Genç girişimci sanat ve teknolojiyi buluşturdu
Kartepe ilçesinde turizm fotoğrafçılığı yaptığı dönemde Kovid-19 salgınının başlamasıyla alternatif iş arayışına giren 30 yaşındaki Hakan Aydemir, sosyal medya üzerinden karakalem çizimleri satmaya karar verdi.
Yoğun uğraşlar sonucu çoğu Kocaeli ve Türkiye'de yaşayan yerli ve yabancı 159 ressama ulaşan Aydemir, 2 yılda 100'ü aşkın ülkeye çoğunluğu portre olan karakalem çizimler gönderdi. Her ay bine yakın sipariş alan Aydemir, çizim aşamalarının yer aldığı videoları da müşterilerine yolluyor. Hakan Aydemir, gelişim, teknoloji ve dijital çağın hayatın bir parçası olduğunu, bu alanda eğitim aldığını söyledi. Bilgi birikimini kullanmak için karakalem alanına yöneldiğini belirten Aydemir, bu yönde inovatif bir fikir geliştirdiğini anlattı.
RUS, SURİYELİ VE İRANLI RESSAMLAR VAR
Aydemir, sanatçılara ulaşmak ve ekibe katmak için çok çaba harcadığını aktararak, aralarında Rusya, Suriye ve İran uyrukluların bulunduğu 159 ressamla çalıştıklarını kaydetti. Sanatçıların siparişleri, Kocaeli'deki ofisin dışında ağırlıklı olarak evlerinde hazırlayarak kendisine ulaştırdığını, daha sonra müşterilere gönderildiğini dile getiren Aydemir, şöyle konuştu:
"İnsanların sevdikleriyle olmayan fotoğraflarına ilişkin de çalışmalar yapıyoruz. Almanya'dan bir müşterimizin ailesinden birçok bireyle fotoğrafı yok. Elindeki bu kişilere ait fotoğrafları bize ulaştırdı ve bunları nasıl bir araya getirebileceğini sordu. Normalde bu tarz bir çalışmayı uygulamalarla yapabiliyorlar ama karakalemde bir mana ve el sanatı konusu var. Biz 12 kişinin fotoğraflarını bir araya getirerek tablo haline getirdik. Kendisi de çok mutlu oldu."
100’ü AŞKIN ÜLKEDEN SİPARİŞ
Aydemir, aylık 850'den fazla kargo gönderimi yaptıklarına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yılda 10 bini aşkın çalışmadan bahsediyoruz. Birçok evin en güzel noktasında ressamlarımızın çizdiği çalışmalar asılı. Bu bizim için onur verici. 2 yıllık çalışmanın ardından şu ana kadar 100'ü aşkın ülkeye gönderim sağladık. Ayrıca sürekli olarak 20 ülkeye gönderim sağlıyoruz. Amacımız ileride global seviyede yükselmek ve tanınmak. Türkiye'de çok ciddi pazar yakaladık, çok güzel hamleler yaparak iyi bir noktaya geldik. İnternet ağını çok daha fazla kullanarak 'Karakalem Hediyem'i dünyaya tanıtmak istiyoruz. Arap dünyası için bir internet sitesi hazırlanıyor. Aynı zamanda Almanca ve İngilizce gibi dillerde de internet sitelerimiz olacak."
'TÜRKİYE'DE SANATI SEVİYORLAR'
İranlı ressam, 42 yaşındaki Marjan Malekmahmoudi de 17 yıldır karakalem resimler yaptığını, yaz aylarında Türkiye'ye geldiğinde Aydemir ile tanıştığını söyledi.
Böyle bir organizasyonda çalışmanın kendisi için avantajlı olduğunu vurgulayan Malekmahmoudi, "İşimi severek yapıyorum. 7 aydır Türkiye'de yaşıyorum. İran'da çalışırken sipariş alıyordum ama bu kadar fazla değildi. Türkiye'de sanatı seviyorlar, değerli görüyorlar. İnsanlar ailelerinin, kendilerinin fotoğraflarını sanatsal hale getirmeyi ve duvarlarına asmayı seviyor." ifadelerini kullandı.
