Yaz geldi meyve sebze fiyatları arttı! Sektör temsilcileri tarladan sonrasına dikkat çekti
Gıda fiyatları yaz sezonu olmasına rağmen düşmüyor. Taze meyve ve sebze fiyatları, haziran ve temmuz aylarında artışa geçti. Sektör temsilcileri, ürünün çiftçiden çıktıktan sonrasındaki yolculuğunun takip edilmesi gerektiğini söyledi
Şubat ayından itibaren düşüş eğiliminde olan gıda fiyatlarından aylık artış, yaz sezonu olmasına rağmen haziran ve temmuz aylarında tekrar yükselişe geçti. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın hazırladığı Gıda Fiyat Endeksi'nde göre taze meyveler ve sebzeler grubunda fiyatlar, yaz döneminde yükseldi. Bir önceki aya göre patates ve bazı yumru bitkiler hariç sebze fiyatlarında yüzde 8,16, taze meyvelerde ise yüzde 7’lik artış görüldü.
HAL KANUNU GEREKİYOR
Yaz dönemi olmasına karşın sebze ve meyvelerde fiyat artışını Aydınlık’a değerlendiren sektör temsilcileri, ürünün üreticiden alım fiyatı ile tüketiciye sunulduğu fiyat arasındaki farka dikkat çekti. İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz, “Bulunduğumuz sezonda sebze ve meyve fiyatlarının düşmesi lazımken yükselmesi, tarladan çıkış fiyatıyla tüketiciye geliş fiyatı arasındaki farklılıktan kaynaklanıyor.” dedi.
Hal kanununun çıkması gerektiğinin altını çizen Kopuz, şöyle devam etti:
“Çıkmadığı sürece istismar oluyor. Fiyatların aşağı çekilme süreci hızlanmıyor, hatta üzerine fiyat koyarak devam ediyor. Bir takip sistemi ile ürünün bahçeden çıkış fiyatı, toptancıya geliş fiyatı, toptancının satış fiyatının takip edilmesi lazım. Böyle bir sistem olmadıkça, bir bahane bulup 4 liraya aldıkları domatesi 40 liraya kadar satabiliyorlar. Meyvede anormal derecede bir fiyat artışı var. Takip edilmesi gerekiyor. Böyle bir sistemle üretimdeki kaçağı, vergi kaybını ve fiyat yükselişini önleyebiliriz.”
‘SORUMLUSU İHRACATÇILAR VE ÜRETİCİLER DEĞİL’
Türkiye İhracatçılar Meclisi Meyve Sebze Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu de piyasada çok ucuza domates, patates olduğunun ancak markete ulaşana kadar artan fiyatlarının sorumlusu ihracatçılar ve üreticiler olmadığına dikkat çekti. Mutlu, şu ifadeleri kullandı:
“Başka taraflarda aranması gerektiğini düşünüyoruz. Hiç kimsenin amacı, kendi halkını, fahiş fiyatlarla gıdayla karşı karşıya bırakmak olamaz. Ama tarlada masraflar artıyor. Mazota, gübreye, tohuma zam geliyor. Ürünün köylüden, çiftçiden çıkış fiyatına bakılması gerekiyor. Aradaki sistemin düzelmesi gerekiyor.
“Aynı şeyleri sadece meyve sebzede değil tavuk için de konuşuyoruz. Tavuğun fabrikadan çıkış fiyatlarını hepimiz biliyoruz. Ama markete nasıl bu kadar pahalı geliyor? Tarladan sofraya giden süreci için mutlaka ve mutlaka bütün paydaşlarla bir masada toplanarak nasıl iyileştirilebileceğine bakmamız lazım. Bu süreçte ne var? Fire kaybı var, lojistik var. Eğer lojistik düzgün yapılmazsa fire kaybı oluyor ve maliyetin üzerine bindiriyorlar. Artan maliyetleri minimize etmenin yollarına gitmezsek maalesef ki bizim tarla çıkışımızla sofra girişimiz fark artmaya devam edecek.”
‘YAZ GEÇTİ KIŞA BAKMAK GEREK’
Sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelerek girdi maliyetlerini nasıl minimize edileceğini ve tarladan sofraya olan yolculukta nelerin iyileştirebileceğini konuşması gerektiği mesajını veren Mutlu, “Yaz dönemini böyle bitiriyoruz. Artık istesek de istemezsek de bu şekilde devam edecek. Ancak önümüzde bir kış var. Kışlık sebzeler için kış sezonu ekimini çok iyi takip etmemiz gerek.” diye konuştu.
HESAPLANAMAYAN GERÇEK: İKLİM
Türkiye'nin acil olarak bir envanter çıkarması ve vatandaşın da neyi tüketmek istediğini çok iyi belirleyip çiftçiyi ekim konusunda yönlendirmesi gerektiğini dile getiren Melisa Tokgöz Mutlu, ancak iklimin hesaplanamayacağını vurguladı.
Mutlu, şunları söyledi: “Türkiye'nin bazı bölgelerinde inanılmaz derecede su problemi var ve sanayici kışlık sebze için nereye ekim yaptırabileceğini araştırıyor. Bu da başka bir sıkıntı. Haklı olarak çok eleştiri yapıyoruz fakat bu saatten sonra bütüncül davranmamız gerekiyor.
“Dünyada hepimizin bildiği bir buçuk derece, artmış bir sıcaklık var. Bugün bir yere bir ağaç diksek, meyve vermesi 5 ile 7 seneyi buluyor. Ektiğimiz coğrafyanın 7 sene sonra hangi iklim koşullarıyla karşı karşıya kalacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Eskişehir’in Antalya iklimine, Antalya’nın da çöl iklimine doğru geçeceği bilgileri veriliyor.”
KAKAO ÖRNEĞİ
İklim değişikliği nedeniyle yaşanan sorunlara kakao örneğini veren Mutlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu sene kakaoda çok büyük bir spekülasyon oldu. Borsası iki katına çıktı. Nedeni, iklim değişikliği. Meyveyi toplamaları gereken dönemde çok yağmur yağdığı için bahçeye girip toplayamadılar. Topladıkları meyveyi geleneksel yöntemlerle kurutmaları lazım. İki muz ağacının arasına serip kakao çekirdeklerini orada çürütüyorlar, fermente ediyorlar. Bu sefer toplayamadılar, toplayabildiklerini de serip kurutamadılar.”