23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gıda egemenliği ve rekabetinin emsal tarım ilaçlarıyla ilişkisi

Bakanlık, özellikle AB üyelik çalışmalarının hız kazandığı yıllardan başlayıp günümüze kadar, 231 adet tarım ilacı aktif maddesinin tarımda kullanımına son vermiştir. Bu maddelerin insan ve çevre sağlığı açısından zararlarının olmadığının da altını çizmemiz gerek!

Gıda egemenliği ve rekabetinin emsal tarım ilaçlarıyla ilişkisi
A+ A-
HARUN KİPGE / TARIM İLAÇLARI SANAYİCİ, İTHALATÇI VE TEMSİLCİLERİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Gittikçe artan dünya nüfusunun beslenmesi için, ülkelerin gelecekteki en önemli konularının başında tarımsal üretim gelecektir. 2050 yılında 10 milyara ulaşacağı öngörülen dünya nüfusunun yeterli beslenebilmesi için, küresel düzeyde gıda üretiminin %50 artırılması gerektiği belirtilmektedir (BM, 2019). Bu yüzden, tarımın, gelecekteki stratejik sektörlerinden birisi olacağı açıktır. Şu an 84 milyon olan Türkiye nüfusunun, 2050 yılında 100 milyona ulaşacağı, barındırdığı göçmen sayısı ve her yıl ülkemizi ziyarete gelen 30-40 milyon turist de göz önüne alındığında, 2050 yılında, 140-150 milyon kadar insanı ülkemizin beslemek zorunda kalınacağı öngörülmektedir.

Bugün Türkiye’de 37,8 milyon hektar tarım alanı mevcuttur. Bu alanın yaklaşık 24 milyon hektarında bitkisel üretim yapılmaktadır. Her yıl nadasa bırakılan 4 milyon hektara yakın alan dikkate alınırsa, yaklaşık 20 milyon hektar alanda, her yıl bitkisel üretim yapıldığı anlaşılmaktadır (TÜİK, 2020).

Bitkisel üretimde verimi artırmak çok önemlidir. Ancak verimi artırmak kadar önemli diğer bir faktör de, ülkemizde yetiştirilen kültür bitkilerine zarar vererek ortalama %50 oranında (hatta bazı hallerde %100’e varan oranda) ürün kaybına yol açan zararlı organizmalar (hastalık, zararlı ve yabancı otlar) ile de, etkin mücadele etmek ve bu ürün kayıplarını önlemek şarttır. Bugün ülkemizde mücadelesi yapılan zararlı organizma sayısı 644'tür. Bu 644 zararlı organizma ile İyi Tarım Uygulamaları (İTU) içinde kullanılan Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) prensiplerine göre mücadele yapılmaktadır. Günümüz terminolojisinde, bu mücadele için kullanılan maddelerin hepsine birden Bitki Koruma Ürünü (BKÜ) denilmektedir. BKÜ içinde tarım ilaçlarının kullanım oranı, bugün % 95'ten fazladır. Bu mücadelede yılda ortalama 600 milyon dolar değerinde tarım ilacı kullanılarak 30 milyar dolarlık bir tarım ürünü ekonomiye geri kazandırılmakta, 60 milyar dolar tahmin edilen bitkisel üretimiz de teminat altına alınmış olmaktadır. Bu nedenle BKÜ ve dolayısıyla tarım ilaçları da, stratejik sektör olan tarımımızın stratejik bir girdisidir.

Türkiye’de BKÜ’nün üretimi, ithali, satışı ve kullanımı 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun” ve ilgili yönetmeliklere göre yapılmaktadır. Tarımda kullanılacak olan BKÜ, Tarım ve Orman Bakanlığının onayına tabidir. Bu onay işlemine “ruhsatlandırma” denir.

