Güneydoğulu çiftçinin sesine kulak verin: Enerji maliyeti üretimi engelliyor
DEDAŞ üreticiye ayak bağı oldu. Ziraat Odası, muhtarlar ve bölge halkı Vatan Partisi'yle basın açıklaması yaptı: Bir dönüm ekili tarlanın elektrik maliyeti 600 TL olmuş. Tohum serdiğimiz tarım arazilerini ekemez duruma geldik
Vatan Partisi, Diyarbakır'da üreticiye ayak bağı olan, elektriğini kesen, pahalıya satan enerji dağıtım şirketlerine karşı basın açıklaması yaptı. Bölgede Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ)'den yaka silken üreticiler de eylemdeydi. Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, Hasköy muhtarı Nazım Özmen, Batıçanakçı Köyü Muhtarı Necat Başaran ve Yerlikaya Muhtarı Abit Durak eyleme katıldı. Üreticinin taleplerini haykıran Vatan Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ferdi Tanhan, elektrik dağıtım şirketlerinin kamulaştırılmasını istedi.
Grup dün Sur ilçesindeki Gazi Caddesi'nde bir araya geldi. Eylemde “Çiftçimiz üretsin, Türkiye kalkınsın, DEDAŞ kamulaştırılsın” pankartı açıldı.
Eylemde konuşan Tanhan, köylünün milletin efendisi olduğunu ancak 1980 sonrasında kambur ilan edildğini söyledi. “Bunlar yetmezmiş gibi bugün özelleştirilmiş elektrik şirketleri köylünün efendisi olmuştur. Şu anda 'DEDAŞ köylünün efendisidir!' anlayışı geçerlidir.” diyen Tanhan, şöyle devam etti:
“Biz bunu kabul etmiyoruz. Köylü, milletin sırtında kambur değildir. Köylü milletin karnını doyurandır. Herkes duysun: Köylü ayağa kalkıyor. Herkes duysun ve hazır ola geçsin, milletin efendisi ayağa kalkıyor! Çalışkan çiftçi, üreten köylü ayağa kalkıyor! O diz çöksün diye uğraşanlar var ama o inatla doğruluyor. Sadece kendisi için de değil, Türkiye için ayağa kalkıyor. Artık yeter diyor, 'Edi Bese!' diyor.
'ELEKTRİK KESİNTİSİYLE ÜRÜNLERİMİZİ YAKIYORLAR'
“Diyarbakır köylüsünün derdi Türkiye’nin derdi. Muhtarlarımızla ve Ziraat Odası Başkanımızla birlikte burada yalnızca Diyarbakır köylüsünün sorunlarını konuşmak için buluşmadık. Köylünün sırtındaki girdi maliyetleri Türkiye’nin en büyük yüküdür. Çiftçimizin üretim gücünü koruması, ekmesi, biçmesi, üretmesi Türkiye için en önemli meseledir. Salgın hastalıkta en önemli mesele gıda güvenliğini sağlamaktır.
“Oysa şu an elektrik kesintileriyle mısırımızı yakıyorlar, pamuğumuzu yakıyorlar, ekinimizi kurutuyorlar. Aslında köylünün üretim şevkini yakıyorlar. Milletin gıda güvenliğine zarar veriyorlar. Geleceğimize karşı büyük bir suç işleniyor.”
DEDAŞ'IN BORÇ TERÖRÜ BORÇSUZU DA YAKIYOR
Bu yıl ciddi bir kuraklık sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu belirten Tanhan “Ancak esas afet DEDAŞ’ın uyguladığı borç terörüdür. Kendi tarlamızda kiracı durumuna düşmüşüz. Bir dönüm ekili tarlanın elektrik maliyeti 600 TL olmuş. Tohum serdiğimiz tarım arazilerini ekemez duruma geldik. Sadece borcu olanların değil borcu olmayanların da elektriği kesiliyor.” dedi. Enerji maliyetinin üretimin önünde engel olduğunu vurgulayan Tanhan şunlara dikkat çekti:
“Dünyanın en verimli topraklarında, senede iki hasat yapılan bereketin içindeyiz ancak çiftçimiz ekmekten korkuyor. Mardin’in, Diyarbakır’ın ovalarına bakın, kimse ikinci ürünü ekemiyor. Enerji maliyeti üretimi engelliyor.
“DEDAŞ, çiftçiye diyor ki sen borçlusun, faturanı öde. Binlerce liralık faturalar. Mazot pahalı, gübre pahalı, ilaç pahalı, tohum pahalı ancak elektrik can yakıyor. DEDAŞ borçlara mahsuben çiftçinin Ziraat Bankası’na yatan hibelerine el koyuyor, köylünün özel mülkiyetine göz dikiyor. Böyle giderse çiftçi bu kuraklık koşullarında nasıl ekecek, nasıl biçecek? Çiftçi üretmezse Türkiye nasıl zenginleşecek, nasıl kendi ayakları üzerinde duracak?
