13 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı

Türkiye Gençlik Birliği, Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık işbirliği ile 13 Temmuz – 20 Ağustos tarihleri arasında, 18-29 yaş grubu 8.000 gençle yapılan 'Gençlik Araştırması' anketine dair görüşlerini bir rapor haline getirdi. Aydınlık okurlarının dikkatine sunuyoruz

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı
A+ A-

Son zamanlarda gençlik hakkında yapılan birçok tartışmada ve söylemlerde bu anketin sonuçlarına referansla Türk gençliğine dair olumlu-olumsuz değerlendirmeler yapıldığını izliyoruz. Ancak tartışmaya dahil olan kişi ya da kurumlar, anket sonuçlarını eleştirel bir süzgeçten geçirmeden mutlak birer doğru olarak paylaşıyor. Bunun neticesi de anketin içindeki çelişkili ve Türk gençliğini yansıtmayan birtakım sonuçların kamuoyunda yayılması oluyor.

Gençlik konusunda temel talep ve beklentileri ortaya koymak amacıyla oluşturulan anket formlarının çok büyük çelişkileri vardır ve bu talepleri aydınlatmak bakımından çok yetersizdir. Bu yüzden araştırmaya eleştirel bir pencereden yaklaşıyoruz, Türkiye’nin en geniş tabanlı ve en yaygın liseli ve üniversiteli gençlik örgütü olarak araştırmanın çelişkilerini dikkatinize sunuyoruz.

BİRİNCİ YANLIŞ: YURT DIŞINA KAÇMA İSTEĞİ

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 1

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 2

Anketin en çok tartışılan ve kamuoyunda yer edinmesini sağlayan soru ise ‘’Yurtdışı” ile ilgili sorulardır. ‘’Geçici süreliğine yurt dışında eğitim ve iş olanakları açısından yaşamak ister misiniz?’’ sorusuna %76 evet denmiştir. Her genç, öğrenim hayatının ya da iş hayatının bir bölümünde yurt dışında eğitim almak, farklı kültür ve medeniyetlerle tanışmak istemektedir. Bu cevabı veren kişilerin Türkiye’yi yaşanmayacak bir yer olarak görmesi söz konusu değildir.

Bunun dışında aşağıdaki grafikte kalıcı olarak yurtdışına gitmek isteyen ve başka bir ülkenin vatandaşı olmak isteyenlerin sayısı ise %64 olarak gösterilmektedir. Bu oran kesinlikle gerçek dışıdır.

Sayısal veriler yurtdışına kaçmak gibi bir eğilimin olmadığını göstermektedir. TÜİK’in Eylül 2018 tarihli göç bültenine göre 253 bin kişi ülkemizden göç etmiş. 253 bin rakamı, ülkeyi terk eden tüm insanları ifade ediyor.113 bini Türk vatandaşı, geriye kalan 140 bin, geçici süre Türkiye’de ikamet edip ülkesine geri dönen yabancılar. Üstelik bu rakamlar da net göç rakamı değil. Çünkü bir de aynı dönemde ülkeye gelenler var. Bu dönemde Türkiye’ye dönüş yapan Türk vatandaşlarının sayısı 101 bin. Yani 2017 senesi için Türkiye’den dışarıya net göç 13 bin kişiden ibarettir. Ankette verilen %64 oran, göç oranlarıyla da bağdaşmıyor.

TERSİNE BEYİN GÖÇÜ OLGUSU

Ayrıca yurtdışında yapılan araştırmalar, farklı nedenlerle ülke dışında bulunan Türklerin vatanlarına geri dönme eğilimlerinin çok yüksek olduğunu göstermektedir. Bu konuda yurtdışında Türklerin en yoğun olarak yaşadığı ülkelerden biri olan Almanya örneği çarpıcıdır. Merkel’in Partisi Hristiyan Demokrat Birliği’ne (CDU) bağlı Konrad Adenauer Vakfı’nın 2016 yılında yaptığı araştırmaya göre Almanya’da yaşayan ve yüksek düzeyde eğitimli olan Türk gençlerin %86’sı gelecekte Türkiye’nin gelişmesine katkıda bulunmak istemektedir. Bunların büyük çoğunluğunun şartları oluştuğunda tamamen Türkiye’de yaşamak istediğini söyleyebiliriz. Zira 2018 yılında 60 bin kişi Almanya’dan Türkiye’ye geri göç etmiştir. Tersine göçte bulunanlar ağırlıkla 30-49 yaş arasında olması da yurtdışında bulunan gençlerin görece kısa süre sonra vatanlarına dönmek istediklerini göstermektedir. Ayrıca Almanya’da yaşayan Türklerin bulundukları yere ait olma hislerinin de giderek düştüğünü görüyoruz. Bunun ekonomik beklentilerin karşılanmamış olması, dil sorunu, sosyal çevreden uzaklaşmak, ırkçılık ve ayrımcılık gibi sebeplerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ayrıca büyük millet olmanın yüksek ulus bilinci de yurt dışında yaşayan Türklerin vatana olan sadakatlerini sürdürmelerini sağlamıştır.

