Tarihi kalıntılar ‘temelsiz sağlam çatı’yla korumaya alındı: Toz toprak altında yaşanan Karkamış mutluluğu!
Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin Karkamış Kazısı Türk-İtalyan Ortak Ekibi işbirliğiyle tamamladığı "Arkeopark" davetlilere tanıtıldı. Kazıların henüz yüzde 10’unun tamamlandığı Karkamış’ta yeni bulgular için büyük bir umut var
Gaziantep’in ilçesi Karkamış’ta yani Suriye sınırındayız. Karşımızdaki köye dikkatle bakıyoruz. Yanımızdaki köylü emmi anlatıyor: ‘Orada PYD var. Az sağda Türkiye’nin desteklediği güçler hakim’
Mesafe o kadar yakın ki her iki taraftaki evleri sayabiliyoruz. Solumuzda Fırat nehri, sağımızda Cerablus, arkamızda fıstık ve zeytin ağaçları, karşımızda ise PYD’nin bulunduğu köy. Bulunduğumuz yer ise bir dönemin görkemli devleti Hititlerin yönetim merkezlerinden biri.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Karkamış Kazısı Türk-İtalyan Ortak Ekibi işbirliğiyle tamamlanan Karkamış Arkeoparkı Aşağı Saray Alanı’ndayız. Burada, ‘Tarihi alan ve ‘Dünyanın en özgün koruyucu çatı eseri’ davetlilere tanıtıldı.
YÜZDE 10’UNDAN DAHA AZI KAZILMIŞ DURUMDA
Karkamış, 1876 yılında British Museum Asurologlarından George Smith tarafından keşfedildi. Antik alan Türkiye'de nekropol ile 65 hektarlık bir alana yayılıyor. 35 hektarlık alan ise şu anda Suriye'de, demiryolu/duvarın ötesinde.
Karkamış M.Ö. 18. yüzyılda Asur ve Babil ticaret ağlarının hareketli kent merkezlerinden biriydi. Sonra 14-13. yüzyıllarda Hitit İmparatorluğu'nun Suriye işlerinden sorumlu merkezi ve daha sonra M.Ö. 717'deki Asur işgaline kadar bağımsız Geç Hitit Krallığının başkenti oldu. M.Ö. 7. yüzyılda Asur imparatorluğunun önemli bir idari merkezi haline geldi.
Yetkililere kazılardaki en önemli keşfi sorduk: Kazılarda M.Ö. 13. yüzyıla ait, yüksek memurların mühürlerinin basılı olduğu bir mühürleme arşivi (600 adet) keşfedilerek Hitit İmparatorluk yönetimine ilişkin bilgilerde devrim yaratıldı. Buluntular bizi nereye götürecek diye sorduğumuzda da şu yanıtı aldık: Akropolde, İmparator Suppiluliuma (M.Ö. 14. yüzyıl) zamanında inşa edilen büyük bir sarayı araştırıyoruz.
Şu an için Karkamış'ın yüzde 10'undan daha azı kazılmış durumda. Dolayısıyla yeni keşifler için büyük bir umut var.
KONUŞMALARDAKİ ORTAK VURGU
Arp sanatçısı Çağatay Akyol ve Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel
İzlenimlerimizi aktaralım: Üst düzey protokol toz toprağın altında yerlerini alıyor. Kimsede bir rahatsızlık belirtisi yok. Yöre halkı da toplanmış, merakla bekliyor. Yüzü pancar gibi kırmızı bir delikanlıya soruyoruz. Ne olacak burada? Şöyle yanıt veriyor: Ağabey ben öğrendim. Bu çatının ayakları var ya betondan kocaman. İşte aslında o ağır değil çeliklerle bağladılar ki altındaki tarihi eserleri ezmesin. Burada güneşten durulmaz, herhalde altında bir şey buldular daha çok kazacaklar ki gölge yaptılar.’