“Efendiler, kim kime borçlu? Biz her şeyimizi çiftçimize borçluyuz. O borcu çiftçinin mahsulünü yakarak mı, kurutarak mı ödüyorsunuz? Köylünün emeğine el koyup israf eyleyenlere, ürününü yakanlara nasıl müsaade ederiz?
'ÇİFTÇİMİZLE BERABER MİLLET YOKSULLAŞIR'
“Çiftçinin dayanacak gücü kalmadı. Son zamanların en şiddetli kuraklık döneminden geçiyoruz. Çiftçinin elinden tutulmazsa üretimde çok ciddi zararlar gerçekleşecektir ve bu doğal olarak bütün ülkemize yansıyacaktır. Çiftçimiz yoksul düşerse, üretemezse milletimiz yoksul düşer. DEDAŞ acilen elektrik kesintilerine son vermelidir. Borçlar makul bir seviyeye indirilmeli, 2 yıl ertelenmeli ve taksitlendirilmelidir. Mecburi kesinti yapılacaksa en az 10 saat önceden haber verilmelidir. Ürünümüzün özelleştirilmiş elektrik idaresinin keyfi ve kar odaklı politikası yüzünden sararmasını, küflenmesini, hastalığa kapılmasını vicdanımız kaldırmıyor.
AĞRI KESİCİ DEĞİL, ÇÖZÜM: KAMULAŞTIRMA!
“Çözümü açıklıyoruz. Çiftçinin, üreticinin çözümünü açıklıyoruz. Ağrı kesici önermiyoruz, sadaka istemiyoruz, af dilenmiyoruz. Köklü çözümü söylüyoruz. Bir an evvel, Türkiye’deki tüm enerji şirketleri kamulaştırılmalıdır. Sadece DEDAŞ değil, 21 enerji şirketinin tamamı. Devlet otoritesi ve disiplini olmadan bu sorun çözülemez. Devletin halkçı ve kamucu yönetimi olmadan bölgemizdeki çiftçimiz kurtulamaz. Çiftçimiz kurtulmadı mı Türkiye içinde bulunduğu süreçten bir üretim devrimiyle çıkamaz. Tarımın verimi artırılamaz. Başı dik yaşamak için, emeğimize, alın terimize el koyan özel şirket idaresini istemiyoruz. Devletimizin planlı, halkçı, kamucu geleneklerinin canlanmasını istiyoruz. Devlette taşeron istemiyoruz. DEDAŞ Kamulaştırılsın Çiftçi Ayağa Kalksın! Çiftçi Ayağı Kalksın, Türkiye Kalkınsın!
İSTANBUL'A KANAL DEĞİL ANADOLU'YA SU
“Aslında tarımda kullanılan elektriğin yüksek olmasının nedeni susuzluktur. Köylümüz 600-700 metre derinlikten su çıkarmaya çalışıyor. Bu da enerji maliyetini yükseltiyor. Ayrıca yeraltı sularının kullanılması gelecekte tarımsal verime büyük ölçüde zarar verecek, toprağımız kuruyacak. Oysa Dicle’nin suları denize akıyor. Köylümüzü seferber edelim, gençlerimiz var, tarlalarımıza doğru kanallarımızı yapalım, barajlar, su bentleri inşa edelim, topraklarımıza yatırım yapalım. Kaynakları buraya ayıralım. İstanbul’a kanal değil, Anadolu’ya su getirelim. Hükümete sesleniyoruz: Anadolu susuzluktan kan ağlıyor. İstanbul’a kanal değil, Anadolu’ya su istiyor. “Tarımsal sulamayı engellemek toplumumuzu açlıkla tehdit eden yanlışların önünü açmaktır. Suyumuz var, toprağımız var, güneşimiz var. Gücümüz ve kuvvetimiz de var. Bize devletin planı gerek, gücü gerek. DEDAŞ zulmüne son vererek, üretim odaklı bir tarım politikası izlememiz şart.”
'KÖYLÜNÜN DERDİNİ ANLARSANIZ KİMSE BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ BOZAMAZ'
Tanhan, Türkiye'nin içinden geçtiği sürece dikkat çekerek şöyle konuştu: “Türkiye, ABD ile savaşıyor. Bu savaş, aynı zamanda ekonominin savaşıdır, köylünün savaşıdır. Bu nedenle Türkiye’de her adım buna göre atılmadır. Türkiye’nin gıda güvenliği sağlanmadan önümüzdeki zorluklardan çıkmak mümkün değildir. Türkiye’yi üretim devrimi birleştirir. Vatan Partisi birleştirir.
