Güvenlikten siyasete, ekonomiden emeğe, toplumdan dünyaya, spordan kültüre… Bunun için varız yaparız!

Gazetecilik nedir? Olanı, olduğu gibi aktarmak mı? Sahadaki bilgiyi sıcağı sıcağına yansıtmak mı? Gündemde konuşulanları halkla buluşturmak mı? Tarafsızlık mı?

Bir soru daha: Olanakları daha fazla olan holding medyasının arasından niye Aydınlık’ı okuyalım?

Gelin bu kez, gazeteci-okur ilişkisine değinelim öncelikle.

Dünya giderek değişiyor ve teknoloji ile birlikte gazetecilik de biçim değiştiriyor. Gerçeği tespit edelim. Medyamız iyi bir sınav vermiyor: Tık avcılığı, bilgi kirliliği, yandaşlık, hâkim sınıfların borazancılığı, bilgi bozumu… Manşetlerde çıkar gruplarının çatışması var. Türkiye’nin sorunlarının tespiti geriden geliyor. Çözüm ise sistem medyasında yer almıyor. Varsa yoksa işleri krizi ötelemek.

CEPHEDE HABERCİLİK

İşte Aydınlık’ın görevi burada başlıyor.

Birincisi; Aydınlık tarafsız değildir. Sloganımızda olduğumuz gibi emekten, vatandan, namustan yanayız.

İkincisi; olanı olduğu gibi aktarmaz. Olguları saptar, süreci inceler. Savaşı kazanmaya hizmet eden haberler yapar.

Üçüncüsü; sıcak bilgiyi vereceğim diye yanlışa düşmez. Araştırır, sorgular, haberin dibine girer. Bu yüzden hakikat işçiliği yapar. İlk benden okunsun değil, en doğrusu okunsun der.

Dördüncüsü; bir takım medya gibi fonlarla emperyalist efendilerinin borazancılığını yapmaz. Aydınlık tam bağımsızlık ezgileri çalar. Tek dayanağı vardır: Türk milleti.

Buradan yola çıkarak, 2023 nasıl geçti sorusunu yanıtlayabiliriz. Tek kelime yeter: Cephede.

Arkada bıraktığımız yılda zorluklar arttı. Krizler ve güvenlik tehlikeleriyle yüz yüze kaldık. Yaşadığımız deprem sonrası kaybettiğimiz canların acısı taze.

YENİ YILIN İLK GÖREVİ

2023’e NATO ile başladık, NATO ile bitirdik. 2024’ün de ilk gündemi NATO. İttifak, 2023’te doğuya doğru Finlandiya ile genişledi. Gündemde İsveç’in üyeliği var. Son günlerde gördük. Dışişleri komisyonundan geçti. Şimdi TBMM’ye gelecek.

NATO, Soğuk Savaş'tan bu yana en ayrıntılı ve en büyük değişiklikleri içeren savunma planlarını kabul etti. Buna karşı Türkiye’de durum başka. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, kalkışmanın faili ABD ve NATO’ya karşı tepki halk arasında en üst düzeyde. Vatan Partisi yılın ilk günlerinde NATO’dan çıkalım kampanyası başlatmıştı. Aydınlık bu kampanyayı etkili bir biçimde duyurdu. Son gelişmeler gösteriyor ki, hükûmetin tutumu milletin iradesini yansıtmıyor. Dr. Doğu Perinçek’in NATO için halk oylaması talep etmesi, son günlerin en anlamlı tutumuydu. Türkiye NATO’dan çıkana kadar, Aydınlık bu konudaki öncü görevlerini sürdürecek.

NATO DEMEK KAN BANYOSU DEMEK

İlk ayların bir gündemi de seçimdi. AK Parti hükûmetinin denge adı altında yanlış siyasetlerine ve tüm bocalamalarına rağmen, Türkiye sırtını Atlantik’e dönmüştü. İşte tam bu dönemde Aydınlık, Batı merkezlerinin Türkiye yönelik “Kan Banyosu” senaryolarını açığa çıkardı. Bu senaryonun en büyük hedefi, aynı kumpas süreçlerinde olduğu gibi ordu ve komuta kademesiydi. Altılı Masa’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve FETÖ’cüler eliyle yürütülen kampanyalarla yıkıcı, iç cepheyi zayıflatıcı girişimlerde bulunuldu. Deprem sonrası statlar kullanılarak girişimlere bir yenisi eklendi. Aydınlık bu süreçte Mehmetçiği en önde savundu. İç cephenin önemine dikkat çekti. NATO’dan çıkalım kampanyası işte bu kan banyosuna engel olacak en önemli adımdı. Türkiye’nin güvenliğindeki temel etken NATO’dur. Önümüzdeki yıl da bu kampanyanın taşıyıcı direği durumundayız.

