Greta'ya açık mektup
Sevgili Greta,
İsmini ilk defa Birleşmiş Milletler’deki (BM) konuşmandan duydum. Meğer çoktan meşhurmuşsun... 16 yaşında iklim gönüllüsü bir genç olarak neredeyse çıkmadığın yer kalmamış.
Dünya Ekonomik Forumu, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi, Avrupa Parlamentosu, R20 Zirvesi, ABD kongresi...
Hem küresel medyanın hem de ülkelerin yerel gündemindesin... Baksana bizim Kadıköy’de bile senin dev resmin yapıldı. Belediyemiz sayesinde güne seninle başlıyoruz!
Ne kadar şanslı olduğunun farkındasın değil mi?
Mesela ya İsveçli değil de Filistinli olsaydın...Karbondioksit salınımıyla iklimi kirleten değil ama silahlarıyla doğrudan çocukları yok eden İsrail’e kafa tutsaydın...
11 yaşındayken İsrail polisine yumruk sallayan, 16 yaşındayken de İsrail tarafından içeri atılan Ahed et-Temimi’nin yerinde sen olsaydın?
O zaman Amerikan Kongresi’nde konuşabilir miydin?
Ya da Irak’ta yaşadığını düşün... Senin doğduğun yıl, Amerikan bombaları Bağdat’ı cehenneme çevirdi. Belki şans eseri kurtulmuş olur ama belki de Iraklı çocuklar gibi sakat kalmış olurdun!
Peki ya elleri olmayan iklimci Greta’yı, Time kapak yapar mıydı?
Çok şanslısın çok!
Bir de bizim ülkemizde doğduğunu düşün.
Hani karbondioksit salınımı nedeniyle BM’ye şikayet ettiğin Türkiye’de...
Belki de Eren Bülbül’ün arkadaşı olurdun. Eren mi? 15 yaşında PKK tarafından şehit edildi. Evet şaşırmayasın, bizim ülkemizde çocuklar da PKK ile mücadele ediyor, ederken de şehit oluyor...
Böyle olsaydı tepkinin adresi değişirdi diye düşünüyorum. Mesela PKK’ya silah veren ABD’ye veya destek ziyaretleri yapan İsveçli diplomatlara karşı öfkeli konuşmalar yapardın belki...
Ancak o zaman da, Soros merkezli One Foundation’daki Neubauer ablanı yanında bulamazdın!
Yani Ortadoğu’nun, Anadolu’nun çocukları sizin oralarda insandan sayılmıyor olabilir küçük Greta!
Ancak bizim önceliğimiz çocuklarımızın yaşam hakkı! Emperyalist işgalcilere ve onların beslemesi terör örgütlerine karşı yaşamak...
Özgürce yaşamak için devletimizi ayakta tutmak ve bağımsız kalmak.
Bağımsızlık için, evet, Batı’nın ekonomik sömürüsünü durdurmaya çabalıyoruz.
Evet, büyümeye öncelik veriyoruz!
Evet, enerjide bağımlılığı azaltmak istiyoruz!
Evet, yerli enerji kaynaklarımıza yöneliyoruz!
Bu nedenle Türkiye linyiti kullanmaktan vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek!
Bir yandan da yenilenebilir enerji projelerimize kaynak ayırıyoruz!
Kusura bakmayın ama Sanayi Devrimi’nden bu yana dünya ikliminin uğradığı zararı Türkiye gibi bugünün gelişmekte olan ülkeleri vermedi. (Zira Türkiye’nin sera etkisindeki payı yaklaşık yüzde 1.)
Çevreyi de, iklimi de mahveden başta ABD olmak üzere gelişmiş Batılı kapitalist ülkelerdir.
O nedenle bağlı olduğun merkezlerin, Türkiye’yi BM’ye şikayet etmesini zerre kadar umursamadığımızı bildiririm.
Ne çevrecilikte ne de çocuklarımıza yaşanılası bir dünya bırakmada sizlerden alacağımız hiçbir ders yok.
Yaşın henüz küçük, umarım kendini Sorosgillerden kurtarır, tarafını bağımsızlık mücadelesi veren ülkelerden yana seçersin.
Dünyayı emperyalizme karşı ulusların devrimci dayanışması kurtaracak.
