınan birçok şiddet eylemi hala sıcaklığını koruyor.
FUTBOLUN PAYDAŞLARI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
Futbolda şiddetin kökenleri irdelediğinde; medyanın etkisi ile taraftarların demografik ve sosyo-kültürel yapılarının öne çıktığı görülmekte ve sporcular, tribün liderleri, güvenlik güçleri taraftarlar, fanatik ve holigan seyirciler ve medya olmak üzere altı ana başlıkta incelenmektedir.
1898 yılında İngiltere’de maçlarda kavga çıkaran ve çevreye zarar vermeye eğilimli gruplar için “holigan” kavramı kullanılmıştır. Holiganlar ile fanatikleri birbirlerinden ayrı olarak ele almak gerekir. Fanatikler kazanmak için her yolu uygun görürken, holiganlar tuttuğu takım yense de yenilse de rakip taraftarla kavga etmek için uğraşır. Holiganizm; maçlardan önce stadyumların içinde veya etrafında meydana gelen, yaralanmalara veya ölümlere yol açan güvenliği ihlal eden taraftarları ve suç eylemlerini içerir.
Futbolda şiddet, Türkiye'de erkek cinsiyetine bağlı aktörlerin içinde yer aldığı fanatizm şeklinde görülüyor. Toplumsal bir grup ya da bağlılık duygusu yaratmada etkin bir spor alanı olan futbolda kulüpleşme, “biz ve öteki” algısı şeklinde taraftar kitleleri oluşturur. Dış ve iç etkenlerin kolayca tahrik edebildiği sadakat ve düşmanca duygular taraftarlık anlayışı içinde futbolda şiddete zemin hazırlar.
Kulüp yöneticileri de tanınmışlıklarını artırmak için taraftarları aşırılık içeren tepkisel davranışlara yöneltiyor.
Bir araştırmada, seyircilerin yüzde 56,3'ü kulüp başkan ve yöneticilerinin rakip takım aleyhinde verdikleri demeçlerden etkilendiklerini, yüzde 36,7'si ise bu demeçlerden kısmen etkilendiklerini belirtmişlerdir. Tribün liderleri de bu sorunun oluşmasında etkin rol oynamaktadır.
Avrupa ve Türkiye'de futbol sahalarında meydana gelen şiddet olaylarının kökeninde farklı nedenler bulunmaktadır. İngiliz holiganlar genellikle genç ve işçi sınıfı mensupları olup erkeklik kimliklerini ortaya koymaktan ve kargaşa çıkarmaktan zevk duydukları için şiddete başvururken Türkiye’de eğitim ve gelir seviyesi düşük kişilerin yanında, gelir seviyesi yüksek VİP tribünü seyircileri, kulüp yöneticileri ve bazı üst düzey yetkililer dahi değişik boyutları ve yönleriyle futbol holiganizminin içerisinde rol alabilmektedir.
Sporda şiddete etki eden faktörlere yönelik bir araştırmada; taraftarın tutum ve davranışlarının yüzde 26, kulüp yöneticileri, sporcu ve teknik heyetin tutum ve davranışlarının yüzde 16, medyanın yüzde 12, stadyumların fiziki ve teknik yetersizliğinin yüzde 8, özel güvenliğin yanlış tutum ve davranışlarının yüzde 8, kulüplerin sorumluluklarını yerine getirmemelerinin yüzde 7, güvenlik önlemlerindeki aksaklıklar ve diğerlerinin yüzde 6 olduğu görülmektedir.
Ülkemizde sporda şiddete yol açan nedenler:
-
Sosyo-kültürel, yönetimsel, ekonomik ve eğitimsel nedenler,
-
Genel güvenlik uygulamalarından kaynaklanan nedenler,
-
Spor tesislerinin fiziki yapılarından
-
Medyadan
-
Hukuki alt yapıdan
-
Siyaset-spor ilişkisinden
-
Sporun içindeki aktörlerden kaynaklanan nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
YAŞANAN ŞİDDET OLAYLARINDAN ÖRNEKLER
Ülkemizde ilk şiddet olayı 1967 yılında Kayserispor- Sivasspor arasındaki futbol maçında yaşanmış ve iki komşu kenti birbirine düşman etmiştir. Bu maçta çıkan olaylarda 43 kişi hayatını kaybetmiş ve 600 kişi de yaralanmıştır.
1964 yılında Peru'da oynanan Arjantin-Peru maçında, Peru'nun attığı golün hakem tarafından sayılmaması üzerine seyircilerin çıkardığı olaylarda 318 kişi ölmüş, 500 kişi yaralanmıştır.
1989 yılında İngiltere'de oynanan Liverpool-Nottingham Forest maçında polisin dışarıda bulunan kalabalığı yatıştırmak amacıyla stadın kapılarını açması sonucunda çıkan kargaşada 95 kişi hayatını kaybetmiştir.
Bu üzücü örneklerden de görüldüğü gibi stadyumlardaki şiddet olayları ciddi facialarla sonuçlanabiliyor.
2013 yılında yapılan Futbolda Şiddet Araştırmasına göre, stadyumlar güvensiz bulunmakta ve yeni güvenlik stratejilerinin geliştirilmesi zorunlu görülmektedir.