“Türkiye’nin birliğini savunma iddiasındaki güçlere sesleniyorum: Güneydoğu’nun topraksız köylüsünü, yoksul köylüsünü, susuz bırakılan üretici köylüsünü anladığınız zaman Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü kimse bozamaz. “Bölücülük sona ermektedir. Türkiye Cumhuriyeti, kimsesizlerin kimsesidir. Vatan da, toprağına sahip çıkan, suyuna sahip çıkan, üreten özgür köylüyle huzur ve güven içinde olur. Köylümüze güveniyoruz, köylümüze dayanıyoruz. Köylüyü seferber ederek zorlukların üstesinden geliriz. Biz köylümüzün zorluklara kafa tutan, zorlukları yenen o çalışkanlığını ve üreticiliğini yeniden ayağa kaldırarak Türkiyemizi yöneteceğiz.”
'ÜRETİCİYİ JANDARMAYLA KARŞI KARŞIYA GETİRMEYİN'
Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu: Konu Dicle Elektrik olunca çiftçiyi savunmak da bize düşüyor. Dicle Elektrik devletimizden şimdiye kadar kayıp ve kaçak bedeli olarak ne kadar para aldı, bunun hesabını, kitabını kimse bilmiyor. Buna cevap verecek kimse de yok.
İkincisi, Dicle Elektrik, devletimizin 2014’ten beri çiftçi ve üretici için uyguladığı yüzde 65’lik indirimin ne kadarını aldı, bunun hesabını bilen de yok. Bu yüzde 65’lik indirim kanunen devlet tarafından yapılıyor ama çiftçimize, üreticimize hayali olarak faturalar gönderiliyor. Çiftçilerimize sondaj için kullandığı elektrik için eğer 200 bin lira fatura gelmişse bu itiraz sonrası 130 bine iniyor. Bu enerji dağıtım şirketi, aradaki farkın yüzde 65’ini de devletten alıyor. Tarımsal sulamada kullandığımız elektrikte kesintinin kanuna göre 12 saat önceden bildirilmesi gerekiyor. Ama böyle bir şey yok. Çiftçimizin kullanmış olduğu su 400 metre gittikten sonra elektriğin kesilmesi ve bunun 6 saat sonra gelmesi, çiftçinin suyu tekrar bırakması ona 4 saat kayıp getiriyor. Bu da maliyet üstüne maliyet bindiriyor.
İşin sıkıntılı kısmı da devletimizin göz bebeği polis ve jandarmanın Dicle Elektrik’in özel güvenliği konumuna gelmesidir. Devlet yetkililerimize ve Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz: Geçen hafta jandarma Hilvan’da elektrik dağıtım şirketini protesto eden çiftçilerimiz ve Ziraat Odası Başkanımız, jandarma tarafından ters kelepçe takılarak alındı. Bu Cumhuriyet tarihinde bir ilk oldu. Ziraat Odası Başkanımız, Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeye çağrıldı. Bunu kabul etmiyoruz, protesto ediyoruz. Biz çiftçiyiz, üretiyoruz. Bizim üretebilmemiz için devletin bize sahip çıkması lazım. Devletin bize yeterli zamanda, yeterli derecede destek vermesi gerekiyor ki diğer ülkelerdeki çiftçilerle rekabet edebilelim. Acilen Türkiye’deki 21 enerji dağıtım şirketi kamulaştırılmalıdır. Ayrıca gübre fabrikalarının da devlet bünyesine girmesi gerekmektedir.
'BU KADAR YETKİLİ ŞİRKET GÖRÜLMEDİ!'
Hasköy Muhtarı Nazım Özmen: DEDAŞ’ın çiftçilere yaptığı uygulama kabul edilemez. DEDAŞ terör estiriyor. Güneydoğu çiftçisinin alın terini, emeğini sömürüyor, kanını emiyor. Çiftçiler olarak artık bu DEDAŞ belasından kurtulmak istiyoruz. Bir an önce çözüm olarak DEDAŞ’ın kamulaştırılması gerekiyor. Aksi takdirde çiftçi DEDAŞ’a kurban olacak. Cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar yetkiye sahip bir şirket görülmemiştir. Bu yetkiyi de bu kadar pervasızca kullanan bir şirket hiç görülmemiştir. Köylünün efendisi DEDAŞ oldu. Çiftçinin kazancının yüzde 70’i DEDAŞ’a gidiyor. Çiftçinin emeğine hiç kimse dokunamaz. DEDAŞ, borcu olmayanın dahi parasına el koyuyor. Biz başımızda DEDAŞ’ı değil devletimizi istiyoruz.
TALEPLER KARŞILANMADI PROTESTOLAR YAPILDI
Güneydoğu’da Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin’in aralarında bulunduğu 6 ilde elektrik dağıtım hizmeti veren DEDAŞ’ı bölgede tarım yapan çiftçiler bir süredir protesto ediyor. Çiftçiler, tarımsal sulamada kullandıkları elektrik sık sık kesildiği için Şanlıurfa-Mardin kara yolunu trafiğe kesmiş, emekleri için mücadele eden çiftçiler jandarma tarafından gözaltına alınmıştı. Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan 16 Ağustos’ta çiftçilerle görüşmüş, sert tartışmaların yaşandığı görüşmede çiftçiler görüşmeyi terk etmişti.