Göçmenlere çözümü AB fonlarıyla arayacak
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin sığınmacı ve düzensiz göç sorununa yönelik eylem planını açıkladı. DEVA Partisi genel merkezinde önceki gün düzenlenen basın toplantısında konuşan Babacan en kapsamlı yaklaşımı oluşturduklarını iddia etti.
Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Abdurrahman Bilgiç ile birlikte sunum yapan Babacan sorunun baş müsebbibi olan batıya özel önem atfetti. Babacan sığınmacıları geri göndermek ve batıya dağıtmak amacıyla Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den daha fazla fon talep edeceklerini aktardı. Babacan, hızlı çözüm için Beşar Esad ve Rusya ile de görüşeceklerini dile getirdi. Sığınmacıların Türkiye’den ayrılmasını savunduklarını ancak ırkçılığa karşı olduklarını ifade eden Babacan şunları söyledi:
“Suriye’de güvenliğin sağlanmasına yönelik girişimlerimizi öncelerken, bir yandan da başta Avrupa Birliği ve Arap ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerin de Türkiye’nin yükünü paylaşmaları için yoğun diplomasi yürüteceğiz… BM’nin tüm ihtisas birimleriyle iş birliğini arttıracağız. Öncelikle AB olmak üzere, dış dünyadan daha fazla maddi fon desteği talep ve temin edeceğiz. Bu kaynakları ülkemizin bir tampon ülke olmasının devamı için değil, kontrolsüz göçün ve kitlesel akınların önlenmesi, sorunun kaynağında çözümü için kullanacağız.”
'BATI NE DER' KORKUSU
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, S-400 gelişmesiyle ilgili Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sorular yöneltti. Yeneroğlu’nun sorularında Batı’ya karşı duyduğu hassasiyet dikkat çekti. Yeneroğlu şu ifadeleri kullandı:
“S-400 alımına dair yeni bir sözleşme imzalanmamış olsa bile sözleşme kapsamında S-400’lerin teknik sistemlerinin kurulumuna dair tedarik sürecinin ilerletilmesinin yeni tepkilere ve yaptırımlara yol açabileceği hesaplanmış mıdır? Rusya’nın askeri konvoyumuzu vurduğu ve onlarca askerimizi şehit ettiği, Kırım’ı ilhak ettiği, hâlihazırda Ukrayna’yı işgal ettiği ve bu ülkeyle savaş hâlinde olduğu göz önüne alındığında; NATO füze ve hava araçlarını etkisiz hâle getirme özelliğine sahip Rus hava savunma sistemlerinin Türkiye’de konuşlanmasının üyesi olduğumuz NATO ve dost ülkeler tarafından nasıl algılanacağı düşünülmüş müdür?”