Gölyakalı üreticiler: Fındık ezmesini de biz üretelim

Kurultay’da konuşan Gölyaka Ziraat Odası Başkanı Metin Şirin, para kazanamayan çiftçinin, üretimden uzaklaştığını belirtti. “Arazilerin parçalı olmasından dolayı verimli üretim yapılamıyor, gelirler düşük kalıyor.” diyen Şirin, seracılığın çözüm olabileceğini ve bu yolla katma değeri yüksek ürünler elde edebileceklerini kaydetti.

‘DPT GERİ GELMELİ’

Devlet Planlama Teşkilatı’nın kapatılmasıyla planlı tarımın ortadan kalktığını belirten Şirin, meraların yetersiz olmasından dolayı da hayvancılığın gerilediğini belirtti. Tarım girdilerinin yüksek, tarım desteklerinin ise plansız ve zayıf olduğunu dile getiren Ziraat Odası Başkanı, toprakların verimli olmasına karşın iki ekim yerine tek ekim yaptıklarını aktardı, alternatif ürünlere yönelmenin önemine dikkat çekti.

Gümüşova Ziraat Odası Başkanı Mafil Tavlı da konuşmacılar arasındaydı.“Üretim, sanayi ve pazar ayaklarını bir araya getirmeden tarımda başarılı olma şansımız yok.” diyen Tavlı, ürün çeşitliliğinin önemine dikkat çekti. Fındık bahçelerinin altında tıbbi bitkilerin yetişebileceğini belirten Tavlı, Düzce Üniversitesi ile birlikte bu konuda önemli deneyler yaptıklarını ve sonuç beklediklerini bildirdi.

‘ASGARİ ÜCRET DAHA ÇOK KAZANDIRIYOR’

Türkiye fındığın merkezi olmasına rağmen, mutfağımızda sadece 3-5 üründe fındık kullanıldığına işaret eden Tavlı, dünyada 156 yemekte fındık kullanıldığı bilgisini verdi. “Güzelim fındığımızın içine nohut tozu katarak bize fındık ezmesi diye sattıklarını biliyor musunuz?” diye soran Tavlı, “Neden en lezzetli ve doğal fındık ezmesini biz üretmeyelim? Hazırcılığa bir son vermemiz gerekiyor.” dedi. Tavlı, Düzce Üniversitesi ile birlikte, takviye gıda olarak kullanılabilecek 37 çeşit fındık ezmesi ürettiklerini de sözlerine ekledi.

Üreticinin fındığı bu yıl tüccara 24 liraya satabildiğini, 5 dönüm arazide 3 kişilik bir ailenin 87 bin lira kazandığını belirten Tavlı, “Aynı üç kişi, asgari ücretle çalışsa yılda 108 bin lira kazanacaktı.” dedi. “Bu tabloda gençler neden tarlaya gitsin?” diye soran Tavlı, bunu çözmek için üretim maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğine dikkat çekti. Tek köklü fındığa geçmenin, maliyetleri yüzde 40 düşüreceğini de ifade eden Tavlı, drone ile ilaçlamanın hem mazot, hem ilaç giderlerini büyük oranda aşağı çekeceğini söyledi.

Oda başkanlarından sonra söz alan Gölyaka Hacısüleymanbey Köyü Muhtarı Murat Acar, Vatan Partisi’ne, üretim konusunu Türkiye’nin gündemine getirdiği için teşekkür etti. Acar, muhtarlar olarak üreticilerin her sorunuyla ilgilenmeye çalıştıklarını, devlet ile vatandaş arasında köprü olduklarını söyledi. Acar, vatandaşların üretim tesisi açması için onlara destek sunmaya hazır olduklarını belirtti.

Vatan Partisi Düzce Çiftçi Bürosu Başkanı Hasan Öztürk de tarımdaki sorunların çözümü için devlet müdahalesinin şart olduğunu vurguladı. Faizsiz tarım kredisi ve vergisi düşürülmüş ucuz mazotun olmazsa olmaz olduğunu söyleyen Öztürk, desteklerin ihtiyacı karşılamaktan çok uzak olduğunun altını çizdi. Öztürk, “Sanayi ve tarıma verilecek faizsiz kredi desteği, işsizliğin kökünü kazır.” diye konuştu.

‘KOOPERATİF, ÇİFTÇİYİ TÜCCARDAN KORUR’

Eski Tarım Kredi Kooperatifi Başkanı Fatih Bayraktar, kooperatifleşmenin önemine dikkat çekti. Pirinç ve mısır üretimi yapan Bayraktar, çiftçinin piyasayı belirleyen büyük tüccarların insafına bırakıldığını, buradan çıkışın kooperatiflerle mümkün olduğunu belirtti. TMO alımlarının yeterli olmadığını, çiftçiyi tüccar karşısında çaresiz bıraktığını vurgulayan Bayraktar, devletçi bir model olmadan tarım üretiminin gelişmesinin mümkün olmadığını söyledi. Bayraktar, “Hak aramak için demokratik yollarla, yakıp yıkmadan sokağa dökülmeyi de bilmeliyiz.” dedi.

'VATAN PATİSİ CERRAHLIĞA HAZIR'

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan konuşmasına Mafil Tavlı’nın “Neden kendi ürünümüz fındığın ezmesini biz üretemiyoruz?” sorusuna dikkat çekerek başladı. Sorunun Türkiye’nin 1945’ten sonra girdiği sürecin özeti olduğunu söyleyen Reyhan, şöyle konuştu: “Bize ‘üretmeyin, dışarıdan ucuza alın’ dediler. Bizi sıcak para ile tanıştırdılar, bu yolla borçlandırdılar. Artık deniz bitti. Türkiye, NATO süreci ile birlikte bu çarka girdi. Şimdi ise buradan çıkışın sancılarını yaşıyoruz. Sıcak para bağımlılığı, siyasi bağımlılığı da getirdi…

“Türkiye ABD’den koptukça, ekonomi alanında da özgürleşiyor. ‘Ekonomik Kurtuluş Savaşı’ reformlarla değil ancak radikal müdahalelerle başarıya ulaşabilir. Hastayı pansumanla ayağa kaldırma şansı yok, ameliyat lazım. Vatan Partisi olarak cerrahlığa hazırız. Denenmiş ve sınanmış kadrolarımızla ve Üretim Devrimi programımızla sülüklerle mücadele edecek, zorlukları yenebilecek, Avrasya’daki itibarıyla Türkiye’nin ihtiyacı olan kaynakları bulabilecek tek partiyiz.”