Şampiyonlardan kabartma satranç
Görme engelliler için hazırladıkları Türkiye’nin ilk kabartma satranç kitabını yazan Kerim ve Selim Altınoklar, satranca ve sanata olan tutkularını anlattılar. Altınok kardeşler, yakında Aydınlık satranç köşesiyle okurla buluşacak.
Kerim ve Selim Altınok kardeşler, Aydınlık’ta satranç köşesine başlıyor. Hem hukuk doktoru, hem konservatuvar mezunu olan ikiz kardeşleri evlerinde ziyaret ettik. Pazar günü gazetemizde yayına başlayacak olan köşeye dair merak edilenleri, satranç ile sanat ilişkisini ve görme engellilere yönelik hazırladıkları kitabı anlatan Altınoklar, çalışmalarının geleceğe aktarılmasını önemsiyorlar. Türkiye şampiyonluğu, Balkan Turnuvaları dereceleri, dünya 15’inciliği, dünya şampiyonuyla beraberlik gibi üstün başarılar yakalayan kardeşlerin hazırladıkları Satranç Öğreniyorum adlı kitap, tüm körler okullarının kitaplıklarına girdi. Söyleşimizi sunuyoruz:
AYNI ANDA HUKUK DOKTORASI VE KONSERVATUVAR
- Satranç konusuna girmeden önce sormak istediğim bir soru var. Siz hukuk üzerine doktora yapmanın yanı sıra konservatuvar şan bölümünü de bitirmişsiniz ve müzisyensiniz. Konservatuvar macerası ne zaman ve nasıl gelişti?
Konservatuvar eğitimi, hukuktan sonra oldu. Aslında ortaokulda bir girişimimiz olmuştu ama o zamanlar kabartma notayı bilmiyorduk ve nota okumak problem olacağı için mümkün olmadı. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra yüksek lisans yaparken İstanbul Üniversitesi Çoksesli Korosu’nda söylemeye başladık. Orada bir grup arkadaş konservatuvar sınavına hazırlandık ve kazandık. Sınava girmeden önce müzik kulağımızı geliştirmiş olmamız, enstruman çalıyor olmamız ve kabartma yazıyı öğrenmiş olmamız etkili olmuştu. Konservatuvarda kabartma notayla, iğneyle kuyu kazar gibi çalıştık. İyi bir dönemdi 1988-1991 arasında. Konservatuvarı, hukuk fakültesindeki master ve doktora ile eş zamanlı olarak bitirdik.
‘EKSİĞİ TESPİT ETTİK HAREKETE GEÇTİK’
- Satranç Öğreniyorum adlı kitabı hazırlamanızın amacı neydi?
2004 yılında Ankara’da bazı etkinliklerimiz olmuştu. Körler okulunu ziyaret etmiştik. Çocuklar orada bizle satranç oynamak istediler ama iyi oynayamadıklarını tespit ettik. Yaptıkları hamleyi söyleyemiyorlar, elimizi tutup taşa götürüyorlar ve “Bak böyle oynadım” diye anlatmaya çalışıyorlardı. Halbuki satrançta bir notasyon var. Çok temel bir şeydir bu. Körler okulundaki çocukların bunu bilmediğini, satrancı usulüyle öğrenmediklerini fark ettik. İstanbul’a dönünce de bir kitap yazmaya karar verdik. Epey araştırdık. Görmeyenler için temel ilkeler kitabı olmalıydı. Braille Alfabesi ile satranç hamleleri nasıl ifade edilir buna odaklandık. Hem kısa olmalı hem de başlangıç aşamasında her şeyi verecek bir kitap olmalıydı. Satranç nasıl oynanır, maçlar nasıl yazılır, turnuvada nasıl oynanır, örnek satranç bulmacaları vs. 600 yüzyıl öncesinden oyunların notasyonları bile günümüze kalmıştır. Biz de ustaların oyunlarından örnek partiler yazdık. Bunları da öğretmek gerekiyor.
Bu başlangıç kitabıydı. Bunun ötesinde sesli olarak hazırladığımız bir eğitim setimiz var. Orada daha geniş olarak anlatıyoruz. 9-10 saatlik bir set. Temel açılışlar, uluslararası turnuvaların kuralları vs. Boğaziçi Üniversitesi’nin görmeyenler kütüphanesinden indirilebiliyor. Satranç eğitimini hem görenlere hem görmeyenlere hitap edecek şekilde Youtube’a da taşımak istiyoruz. Yaptığımız her şeyi kayda geçirmeye çalışıyoruz ki bizden sonrakilere kalabilsin.
