Günde ne kadar su içmeliyim? İşte cevabı
Hayatta lüks olan birçok şey vardır fakat su, kesinlikle bunlardan biri değil. Hayatta kalmak için bu sıvıya ihtiyacımız olduğunu çoğumuz biliriz. Fakat tam olarak içmemiz gereken su miktarı, şaşırtıcı derecede karmaşık bir konu.
Hayatta lüks olan birçok şey vardır fakat su, kesinlikle bunlardan biri değil. Hayatta kalmak için bu sıvıya ihtiyacımız olduğunu çoğumuz biliriz. Fakat tam olarak içmemiz gereken su miktarı, şaşırtıcı derecede karmaşık bir konu.
Yaygın bir inanışa göre, sağlık için hepimizin günde sekiz bardak su içmesi gerekir. Bol su içmenin vücudun en iyi şekilde çalışmasına katkıda bulunacağı doğru olsa da, devamlı olarak günde sekiz bardak su içmek gerektiğini gösteren hiçbir bulgu yok.
Gerçekte, her insanın tükettiği su miktarı değişiklik gösterir ve bu miktar, aralarında yaptığınız egzersiz miktarının, bulunduğunuz yerdeki hava koşullarının, yediğiniz şeylerin ve taşıyor olabileceğiniz diğer sağlık durumlarının da yer aldığı bir dizi etmene bağlıdır. Tüm bu etmenleri hesaba katarsak, günde sekiz bardak kuralı çoğu kişi için geçerliliğini yitiriyor. Ayrıca vücutlarımız zaten susayarak, suya ihtiyacımız olup olmadığını kolay bir şekilde bize söylüyor. Kaybettiğiniz sıvıları, iyi bir miktar suyla hızlı şekilde yerine koyabilirsiniz. İnsan vücudu, daha fazla sıvıya ne zaman ihtiyacı olduğuna karar veren hassas şekilde ayarlanmış bir sisteme sahip. Vücudun isteklerini dinleyerek, sıvı ihtiyacınız hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
İhtiyacınız olan su miktarı, vücut boyutunuza bağlı. 2018 yılında yapılan bir inceleme çalışmasına göre bebekler, küçük çocuklardan daha düşük miktarda suya (anne sütü veya bebek maması şeklinde elbette) ihtiyaç duyuyor. Genelde aynı miktarda sıvıya ihtiyacı olan ergen ve yetişkinler ise ortalamada çocuklardan daha fazla sıvı ihtiyacı duyuyor. Bu denklemde hesaba katılması gereken başka unsurlar da bulunuyor. Örneğin emziren kişilerin temel su ihtiyacı, diğer çoğu gruptan daha fazla.
Hareketlilik seviyeniz de büyük bir paya sahip. Eğer çok egzersiz yapıyorsanız, o halde daha fazla terleme ihtimaliniz var ki bu da kaybolan miktarı yerine koymak için daha fazla suya ihtiyaç duyacağınız anlamına geliyor. Bu durum, özellikle de sıcak veya nemli bir ortamda egzersiz yapıyorsanız veya uzun süre ya da yoğun şekilde spor yapıyorsanız geçerli.
Bunlara ek olarak, tek sıvı alım kaynağı da su değil. Aslında, Amerikan Ulusal Tıp Enstitüsünün 2005 yılında yayımladığı ve yüksek miktarda atıf yapılan bir rapora göre, aldığımız sıvıların yüzde 20’si kadarı yediğimiz yiyeceklerden geliyor. Karpuz gibi bazı yiyecekler, neredeyse sadece sudan oluşuyor. Hatta sıklıkla diyüretik olduğu düşünülen çay ve kahve gibi kafeinli meşrubatları tüketmek, aslında sıvı kaybetmenize yol açmıyor. Kafeinli meşrubatlar daha kolay idrara çıkmaya sebep olabilse de, bu etki geçici oluyor ve genel sıvı alma dengenizde önemli bir etki meydana getirmiyor. Diğer bir ifadeyle her gün içtiğiniz tüm o kahveler, aslında günlük sıvı alma ihtiyacınıza katkıda bulunuyor.
Gün içerisinde o kadar bardak suyu kafaya dikmeniz gerekmediğini düşünürsek, sıvı ihtiyacınızı karşılayıp karşılamadığınızı nasıl bilebilirsiniz? Cevap şaşırtıcı derecede basit: Susayıp susamadığınıza bakarak.
Aşırı miktarda su içebileceğiniz doğru olsa bile, bunu yapmak inanılmaz ölçüde zor. Vücudunuz çok fazla su aldığında ve kanınızdaki su miktarı çok yükselip elektrolit (özellikle de sodyum) dengeniz bozulduğunda, hiponatremi meydana gelir. Belirtileri arasında baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, mide bulantısı ve kas zayıflamasının bulunduğu bu durum, inanılmaz derecede tehlikelidir fakat neyse ki nadir görülür. Vücudunuzun susamışlık hissini dinlemek (ve hava durumu, egzersiz yoğunluğu ya da diğer etmenlerin ilave sıvı alımına ihtiyaç duymanızı ne zaman daha muhtemel hale getirebileceğine dikkat etmek), ihtiyacınız olan su miktarının tamamını almanızı sağlayacaktır; saymanıza hiç gerek yok.
Kaynak: Claire Maldarelli/Popular Science (Çeviren: Ozan Zaloğlu)