13 Kasım 2024 Çarşamba
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Genç Osmanlılar içinde bir komünist: Simon Deutsch

Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kuntay Gücüm yazdı...

Genç Osmanlılar içinde bir komünist: Simon Deutsch
A+ A-
Kuntay Gücüm / Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Meltem Şahin Teori dergisinin Eylül sayısında Tarihimizden Belgeler köşesinde, ülkeyi terk ederek Paris’e gönüllü sürgüne gitmek zorunda kalan, aralarında Namık Kemal ve Ziya Bey’in de bulunduğu aydınların 1867’de hazırladıkları Genç Türkiye Partisi tüzüğünü yayınladı. Bu yayından Simon Deutsch’ün hem partinin merkez yöneticisi hem de dış ilişkiler sorumlusu olduğunu öğreniyoruz.

Simon Deutsch 1822’de Viyana’da Yahudi bir ailede doğdu; çocukluğunu din ve Talmud eğitimiyle geçirdi.1 Gençliğinde aydın çevrelerde kabul görmekte zorlanmadı. 1848 devrimlerinde Habsburg ve Rus tiranlığına karşı Avusturya’yı da kapsayan Alman birliğini savundu ve politik görüşleri nedeniyle Avusturya’yı terk etmek zorunda kaldı. Paris’e giden Deutsch aralarında Proudhon ve Marx’ın da bulunduğu sosyalist aydınlarla ilişki kurdu; sosyalist görüşleri benimsedi. Marx başlangıçta Deutsch’ün Fransız polisine çalıştığından kuşkulansa da, sonrasında ilişkileri Kapital yayınlandığında imzalı bir nüshasını gönderecek kadar ilerleyecektir. Deutsch Paris polisinin “komünist komplo” iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada şüpheliler arasındaydı.

Simon Deutsch sosyalist kimliğinin yanında geçimini finans işlerinden sağlıyor, artık “tanınmış Parisli banker” olarak da anılıyordu. Türkiye ile ilk ilişkilerini de Kırım Savaşı döneminde mesleki faaliyeti içinde kurdu ve bu işlemlerden önemli bir servet edindi. Türkiye’deki işlerinde 1848 devrimlerinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Polonyalı ve Macar devrimcilerle ilişkileri de oldukça faydalı olmuştu. Avrupalı iş çevreleri Deutsch’ü, Sultan ile iyi ilişkileri olan ve Babıâli’den istediğini alabilecek bir iş adamı olarak görüyordu. Türk Kızılay’ın kurucusu sayılan Viyanalı sürgün Karl Hammerschmidt (Müslüman olduktan sonra Abdullah Bey adını almıştı) Deutsch’ü Mustafa Fazıl Paşa, Ziya Bey, Namık Kemal ve Midhat Paşa’yla tanıştırdı. Genç Türkiye Partisi yöneticiliği, bu ilişkilerin sonucuydu.

Deutsch kazandığı servetin önemli bölümünü Avusturya sosyal demokrat hareketi için kullandı. Hareketin gazetesi olan Volkstimme Deutsch’den önemli mali katkı alıyordu. Avusturya polis raporlarında Simon Deutsch için “işçilerin kasiyeri” ifadesi yer alır. Bir çok işçi eyleminde Deutsch’ün mali katkısı vardı. Ayrıca Avusturya dışındaki sosyalist hareketin de tanınan isimlerindendi. Hatta Paris Komünü’ne katılacak ve yöneticilik yapacaktır.

Genç Osmanlılar içinde bir komünist: Simon Deutsch - Resim : 1
Le Monde İllustré adlı Paris gazetesi Abdülaziz'in yerine V. Murat'ın tahta çıkışından 10 gün sonra V. Murat ve Genç Osmanlılar hakkında kapak hazırlıyor. Kapakta "Jeune Turquie" komitesinin önde gelen 5 üyesinin resmi var; biri de Simon Deutsch
Ortadaki resim Simon Deutsch'e ait.