HİLMİ DEDEDEN KALAN MUTLULUK
- Peki sizin satranç oynamanız nasıl başladı?
Küçüklüğümüzde 7-8 yaşlarımızdayken Hilmi Dedemizin evinde bir satranç takımı vardı. Eski, ahşaptan ve oymalı... Taşları dizer kendimizce oyun oynardık. Çocuklar genelde bu taşları birbirine çarptırarak bir nevi savaş oyunu gibi oyunlar oynarlardı. Bende de şöyle bir merak oluşmuştu; bunların bir kuralı olsa, bu kural içerisinde bir mücadele edilebilir mi diye. Sonra Hilmi Dedemiz bize satrancı öğretti. Ortaokulda da Hilmi Dede bize bir satranç kitabı hediye etti. Bu sayede geliştirdik kendimizi. O zamana kadar dedemiz bizi hep yeniyordu. Bir yaz günüydü, hoş bir hatıradır, dedemizi yendik. Ama ne mutluluk. Sonra da dedemiz bir daha bizden maç alamadı. Tabi o da bizle övünüyordu çünkü o öğretmişti bize. O dönem gözümüz iyice bozulmaya başlamıştı. Yazılarla birlikte artık satranç tahtasını da görememeye başladık. Kabartma tahtaları araştırdık ve yaptırdık.
- Şampiyonluk öykünüz nasıl gelişti?
1985 yılında Kerim hukuk fakültesindeki şampiyonaya katıldı ve birinci oldu. Liseden beri sürekli oynuyorduk ve orta seviyenin üstünde, iyi denebilecek bir seviyedeydik. Ama tabi görenlerle oynuyorduk. İlk defa körler şampiyonaları, 1999’da Türkiye’de kurulan Engelliler Spor Federasyonu ile oldu. O tarihten itibaren 24-25 yıldır, körler şampiyonalarına katılıyoruz. Oralarda hem Türkiye birinciliklerimiz var, hem de uluslararası turnuvalara milli takım formasıyla gittiğimiz 8-10 turnuva oldu. Balkan turnuvalarında derecelerimiz var.
- Kendinizi geliştirmek için hangi kaynaklardan faydalandınız?
1985’ten itibaren kabartma yazıyı öğrendikten sonra yurt dışındaki kabartma kaynakları keşfettik. İngiltere’deki Braille Chess dergisine abone olduk. İngilizce kabartma kitaplar getirttik. Bir süre sonra da internetin yaygınlaşmasıyla kabartma yazıdan ziyade internetteki yazıları okuyabilir hale gelince materyal sorunumuz kalmadı.
‘SATRANÇ ÇAĞIMIZA PANZEHİR’
- Satrancın çocukların veya gençlerin beyin gelişiminde etkisi nedir?
Satranç hem gençlere hem de yetişkinlere odaklanmayı sağlıyor. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, sosyal medya oradan buradan birçok uyaranla konsantrasyonu dağıtıyor. Satranç oynamak ise beyni topluyor, tek konuya odaklanmayı sağlıyor. Diğer bir faydası ise karar verme yeteneğini geliştirmek. Karar verirken acele etmemek. Ayrıca yenilgiye karşı bir kabullenme ve karşı tarafa saygı duymayı da öğretiyor.
‘BEETHOVEN ESERİNİ İNCELEMEK GİBİ’
- Satranç ile sanat arasında nasıl bir bağ var?
Satrancın sanatsal yönü var. Eğer güzel bir oyun oynanmışsa, o oyunu siz kaybetseniz de tahta üzerindeki o tablonun bir üretenisinizdir. O resmin ve o hikâyenin bir parçası olursunuz. Bir satranç oyununu incelemek, Beethoven’ın bir yaylı sazlar kuartetini incelemek gibi haz verebilecek bir şey. Tabi nasıl ki iyi bir sanat eserini anlayabilmesi için insanın kendini geliştirmiş olması gerekiyorsa, satrançta da incelediğiniz partiden zevk almak için satrancın belli bir düzeye kadar öğrenilmesi gerekiyor.