YERLİ İMALDE FİYAT DEZAVANTAJI

Türkiye’de ruhsatlandırma “BKÜ formülasyonları” üzerinden yapılır. Tarım ve Orman Bakanlığının ruhsatlandırmadığı hiçbir BKÜ, ithal edilemez, üretilemez ve kullanılamaz. Ülkemiz pazarında, hem ithal hem de imal tarım ilaçları bulunmaktadır. İthal BKÜ içindeki hammaddelerin çoğu paten koruması altında olduğu için, ülkede imal edilecek BKÜ hammaddelerinde kullanılamamaktadır. Yerli sanayimizde üretim yapana firmalar, patent koruması sona ermiş olan hammaddeleri, emsal ruhsat sistemine uygun olarak BKÜ ruhsatlandırarak, ithal etmek durumundadırlar. Bu hammaddeler Çin ve Hindistan’dan ithal edilmektedir. Yani yerli BKÜ sanayimiz hammadde tedariki açısından dışa bağımlıdır. BKÜ formülasyon imalatında kullanacakları aktif madde dışındaki yardımcı hammaddeleri ithal eden firmalar, %18 KDV ödemek zorundadırlar. Hâlbuki aynı maddeler, hazır mamul BKÜ ithalatında %8 KDV ödendiğinden, aynı maddeler de %8 KDV ödenerek yurda girmiş olmaktadır. Bu durum, BKÜ pazarında ithal BKÜ için %10'luk bir KDV avantajı sağlarken, yerli imal BKÜ (Muadil BKÜ) satışında bir fiyat dezavantajı sağlamaktadır. Bu husus ithalatı teşvik ederek, piyasada rekabeti zedelemektedir. Ayrıca AB ve EFTA ülkelerinden ithalatta, toplu konut ve gümrükten muaf uygulaması, hâlâ devam etmektedir. Bu ülkelerden yapılan BKÜ’nün lehine olup, iç pazarda rekabeti zedeleyen diğer bir husustur.

Özellikle AB üyelik çalışmalarının hız kazandığı yıllardan başlayıp günümüze kadar, Bakanlık 231 adet tarım ilacı aktif maddesinin tarımda kullanımına son vermiştir. Kullanımına son verilen bu aktif maddeler, yerli ve millî sanayimizde üretim yapan firmalarımızın kullanmakta olduğu aktif maddelerdir. Bakanlık, Avrupa Birliği (AB) uygulamalarına paralel olarak bu yasaklama kararlarını almaktadır. Burada önemli olan kullanımdan kaldırılan bu aktif maddelerin, insan sağlığına zararlı olup olmadığının bilinmesidir. Ancak uygulanmakta olan AB mevzuatı incelendiğinde, firmalar, kendileri için ekonomik kazanç sağlayan aktif maddeler (patentli) için, AB’nin istediği çalışmaları yapmışlar ve bu maddelerin AB üye ülkelerinde kullanılmasını sağlamışlardır. Ancak kendileri için ekonomik faydası olmayan bazı aktif maddeler (Patent süresi dolmuş olan) için ise, yeniden ruhsat için gerekli bahse konu çalışmaları yapmamaktadır. AB, mevzuatı gereği, bu maddeleri de kullanım dışı bırakmaktadır. Bu maddelerin pek çoğunun, yerli sanayimizin kullandığı, çiftçinin tercih ettiği, ucuz aktif maddeler olduğu, insan ve çevre sağlığı açısından zararlarının olmadığının da altını çizmemiz gerek! Bu maddeler AB dışındaki diğer gelişmiş ülkelerde (ABD dahil) hâlâ kullanılmaktadır. Hatta bazı AB firmalarının bu maddeleri üreterek AB dışında kalan diğer ülkelere pazarladığı da bilinmektedir. AB de yasaklanma gerekçesi şayet insan sağlığı ise, AB dışındaki bu ülkelerin de bu aktif maddeleri yasaklaması gerekmez mi?

