Gineli devrimci Aydınlık'a anlattı: Askeri darbe, devlet duygusu ve umut getirdi
Gineli devrimci Bangoura, Afrika’da Batı ile ilişkisini koparan ülkelerin özgürleştiğine ve halkın iradesini yansıttığına dikkat çekti. Bangoura, ‘Gine’de meclisteki dağılımı hükümetin başındaki isimler belirlerken, ordu geldikten sonra, devleti hissettik ve kurumlar düzenlendi.’ dedi.
Afrika’da Macron’ları korkutan “darbeler salgını” sürüyor. Terörle mücadele ve ülke bütünlüğü talebiyle gerçekleşen Sahel devrimlerinde “geri bıraktırılmışlığa” karşı isyanlar yaşanıyor. Dahası, Gine ve Gabon dalgasının diğer eski Fransız sömürgesi ülkelere sıçraması bekleniyor. Mali, Burkina Faso ve Nijer’den farklı olarak Gine ve Gabon’da terör yok. Bu ülkelerde ana gündem geri bıraktırılmışlık ve kalkınma. Aydınlık olarak yaşanan askeri darbenin ardından yükselen “Gabon’u nasıl bir gelecek bekliyor?” sorusuna, benzeri bir darbenin 2021 yılında yaşandığı Gine’den ışık tuttuk.
Çok partili sisteme geçişi takiben oğlu tarafından yeniden kurulan Ahmed Sékou Touré’nun partisi Rassemblement Démocratique Africain (PDG-RDA), 2009 yılından 2021 yılına kadar eski Gine Devlet Başkanı Alfa Konde yönetimine destek verdi. Konde’ye karşı yürütülen Sorosçu faaliyetle mücadele eden bir parti. PDG-RDA, Gine’de “Ulusal Geçiş Konseyi”nde yer alıyor.
PDG-RDA’nın Ulusal Büro Siyasi ve İdari İşler Sorumlusu Mangamory Bangoura, Eylül 2021’de Gine’de yapılan darbenin gelişim sürecini ve sonrasını Aydınlık’a anlattı.
Mangamory Bangoura’ya şu soruyu sorduk:
-
Fransa, Çin ile işbirliği yapmayı tercih ettiği için 2016’dan itibaren eski Gine Devlet Başkanı Alfa Konde’den çok rahatsızdı. Konde’yi bir tehdit olarak görmeye başladılar. Seçim sırasında eski Başkan Cellou Dalein Diallo muhalefeti Fransız medyası tarafından güçlü bir şekilde desteklendi. Alfa Konde’ye isyan edildi ve sizler de o sırada Konde ile dayanışma içindeydiniz. Gine’de darbe yaşandı ve Konde devrildi. Darbenin başlangıcında bunun Fransa’nın etkisinde bir darbe olduğu düşünülüyordu. Ancak 2 yıl sonra Ordu’nun Afrika Birlikçisi (Pan-Afrikanist) açıklamalar yaptığını, halkla birlikte ülkeyi yönettiğini görüyoruz. Ayrıca, Mali, Burkina Faso ve Nijer’deki isyanlarla dayanışma içinde oldu Gine. 2 yıl boyunca yaşanan bu değişim Gabon’da yaşananların geleceğini anlamamızı sağlayabilir. Gine’deki süreci değerlendirebilir misiniz? Ordu yönetime el koyduktan sonra ne değişti?
Mangamory Bangoura’nın cevabı:
ULUSAL GEÇİŞ KONSEYİ
Meclis’ten başlayalım. Şimdi Ulusal Geçiş Konseyi olarak adlandırılıyor. Konsey üyeliği, Askeri Geçiş Yönetimi tarafından hazırlanan tüzüğe istinaden yapılan istişareler ışığında Gine’de var olan tüm sosyal katmanların, tüzükte belirlenen katılım oranlarına göre dağıtıldı. Örneğin; 81 üyelikten 15’i siyasi partilere tahsis edildi. Siyasi partiler de yirmiden fazla alt platformlar oluşturarak, 15 temsilciyi belirlediler. Sanatçılar dahil sivil toplum temsilcileri, toplumun tüm katmanları tüzükte tanımlandığı üzere belirlendi. Bugün Ulusal Geçiş Konseyi’nde Ordu, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri temsil edilmektedir. Bu, iktidarı ele geçiren ve Konde döneminde gözlemlenmeyen durumu değiştirmek isteyen Ordu’nun bir iyi niyet jestidir. Alfa Konde dönemi temsil ve demokrasi açısından acı bir deneyimdir. Meclis’te dağılımı Başkan Konde belirlerdi. Siyasi partileri kendisine uygun gördüklerine göre seçerdi. Askerler, “kurumsal düzeltme”den bahsettiklerinde, ülkemizin siyasi ve sosyal hayatını çok iyi gözlemlediklerini ve sonunda bu duruma bir son vermek için iktidarı ele geçirmeye karar verdiklerini düşünmeye bizleri sevk etmişti.
