10 Ekim 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gülsen Tuncer Ulusal Kanal’a konuştu: Sanatçılara Filistin çağrısı

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bir araya geldiğimiz usta oyuncu Gülsen Tuncer, sanat camiasına çağrı yaptı: 'Filistin Lübnan, İran için yüreğimiz kanıyor. Ülkemizin ve dünyadaki mazlumların sorunlarına susmamak gerekiyor.'

Gülsen Tuncer Altın Portakal’ı ve Türk Sinemasını değerlendirdi: Genç sinemacıları şanssız buluyorum... Gülsen Tuncer kefiyeyi neden taktı?
A+ A-
GÖZEN ESMER / DEVRİM AŞKIN KARASOY

61.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali tüm hızıyla devam ediyor. Festivale katılan isimlerden biri de usta sanatçı Gülsen Tuncer oldu. Tuncer’le Türk sinemasının son durumunu ve Altın Portakal’ı konuştuk.

Tuncer sanatçıların ve özellikle de oyuncuların halka karşı sorumluluklarını hatırlattı. Tuncer ayrıca Genç sinemacıların başta Yeşilçam olmak üzere Türk Sinemasının birikiminden kopmaması gerektiğini söyledi.

Festivalin açılışında Filistin kefiyesi giyen Tuncer, “Yüreğimiz Filistin için, Lübnan için, İran için kanıyor” dedi. Genç oyuncuların sürekliliği sağlaması gerektiğini kaydeden Tuncer, “Evet bir filmde bir tiyatroda bir sergide çok başarılı ama bunu sürekli yapacak ki el alışkanlığı edilsin. O yüzden onları şansız buluyorum” ifadelerini kullandı.

- Antalya’da 61. Altın Portakal Film Festivali’ndeyiz. Sizin duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?

İlk Yılından beri geliyorum ben festivale. Bunu bir görev olarak biliyorum. Halkımıza karşı birtakım görevlerimiz var. Bunlardan biriyle sanat yoluyla verebileceğimiz kadar bilinçlenmelerine yardım etmek.

Aynı zamanda da duygu dünyalarını zenginleştirici öğeleri onlara taşımak. O yüzden festivaller sadece dışarıdan görüldüğü gibi bir eğlence değil. Hem sektörü bir araya getiren çalışmalar yapılıyor. Hem de yerel yönetimlere görevlerinden birini hatırlatıyor. Çünkü yerel yönetimin görevlerinden biri hizmetlerin dışında halkı kültürel ve bilimsel olarak da beslemektir.

‘YEŞİLÇAM’A SAHİP ÇIKMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR’

- 61 yıllık geleneğin sürdürülmesinde sizler gibi önemli sanatçıların çok önemi emeği var. Baştan itibaren siz takip ediyorsunuz festivali o günden bugüne neler değişti ve gelişti?

Hayat değişiyor. İyiye doğru, ileriye doğru, geriye doğru hayatın kimyası değişiyor. Kimyası değişince de o bahsettiğiniz değerlerde değişiyor. Şimdi baktığımız zaman bu 60 kusur yıl içinde bizim bir sinemamız vardı. Yeşilçam sineması hatta itiraf etmeliyim ki gençken biraz küçümsediğimiz sinemaydı. Bize Amerikan sineması empoze ediliyordu. Bize de çok cazip geliyordu. Pastacı dükkanının vitrinine bakan küçük aç çocuklar gibiydik.

Oysa bilimsel olarak inceleme fırsatımız olduğu zaman Yeşilçam’ın dünyada özgün bir örnek olduğunu gördük. Bu konuda eşim Engin Ayça önemli çalışmalar yaptı. Ben de bazılarını ondan öğrendim. Bugün bir sinema varsa Türkiye’ de bunun anası Yeşilçam’dır. Yeşilçam’a sahip çıkmak bizim gönül borcumuzdur.

SİNEMANIN DOĞUM YERİ ANTALYA

Altın Portakal Film Festivali deyince sadece sinema ve sinema sanatının ortaya daha farklı ayrıntılarla sergilenmesi değil. Aynı zamanda Türkiye’nin siyasal ikliminin de kültürel sosyal ikliminin de yansıması Altın Portakal.

Ben şöyle derim: Hepimizin kimlik kartlarında doğum yerlerimiz yazar. Kiminde Van, Kiminde Bursa, Kiminde Giresun vs. ama her sinemacının o doğum yerinin yanına bir tire koyup bir Antalya yazmak lazım. Çünkü hakikaten Yeşilçam’ın bizim özgün sinemamızın, Türk Sinemasının doğum yeri burasıdır bir anlamda.