- Satranç köşesinde Aydınlık okurunu neler bekliyor?
Haftalık olarak yayımlayacağımız bu köşede, her sayıda bir yazımız olacak. Satrancın serbest kürsüsü diyebiliriz. Her konuyu işleyebileceğiz burada. Onun altında teknik konular olacak. Orada da bir soru cevap köşesi planlıyoruz. Bir de minyatür köşemiz olarak. Orada da kısa oyunlar yer alacak. Köşemiz özellikle satrancı sevdirme amaçlı olacak. İnternette konuyla ilgili çok kaynak veya video yer alsa da biz yazılı kültürün kıymetine inanıyoruz. Bizim hitap edeceğimiz kitle, hem satranca yeni başlayacaklar hem de bilenler olacak. Satranç bilenler, hoşlarına gidecek yazılar ve çözebilecekleri oyunlar bulacaklar.
İLK KABARTMA SATRANÇ KİTABINI YAZDILAR
Selim ve Kerim Altınok, İstanbul'da dünyaya geldiler. İkiz kardeşlerin her ikisi de görme engelli. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden sınıf birincisi ve ikincisi olarak mezun olmalarının ardından master ve doktora yaptılar. Meslek hayatına avukat olarak başlayan Altınoklar, daha sonra bir kamu kurumunda hukuk danışmanı olarak görev aldılar. İstanbul Barosu Engelli Hakları Komisyonu Üyesi olarak, engellilerin yasal haklarını elde etmelerine yardımcı olacak çalışmalar yürüttüler.
2003 yılından itibaren zamanlarının önemli bölümünü görme engellilerin eğitim faaliyetlerine ayırdılar. 2006 yılında basılan "Karanlığın Rengi Beyaz" adlı kitaplarıyla, engelliler ve engelli ebeveynleri için kılavuz niteliğindeki yaşam öykülerini kaleme aldılar. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde, Türkiye’nin ilk dijital sesli kitaplığının kuruluşunda proje danışmanlığı yaptılar. Merkez Bankası ile birlikte yürüttükleri çalışma sonucu, 2009 yılında tedavüle çıkan yeni banknot ve madeni paraların körlerin kullanımına uygun hale getirilmesini sağladılar. Para ölçer cetvelin yapımı ve tanıtımı için çaba sarf ettiler. 1996 - 2016 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitimi Merkezi başta olmak üzere birçok dernek ve kurumda bilgisayar, İngilizce, müzik ve satranç dersleri verdiler. 2011 yılında Bakırköy Belediyesi tarafından İncirli'de bulanan bir parka 'Engelsiz Selim Kerim Altınok Parkı' olarak isimleri verildi.
Türkiye'de basılmış ilk kabartma satranç kitabının yazarları olan Selim ve Kerim Altınok kardeşler, aynı zamanda Satranç Görme Engelliler Millî Takım sporcuları. Türkiye şampiyonluklarına sahipler ve 1999 yılından beri Türkiye'yi yurt dışında temsil ederek uluslararası birçok satranç turnuvasında yüksek dereceler kazanıyorlar.
Müziğe hayatlarında ayrı bir yer veren Altınok kardeşler ayrıca İstanbul Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü mezunu. Gurup Dinlence, Koro Odeon (Görme Engelliler Çok Sesli Korosu) Engelsiz Orkestra ve 3X2 gibi çeşitli koro ve orkestralar kurdular. 2009 yılında ilk müzik albümleri “Yaşadıkça”yı kaydettiler. Bugün de ikili programlarının yanı sıra Engelsiz Orkestra ve 3X2 müzik topluluklarıyla konser vermeyi sürdürüyor ve Türkiye Omur İlik Felçlileri Derneği'nin sanat projelerinde müzik direktörü ve icracı olarak yer alıyorlar.
Hukukçu, sporcu, müzisyen, yazar, eğitimci, yönetici, keynot speaker, radyo programcısı, satranç oyuncusu ve eğitmeni olarak yoğun bir yaşam sürdüren kardeşlerin en büyük idealleri; engellilerin yaşamını kolaylaştıracak çalışmalar yaparak topluma hizmet etmek. Selim ve Kerim Altınok kardeşlerin internet sitesine www.selimkerim.com adresinden ulaşılabilir.