1984 ÖNCESİNE DÖNDÜK
1958-1984 yılları arasında kurucu partimiz PDG-RDA iktidardayken, Meclis’te en çok rağbet gören gruplar çiftçiler ve zanaatkârlardı. Başkan Touré döneminde iyi bir yönetimimiz vardı ve tüm ülkeler Gine’de diplomatik olarak temsil ediliyordu. 1984’ten sonra maalesef insanlar Gine hakkında konuşmayı bıraktı. Bugün yeniden 84 öncesine dönülüyor. Askerlerin Gine’yi tüm dünyanın ve Afrika’nın daha önce tanıdığı konuma geri getirmek için çalıştıklarına inanıyoruz. Diplomatların çığ gibi büyüyerek başkent Conakry’ye gelmesi ve Cumhurbaşkanı’na güven mektuplarını sunmasıyla birlikte, pratikte bir canlanmaya tanıklık ettiğimize ve seleflerimizin bizim için attığı adımları geri takip ettiğimize inanıyoruz.
DEVLETİN YENİDEN İNŞASI
Ordu iktidara geldiğinde, 4 temel noktaya dayanan bir programı ilan ettiler. İlk olarak, Devletin yeniden inşasından bahsettiler. İkinci olarak, kurumsal düzeltmeden bahsettiler.
Touré döneminde 1958’den 1984’e kadar, ülke yönetimi bir demokratik halk rejimiydi. Devlet, tüm yetkilere sahip, “Yerel Devrimci İktidarlar” (YDİ) temelli yapılandırılmıştı. Yani YDİ, şu anda yapılandırmaya bağlı olarak mahalle ya da ilçe düzlemindeki yerel devrimci güçtü. Kalkınmanın temeli buydu. YDİ’lerde yönetim rasyonel bir şekilde örgütlenmişti. Adalet, ekonomi, sosyal ve kültürel alanlar YDİ’lerde mevcudiyet bulan ayrıcalıklı alanlardı. İktidar halkındı.
YENİDEN DEVLETİ HİSSETTİK
İnsan hayatını ve insani gelişimi ilgilendiren her şey, bugün ilçe mahalleleri olarak bilinen bu YDİ’lerde ele alındı ve yürütüldü. Devlet başkent Conakry’den kırsal kesimin en derinlerine kadar varlığını sürdürüyordu. Tüm ilçeler Gine ulusunun bir parçasıydı. Her yerde, sınırlarda bile demokrasiye saygı gösterildi. Devlet vardı. 1984 darbesinden sonra “devlet” sadece Conakry’de vardı. Yerel yönetimler, sadece vali ve kimi personelden ibaret valiliklere indirgendi. Devletin gelişimi tehlikeye girdi. 1984’ten itibaren devletin varlığını hissedemiyordunuz. Askeri darbeden sonra yeniden devlet her yerde. Ülkenin iç kesimlerinde devletin varlığını hissedebilirsiniz. Bu birinci nokta.
KURUMSAL DÜZELTME: PLANLI KALKINMA
Askerlerin ikinci vurgusu; kurumsal düzeltme. Ordu iktidara geldiğinde tüm kurumların askıya alındığını fark etmişsinizdir. Çünkü kurumlar işlerini yapmıyordu. Yargı çalışmıyordu, rolünü oynamıyordu çünkü hükümete bağlıydı. Kötü yönetim, yolsuzluk, kayırmacılık ve hısımcılık her şeyin karakteristik özelliğiydi. Otuz yılı aşkın bir süre benzer bir durum söz konusuydu.
Ordu bu ortamda iktidara geldi. Devletin toplumun ihtiyaçlarına etkin bir şekilde cevap verebilmesi için planlı bir kalkınmanın temellerini atmaya başladılar. Bir geçiş dönemi tüzüğü hazırlamadan önce Gine halkının tüm katmanlarına danıştılar. Gineliler devletleri hakkında ne düşündüklerini ve önerilerini ilettiler. Devlet işleri şimdi ortaklaşa hazırlanan bu tüzükle sürdürülüyor. Peki bu mükemmel mi? Hiç bir zaman mükemmel diyemeyiz. Mükemmele ulaşmak için 3, 4 hatta 5 yıllık bir geçiş dönemine ihtiyaç duyuyoruz.