Stadyumlarda görev yapan özel güvenlik görevlilerinin eğitiminin yetersiz olduğu ve spor güvenliği alanında uzmanlaşmış özel güvenliğin şiddeti önlemede etkili olacağı, Kolluk, özel güvenlik-savcı işbirliğinin sporda güvenliği artıracağını düşünmektedir.
Katılımcılar; stadyumlarda ırkçı, ideolojik ve siyasi içerikli slogan atılması ile şiddet suçlarının ve holiganizmin önlenmesi için spor savcılarının görevlendirilmesini uygun buluyor.
Bu araştırmaya katılan kişilerin çoğu, Türkiye’de çeşitli kurum ve kuruluşlarda sağlanan özel güvenlik hizmetlerinden genel olarak memnun olduklarını dile getirmişlerdir.
Tüm bu bilimsel veriler ışığında toplumsal bir sorun olduğuna hemfikir olduğumuz sporda şiddet ve stadyum güvenliği konusunda toplumsal duyarlılığımızın gereği olarak sorunun çözümüne katkıda bulunmak amacıyla bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:
Futbolda güvenliğin sağlanması çok aktörlü ve çok fonksiyonlu bir iş birliğini gerekli kılmaktadır. Buna göre:
1- Türkiye'de stadyumlarda görevlendirilen özel güvenlik görevlileri ve kolluk güçleri eğitilmelidir.
2- Stadyumlarda spor güvenliği alanında uzmanlaşmış ve sertifikalandırılmış özel güvenlik elemanları görevlendirilmelidir.
3-Futbol kulüplerine, yönetici, sporcu ve teknik heyete yönelik eğitici ve bilinçlendirici çalışmalar yapılmalıdır.
4-Şiddetin toplumsal hayatın her alanında görüldüğü dikkate alınarak bunu önlemek için taraftarlar, trübün liderleri, fanatikler, holiganlar ve taraftar derneklerine yönelik eğitici ve bilinçlendirici çalışmalar yapılmalıdır.
5-Medya daha da duyarlı ve bilinçli davranarak şiddete karşı tavır almalıdır.
6--Futbol sektöründe sürekli bir eğitim, denetim ve uygulama prosedürü oluşturulmalıdır.
7-Stadyumların güvenlik ve acil durum planları, çağdaş ve bilimsel verilere göre hazırlanmalı ve periyodik olarak yapılacak tatbikatlarla da güncel tutulmalıdır.
8- UEFA ve FİFA kriterleri ve prosedürlerinin mutlak surette uygulanması sağlanmalıdır.
9- Stadyumlarda CCTV kamera ve yüz okuma sistemleri bulunmalı; kameralar son teknolojiye göre güncellenmelidir.
10- Futbol güvenliği konusunda risk ve olasılık değerlendirilmeleri yapılarak alt yapı buna göre düzenlenmelidir.
11-Spor medyasının kışkırtıcılıktan uzak, tarafsız yayın yapması ve izleyicileri sporda saldırganlık ve şiddeti önlemeye yönelik yasa hakkında bilgilendirmesi sağlanmalıdır.
12-Eğitim kurumlarında sporda şiddet ve saldırganlık konusu bütün yönleriyle işlenmelidir,
13-Kadınların maçlara gitmesi teşvik edilmelidir.
14-Saldırgan hareketlerde bulunanlar cezalandırılmalıdır.
15-Üye ülkelerde olduğu gibi uluslararası alanda ülkemizi temsil eden "Ulusal Futbol Bilgi Merkezi (NFIP)" kurularak bilimsel araştırmalar için kaynak oluşturmalıdır.
GÜVENLİ STADYUM NEDİR?
Güvenli Stadyum; müsabaka öncesi, sırası ve sonrasında güvenliğin güvenlik plan ve gerekliliklerine uygun olarak sağlandığı, deplasmanlarda ve geliş-gidişlerde ulaşım güvenliğinin korku ve tedirginlik yaratmadığı, güvenli ve düzenli bir spor iklimine sahip, mimari tasarımları oynamaya ve seyretmeye odaklı, evrensel değerlere ve kurallara göre düzenlenmiş bina ve tesisleri, fiziksel ve elektronik sistemlerle donatılmış yüksek ölçekli güvenlik algısı, acil durum, kalabalık yönetimi ve stadyum güvenliği konularında uzmanlaşmış özel güvenlik görevlileri ve kolluk gücü ile güvenli bir örgütsel yapısı, futbol paydaşları ile uyumlu ve işbirliği içinde, ön yargılardan uzak, kin, nefret ve düşmanca duyguların olmadığı, dostluğun kardeşliğin ve centilmenliğin egemen olduğu, takımını centilmence destekleyen taraftarları, sorumluluklarının farkında ve ortak akıl yürüten yönetsel kurumları ile tribünlerinin yüzü gülen stadyumdur.
Türkiye futbol liginin başlamasına az bir süre kaldığı dikkate alınarak futbolun paydaşlarında algısal bir farkındalık yaratma amacıyla hazırladığım yazımın ilgililerin çalışmalarına az da olsa bir ışık tutması isteğiyle tüm kulüplerimize başarılar dilerim. Önyargıların, nefretin, düşmanlığın ve şiddetin asla olmadığı, dostluğun, kardeşliğin ve centilmenliğin yüreklerden taştığı güvenli bir spor ikliminde yaşamamız dileğiyle…