SEFERBERLİK RUHUNU GÜÇLENDİRENLER

6 Şubat depremleri, hepimizin yüreğinde ve hafızalarında kalıcı bir yer bıraktı. Bozguncuların şiddeti, sarsıntının şiddetinden az değildi. Hemen sosyal medyadan öne çıktılar: Ordu yok, hükûmet yok, devlet yok… Oysa millet ve devlet seferber olmuş, yıkıntılara karşı savaşıyordu. Aydınlık orada da hemen cepheye girdi. Fay hattında 5. kol faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğünü açığa çıkardı. Hem seferberliği yansıttı hem sahada sorunları dile getirdi hem çözüm önerilerini gösterdi, uyarılarını yapıcı dille yaptı. Acıyı dirence dönüştürenlerin öyküsünü yazdı.

Depremin yaraları sarılırken, mayısa doğru seçimler gündeme oturdu. Halkın önüne sistemin iki duvarı kuruldu: 1. ABD’nin aleti olan Altılı Masa 2. ABD tehdit ve baskısından korkan Cumhur İttifakı. İki ittifak da üreticiyi kambur ilan etti. Atlantik’ten yüksek faizle sıcak para dileniyorlardı. Altılı Masa bir koluna PKK’yı aldı. Cumhur İttifakı bölücü HÜDA PAR ile el ele verdi. Şeyh Sait ve Seyit Rıza mirasında ortak oldular.

Aydınlık seçim sürecine boyunca bölücülüğün Meclis’e sokulmasına karşı yayınlar yaptı. Sıcak paraya karşı üretimi, Atlantik sisteminin tehditlerine boyun eğmemeyi, Batı’ya karşı Avrasyacılığı savundu. Halkın önüne dikilen duvarları yıkmayı ve gerçek seçeneği gösteren yayınlar yaptı.

Seçimlerden hemen sonra Erdoğan’ın masasındaki soruyu gündeme taşıdı: “Mehmet Şimşek’in görevi ne?” Evet, belki Batı Erdoğan’ı seçimler yoluyla yıkamamıştı. Fakat baskıları sonuç vermiş, ekonomi yönetimine Londra tefecilerinin istediği kişiler getirilmişti. Sonuçta Erdoğan’ın “kabullendik” sözüyle krizi emekçilerin üstüne yıkan eski ekonomik modele geri dönüldü.

KİRA SORUNUNDAN TOPRAKSIZ KÖYLÜYE

Çarklarını çevirmekte zorlanan sanayicinin, girdi maliyetleri altında ezilen çiftçinin, enflasyon altında yaşam mücadelesi veren işçinin, Diyarbakırlı fırıncıların, toprakları elinden alınan Hürriyet köylülerinin, siftahsız dükkân açan çarşı pazar esnafının, sezonu kötü geçen turizmcinin sesi olduk; olmaya devam edeceğiz.

2023’te özellikle kira herkesin kanayan yarası oldu. Hükûmet yüzde 25 sınır getirmesine rağmen denetim yapmadı. Durum öyle kötü hal aldı ki, ev sahibi-kiracı arasında kan dökülüyor. Kesin çözümü bir tek Vatan Partisi sundu, Aydınlık bunu manşetine taşıdı: “Kira bedelleri üç yıl süreyle dondurulsun.”

2024’te cephede bir görevimiz daha var: Yeniden tercih edilen dar ve orta gelirliyi ezen neoliberal ekonomik modele karşı emekçilerin, üretenlerin çözümlerini duyurmak ve uygulatmak. Türkiye’nin boşa giden kaynaklarına sahip çıkmak ve bunun adil dağılımını sağlamak.