ÖZEL YOLSUZLUK MAHKEMELERİ
Konde’nin Gine’de liderlik ettiği yönetim döneminde pek çok aksaklıkla karşılaştığımız açıktır. Devasa boyutlarda zimmete para geçirme ve asla açıklanamayacak yolsuzluklar yaşandı. Askerler, yolsuzluklar mücadele amacıyla özel mahkeme kurdular; “Ekonomik ve Mali Baskı Mahkemesi (CREF). Bu mahkeme şu anda iş başında ve zimmete para geçirmekten suçlu bulunanların hepsi şu anda hapiste. Bunlar üst düzey yolsuzluğa, kamu fonlarının zimmete geçirilmesine, kara para aklanmasına ve yasaların çiğnendiği diğer tüm yollara karışmış üst düzey hükümet yetkilileri.
‘GİNE’DE UMUT VAR’
Yolsuzlukla mücadele başlayınca, yolsuzluğa karışanlar ülkeden kaçmaya başladı. Bazıları şu anda Senegal’de, Fransa’da, Kanada’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde. Gine ulusal arenasında yolsuzlukla mücadele ediliyor. Devlet varlıkları kurtarılmaya, devlet maliyesi korunmaya çalışılıyor. Umutluyuz. Darbeden bu yana Gine’de umut var.
BEKLENTİ BOŞA ÇIKTI
2010 yılında Konde iktidara geldiğinde Gine halkı ondan çok şey bekliyordu. Çünkü Nisan 1984’te Touré rejimini deviren darbeden sonra, Ginelilerin beklemediği pek çok şey olduğunu hissettik. Touré’nin ekonomik, endüstriyel, sosyal ve kültürel olarak geride bıraktığı her şey eski Devlet Başkanı Lansana Conté döneminde yok edildi. Gine her alanda çok geri kaldı. Halk Konde’nin iktidara gelerek, işlerin daha rasyonel ve daha normal bir şekilde ilerlemesini bekliyordu. Ancak sonunda Alfa Konde’nin durumu kontrol edemediğini fark ettik. Fransa’nın Gine siyasetinde önemli bir rol oynadığını fark ettik. Alfa Konde kesinlikle Batı’dan, özellikle de Fransa’dan Gine’nin kalkınmasına yardımcı olmalarını istiyordu. Ama biliyorsunuz, Batılılar nasıl çalışır? Her şeyden önce Konde’nin işlerine çomak sokmaya başladılar.
ÇİN VE FRANSA’NIN FARKI
Durum böyle olduğu için de Konde kendini bir şekilde engellenmiş buldu. Gine’nin o dönemde gerçekten de elektriğe ihtiyacı vardı. Touré’den sonraki yönetim felaketti. Dolayısıyla Konde bu alanda Fransa tarafından bir şekilde engellendiği için Çin’e yönelmek zorunda kaldı. Çin ve Türkiye gibi ülkeler, bir ülkenin kalkınmasına yardımcı olabilmek için demokrasi açısından belirli mutlak koşullar istemezler, talep etmezler, bunu biliyoruz. Fransa ve Batı’nın iş yapma biçimiyse, demokrasi argümanını ön plana çıkararak ülkenin kalkınmasını geciktirmektir. Bu nedenle Konde ülkesini biraz olsun kalkındırmak için otomatik olarak Çin’e ve Güney-Güney işbirliğine yöneldi. 2010’da partimizin adaylığı iptal edildiğinde, PDG-RDA’nın doktrinine sahip olmasa bile, ülkemizi geliştirmeye kısmen de katkıda bulunur düşüncesiyle aday Konde’yi destekledik. Ancak bu gerçekten de siyasi bir hataydı. Çünkü onun bir sosyal demokrat olduğunu düşünerek, aslında partimiz PDG-RDA’nın ideolojisini benimsemese bile, demokratik vizyonlarımızın örtüştüğünü düşündük ve bu yüzden eylemlerini destekleyerek onunla birlikte hareket etmeyi seçtik. Ama öyle olmadı. Konde seçilince, tam bir sapma olduğunu fark ettik. Bu bizi ondan ayrılmaya ve yönetimini her açıdan eleştirmeye zorladı. İşler umduğumuz gibi gitmedi, bunu söylemek lazım. Boksit ve alüminyumun gibi hammaddesi dünyanın en büyük madenlerimiz var. Alfa Konde yönetiminde madenlerimizin durumu çok ama çok içler acısıydı. Bu nedenle Konde’yi eleştirmekten asla vazgeçmedik.