Gıda egemenliği ve rekabetinin emsal tarım ilaçlarıyla ilişkisi - Resim: 1

YERLİ SEKTÖR DONANIMLI

Bugün yerli sanayide üretilen tarım ilaçları, muadil ilaç olarak nitelendirilen “emsalden ruhsatlandırılmış” tarım ilaçlarıdır. Kalite, standart ve etkinlikleri bakımından, gelişmiş ülkelerdeki emsali ile aynı kalite, standart ve etkinliktedir. Bu husus, yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Yerli sektörümüzde kaliteli üretim için yeterli bilgi birikim, kapasite ve donanım vardır. Gelinen bu seviye, yerli sanayimiz açısından memnuniyet vericidir. Aktif madde çeşidinde yasaklamalar olmasa, gelişmiş son teknoloji ile her türlü BKÜ formülasyonunu üretebilecek yetkinliğe sahip olan yerli sanayideki firmalarımız, uluslararası pazarlarda, çokuluslu büyük firmaların eş değer ürünleri ile çok rahat rekabet edebilecek düzeye ulaşmıştır. Devletimiz tarım ilacı ihracatı artırmak için bazı düzenlemeler yapsa, tarım ilacı ihracatımızın 4-5 kat artırılması mümkündür. Zira coğrafyamıza yakın ülkelerde birkaç milyar dolarlık tarım ilacı tüketimi mevcuttur.

Yerli tarım ilaçları sanayimizde üretilen BKÜ ile orijinalleri arasında fark olduğu husus kamuoyunda zaman zaman gündeme getirilmektedir. Özellikle Türk çiftçisinin kafasının karıştırılmasına yönelik olduğu düşünülen, kamuoyundaki bu yanlış algının doğru olmadığı, yapılan araştırma sonuçları ile de ispatlanmış olduğu yukarıda da ifade edilmişti. İthal BKÜ ile emsal (muadil) BKÜ arasındaki tek fark fiyatlarının ucuz olmasıdır. Bu konuda kafa bulandıran bu tür sorulara ilişkin konular, 10 soru 10 cevap altında TİSİT'in internet sitesinde verilmiştir. Aşağıda tekrar kamuoyuyla paylaşılmaktadır.

10 SORU 10 CEVAP

Emsal İlaç (Muadil ilaç): Orijinal tarım ilacı ile aynı aktif maddeyi aynı oranda içeren, aynı formülasyon tipindeki tarım ilacıdır.

Emsal ilaçlar konusunda 10 soru, 10 cevap:

1. Soru: Orijinal ilaç ile emsal ilaç aynı kalitede midir?

  • Cevap: Orijinal ilaç ile emsal ilacın kimyasal, fiziko-kimyasal özellikleri, biyolojik özellikleri ve etkinlikleri arasında fark yoktur. Bakanlık her sene piyasaya verilen tüm ilaçları analiz etmektedir. Kontrol ve denetim sonuçları bunu doğrulamaktadır.

2. Soru: Orijinal ilaç ile emsal ilaçların biyolojik etkinlikleri aynı mıdır?

  • Orijinal ilaç ile emsal ilaç arasında biyolojik etkinlikleri konusunda da fark yoktur. İki ilaç da hedef etmeni etkili bir şekilde kontrol etmektedir. Aksi takdirde ruhsatı iptal edilir.

3. Soru: Tarım ürünlerinde emsal ilaçlar kalıntısı, orijinal ilaçtan daha fazla mıdır?

  • Hayır. Ürünlerde ilacın kalıntı bırakan kısmı aktif maddenin kendisidir. Emsal ilaç, orijinal ilaçta bulunan aynı aktif maddeyi ayni oranda ihtiva ettiği için, kalıntı miktarları da aynıdır, farklı değildir. Kalıntı açısından ikisi arasında fark yoktur.