Tören başlıyor. Sahneye Neyzen Bilgin Canaz ve Arp sanatçısı Çağatay Akyol çıkıyor. Hitit Suiti’ni dinlerken herkesin yüzünde tebessüm beliriyor. Akyol, Hitit dönemi enstrümanlarından oluşturdukları konser grubundan heyecanla söz ediyor. Sanatçılarımızı dinlerken gözlerimizi kapatıp Anadolu kültürünün taşıyıcısı Hititleri düşünüyoruz. Bilgin Canaz’ın üflediği ney herkesi kendine çekiyor. Bestedeki tını, ton ve dalgalanan melodiler ruhumuzu ve zihnimizi 3700 yıl geriye taşıyor.
KAMU ÖNCÜ, ÖZEL SEKTÖR LOKOMOTİF
Dinletinin hemen ardından, Karkamış Arkeoparkı'ndaki Geç Hitit Saray alanı koruyucu çatısının önemi üzerine konuşmalar başladı. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Zeugma’nın görkemiyle yetinmedi. Önce Rumkale’ye el attı şimdi de Karkamış’ı bir turizm merkezi haline getirmek istiyor. Belediye yetkilileri yapılanları anlatırken cümlelerine ‘7 bin yıllık tarihimiz…’ diyerek başlıyor.
Prof. Nicolo Marchetti başkanlığında, Prof. Dr. Hasan Peker’in sorumluluğunda Bolonya, İstanbul ve Gaziantep Üniversiteleri’nden bir araya gelen Türk-İtalyan arkeoloji ekibi kolları sıvamış ve projeyi SANKO Halding’in önüne koymuş. Holding CEO’su Adil Serdar Konukoğlu ‘Duyar duymaz heyecanlandık ve destekleme kararı verdik’ diyor. Böylece proje, kamunun öncülüğünde özel sektörün de desteğiyle hayata geçiyor.
‘TEMELSİZ’ SAĞLAM ÇATI
Karkamış mirasını koruyan çatı 1500 metrekarelik alanı kaplıyor.
Çatı, tarihi 7. yüzyıla doğru uzanan saray yapısının kalıntılarını, onun altında Hitit İmparatorluk dönemine ait kişilerin, yüksek düzey görevlilerin mezarlarının kazıldığı alanı koruyor. Çatı, Yeni Asur İmparatoru'nun sarayını ve o dönemdeki imparatorluğun kendisine ait olan Suriye’yi yöneten Karkamış krallarının idari işlerini yönettiği bürolar ve büroların kalıntılarını koruyor.
Belediye yetkililerinin verdiği bilgiye göre çatı arkeolojik alanın stratigrafik önemine zarar vermeden, araziye gömülü temeller kullanmaksızın inşa edildi. Yapının çelik bağlantıları, özel ultra dirençli kaplama membranı ve güneş ışınlarına karşı koruma sağlayan özellikleri, tarihi kalıntıları hem çevresel etkilerden koruyor hem de gelecekte yapılacak kazılar için ideal bir ortam sunuyor. Çalışma Mimar Ceren Uğurluer imzasını taşıyor.
Karkamış Antik alanının Türkiye sınırları içerisindeki nekropol alanıyla birlikte 65 hektarlık bir alanı, 35 hektarlık bir alan ise Suriye’de bulunuyor.
KÜRSÜDEKİ VURGU: BATI TARİHİ ESERLERİMİZİ ÇALDI!
Açılış programında Hitit İmparatorluğu’nun önemli merkezlerinden biri olan Karkamış Kazısı’ndaki yeni gelişmeler de anlatıldı. Binlerce yıllık bir kültürel mirasa sahip bu toprakların korunması ve arkeolojik kazı çalışmalarının ilerlemesiyle ilgili ayrıntılar paylaşıldı.