PARİS KOMÜNÜ GÜNLERİ

Simon Deutsch versus Marki de Ploeuc

1859’da Fuad Paşa mali reformlar konusunda çalışmak üzere İngiliz ve Fransız uzmanların da katıldığı bir heyet oluşturmuş, komisyonda Fransa adına kariyerine maliye müfettişi olarak başlayan Marki de Ploeuc görevlendirilmişti. Heyet sorunlara çözüm olmadı. 1860’da Babıâli mali olarak zor bir sene geçiriyor, Avrupa’dan kaynak bulmakta da zorlanıyordu. Diğer bankerler yeni bir Osmanlı istikrazını üstlenmeye yanaşmayınca Fransız finans dünyasının ilginç simalarından J. Mirés ile anlaşmak zorunda kaldı. 2 milyon sterlin tutarındaki istikrazın faiz oranı yüzde 6, ihraç fiyatı 62.5 idi. Yani Babıâli Mirés üzerinden oldukça kötü bir anlaşmayla borçlanıyordu.

Mirés iş hayatına tezgahtar olarak başlamış, mali piyasalarda üst düzey bir konum kazanmayı başarmıştı. Fransız basınında da önemli paya sahipti. Alphonse de Lamartine gibi önde gelen bir isim bile Mirés’nin sahibi olduğu le Conseiller du Peuple adlı gazetenin editörlüğünü üstlenmiştir. Mirés o kadar renkli bir kişilikti ki, aralarında A. Dumas (Fils) gibi isimlerin de bulunduğu yazarlar hakkında tiyatro oyunları yazdılar. Emile Zola’nın Doğu Sorununun mali boyutunu ele aldığı Para adlı romanında da Mirés vakasından esinlendiği söylenmiştir.

1860’daki Osmanlı istikrazı başarısız oldu ve Mirés 1861’de Fransa’da tutuklandı. Mirés bu olaydan dolayı hep Rothschild’ı suçladı. A mes Juges2 başlığıyla yayınlan savunmasında Rothschildlerin en büyük rakibi olan Pereire kardeşler ile kendisinin Latin Yahudilerinden geldiğini, Rothschildlerin ise Germen Yahudiliğini temsil ettiğini, bu iki Yahudi kolu arasındaki rekabet sebebiyle Rothschild tarafından hedef alındığını ileri sürdü. Bu nedenle olmasa da Mirés, Rothschildleri suçlarken haklı olabilir; Osmanlı istikrazından kısa bir süre önce İspanya’daki bir ihale nedeniyle Mirés ile Rothschild ailesinin Fransa kolu karşı karşıya gelmişti.

Mirés’in tutuklanmasıyla sonuçlanan istikrazın başarısızlığı Türkiye’de dış borç kaynaklı ilk mali krizin nedenidir. İstanbul’a tam anlamıyla bir panik hakim olmuştu ve Babıâli spekülatörleri suçluyordu. Krizin en önemli sonuçlarından biri de Osmanlı Bankası’nın merkez bankası imtiyazlarıyla kurulmasına giden yolu açmasıdır.

1863’de Osmanlı Bankası İngiliz-Fransız ortaklığında kurulurken, mali reform heyetinde yer verilen Marki de Ploeuc ilk genel müdür olarak atandı. I. Dünya Savaşı’na kadar Fransız emperyalizminin Osmanlı ülkesindeki çıkarlarını, de Ploeuc’ün kurucu genel müdürü olduğu Osmanlı Bankası temsil edecektir.

De Ploeuc 1867’ye kadar genel müdürlük görevini sürdürdü. 1867’de ülkesine döndüğünde Fransız Merkez Bankası’nın (Banque de France) ikinci müdürüydü.

Karl Marx, Paris Komünü yenilgisinin temel nedenlerinden birinin Banque de France’a komün idaresi tarafından el konulamaması olduğunu söyler. Komün Paris’e hakim olduğu günlerde Paris’te kalarak bankayı Komün idaresine karşı savunan ve komünarlara teslim etmeyen Marki de Ploeuc’dür. Bu göreviyle adeta Fransız mali sermayesinin kahramanına dönüşmüştü ve 1871’de Paris milletvekili olarak seçildi.

Komün günlerinde Simon Deutsch de Paris’teydi. Komüncülere katılmış, Komün idaresinin mali komitesinde yönetici olarak görev üstlenmişti. Polis raporundaki ifadeyle, Komün’ün mali komitesinde öne çıkan isimdi. Michael Miller’a göre bu rolü “sosyal demokrasinin bu başarısız deneyimini finanse etmekle suçlanmasının (Nazi ideoloğu Alfred Rosenberg tarafından da 1920’de tekrarlanan suçlamanın) kaynağı olabilir.”

