Gödence Kooperatifi 50 yaşında! ‘Karamsar değiliz umutluyuz’
İzmir’in örnek kooperatiflerinden biri olan Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 50 yaşında. Felsefesi ‘hem çiftçiyiz hem de sanayiciyiz’ olan kooperatifin 50 yıllık başarısı ve sırrı markalaşmadan geçiyor
İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Gödence köyü 1972 yılından bu yana kooperatiflerini geliştirmek için çalışıyor. Eşsiz bir doğada yer alan köy, uçsuz bucaksız kızıl çam ormanları arasında deniz rüzgarlarını dört bir yandan alan kendine özgü bir ekolojiye sahip. Bu ekolojinin Gödencelilere getirdiği en büyük katkı ise akdeniz meyve sineğinin burada barınamaması. Bu sebeple Gödence’den alınan zeytin tamamen katkısız ve doğal yetişiyor. Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni köylü hep beraber kurmuş. Kooperatifin her köşesinde köyden birinin alın teri var. Ayrıca kooperatifin şu an toplam 20 markası var. Ortak akılla kurulan Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin 1993 yılından bu yana başkanı olan Çağatay Özcan Kokulu anlattı.
TARIMA DAYALI SANAYİ ŞART
“Çiftçiler, kooperatifleşmediği sürece tarıma dayalı sanayi sahibi olmadıkları sürece bölgesel kalkınma, kişisel refah ve gelişme olmaz. Gödence’de 50 yıl sonunda başarılı olan tarıma dayalı sanayide olma talebiydi. 1970’li yıllarda bu talep çok ciddi şekilde dile getirildi. O zamanın şartlarında siyasal iktidar, kalkınmayı tarımdan başladı. Tarım, kalkınmada bir motor gücü oldu. Devlet, tarımı fiili olarak destekledi Gödence de buradan nasibini aldı. Başarının sırrında doğruluk, dürüstlük, istikrarlı olma, doğru hedef koyma var. Gödence bu konuda bunları hayata geçirdi.”
Göreve geldikten sonra ardı sıra 6 adet 5 yıllık kalkınma planı hazırladıklarını söyleyen Kokulu, kooperatifin hedeflerinin yüzde 60’ını tamamladığı söyleyerek şunları kaydetti:
“Ben daha önce İzmir Kooperatifler Birliği’nde görev yaptım. 92’den bu yana da Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin başkanlığını yürütüyorum. 1993 yılında birinci beş yıllık kalkınma planı yaptık. Bu planda ilk adımımız teknolojik yenilemeydi. İkinci beş yıllık plana başlamadan önce hedefimiz ambalajlaşma ve markalaşmaydı. Toplum 6 tane kalkınma planımız vardı. Her gün önümüze hedefler koyarak çalıştık. Hedeflerimizin %60’ını yaptık diyebiliriz. Henüz yapılacak çok işimiz var. Örneğin İzmir yarımadasında zeytinyağında yerel bir borsa oluşturmayı hedefliyoruz. Aşağı yukarı oluşmuş vaziyette. Burası zeytinyağı üretiminde önemli noktalardan birisi olarak görülüyor. Nüfusun çok büyük kısmı zeytinle uğraşıyor. Bu insanların yaşamlarını iyileştirme, kalitelileştirme en temel hedefimiz.”
GÖDENCE’DE DAYANIŞMA VAR
Kooperatifi birlik ve beraberlik içinde ayakta tuttuklarını söyleyen Kokulu şu ifadeleri kullandı:
“2000’li yıllarda Türkiye, zeytinyağı sektöründe bir bunalım yaşadı. Biz de batma tehlikesi geçirdik. Öldük öldük dirildik. Bakanlığa borcu ödeyememiştik. 400 bin lira kredi almıştık. 320 bin lirasını ödedik 80 bin lira bulamadık. Sektör battı. Kuraklık hat safhada. Rekolte sıfıra düştü. Zeytinyağına ilgi bugünkü gibi değil. O günün şartlarıyla kooperatifin ortakları yani köylümüz bu borcu ödedi. Kimisi bedava çalıştı kimisi depodaki yağını kooperatife verdi. Arkasına bile düşmedi. Gödence’de bu dayanışma çok bariz şekilde var.”
GENÇ ÇİFTÇİ SAYISI ÇOK DÜŞÜK
Türkiye’den umudunu kesmediğini söyleyen Kokulu, gençler için de çağrı yaptı. Kokulu, genç çiftçi sayısının düşük olduğunu devlet tarafından teşvik edilmesi gerektiğini şu sözlerle vurguladı:
“Kooperatif olmanın çok ciddi bir faydasını görüyoruz. Genç çiftçiyi mutlaka toprakla buluşturmak gerek. Burası dahil Türkiye’nin her noktasında üretememe sıkıntısıyla yüz yüzeyiz. Çünkü üretecek genç insan topraktan hızla kaçıyor. Bunu durdurmak gerekiyor. Bir devlet politikası olarak yeniden ele alınmalı. Burada da tarım yapanların yaş oranı 50’nin üstünde. Genç nüfus ortada yok. Bunca başarıya rağmen hem de. Nereye giderseniz gidin aynı sıkıntı var. Ama ben umutsuz değilim. Anadolu toprakları çok geniş bir kesimi doyuracak kadar zengin ve özel bir coğrafya. Bu modeli Türkiye’nin dört bir yanında uygulamak artık zor değil. Ülkemiz çok büyük bir ülke. Bütün sıkıntılarımıza rağmen çok büyüğüz. Ben arkadaşlarıma baktığımda kalite konusunda daha iyisini yapacağını söylüyor. Burada çiftçimiz çok karamsar değil ama o yola da girmememiz lazım.”
ÖZ KAYNAK BİRİKTİRMEK ŞART
Kokulu, kooperatifin gelecek dönemdeki hedeflerini de anlatarak, bankalara bağımlı kalmamaya çalıştıklarının altını çiziyor:
“Küçük kooperatiflerle bir şeyler yapmanın pek olanağı yok. Biz 2005’te havza kooperatif olduk. 200 ortağımız var. Kooperatiflerdeki yetersiz sermaye, ana sıkıntılardan birisi. Kooperatifler, bakanlıktan değil bankadan kredi çekebiliyor. Bankadan kredi almaya kalksak varımızı yoğumuzu ipotek ederler. Bu sebeple kaynak bulmak başlı başına bir problem. Kooperatif kendi öz kaynaklarıyla yatırım yapabilirse yatırım yapacak. Biz de öz kaynak biriktirmeye çalışıyoruz. Çalışarak burada sanayiyi büyüteceğiz. Bölgedeki üzüm üreticilerinin de hayatına dokunmak istiyoruz. Onların çocuklarının toprakta kalmasını istiyoruz. Dünyanın en özel bölgesinde sofralık üzüm çıkıyor.”