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 3

Aidiyet duygusu: Kırmızı: çok az, Koyu Turuncu: az, Turuncu: yüksek, Sarı: çok yüksek.

İKİNCİ YANLIŞ: HAYAT FELSEFESİYLE İLGİLİ YANILTICI ŞIKLAR

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 4

Anketin ilk sorusu olan “Aşağıdaki tanımlamalardan hangisi sizi en iyi tanımlıyor?” sorusunda “Kendim için yaşıyorum başkası için değil” cevabı %50.2 oranında, “ülkem için yaşıyorum, vatan, millet, bayrak için ölürüm” cevabı %8.9 oranında, “dinim, manevi değerlerim için yaşıyorum” cevabı %12.3 oranında, “çoklu tercih” cevabı ise %26.8 oranında işaretlenmiştir.

Bu soru kurgusu, Türk gençliğinin büyük bir çoğunluğunun kendi yaşamından başka bir şeyle ilgilenmediği izlenimi yaratmaktadır. Ancak özellikle “ülke, bayrak, vatan, millet” kavramlarının manevi değerlerden ayrı bir şıkta verilmesi ve “vatanım için ölürüm” gibi uç bir ifadeyle ilişkilendirilmesi anlaşılması güçtür ve sonuçlara gölge düşürmektedir. Buna rağmen ilgili şıklar toplandığında ankete katılanların en az %50’sinin yalnızca kendisini değil, diğer manevi değerleri de önemsediği sonucu çıkmaktadır. Sorular farklı kurgulanmış olsaydı, örneğin “Türkiye’yi yabancı bir devlet işgal ederse ülkenizi savunmak için savaşır mısınız?” gibi bir soru sorulmuş olsaydı ya da şıklar daha makul bir şekilde belirlenseydi gençlerin çok yüksek oranda olumlu yanıt vereceğini tahmin edebiliriz.,

ÜÇÜNCÜ YANLIŞ: SİYASİ KİMLİK TANIMLAMASINDAKİ KARGAŞA VE ÇARPITMA

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 5

Anketin 4. sorusu olan “Kendinizi en çok ne olarak tanımlıyorsunuz” sorusunun cevabı grafikte verildiği gibidir.

Burada en çok dikkati çeken şık %7.8’le “Kürt Milliyetçisi” olmuştur. PKK’nın yasal uzantısı olan HDP’ye oy veren gençler bile kendisini bu şekilde tanımlamazken soruda bu ifadeye yer verilmesi ve bu oranın bu denli yüksek çıkması şaşırtıcıdır.

Ayrıca, Atatürkçülüğün ve milliyetçiliğin iki ayrı şıkta verilmesi de sorunludur. Atatürkçülüğün içinde küçük bir parça olan Sözde Atatürkçüler kendilerini milliyetçilikten ayırsalar da milliyetçilik Atatürkçülüğün içindedir. Yine ankette “birden fazla” şıkkı %29.6 oranındadır. Bu seçeneği işaretleyenlerin çoğunun birbirine yakın tanımlamaları benimsediğini söylemek doğru olacaktır. Bu tanımlamaların fazla şıklara bölünmesi Atatürkçülüğün ve milliyetçiliğin oran bakımından yanıltıcı bir şekilde az görünmesine yol açmıştır.

Aynı zamanda “Liberal” gibi gençler arasında yaygın olarak kullanılmayan bir tanımın %15.9 çıkması da düşündürücüdür. Anketi gerçekleştiren kişilerin bu tanımı “özgürlükçü, demokratik” diye sunmuş olması veya gençliğin bu şekilde algılamış olması gerekir. Bu anket dışında gençlik içinde liberalliğin yükseldiğine dair herhangi bir delil yoktur.

DÖRDÜNCÜ YANLIŞ: SÜREKLİ ŞİDDETE UĞRAYAN GENÇLİK

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 6

“Hiç fiziki ve sözlü şiddete muhatap oldunuz mu? Şiddete muhatap oldu diyenler kimden ve nasıl?” Bu sorunun da hiçbir açıklığa sahip olmadığını söyleyebiliriz. Fiziki ve sözlü şiddetin boyutu nedir, en küçük bir hakaret ya da tartışma da bu sınıfa girmekte midir? Şiddet kavramına kaba kuvvet ve zorlama dışında sözlü bir boyut eklendiği zaman bu sorunun yanıtına hayır cevabı verebilecek insanların sayısının ne kadar az olduğu belli değil midir? Seçeneklerde şiddet uygulayanların genelde tanıdık çevreden olduğunu ispat etmek için sunulan akran, anne-baba, eş, kardeş, iş arkadaşı ve yabancı sınıflandırması, aynı zamanda aile kurumunu berhava eden, sosyal ilişkilerinde insanı yalnızlığa iten bir propaganda zemini yaratıyor