4. Soru: Emsal ilaçlarda aktif maddeler içindeki impüritilerin farklı ve tehlikeli olduğu söyleniyor! Bu doğru mudur?

  • Aktif madde içinde bulunan impüritiler, aktif maddenin sentezlenmesi yani üretilmesi sırasında ortaya çıkar. Bir aktif maddenin farklı yöntemlerle üretilmesi mümkündür. Dolayısıyla içerdiği impüritiler de farklı olabilir. Ancak Bileşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tarımda kullanılacak tarım ilacı aktif maddelerinin spesifikasyonlarını belirlemiştir. Özellikle patent süresi bitmiş olan aktif maddelerde, o aktif maddenin içereceği impüritilerin kimyasal adları ve azami miktarları “FAO spesifikasyonlarında” belirlenmiştir. Bakanlık zaten hem ruhsat aşamasında hem de ithalat aşamasında bu değerleri sıkı ve etkin bir şekilde kontrol etmektedir. Türkiye’de imal edilen emsal ilaçlarda FAO sipesifikasyonlarına uygun aktif madde kullanılması bir zorunluluktur. Dolayısıyla emsal ilaçlardaki impüritilerin orijinallerinden “farklı ve tehlikelidir” görüşü emsal ruhsat sistemine karşı olanların kasıtlı olarak öne sürdüğü bir görüş olup gerçeği yansıtmamaktadır.

5. Soru: Avrupa Birliği'ne ihraç edilen tarım ürünlerimizde “ilaç kalıntısı yüksek bulundu” gerekçesiyle geri gönderilen ürünler deki sorun emsal ilaçlardan mı kaynaklanıyor?

  • Kesinlikle hayır! Bu ayırım doğru değildir ve bilimsel gerçeklerle de asla bağdaşmaz. Çünkü emsal ilaç ile orijinal ilacın aktif maddeleri ile bunların ilaçtaki yüzde miktarları aynıdır. Bitkideki riskli kalıntı ilacın tümünün değil, sadece aktif maddesinin kalıntısıdır. Şayet MRL değerlerinin üzerinde bir kalıntı bulunduysa, bu kalıntının emsal ilaçtan mı yoksa orijinal ilaçtan mı kaynaklandığını tespit etmek, üründe kullanılan ilacı bilmedikçe, asla mümkün olamaz!

6. Soru: Çiftçilerimiz emsal ilaçlar; “Etki etmiyor, bozuk” diyorlar ve en fazla emsal ilaçlardan şikâyet ediyorlar. Bu doğru mudur?

  • Emsal ilaçlar bu gün piyasadaki ilaçların yaklaşık %80’ni teşkil etmektedir. Şikâyet sayısının emsal ilaçlarda fazla olması bu yüzden gayet doğaldır. Burada önemli olan şikâyet sonucu yapılan denetimlerde o ilacın gerçekten bozuk olup olmadığıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan şikâyet kontrollerinde, ilaçların çoğunun belki de %99'unun bakanlığın kabul etmiş olduğu normlarına (spesifikasyonlarına) uygun olduğu, yani bozuk olmadığı anlaşılmıştır. Bu sonuç göstermektedir ki; emsal ilaçlar; orijinalleri kadar kaliteli, doğru kullanıldığında orijinalleri kadar etkilidir.Tek farkı fiyatlarının ucuz olmasıdır.

7. Soru: Emsal ilaçlar ucuz, orijinal ilaçlar pahalı! Ucuz olan mal kalitesiz olur diye bir görüş var! Emsal ilaç hem ucuz, hem kaliteli! Bu nasıl oluyor?

  • Bilindiği üzere aktif maddeleri, ARGE'si güçlü olan çokuluslu büyük firmalar geliştirmekte ve üretmektedirler. Bu maddelerin 20 yıl süre ile patentini almakta, yani koruma altında tutmaktadırlar. Bu süre içinde tüm dünyada tek üretici ve pazarlayıcısı olduklarından, oldukça pahalı olarak satmakta ve geliştirilmesinde harcadıkları parayı böylece geri kazanmak istemektedirler. Orijinal ilaç işte bu yüzden pahalıdır. Patent süresi dolduğunda, bu aktif madde dünyadaki üretici konumunda olan diğer firmalar tarafından da üretilir hale gelmektedir. Üreticisi çok olunca piyasaya da fazla madde verilince rekabet olmakta, böylece de fiyatları da en az 5-30 kat daha ucuzlamaktadır. Yerli sanayimiz de, işte patent süresi dolan bu aktif maddeleri kullanarak aynı ilacı ruhsatlamakta, ithal etmekte veya üretmekte ve satmaktadır. Dolayısıyla; emsal ilaçların etkisi, kalitesi, toksikolojisi, fiziksel ve kimyasal özellikleri orijinali ile aynıdır. Tek farkı emsal ilaçların, orijinal ilaçtan çok daha ucuz olmasıdır.