Eğer Marx’ın arzuladığı gibi Komün yönetimi Banque de France’a el koyabilseydi, hem komitedeki görevi hem mali tecrübeleri nedeniyle Simon Deutsch muhtemelen bankanın yöneticileri arasında yer alacaktı. Hatta Osmanlı Bankası’nın ilk genel müdürü ile Genç Türkiye Partisi dış ilişkiler sorumlusunun Banque de France hakkında pazarlık yapmak üzere masaya oturduğu bir sahne bile yaşanmış olabilir. De Ploeuc ile Simon Deutsch’ün Paris Komünü’nde bu şekilde karşı karşıya gelmesi, Genç Osmanlı hareketinin uluslararası düzlemde nerede durduğunu gösteriyor.

Genç Osmanlılar Paris Komünü’ne hep sahip çıktılar. Hatta Namık Kemal’in çıkarttığı İbret’te Reşad Bey, “Devâir-i belediye tarafdâranı” başlıklı Komün’ü savunan bir makale yayınladı. Makale İstanbul’da Fransızca yayın yapan Phare de Bosphore adlı gazete tarafından sert şekilde eleştirilince, İbret’in 12 Haziran 1288 tarihli sayısında Reşad ve Namık Kemal imzalı Reddiye başlıklı makale ile cevap verildi. Makalede “Daire-i belediye (Komün) tarafdarânının ihtyâr ettikleri kâide haksız olmadığından” bahsediliyor, “Versaylıların (komün karşıtı Thiers hükümetinin) silah-ı zulmüyle dökülen kanlar sokaklarda seyyâl” olduğu söyleniyordu.3

Genç Osmanlıların muhalefet yürüttüğü Âli Paşa yönetimindeki Babıâli’nin ise Komün’e karşı politikası düşmancaydı. Zaten Sadrazam Âli Paşa Enternasyonal’i resmi yazışmalarda “kendisine Enternasyonal diyen iğrenç örgüt” diyerek anıyordu.4 Babıâli komüncülere karşı Versailles’da üstlenen Thiers hükümetine yardım teklif etmiş, kaçan komüncüleri yakalamak için Osmanlı gemilerinin de kullanılmasını önermişti.5 Babıâli’nin Paris’teki büyükelçisi Mehmet Cemil Paşa da komüncüler Paris’e hakim olunca Thiers hükümetiyle beraber Paris’i terk etmiş, önce Bordeaux sonra da Versailles’a yerleşmişti.

Komün yönetimi diğer ülke büyükelçileriyle beraber Mehmet Cemil Paşa’ya da 13 Nisan 1871’de Dış İlişkiler Delegesi imzasıyla yazılı bir dostluk mesajı gönderdi.6 Mehmet Cemil Paşa yazıyı iade etmediyse de, cevap da vermedi. Zaten Komün günlerinde Mehmet Cemil Paşa’nın İstanbul’a gönderdiği raporlar Komün’ü suçlayan düşmanca ifadelerle doluydu. Komün’ün kesin olarak yenilgiye uğratıldığını bildiren 1 Haziran tarihli raporunda “sonunda Paris nefes alıyor” diye yazmıştı.7 Mehmet Cemil Paşa, Tanzimat Fermanı’nın yazarı Mustafa Reşid Paşa’nın oğludur ve Tanzimat çizgisine her zaman sadık kaldı.

Paris Komünü’ne karşı aldıkları tavırla Genç Osmanlıların Simon Deutsch, Tanzimat yönetiminin ise Marki de Ploeuc tarafında olduğu söylenebilir. Belki de Genç Osmanlıların Komün’e sempati duymalarında Simon Deutsch ile ilişkileri de etkili olmuştu.