Biz burada sektörle birlikte olduk 60 yıl. Burası merkezdir. Antalya’dan ödül almışsanız tescilleniyorsunuz. Uzun zaman yaşatmak çok önemli bu yılki yönetimi de ben yürekten alkışlıyorum. 1 buçuk 2 ayda bu festivali yapıyor olması mucize. Çünkü bütün dünyada festivaller biter. 1 ay tatil verilir. Zaten kalıcı bir kadro vardır. Maalesef bizim festivallerde her yıl yeniden kadro kuruluyor. 11 ay çalışılır.

YÜREĞİMİZ FİLİSTİN VE LÜBNAN İÇİN KANIYOR

- Festivalin açılışında taktığınız kefiyeyle Filistin’e selam gönderdiniz aslında.

Ben özellikle taktım. Gülüyoruz, eğleniyoruz, filmler seyrediyoruz. Ama yüreğimizin çok önemli bir yeri kanıyor. O da ne için Filistin için, Lübnan için, İran için. Bütün Yakındoğu bizim de içinde olduğumuz coğrafya için ve orada yaşananlar için yüreğimiz yanıyor.

‘BU YIL HER ŞEY YOLUNDA GİDİYOR’

- Zaman zaman bu atmosferde belli aksaklıklar da yaşanıyor. Geçen yıl iptal edilen bir festival söz konusu. Buradaki durumu gözlemleyebildiniz mi?

Bu yıl her şey yolunda gidiyor. Bazı festivallerin politik görüşlere ben alet edilmesine ben karşıyım. Bunun için bazı platformlar var partiler var, dernekler var. Bu çok sakat geliyor bana festivali sabote etmek bir anlamda rayından çıkarıyorsun o bir rayda gidiyor. Kolaycılık ve ucuzculuk.

Eğer konuna çok sahip çıkıyorsan ya bir film yap ya bir konferans yap. Ama olayların içine kaçak bir şekilde girmek fazla etik değil. Ben bunu her zaman kınıyorum. Bu bazı arkadaşlarımız ödül alıyor toplumda doğru olan birtakım değerleri çarpıtıcı bir mesaj veriyor. Şimdi bu olmuyor. Etik bir tavır değil bu.

BATI’DAN FONLANIYORLAR

Sinemanın toplumcu değerlerini öne çıkarmak toplumun haklarını buralarda müdafaa etmek çok önemli ama o çarpık anlayışları da Batı bize dayatıyor.

Şimdi bunların birçoğunu biliyoruz. Bazı arkadaşlar görmemezliğe çalışıyor. Ters ve demokrat kesime de rahatsız edici şeylerin dışarıdan nasıl fonlandığını artık öğrendik. Bazı şeyleri söylüyorum Yetmez ama evet olayından tut Fettullah Gülen olayına kadar. İşte bana soruyorlar sen bunları nereden biliyorsun.

Nerden öğreneceğim her şey o kadar açık ki gazete, kitap okuyorsan; beynin açıksa birtakım şeyleri takip ediyorsan her şey çok açık. Yani gizli saklı olan hiçbir şey yok. Ne yazık bu tür politikalar dışarıdan fonlanıyor.

GENÇ OYUNCULAR SÜREKLİLİĞİ YAKALAMALI

- Yeni nesil sinema oyucularının yönetmenlerinin ve o camiadaki diğer bileşenlerin önüne koyması gereken rehber nedir? İlkeler nedir?

Sanat ve zanaatta eğitim çok gereklidir. Ama bunun yanı sıra usta çırak ilişkisi çok önemlidir. Olayı etik olarak algılamanız, olayın enerji paradigmalarını çok iyi çözmeniz için sizin geçmişi de yaşamış bir ustanın yanında pişmeniz gerekir.

Ben konservatuar okudum tamam çok değerli hocalarım vardı ama beni tiyatro hayatına hazırlayan Yıldız Kenter, Ayla Algan, Gülriz Sururi, Ulvi Uraz bunlar oldu. Ben onların yanında ancak bir şeyleri öğrendim. Pratik yaparak. Şimdi gençlerin şansızlığı burada bir de süreklilik arz etmiyor.

Yaptığınız işin süreklilik arz etmesi lazım. Evet bir filmde bir tiyatroda bir sergide çok başarılı ama bunu sürekli yapacak ki el alışkanlığı edilsin. O yüzden onları şansız buluyorum.

Gülsen Tuncer Altın Portakal Film Festivali Antalya Türk Sineması Batı