8. Soru: Patentli veya orijinal ilaçlar çevre için insan sağlığı için çok daha güvenli deniliyor. Bu doğru mudur?

  • Patentli ilaçlar mı daha güvenli yoksa patent süresi dolan ve uygulama sonucunda hakkında fazla olumsuzluk görülmeyen aktif maddeler mi daha güvenli? Tarım ilaçları, zehirli özelliklere sahip oldukları için, belki de üzerinde en fazla araştırma ve inceleme yapılan maddeler grubudur. Üzerilerinde bu kadar araştırma yapılmış olmasına rağmen, kullanıma verilmesinden 20-30 yıl sonra bile insan ve çevre sağlığına zararlı özelliklerinin ortaya çıktığı görülmüştür. DDT, BHC gibi üzerinde pek çok araştırma yapıldıktan sonra güvenlidir diye kullanımına sunulan pek çok tarım ilacı aktif maddesi bu nedenle dünyada yasaklanmıştır. Görülmüştür ki çevre en tabiî laboratuvar görevini görmekte ve tıpkı canlılar gibi, insan eliyle bu maddeleri doğal bir seleksiyona tabi tutmaktadır. Hal böyle olunca, patentli ürünlerin 10 yıl sonra veya 20 yıl sonra hangi olumsuz özelliğinin karşımıza çıkacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir! O takdirde, uzun yıllardır (ortalama 30-40 yıl) sorunsuz olarak uygulanan emsal ilaçların, en azından insan ve çevre sağlığı için, orijinallerinden daha güvenli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

9. Soru: Direnç olayında emsal ilaç ile orijinal ilaç arasında bir fark var mıdır?

  • Hayır yoktur. Bitkilerdeki etmenler orijinal ilaca nasıl direnç gösterirlerse, emsaline de aynı şekilde direnç gösterirler. Direnç olayı aktif madde hatta aktif maddelerin etki mekanizmaları ile ilgili bir husustur.

10. Soru: Türkiye, AB ye üye olmak istediğine göre AB ruhsat sistemini şuan kabul etse ve uygulasa, daha uygun olmaz mı?

  • AB mevzuatının şimdi kabul edilmesi halinde, Türkiye’de de AB de kayıtlı ve orijini belli aktif maddelerin, BKÜ formülasyonlarında kullanılması söz konusu olacaktır. AB de BKÜ aktif maddesi satan firmaların Türkiye’de zaten temsilcilikleri var. Bunlar Türk piyasasında da faaliyet göstermektedirler. Milli tarım ilacı sanayinde faaliyet gösteren, bazı yabancı firmalar dâhil yerli firmalarımız, ihtiyacı olan aktif maddeleri AB'de kayıtlı üreticilerden satın alıp, ilaç üretip satarak bu firmalarla rekabet edebilir mi? Edemez! Etmesi de mümkün değildir! O zaman yerli müteşebbisler bu sektörden çekilir ve yerini bu uluslararası büyük firmalar alır ve tekelleşme söz konusu olur! Sonuç olarak da tarım ilacı fiyatları asgari hemen 5-10 kat artar! Çiftçimiz perişan olur. Emsal ilaçların en önemli avantajı, kaliteleri ve etkinlikleri yanında, fiyatlarının ucuz olmasıdır.

Bu yüzden emsal ilaç, tarımın ve çiftçimizin ekonomik sigortasıdır.

Son Dakika Haberleri gıda egemenliği Tarım ilaçları