Protokol konuşmalarında yetkililer birbirini tamamlayan farklı vurgular yaptı. İlk söz projenin başındaki isim Prof. Nicolo Marchetti’ye verildi. Marchetti yıllarını bu bölgeye vermiş bir isim. İtalyan bilim insanının da etkisiyle İtalyan Büyükelçiliği çalışmalara destek sunuyor. Marchetti uzun süre Gaziantep’te çalışınca Türkçeye de merak salmış. Konuşması ilgiyle, hayranlık içeren bir tebessümle dinlendi. Cümlelerindeki özne yüklem uyumsuzluklarına rağmen söylediklerinin tamamı anlaşıldı; ‘Burada yer yüzüne çıkardığımız eser bir hazine değerinde. Ayaksız bir çatı yaptık. Ağırlıkları kalıntıların üstüne vermedik. Etrafa yayarak eserleri koruduk. Atatürk ‘Köylü milletin efendisi’ demiş. Bize burada herkes yardımcı oldu. Çok mutluyum’
Marchetti’den sonra kürsüye Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin çıktı. Şahin, geçen hafta BM toplantısı için bulunduğu ABD’de müzeleri gezdiğini ve ülkemizden kaçırılan eserleri gördükçe içinin yandığını belirtti. Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal Atatürk gibi ‘Ya İstiklal ya ölüm’ diyenlerin yaptıklarını takip ederek toprağımıza ve tarihimize bağlılığımızı artırmamız gerektiğini vurguladı. Karkamış’ta kültürel mirasımızı korumanın bir vatan görevi olduğunun altını çizdi.
Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Türkiye Cumhuriyeti’nin dört bir yanının birbirinden güzel olduğunu belirterek, “Tarihi, kültürel, turistik her türlü zenginliğimiz var. Gaziantep bölgesi üzerinde binlerce yıldır insan yaşamının hiç kesilmediği toprakların üzerindeyiz. Koruma ve kullanma dengesi içerisinde burayı hem koruyacağız hem de insanlığın hizmetine sunacağız” açıklamasında bulundu.
Projeye destek sunan isimlerden İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan da konuşmasında “Karkamış’ı bir cazibe merkezi haline getirmeliyiz’ dedi. Bölgedeki tarihi zenginliğin, buzdağının görünen kısmı olduğunu belirten Erdoğan, ‘Kazılar belki daha uzun yıllar devam edecek. Şu anda gördüğümüzün daha büyüğü olacak Karkamış. Burada arkeolojik çalışmaların olduğundan çok daha hızlı olması lazım. Bu tür yerlerin açığa çıkarılması, gençlerimizin de ilgisini çekmesi açısından ayrıca önemli.” ifadelerini kullandı.
ANTİK KARKAMIŞ: TARİHÇE VE TOPOĞRAFYA
Arkeolojik bulgulara göre MÖ. 6. binyıldan beri bölgede yerleşim olduğu düşünülüyor. Karkamış adı, o dönemde Kuzey Suriye’de popüler bir ilah olan “(Tanrı) Kemoş’un limanı” anlamına geliyor. Bununla birlikte, yerleşmenin lider rolünü alması Orta Tunç Çağı ile yaklaşık MÖ. 2000 başlarındadır: aşağı kentteki genişleme ve tarihinin sonuna kadar kentsel görünümünün bir özelliği olarak kalan duvarlı muazzam toprak surları bu döneme uzanmaktadır. MÖ. 1800 civarında, Karkamış kralı Aplahanda, Şamsiadad ve Hammurabi ile, döneminin en kudretlilerinden biri olup, Acemhöyük kadar kuzeyde belgelenmiştir. Yerleşmenin MÖ. 1330 civarında Hititlerce ele geçirilmesiyle, Karkamış tüm Suriye bölgesini kontrol eden Hitit naipliği haline gelmişti. Hitit İmparatorluğu’nun MÖ. 1175 civarında yıkılmasından sonra, Karkamış bölgenin en güçlü bağımsız krallıklarından biri oldu ve duvarlı dış kentin işgaliyle sınırlarını hemen hemen iki katına çıkararak (100 hektara ulaşan), yönetim biçimlerimizle yarışır hale geldi. MÖ. 717’de Assurlu II. Sargon kenti yıktı ve orada, ardından tekrar Babil kralı Nebukadnezar tarafından yıkıldığı MÖ. 605’e kadar süren, bir Assur garnizonu kurdu. Kentte yerleşim Helenistik dönem ve Roma dönemlerinde devam etti; iç kentin yüzeyindeki olağanüstü anlaşılabilir durumdaki kent planı (uydu fotoğraflarında da görünür durumdadır) bu dönemlere tarihlenmektedir. Kargamissa halen Bizans kaynaklarında geçmektedir; fakat 1920’den sonra bir Türk askeri karakolunun kuruluşuna kadar nihai olarak terk edilmesinden önce, Orta Çağ boyunca sadece Akropol’de yerleşilmiştir.