GENÇLER ÖNCÜ
Sahel devletlerinde bir isyan olduğunu görebiliyoruz. Mali, Burkina Faso, Nijer ve benzerlerini ele alırsak; Fransa’nın bu ülkelerin kaynakları üzerinde belirli bir hakimiyeti olduğunu gördük. Fransa tüm cephaneliğiyle bu ülkelere geldi ama bu ülkelerde devam eden teröre son verilemedi. Vatandaşlar her noktada, terörize edildi. Bu durum kalkınmayı sağlayamaz. Unutmayın ki bu ülkelerde Fransa’nın peşinde olduğunu varsaydığımız maden kaynakları var. Bu ülkelerin kalkınmasını sağlayabilecek kaynaklar. Terörün daha da şiddetlendiğini gören halk, özellikle de bugünün gençleri, otomatik olarak liderlerinden bu duruma bir son vermek için sorumluluklarını üstlenmelerini istediler.
GÖÇLER AZGELİŞMİŞLİK DAYATMASININ SONUCU
Özellikle Batı Afrika olmak üzere tüm Afrika’yı sarmış olan az gelişmişliği bir düşünün. Güçlü kuvvetli insanlarımızın göçü ya Akdeniz’de ya da başka bir yerde ölümle son buluyor. Bunlar az gelişmişliğin ve onu destekleyenlerin sonuçlarıdır. O halde pratikte Afrikalıların, örneğin Gabon’daki durum hakkında anladıkları şeyin bu olduğu söylenmelidir. Eğer Gabon halkı gerçekten de son 50, hatta 60 yıllık yönetimin kendi beklentilerini yansıtmadığını düşünüyorsa, o zaman bu konuda bir şeyler yapmayı kendilerine borçludurlar. Bugün Afrika nüfusunun Afrika’da olup bitenlerden bıkmış olduğunu anlamalısınız. Bugünün Afrikalı liderleri, tabirimi mazur görün, yetkili hırsızlar. Ekonominin kontrol edilememesi uyumlu bir kalkınma sağlamıyor, halkın hoşuna gitmiyor, dahası halk, özellikle de genç nüfus Akdeniz’de ölecek! Bundan üzüntü duyuyoruz ama durum bu. Ne tür bir demokrasiden bahsediyoruz? Demokrasiden anladığımız şey, halkın seçiminin halk tarafından ve halk için yapılmasıdır. Ancak günün sonunda bu demokrasi tabandaki insanlar tarafından uygulanmazsa, bu demokrasi ülkenin uyumlu bir şekilde gelişmesine yardımcı olamaz. İktidardakiler ve iktidarı korumak için onları dışarıdan destekleyenler! Bu demokrasi değil, saf ve basit bir anarşidir. Halkın kabul etmediği şey de budur. Bu anarşidir, dolayısıyla biz kendi adımıza, bugün işlerin bildiğimiz şekilde yürümesinden dolayı çok mutluyuz.
ORDU 2 YILDA KONDE’NİN 10 YILDA YAPAMADIĞINI YAPTI
Ordu 2 yılda, Alfa Konde’nin on ya da on bir yıl boyunca yapamadığını yaptı. Alfa Konde 200 km yol inşa edemezken, Ordu 2 yıl içinde, bin kilometreden fazla yol yaptı. Ülkenin iç kısımlarında ve Conakry’de. Halkın iradesini yansıtan gelişmeler. Bir metre bile asfalt görmemiş vilayetler varken bugün, bu vilayetlerin yolu asfaltlanıyor. 1984’ten sonra kaybettiğimiz her şey Ordu tarafından restore ediliyor. 1984’de sahip olduğumuz hava filosu; Boeing ve diğer AN24’ler, o uçak filosu yok oldu, tüm uçaklar satıldı. Fabrikalar satıldı ama iktidara gelen bu genç insanlar yeniden kuruyorlar. Altyapı yeniden inşa ediliyor. Bugün havaalanları, Faranah’ta, Labe’de, Zérékoré’de, Kankan’da, Siguiri’de yeniden inşa ediliyor.
Yol altyapısından bahsetmiyorum bile. Ülke kendini donatma sürecinde. Belli bir düşüş yaşayan eğitim iyileşme sürecinde.