Suriyeli ressam Adnan Kadoor ise yaklaşık 6 yıldır Türkiye'de yaşadığını, çocukluğundan bu yana resim çizdiğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Türkiye'de kendi ülkemdeymiş gibi yaşıyorum ve kendimi sanatsal anlamda geliştiriyorum. Yurt dışına gönderimle ilgili önemli başarı yakaladık. Dünyaya açıldığımızı düşünüyorum. ABD ve Çin'e sürekli gönderim sağlarsak inşallah çok daha güzel olur. Yaptığımız çalışmalar çok detaylı olduğu için tam bir fotoğraf gibi görünüyor. Bu, dünyaya açılmamıza yardımcı olacak çünkü bunu dünyada yapan çok az.
ERZİNCANLI USTA 3 FARKLI SANATI BULUŞTURDU
Erzincan'da yaşayan 64 yaşındaki bakır işleme ustası Oğuz Özlok, ürettiği eşyaları hüsnühat ile ebru sanatını kullanarak süslüyor. Babasının yönlendirmesiyle 14 yaşında mesleği öğrenen Özlok, ilerleyen yaşlarda kentte farklı bir iş kolunda ticaret yaparken çok sevdiği bakır işlemeciliğini de hobi olarak devam ettirdi. Emekli olduktan sonra bakır işlemeciliğine yoğunlaşan Özlok, kendini geliştirmek için hüsnühat ve ebru sanatı kursları aldı. Eski usul olan el tekniğiyle yaptığı bakır malzemeleri, hüsnühat ve ebru sanatı kullanarak renklendiren Özlok'un bu çalışması müşterilerinden rağbet görüyor.
HÜSNÜHAT VE EBRU SANATI BAKIRLA BİRLEŞTİ
Oğuz Özlok, çocukken babasının meslek öğrenmesi için gönderdiği bakır atölyesinde işi öğrendiğini söyledi.
Makine kullanmadan çelik uçlu kalemlerle bakırın üzerine hüsnühat ile yazdığını ve bunu ebru sanatı ile süslediğini ifade eden Özlok, şöyle konuştu:
"Hüsnühat ve ebru kursuna gittim. Sonra 'bakır işlemesi yapıyorum ve aynı zamanda ayeti kerime, Allah lafzı, Hadis-i Şerif yazıyorum, bunları bakıra işleyeyim' dedim ve bakırda hüsnühat sanatı ortaya çıktı. Müşterilerimizden güzel geri dönüşler aldık. Sonra da 'bunu renklendirelim, ebru tekniği ile bakırda uygulayalım' diye düşündüm. Farklı teknikte işlemiş olduğumuz bakırları boyamaya başladık. Bakır işlemeciliği, hüsnühat ve de ebru sanatı üçü bir araya geldi."
BİR TABAĞI TAMAMLAMAK 3 GÜN
Özlok, eski usul olan el işçiliğiyle çalıştığını belirterek, makine kullanmadığı için ürünlerin üretilmesinin uzun sürdüğünü dile getirdi. Bir tabağın tamamlanmasının 3 gününü aldığını aktaran Özlok, "Bunu makine işçiliği ile yapan arkadaşlarımız, bir gün içerisinde çok rahatlıkla tamamlayabiliyor. Eski usul bakır işlemeciliği sanatı kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerden biridir. Ama bunu da şu an ticari kaygılarla biraz daha fazla ürün çıkartmak için arkadaşlarımız daha çok makine işçiliği ile çalışıyorlar." diye konuştu.
Özlok, çalıştıracak eleman bulmakta sıkıntı yaşadığını bildirerek, mesleğin gelecek kuşaklara aktarılması için çabaladığını vurguladı.