BEŞİNCİ YANLIŞ: ANKET KURGUSU “Z KUŞAĞI” YANILSAMALARINA VE ATLANTİKÇİ MUHALEFETİN İHTİYAÇLARINA GÖRE BELİRLENMİŞ

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 7

Siz bu ülkeyi yönetiyor olsanız şu anki yöneticilerin yaptığı neyi yapardınız / yapmazdınız?” sorusu da bariz bir yönlendirme içermektedir. Verili seçeneklerde Türkiye’nin gerçek sorunları yer bulmazken muhalefet bloğunun bütün iddiaları yer almaktadır. Sorudaki seçeneklerde Türkiye’de hak, hukuk, adalet ve özgürlüklerin olmadığına dair ön kabuller bulunuyor. Terörle kararlı mücadele, Mavi Vatan’ı savunma, emperyalist dayatmalara karşı dik durma gibi seçenekler yoktur fakat “yaratıcı yıkıcılık” planlarının “özgürlükler” ekseninde kurguladığı bütün argümanları seçenekler arasındadır ve soru baştan itibaren bu düzleme yönlendirmektedir.

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 8

BİRİNCİ YANLIŞLARI ELE VEREN DOĞRU: GENÇLİK PAYLAŞIMCI

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 9

Birinci ankette şu soruya verilen yanıt ise anketin çelişkilerini adeta gün yüzüne çıkarmaktadır. “Size göre ideal toplum, bireysel zenginlikler vadeden bir toplum mudur? Yoksa zenginliklerin adil şekilde paylaştırıldığı, gelirin herkese dağıtıldığı bir toplum mudur?”

Anket şirketinin bu soruyu sorması çok isabetli olmuştur. Anket boyunca bireyci olduğu ispat edilmeye çalışan gençler bu soruya %62.8 oranında paylaşmacı bir toplum istediklerini söylemiştir. %30’u ise başarıların ödüllendirildiği bir toplum istediğini belirtmiştir. Oysa paylaşmacı bir toplumda başarıların ödüllendirilmeyeceğini belirten herhangi bir şey yoktur. Eğer ikinci şık soruda olduğu gibi “bireysel zenginlik vadeden bir toplum” şeklinde olsaydı “paylaşmacı bir toplum” isteyenlerin oranı şüphesiz daha fazla olacaktı.

İKİNCİ YANLIŞLARI ELE VEREN DOĞRU: SOSYAL MEDYA KULLANIM ORANLARI

Gençliğin gerçeği gösterilenden farklı - Resim: 10

Sosyal medya kullanım oranı sorusu da ankete şüpheli yaklaşmak gerektiğini ispatlamaktadır. Gençler arasında çok yaygın olan “TikTok” mecrasının %6,4 çıkması gerçekçi ve mümkün değildir. Türkiye’de 11. 8 Milyon Twitter kullanıcısı varken, “TikTok” mecrasının toplam 28,4 milyon kullanıcısı vardır. Bu durum anketin yapıldığı örneklemin yeterince iyi seçilmediğine delildir.

SONUÇ

Özellikle “Z Kuşağı” propagandası ile Türk gençliğine bir kalıp çizilmeye çalışıldığı günlerdeyiz. Türk gençliğinin vatanına bağlı, ülkesinin geleceği için çaba harcayan, milli değerlerine sahip çıkan karakteri; Batı’dan ithal, zorlama ve Atlantik merkezlerine hizmet eden bir çerçeveye sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Gençlik bireyci, yalnızlaşmış, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen, emperyalizmin yeni tip toplumsal hareketlerine bağlanmış, her dakika ülkesinden kaçma planları yapan bir karaktere dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversite ve liselerde örgütlü bir gençlik örgütü olarak söylüyoruz ki; gerçek gösterilenden çok daha farklıdır. Üniversitelerde, liselerde okuyan ya da hayata atılan gençler bugün ülkemizin içinde olduğu mücadelenin, terörün kökünün kazınmasının, emperyalizmin zincirlerini kırmanın, üretim ve istihdam odaklı bir geleceğin, her alanda başı dik şekilde ülkemizin ve milletimizin haklarını savunmanın önemini biliyorlar ve hayatlarında tecrübe ediyorlar.

Türkiye Gençlik Birliği olarak, gençliğin özelleşen sorunlarına Türkiye’nin içinde bulunduğu mücadele koşulları içinde çözüm odaklı, yapıcı çözümler üretmeye devam edeceğiz. Ancak Türk gençliğinin birincil meselesi, Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğüdür. Üretim devriminin gerçekleşmesi, istihdam alanlarının eğitim kurumlarıyla ortaklaşan bir planla açılmasıdır. Emperyalist merkezlerin çürüyen ideolojik saldırılarına karşı, milli kimliğin ve kültürün pekiştirilmesidir. Bu açıdan Türk gençliğini anlamak, çeşitli siyasi amaçlara malzeme konusu etmeden doğru analiz geliştirmek, Türkiye’nin geleceğine dair sorumluluktur. Kamuoyunu bu anlamda sorumlu bir tavır alarak, değerlendirmelerimizi incelemeye ve katkılar sunmaya davet ediyoruz.

Son Dakika Haberleri