SONUÇ

Komün yenilgiye uğradığında Simon Deutsch Versailles’da hapsedilen komünarlar arasındaydı. Hapisten Avusturya’nın Paris büyükelçisi Prens Richard Clemens Metternich’in müdahalesiyle kurtuldu. Bu olay Deutsch’ün sosyal demokrat hareket içinde prestijine zarar verse de, Genç Osmanlılarla ilişkisi hep devam etti. Le Monde Illustré adlı Paris gazetesinin 10 Haziran 1876 tarihi kapağında V. Murad ile birlikte “Jeune Turquie komitesinin önde gelen üyelerinin” resimlerini yayınlamıştı ve bu beş resimden biri de Simon Deutsch’e aittir. Michael Miller, Midhat Paşa Sadrazamlık döneminde eski dostu Deutsch’ü Bulgaristan’a vali atamak istediğini fakat azlinin buna engel olduğunu söylüyor.

Genç Osmanlıların sosyalist bir programa sahip olduğunu düşündürecek bir veri bildiğimiz kadarıyla mevcut değildir. Fakat Simon Deutsch’ün Genç Türkiye Partisi’ndeki varlığı, Türkiye’deki milli demokratik hareketin uluslararası sosyalist hareketle daha başlangıç aşamasında ilişki kurduğunu, hatta iç içe geçtiğini gösteriyor.

Genç Osmanlılar yurt dışına 1867’de çıkmışlardı. O yıllarda Avrupa başkentlerinde oryantalizm rüzgarları esiyordu ve 1867 Paris Uluslararası Sergisinde oryantalist bakış, Doğu’yu otantik bir teşhir nesnesine dönüştürecek düzeye ulaşmıştı. Sultan Abdülâziz de sergiyi gezmek için Paris’e kadar gelmiş, sergi bir Osmanlı padişahının savaş nedeni dışında ilk ve son defa ülke topraklarını terk etmesine vesile olmuştur.8

Tüm Avrupa, “Doğu geri ve yanlıştır” derken, Genç Osmanlıların “Batı’daki sistem yanlıştır” diyen sosyalistlere yakınlık duymaları aslında şaşırtıcı değildir. Ayrıca Namık Kemal’in önderlik ettiği İbret gibi yayınlarda Reji İdaresi, Duyun-u Ummumiye, demiryolları, istikrazlar, kapitülasyonlar gibi Batı’nın denetim organ ve mekanizmalarını eleştiren bizzat Namık Kemal tarafından kaleme alınmış çok sayıda makale var. Genç Osmanlıların Avrupa mali sermayesi ve Avrupa devletler sistemi ile kurulan ilişkiye itirazları göz önünde bulundurulduğunda, Genç Osmanlıların sosyalistlerle iç içe geçmesinin her iki akımın doğasına uygun olduğu söylenebilir.

Hem Genç Osmanlıların sosyalistlerle, özellikle de Avrupa’da bulundukları dönemde kurdukları ilişkiler, hem de Simon Deutsch’ün Genç Türkiye Partisi içinde rolü hakkındaki bilgilerimiz hala çok sınırlı. Bu alanda bilgi birikimimiz gelişmesi, Türkiye’nin milli demokratik geleneğinin karakterini daha iyi anlamamızı sağlayabilir.

1 Simon Deutsch’ün biyografisi için bkz; Miller, Michael L.(2010) 'From liberal nationalism to cosmopolitan patriotism: Simon Deutsch and 1848ers in exile', European Review of History: Revue europeenne d'histoire, 17: 3, 379 — 393

2 J. Mirés, a mes Juges ma Vie et mes Affaires, Librairie Nouvelle, Paris, 1861.

3 Makalenin tamamı için bkz. Namık Kemal, Osmanlı Modernleşmesinin Meseleleri Bütün Makaleler, Hazırlayan: Nergiz Yılmaz Aydoğdu, İsmail Kara, Dargâh Yayınları, İstanbul, 2005, s. 66-68.

4 07 Haziran 1871, Âli Paşa’dan Photiades Bey’e, BOA HR SYS 439/5/1.

5 BOA HRS SYS 439/3/42.

6 BOA HR SYS 439/3/15.

7 01 Haziran 1871, Mehmet cemil Paşa’dan Âli Paşa’ya, BOA HR SYS 410/3/46.

8 Abdülâziz Paris dışında Viyana ve Londra’yı da ziyaret etti. Sultan’ın turnesi Âli ve Fuad Paşalar tarafından, Girit krizi nedeniyle Babıâli’nin yaşadığı diplomatik kuşatmayı kırmak amacıyla planlanmış, bir anlamda Babıâli elindeki en büyük kozu masaya sürmüştü.

Son Dakika Haberleri