FETÖ’YLE MÜCADELEDE TEK BAŞINA

Her zaman olduğu gibi bu yıl da etnik, mezhepsel bölücülüğe karşı durduk. Kimlik siyasetlerinin Türkiye’yi parçalama konusundaki işlevini gözler önüne serdik. Avrupa merkezli başlatılan, Alevileri Türkiye’ye karşı kullanma kampanyalarına ilk dikkat çeken olduk. Ali’siz Alevilik girişimlerinin ve Türkiye’deki uzantılarının maskesini düşürdük. Yıllardır “birlik” temelli yayınlarımız bu konuda da sonuç verdi. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kurulması, Türk milletinin birliğinin pekişmesi, Alevi yurttaşlarımızın sorunlarının çözümü için önemli bir adım oldu.

Vites yükselttiğimiz mücadele alanlarının başında FETÖ var. Türkiye’de F-tipi örgüte ilk kez dikkat çeken Aydınlık, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kripto elemanlar aracılığıyla devlet içinde örgütün tutunma çabalarına dikkat çekti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yılın son günlerinde emniyet içinde 445 kişinin açığa alındığını açıklaması, örgütün hâlâ büyük tehdit oluşturduğunu gösteriyor. Kamuda ve diğer alanlarda FETÖ’yle mücadele sürse de özellikle akademi içinde henüz örgüt gücünü koruyor. Aydınlık’ın yakın zamanda tutuklanan Şırnak Mahrem İmamı Bedirhan Önem’i 16 Temmuz 2019’da tespit etmesi ve ısrarlı yayınları, akademideki FETÖ’nün ulusal çapta büyük bir sorun olduğunu ortaya koydu. Tüm ölüm tehditlerine rağmen Aydınlıkçılar, Şırnak ve diğer üniversitelerdeki bu yapıların üzerine korkusuzca gitti, gidiyor, gidecek. Akademideki FETÖ temizlene kadar yayınlarımız bitmeyecek.

YASA ÇIKANA KADAR MÜCADELEYE DEVAM

FETÖ ile mücadele yalnızca hukuki ve siyasi olmaz. Toplumsal olarak da bu ve benzeri örgütlerin beslenme kaynaklarını kurutmamız gerekiyor. FETÖ’yle mücadele bir demokratik devrim programıdır. İnsanımızı değiştirme ve dönüştürmeden olmaz. Son örneğini Antalya Film Festivali’nde gördük. Kültür üzerinden FETÖ’yü aklama girişimleri yaşandı. O halde insanımızı her alanda dönüştürmek başlıca görevlerimizden olmalı.

Bu sorunun benzerini aile hayatından başlayarak emperyalist sistemin çürümüş kültürünü dayatarak insanı kafesleme araçlarında sıkça görüyoruz. Aydınlık olarak bu yıl, diğer gazetelerde olmayan bir şey yaptık. Kültür-sanat manşetleriyle öne çıktık. Emperyalist merkezlerden dayatılan LGBT başta olmak üzere dizilerdeki çürüme, ailenin altını oyan gündüz kuşağı programları, 17 yaşa kadar inen estetik ameliyatların yarattığı tehlike, uyuşturucuyla mücadele, sosyal medya ve dijital platformların gençliğe olumsuz örnek oluşturabilecek yayınları… Hepsinde yalnız eleştiri yapmadık, çözümleri de anlattık. 2024’te başta LGBT dayatmasının ve örgütlenmesinin önüne geçecek yasa olmak üzere aileyi güçlendirecek, Türk toplumunun birliğini pekiştirecek yasaların çıkarılması için var gücümüzle çalışacağız.

TALEBİMİZ: CEPHANE

Evet 2023 cephede geçti.

2024 zorlukların büyüyeceği bir yıl olacak.

Aydınlık olarak buna hazırız. En ön saftayız. Bize düşen görevleri okurumuzun yapıcı eleştirileriyle birlikte daha da ileriye taşıyacağız.

Fakat yalnızca Aydınlık emekçilerine değil okurumuza da düşen görevler var bunda:

Güçlü Aydınlık, yurdun dört bir yanına ulaşan Aydınlık, kadrosunu artıran Aydınlık, teknolojisini yenileyen Aydınlık, daha çok özel haber yapan Aydınlık için cephanemizin dolu olması gerekiyor.

Bu konuda okurumuzun elini taşın altına koymaktan çekinmeyeceğini düşünüyoruz.

Bağımsızlık ve üretim devrimi için ileri!

Mutlu, huzurlu, yıllar.